Elegans Logo
Gazi Erçel
GAZI ERÇEL


ÖZEL VE KAMU SEKTÖRÜNDE EKONOMIYE BAKIS IYIMSER BIR TABLO SERGILIYOR

GAZI ERÇEL

Gazi ERÇEL Merkez Bankasi' nin bagimsizligi konusunda tartisilmasi gereken yönleri yapilan anket sonuçlarina göre degerlendirdi. 1988'den beri her ay özel - kamu sektöründen 500 firmaya gönderilen anketlerde sorulan sorulara karsilik, 250 adet verilen cevaba göre genellemeler yapan ERÇEL, Merkez Bankasi olarak reel ekonomide ne olup bittigini gözlemlediklerini söyledi.

Bir ay önce özel sektörün özellikle ekonomiye iyimser veya kötümser bakisini inceleyip, ekonomide genel gidisatin ölçüldügünü belirten ERÇEL, buna göre ekonominin iyimser veya kötümser gözlenmesinin politik gelismelerle paralellik gösterdigini söyledi. Iyimser ve kötümser bekleyisler arasindaki dalgalanmalarin 1996'dan sonra hafifleyerek, 1997 senesinin altinci ayindan sonra iyimser bekleyislerin üst noktaya dogru gitme egiliminde oldugunu belirten ERÇEL, genel anlamda özel ve kamu sektöründe ekonomiye bakisin iyimser bir tablo sergilemekte oldugunu söyledi. Yatirim egilimlerinde 1994'ten önce olan bekleyislerin gerçeklesmelerin altinda kaldigini söyleyen ERÇEL, 94'ten sonra çöküs gözlemlendigini, sonra bütün bekleyisler ve gerçeklesmelerin pozitif seviyelerde devam ettigini belirtti. ERÇEL, 1994 senesinin sonlarindan bu yana yatirimla ilgili egilimler ve gerçeklesmelerin de pozitif oldugunu, bu durumun da ekonominin yatirim açisindan altyapisinin iyi oldugunu gösterdigini söyledi.
Toplam kamu sektörü borçlari ile ilgili yaptiklari analizde kamu sektörünün toplam borcu dikkate alinmis. "1996 senesinin sonunda dis borçluluk 39 milyar dolar görünüyor. Dis borç tablosunda kamunun borcu 49 milyar dolar. Bunun içinde 11.5 milyar dolari Merkez Bankasi'nin bilançosunda. Kamu sektörünü Merkez Bankasi'ndan ayirdigimiz zaman kamu sektörünün orta ve uzun vadeli borcu 38 milyar dolar olarak görünüyor. Iç borç stokunda ise 1994-96 yil sonu Hazine'nin Merkez Bankasi'na olan borcu 8.4 milyar dolar. Merkez Bankasi bir anlamda bilançonun alti diye niteleyebiliriz." diyen ERÇEL, hazinenin zaman içinde kalan borçlarini ayiklayip devlet tahvilleri ve hazine bonosuna baktigimizda 18 milyar dolar oldugunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kamu sektörünün toplam dis borçlulugunun GSMH'ya oraninin %30 oldugunu söyledi. Buradan çikan sonuçta kamu sektörünün toplam borcunun oldukça düsük seviyelerde kalmasi diyen ERÇEL, 1994'te 5 milyar dolar, 1995'te 12 milyar dolar 1996'da 18 milyar dolarlik iç borç kiskacinin her sene Türkiye'nin ekonomisine 7-8 milyar dolar civarinda ilave getirdigini vurguladi.
ERÇEL, bütçe açiginin tek basina bir anlam ifade etmedigini, önemli olanin operasyonel açik denilen hazinenin ödedigi iç borç faizinin enflasyonun üzerinde kalan bölümünün faiz borcu olarak nitelenmesinden ortaya çiktigini, bunun da altinda yatan noktanin genellikle Latin Amerika ülkelerinde düsük enflasyonla giderken bütçe ile ilgili yorumlamalarin degisik bir biçimde yer almasi, degisik biçimde yer alan niteligin operasyonel açik denilen yalniz enflasyon üzerinde kalan faizin faiz gideri olarak yazilmasi oldugunu belirtti. Gerek faiz disi bütçe açigina gerekse operasyonel açiga bakildiginda Türkiye'nin bütçesinin büyük miktarlarda açiga sahip olmadigini ifade eden ERÇEL, "1996'da operasyonel açik %1-1.7 oraninda faiz disi bütçeye sahip. Buradan çikan sonuç, Türkiye bütçesinin büyük bir yapisal bozuklugu yok" dedi.
Parasal büyüklüklerle enflasyon arasinda bir iliski oldugunu, özel sektör - imalat sanayi fiyatlari arasindaki iliskinin yakin oldugunu belirten ERÇEL, "Yani ne kadar devalüasyon o kadar özel sektör imalat sanayi fiyat artisi." dedi. Merkez Bankasi net dis ve iç varliklari toplaminin rezerv para rakamina esit oldugunu söyleyen ERÇEL, rezerv para ile parasal büyüklükler ve enflasyon arasinda yakin bir iliski oldugunu belirterek, "Net iç varliklar Merkez Bankasi'nin bugüne kadar para politikasini uygulamasinda basina en büyük bela olan nokta. Nedeni, Hazine veya kamu sektörü devamli kredi kullaniyor, kredi kullaninca TL olarak çikarttiginiz paraya hakim olamiyorsunuz, böyle olunca zaten net dis varliklar kontrolünüz disinda geliyor, sonunda rezerv paraya da hakim olunamiyor ve parasal büyüklüklerde bu sekilde gidiyor, kamunun bir anlamda Merkez Bankasi'ndan para kullanmasi." dedi. ERÇEL, Temmuz 1997'den sonra düsüs oldugunu, bunun sebebinin de Merkez Bankasi ile Hazine'nin imzaladigi protokol oldugunu, bu protokolün net iç varliklara etkisinin, Merkez Bankasi'nin TL ile ilgili ekonomiye verdigi parayi ne ölçüde kontrol edilebilecegini yansittigini söyledi. ERÇEL ayrica 1996 senesinde Merkez Bankasi'nin döviz borçlulugu ile döviz alacaklari arasinda denge oldugunu belirterek MB'nin halihazirda 5 milyar dolar civarinda döviz fazlasina sahip bulundugunu söyledi..
Tüm bunlardan 5 sonuç çikaran ERÇEL, bu sonuçlari söyle siraladi:
1) Türkiye'de kamu sektörünün borçlulugu az,
2) Ödemeler dengesinde bir sorun yok,
3) Bekleyisler olumlu. Özellikle özel kesim imalat sanayinin ekonomiyle ilgili bekleyisleri olumlu.
4) MB bilançosu, tarihin en iyi zamanlarindan bir tanesi ve bir stabilizasyon programi uygulamaya en uygun zamanlarindan bir tanesi.
5) Iyi temeller diye nitelenen altyapida, enflasyonu indirme sorun olmazsa altyapi olumlu.

