Elegans Logo
Hans Van Den Broek
HANS VAN DEN BROEK
AB DIS ILISKILER KOMISYONERI


TÜRKIYE' NIN AVRUPA BIRLIGI' NE ÜYELIGI KONUSUNDA HALEN BIRÇOK ENGEL MEVCUTTUR.

HANS VAN DEN BROEK
AB DIS ILISKILER KOMISYONERI


Ekonomik ve ticari açidan Avrupa Birligi ile Türkiye arasindaki ticari ve is iliskileri devamli ve artan bir sekilde gelismektedir. Is çevreleri arasindaki iliskiler, pozitif ve öngörüldügü gibi gelecege yöneliktir. Avrupa Birligi -Türkiye iliskilerine genel anlamda ve politik açidan baktigimiz vakit, çok önemli ve kritik bir yol ayriminda bulundugumuzu düsünüyorum.

- Avrupa Birligi ve Türkiye iliskileri konusundaki son gelismeleri ne sekilde degerlendiriyorsunuz ?
Hiç süphesiz üye ülkelerimizde, Türkiye' nin çok önemli bölgede bulunan ve çok önemli bir partner oldugunu kabul ediyorlar ve Türkiye' den baris ve istikrarin saglanilmasi konusundaki önemli politik ve ekonomik rolünü üstlenmesini bekliyoruz. Bu vesileyle, Türkiye' ye Soguk Savas (Cold War) döneminde, Avrupa Birligi ile isbirligi içerisinde savunma alaninda gösterdigi önemli katkilarindan dolayi mütesekkir oldugumuzu, burada ifade etmeliyim. Sizlerinde iyi bildiginiz gibi, Avrupa Birligi ve Türkiye arasindaki iliskileri uzun yillar boyunca güçlendirmeye çalismaktayiz. Bu sekilde, Gümrük Birligi' ni olusturmayi da basarmis bulunuyoruz.

- Türkiye' nin Avrupa Birligi' ne üyeligi konusundaki en önemli engeller nelerdir ?
Türkiye' nin Avrupa Birligi' ne üyeligi konusunda halen bir çok engel mevcuttur. Bunlar özellikle Yunanistan ile olan komsuluk ve Kibris konusu ve Avrupa Birligi ile uzunca yillar sonrasi biriken sorunlardir. Türkiye' de insan haklari ihlalleri ve benzeri gibi önemli konularda bizler gibi hareket etmesi durumunda; üye olabilirligi ve ortak degerlere saygi duyulmasi gerekliliginden söz etmeye baslayabiliriz.

- Avrupa Birligi Komisyonu' nun hazirladigi AGENDA 2000 raporunda, Türkiye' ye bir üyelik perspektifi sunulmamistir. Avrupa Birligi' nin genisleme sürecinde, Türkiye yerine, yeni Dogu Avrupa demokrasilerine öncelik vermesi, Türkiye' yi bekleme kuyrugunun en arkasina göndermek anlamina gelmiyor mu ?
Avrupa Birligi' ne üye ülke hükümet ve devlet baskanlarinin, Aralik 1997' de Lüksemburg' da, Avrupa Birligi' nin ilerideki genislemesi hakkinda verecekleri karar konusunda, çok ümit ederim ki; Türkiye' nin üyelige seçilebilirligi ve Avrupa Konferansi' na yeni aday ülkeler ile birlikte dahil edilebilmesi konusunda pozitif kararlar alinir. Fakat burada bir çok konu; Türk otoritelerinin, Avrupa Birligi' nin Güney Kibris ile müzakerelere baslamasina karsi çikmis olmalarina , insan haklari ihlallerine (özellikle son günlerdeki tutuklama olaylari) ve Yunanistan-Türkiye arasinda ortaya çikan askeri tansiyonlara dogrudan baglidir. Türkiye' nin üyeligi konusunda yeni bir sey söyleyebilmek için, ümit ediyorum ki, Türk hükümeti bu alanlarin iyilestirilmesi konusundaki açik niyetine dair sinyalleri vermelidir.

- Türkiye' nin Avrupa Konferansi' na davet edilmesi söz konusu mudur ? Avrupa Birligi genislemesi çerçevesinde aday ülkelere yönelik olarak düzenlencek bu konferansin amaci ve içerigi nedir ?
Avrupa Birligi Komisyonu, karsilikli iliskiler çerçevesinde gelecege yönelik bir takim somut adimlari atabilmek konusunda çalismalarini sürdürmektedir. Ilk asamada; ilk defa Türkiye' nin üye olma niyetinin taninmasini ve kabul edilmesini, Avrupa Birligi üst politik seviyelerine tavsiye etmis bulunuyoruz. Ikinci olarak; Avrupa Birligi-Türkiye iliskilerinin gelistirilmesi ve derinlestirilmesi amaciyla, somut önerilerde bulunmus bulunuyoruz. Üye olabilirlik konusunda, ticari ve ekonomik alanda, simdikinden daha iyi bir çalisma yapilamayacagi kanisindayiz. Üçüncü olarak; Türkiye' nin üye olmaya aday ülkelerle birlikte Avrupa Konferansi (Forum) na katilmasi gerekliligini teklif etmis bulunuyoruz. Sanmiyorum ki tüm bu yapilanlardan sonra, AGENDA 2000 içinde Türkiye hakkinda hiçbirsey olmadigini kimse söylesin. Fakat, son günlerde meydana gelen bazi beklenmedik gelismeler politik seviyede Türkiye' nin Avrupa Birligi tarafindan kabul edilebilirligini güçlestirecektir.

