Elegans Logo
EKONOMİK SOSYAL KONSEY' DE HİÇBİR SOSYAL TOPLUM ÖRGÜTÜ YOK!...

MURAT BEKDİK

T ÜGİAD Başkanı Murat BEKDİK' le Mayıs '98' deki Genel Kurul Toplantısı ve başkanlık seçimi öncesinde TÜGİAD' ın yapılanması, amacı, Türkiye' ye katkıları ve profesyonel yöneticilik üzerine sohbet ettik.

- Her sivil toplum örgütünün ve derneğin bir kuruluş amacı olması gerektiğini biliyoruz.Kuruluş aşamasında bizzat çalışmış bir kurucu üye olarak TÜGİAD' ın asıl kuruluş amacı neydi, sizden öğrenebilir miyiz?

TÜSİAD, ekonomik açıdan belli bir yere gelmiş olanların kurduğu bir kuruluştu. TÜGİAD ise öncelikle belli bir noktaya gelmek isteyenlerin bir çatı altında toplanmasıydı.Şu anda 45 kişilik bir TÜGİAD topluluğu TÜSİAD üyesi oldular. Amaç TÜGİAD'dan TÜSİAD' a üye kazandırmak; ekonomik açıdan güçlendirebilmek. TÜGİAD' ın da misyonu belli bir noktaya gelmek isteyenleri aynı çatıda toplamak ve genç girişimcilerin sorunlarını kamuoyuna aktarmaktır.

-Hem sivil toplum örgütü ve hem de büyük sermaye grupları olarak TÜSİAD, MÜSİAD ve TÜGİAD Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve sosyal yapısına bir katkıda bulunuyor mu? Etkin ve yetkin olma ölçüleri nedir?

Şu anda bu 3 kuruluş da Türkiye' nin yapısı içinde bir baskı grubu değil, çünkü baskı grubu olabilmesi için Dernekler Kanunu'nun değişmesi lazım.Yeterince yetkin ve etkin olabilmeleri Sivil Toplum Örgütleri ve Dernek Kanunları'nın yeniden düzenlenmesine bağlı.Dolayısıyla şu an için elleri kolları bağlı. Buna rağmen, hükümet ve dernekler biraz daha fleksibl davranıp, bir hareket alanı sağlıyorlar. TÜSİAD' ı meydana getiren kişiler önemli oldukları için biraz daha fazla sesleri çıkıyor. Sabancı, Koç, Eczacıbaşı gibi 4-5 önemli kuruluş bu dernekte.Acaba bunların hepsi istifa etseler TÜSİAD bir baskı gurubu olarak kalabilir mi ?Ona bakmak lazım.Ayrıca Ekonomik Sosyal Konsey'de hiçbir sosyal toplum örgütü yok. Oysa TÜSİAD buraya 'top' kontenjan ile girmişti. Dolayısıyla dernekler şu durumda bir baskı grubu oluşturamıyor. TÜGİAD bugünkü şartlar altında 3 tane milletvekili çıkarttı. Eski DYP' li şimdiki DTP' li Cefi Kamhi, DSP'li Erdoğan Toprak, ANAP' lı Rasim Zaimoğlu. Bu arkadaşlar toplum tarafından benimsenmiş olsalar dahi, eğer siyasi parti liderleri tarafından benimsenmedilerse parlamentoya girme şansları yoktu. Ama oyun kuralına göre oynandı. Yani liderlerle ilişkileri sıcak tutarak bu parlamenterleri seçtirdik. Aslında Sivil Toplum Örgütleri çıkıp istedikleri kadar adaylarını söylesinler, istedikleri kadar destek bulsunlar, o adayların siyaset yapıp yapamayacakları, liderlerin iki dudağının arasında.O yüzden oyunu kuralına göre oynamak ve mevcut şartlarla bu arkadaşları, politikanın içine sokmak lazım. Önemli olan arkadaşların o veya bu partide değil, politikanın içinde bulunması.Daha sonra bu insanları artırabilirsek belki parlamentoda sesimizi duyurabiliriz. Bu sadece siyaset için değil, ekonomik kuruluşlar için de geçerli. Mesela üyelerimizden Hüsamettin Kavi' nin İSO Yönetim Kurulu Başkanı olması gibi. Aynı şekilde İKV'de olsun, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı'nda olsun yönetim kurulu üyeliği yapan başka üyelerimiz de mevcut.