Bu çerçevede enflasyonu indirmede iki zorluk oldugunu ifade eden ERÇEL, bunlardan bir tanesinin teknik oldugunu, bunu hepimizin bildigini, bu açidan kusurumuzun olmadigini fakat ikinci bölüm olan kredibilitede sikintilarimiz oldugunu söyleyerek bunu da 3 alt baslikta ifade etti; birincisi politik arzu, bu belirli ölçüde basta yoktu ama enflasyonu düsürme istegi hükümetle birlikte olustu diyen ERÇEL, ikincisi alinan önlemlerin dozaji ne olacak diyerek, bunun kredibilite için çok önemli oldugunu söyledi. Bunlardan önemlisinin olayin isbirligi, koordinasyon konusu oldugunu belirten ERÇEL, Ankara'daki devletin ekonomiyle ilgili birimlerinin koordinasyonu, ayni zamanda Ankara'nin reel sektörle, Istanbul, Izmir, Anadolu'yla olan koordinasyonu oldugunu söyledi. Üçüncüsünün ise bütün bu iki tane koordinasyonun uluslararasi finans piyasalariyla ilgili koordinasyonu oldugunu ifade eden ERÇEL, "Hali hazirda üzerinde durdugumuz konu uluslararasi isbirligi, böyle bir programin basariya ulasabilmesinin en önemli teknik konularindan bir tanesi faiz ile enflasyonu paralel olarak indirmenin zorlugu. Bu da zaman içinde yapilacak bir konu. Ikincisi ise enflasyona mutlaka sifirdan baslamak gerek. Ayin basindan itibaren üstüne katarak gitmek gerekiyor." diyerek bu tür programlarda en önemli olayin iç borcun vadesini ileriye yaymak oldugunu, bunun için önden yüklenilmis bir dis kaynagin hazine tarafindan alinip, MB'na depo edilmesinin gerektigini vurguladi. "Piyasa paranin MB'nda oldugunu bildigi takdirde 1998 senesinden itibaren vadesi gelecek hazine tahvil ve bonolarina karsi faizle ilgili oyun teorisini gelistirecek. Bu sinyali piyasa görünce kendisinin önüne belirli alternatifler konulacak. Türk Hazinesi disaridan yüklü miktari MB'na depo edince bu is hallolur" diyen ERÇEL, son olarak IMF anlasmasinin kredibilite açisindan çok önemli oldugunu, önceden yüklenilmis mali destegin de Hazine için önemli oldugunu vurguladi.



GAZI ERÇEL:

Central Bank Governor Gazi ERÇEL referred to a monthly survey conducted on 500 public and private enterprises since 1988 and drew some general conclusions based on the results on the surveys. The recent results reveal that both public and private firms are rather optimistic about the Turkish economy. Mr. ERÇEL stated that the investment infrastructure of the economy is quite strong, especially due to the investments made since late 1994. He further said that the current budget deficit in Turkey is not significant in itself, it is rather the operational deficit one should look at. The operational deficit is the internal debt interests paid by the treasury adjusted for inflation. ERÇEL pointed out that both terms of the actual budget deficit and the operational deficit, the Turkish budget deficit is not as -great as it seems. He added that there are no problems with the balance of payments, that the Central Bank's balance sheet is better than ever and that this is probably the best time to implement a stabilization programme.



MEDYATEXT
Elegans'a mail