- Avrupa Parlamentosu hangi sebeplerden dolayi mali yardimlari bloke etmistir.
Mali yardimlar konusunda ihtiyaç duyulan ilerlemelerin kaydedilmesi gerektigini düsünüyorum. Çünkü, bu konu, EU-Türkiye arasindaki sözlesmelerden kaynaklanan ve yerine getirilmesi, bloke edilen yükümlülüklerdendir. Imnia-Kardak adaciklari olayinin etkileri olmustur.Burada, Türkiye' nin elestirilerini çok iyi anliyorum, fakat Türkiye' nin Yunanistan' in toprak bütünlügüne karsi yapmis oldugu bu itiraz sekli, Avrupa Birligi' ne üye ülkeler tarafindan kabul edilecek bir konu degildir. (Üye ülkemiz Yunanistan böyle düsünüyor) Bu konuya çözüm bulmak zorundayiz ve burada Yunanistan' in hayati katkilarda bulunarak, bizim için yüksek seviyede öncelikli olan mali yardimlar sonusundaki engeli kaldiracagini ümit ediyorum. Avrupa Parlamentosu, insan haklari ihlalleri ve özellikle Türkiye' de tutuklanan Türk Parlamenterler konusunu elestiren bir rapor hazirladi. Bu raporda; Türkiye eger Avrupa Birligi' ne entegre edilecek ise, öncelikle bizim demokrasi ve temel hak ve özgürlükleri konusunda ayni degerleri paylasmalidir, deniliyor. Mevcut gelismelerin isigi altinda, böyle bir uygunluktan bahsetmek mümkün mü ? Avrupa Birligi Komisyonu olarak, halen devam etmekte olan genis çaptaki insan haklari ihlalleri sebebiyle, bu alani gelistirmek amacina yönelik projelere tahsis etmis oldugumuz mali yardimlari dahi sinirlamak durumunda kalacagiz. Bu konuda Türk otoriteleri ile bazi yapici görüsmelerde bulunduk. Diger görüsmelerimizde, Türkiye Avrupa Birligi' nin bu konudaki tekliflerine daha az ilgi göstermisti. 1997 yili içerisinde kabul etmis oldugumuz MEDA programi çerçevesinde; 60 veya 70 milyon ECU tutarindaki mali yardimlar, projeler bazinda ve genis çapta olmak üzere, özellikle Türkiye' nin Güney Dogusu' nda kalan fakir bölgelere; yasam standartlarini yükseltmek, temel ihtiyaçlarini karsilamak yoluyla terörist faaliyetlerini engellemek amaciyla tahsis edilecektir.

- AGENDA 2000' de Türkiye-Yunanistan ve Kibris arasindaki problemlere çözüm bulunmasi asamasinda, Avrupa Birligi' nin Güney Kibris ile üyelik müzakerelerini baslatacagini açiklamasi, Birlesmis Milletler (BM) tarafindan Kuzey ve Güney Kibris arasinda baslatilan baris prosedürünü olumsuz yönde etkilemeyecek midir ?
Bu senaryo aklimizda olan bir sey degildir. Nicosia hükümeti adanin tek yasal hükümeti olarak uluslararasi platformda taninmaktadir. Türkiye ve Kibris' in Kuzey kesimi, bu konuya itiraz etmektedirler. Bu bizim bir gecede, hem çözebilecegimiz hem de çözmek isteyecegimiz bir sorun degildir. Bizim yaptigimiz ve Avrupa Birligi' nin burada amaçladigi, Kibris Türk toplumunun, Güney Kibris ile birlikte Avrupa Birligi' ne üye olabilmelerini saglamaktir. Burada önemli olan, Ada' nin iki tarafini bir araya getirecek ve BM gözetiminde bu müzakerelere devam edebilecekleri bir süreci desteklemektedir. Bu arada, 1995 senesinde Kibris ile müzakerelere baslanmasi karari alindigi zaman, Türk tarafinin üyelik niyetine ragmen, tüm Ada' yi sürekli olarak rehin altinda tutacak vetosu sözkonusu olmamalidir. Bu asamada, Türkiye ile isbirligi içerisinde, eger Kibris-Türk tarafinin da dahil olacagi bir üyelik müzakeresi sözkonusu olabilirse belirlenecek politik bir çözüm bu konuda ilerleme saglayabilecektir. Bunun tam tersi 30 yildir deneniyor ve herhangi bir çözüme ulasilmis degildir. Belki bu farkli yaklasim daha basarili sonuçlar verebilecektir ve bizde bunu ümit ediyoruz.


MEDYATEXT
Elegans'a mail