- Sizce bu gelişim yavaş mı ? Aynı bayrak altında toplanmak olayları hızlandıramaz mı?

Evet çok yavaştı ancak, hızlandırabilmek için Siyasi Partiler Kanunu'nun değişmesi lazım.

Aynı bayrak altında toplanma meselesine gelince, bunu yapabilmek için öncelikle maksat ve mevzuların aynı olması lazım. 200 küsura yakın genç işadamları derneği var.Bazılarının tüzüklerinde yaş limiti bile yok.Oysa önemli olan üyeye hizmet vermek. Bunu kenara atıp, biraraya gelmenin yollarını aramak bence vakit kaybı. Yine kanuni bir sorun var, bu tip kuruluşların biraraya gelmesi federasyon altında olur. Federasyon için kamu yararına olan 3 tane aynı maksat ve mevzuulu dernek biraraya gelmeli. Kamu yararına dernek kurmak çok zor, vergiden muaf olduğu için. Sonrasında gene 3 tane aynı maksat ve mevzuulu konfederasyonun birleşmesi lazım. Yani o kadar çok zor ki, bence şu andaki yasalarla, konjonktürle ve derneklerin birbirine bakış açılarıyla imkansız görüyorum. Tüm sivil toplum örgütleri barışık ama, hedefi koyup şu andaki Türkiye imkanları içinde sisteme yeni insanlar kazandırmak ve yavaş yavaş tabandan değiştirmek lazım.

- TÜGİAD' a üye seçerken hangi kıstaslara göre hareket ediyorsunuz, mevcut üyeleriniz bu kıstasların dışına çıktığında tavrınız ne oluyor?

TÜGİAD' da bir kalıcılık yok, 45 yaşından sonra üye fahri oluyor, bu da üyenin seçme ve seçilme hakkını kaybetmesi demek; yıllık aidatın yarısını ödüyor.Öyleyse TÜGİAD bir geçiş yeri. TÜSİAD'a, İKV'ye ya da Parlamento' ya aktarma yeri. İnsanlar geliyor, insanlar gidiyor. Yanlış bir insan da olsa 45 yaşında sadece fahri üye oluyor. Şu çok önemli: Giriş koşulu. Üst düzey yönetici veya şirket sahibi olmalı ve referans çok önemlidir. Üye kabul gördüğü takdirde,referansı da olunca üç aşağı beş yukarı aynı frekansta oluyor. Referansı ne kadar güçlü ve muteber ise o üye de aynı muteberliği görüyor. Türkiye' de üyeden fazlaca katkı ve fayda bekleyemeyiz. 25-45 yaş arası kaç kişi kendi ayakları üzerinde ekonomik olarak durabiliyor? İnsanlar 40 yaşından sonra derneklere üye olabilecek vakit bulabiliyorlar. Amaç, bu derneğin imkanlarından yararlanmak, toplantılarına katılmak, bunun dışında çok fazla katılım beklemek iddialı olur. Her ay sirküle edilen matbuatları okuyabilmeleri ve toplantılara katılmaları, illa fiziksel olarak katılmaları değil, derneğe üye kazandırmaları yeterli.

- TÜGİAD' ın başkanlığını yaptığınız süreç içinde değiştirmek istediğiniz ve çeşitli nedenlerle gerçekleştiremediğiniz veya sizden önceki dönemlerden farklı olarak ortaya koyduğunuz somut şeyler var mı ?

İnsanı değiştirmek çok zor. İnsanları yönlendirmek de zor. İnsanları insan yerine koyup yapamayacağınız bir sorun varsa niye yapamayacağınızı açıklamak, insanları kategorize etmeden herkese eşit davranmak...Tüm bunları yapmak gerekiyor. Bir dernek üyelerinin sorunlarına bakıyoruz, bir de TÜGİAD' ın imajına. Üyelere kazandırdığımız neler var? Avrupa' ya açılmaları, yabancılarla yurtdışı ticari temaslar kurmaları.Türkiye'de para kazanmayı başarmış olan insanları dışarıya doğru itmek lazım. Türkiye' de dernekçilik yeni bir terim. Dernek denince, insanlar bunu sadece sosyal olarak algılıyor, halbuki bizde sosyal olay ikinci planda. Ekonomik olarak biraraya gelip, daha sonra bunları sosyal olaya dönüştürmek üyelerin elinde.Fakat bunun zor olacağını görünce, biz de tersini yaptık, birtakım sosyal etkinliklerle ekonomik etkinliğe geçtik. İnsanlar birbirini tanıdıktan sonra birbirleriyle iş yapmaları için teşvik ettik fakat, fazla zorlamamak lazım.Üyelerimizin % 90-95'i küçük ve ortaboy işletme sahibi, % 5'i profesyonel yönetici. Kozmopolit bir yapıdayız.

- Başkan olarak değil de sade vatandaş olarak düşünürseniz sizce, TÜGİAD' ın imajı nasıl ?

Dışarıdan baktığım kadarıyla 12 senelik bir süreklilik var, bu çok önemli. Genç işadamı derneği olarak Türkiye' de kurulan ilk dernek. Çizgisi senelerdir aynı, bir sapma yok. Bir spekülasyona tabi olmayan sade bir isim, MÜSİAD ve TÜSİAD dışında başka da böyle bir ekonomik kurum süreklilik göstermemiş.

- TÜGİAD'ı başarılı buluyor musunuz ?

Profesyonel yönetilmiş bir dernek.Bu kadar profesyonel yönetilmeseydi böyle süreklilik olmayabilirdi.Gerek Avrupa bölümü ve gerekse burası faaliyetlerini profesyonel olarak devam ettirdi. Bu profesyonel bir kadro 7-8 kişiden oluşuyor. Bundan sonra da değişeceğini zannetmiyorum. Ne kadar çok üye bu potanın içinde yeralırsa o kadar çok başarı grafiği yüksek olur, çok daha kuvvetli olunu. İstanbul, Ankara ve Bursa' da toplam 520 üye var; 100 tanesi Ankara, 40 tanesi Bursa, 10 tanesi İzmir, gerisi İstanbul üyesi. Yaş ortalaması 36.

- Diğer illere yayılma nasıl oluyor ?

Bu kişiye özgü bir olay. Bursa' yı Celal Beysel koordine etti ve başardı. Ankara' da Hamdi Akın geliştirdi. Doğru muhiti olan kişiler bulunursa gelişme sağlanır. Şu anda yeterli. Ama bu demek değildir ki başka yerlerde ofisimiz olmasın. Bundan sonra yapılması gereken üyeleri daha da iyi motive edebilmek. Çünkü bir anda 10 kulvarda birden savaş veriyorsunuz. İlk katılım TÜGİAD' ın saygınlığı, prestiji üstüne oldu. En azından bu 12 sene TÜGİAD' ın lansmanı için çalıştık. Bu lansman tamamlandıktan sonra üyeleri daha fazla motive edecek faaliyetlere, ilerideki yönetimlerin önem vermesi lazım. Fakat imaj ve lansman işini de kenara atmamak gerekir.

-TÜGİAD gündemi yakalayan mı, yoksa takip eden bir konumda mıdır ? Gündem oluşturma yetisine sahip mi?

Gündem oluşturma her ay yayınlanan araştırma raporlarıyla oluyor. "2000'e Doğru Türkiye' nin Önde Gelen Sorunlarına Yaklaşımlar" adı altında 60' a yakın rapor çıkmış. Gündeme alternatif sunabilmek de önemli. Bunları duyurabilmek ile ilgili medyada hiçbir sorunumuz yok, çünkü medyada bu raporları bizzat dağıtıyorum. Raporların dağıtımında takip titizlikle yapılıyor. Ancak TÜSİAD 20 defa çıkarıyorsa TÜGİAD 15 tane rapor çıkarıyor. 3000 kişiye bu raporlar ulaşıyor, amaç insanlara bu raporları sadece dağıtmak değil, kullandırabilmek. Bunları kullanamazlarsa biz sadece yaptığımızla kalırız. Bu raporların yanısıra Ganç Bakış, Genç Ekonomi, TÜGİAD Elegans Magazin var. Bütün bunları göndermeye, Çin işkencesi gibi devam etmek, sürdürmek lazım.İnsanların beynini yıkayarak, ara vermeden, ister okusun, ister okumasın bunları göndermeye devam etmek lazım. Bizim tartışmamız gereken raporun içeriği, konusu olabilir. Bu misyonumuzu devam ettirdiğimiz sürece saygınlığımız sürer. Bugün istediğimiz bakan, milletvekili veya kuruluşla TÜGİAD şemsiyesi sayesinde gayet rahat diyalog kurabiliyoruz.

- Bu raporlardan ne kadar yararlanılabiliyor; böyle bir ölçümleme yapabildiniz mi?

Evet yaptım. Genç Bakış, Genç Ekonomi kitaplarının araştırmalarını ben yaptığım, yazılarını ben bulduğum için, basından takip ediyor ve görüyorum ki, TÜGİAD' ın bu kitaplarından alıntılar yapılıyor. Üç aşağı beş yukarı birşeyler yakalanmış. Eskiden bir kere referans olan şeyler şimdi üç beş kere kullanılıyor.İleride belki bu çalışmalar İngilizceye çevirilip yurtdışında da lansmanı sağlanabilir. Belki ufak sinyaller ama, birdenbire de olacağını zannetmiyorum.

- Sizin başkanlık görevinizin bitmesi görev sorumluluğunuzun ve anlayışınızın bittiği anlamına gelmiyor anladığım kadarıyla.

TÜGİAD' ın zaten hedefi belli, yaptıkları belli.Yeni yönetime belki iki üç ay yardım edilebilir. 12 senedir ben bu işin içindeyim, birdenbire bu işleri başkasının üstüne bırakmak haksızlık olur. Amaç bu derneği Murat Bekdik' e veya Cefi Kamhi' ye, v.s.' ye bağlı olmadan ileriye götürebilmek. Bu ilk aşamada dahi bana zor gözükmüyor, Çünkü derneğin bütün altyapısı kurulmuştur. Başkanın veya yönetim kurulunun üyeler arası ilişkileri daha süratlendirerek yolunu çizmesi lazım. Önemli olan kurumdur, kurumu başarılı devam ettirirse, kişiler netice itibarıyle tamamen temsil görevini yürütürler. Kritik nokta şudur; gelecek olan yönetimde profesyonel başkanlık mevzuu bahis değildir. Gelecek yönetimin daha çok kendi arasında vazife taksimi yapması lazım. Ama o şahısları kullanmak, zaten yürüyen faaliyetlere ekstra bir fikir almak için, üstüne bir şey ekleyebilmek için olmalı. Demokrasi fikir tembelleri gibi "2-3 tane adam tutalım da bu işleri onlar görsün" demekle olmaz.

- Yeni yönetim hem kurucu üyelik hem de başkanlık yapmış kişilerden oluşmayacak. Bakış açıları sizden farklı olur mu? Kişilik derneğin önüne geçerse dernek bunu engelleyebilir mi ?

Üye yapınız böyle bir şey istiyorsa bu yöne kayma olabilir. Önemli olan TÜGİAD' ın öyle de böyle de başarılı olması. Bu bir yönetim tarzıdır. Eğer kabul görmüyorsa, o kişi TÜGİAD' dan gayet rahat soyutlanabilir. Artık TÜGİAD topluma mal olmuştur. Genel Kurul' da konusunda uzman kişilerin seçileceğine inanıyorum. Gelecek olan arkadaşlarım mümkün olduğunca dernek üye yapısını iyi özümlemiş ve insana insanca yaklaşan, duyarlıolmalı ve derneği komple bir şekilde yönetim tarzına kavuşturmalı. Katiyetle kimse yeni yönetimden mucizeler beklemesin. Şunu demeleri lazım: "Murat' ın, Çetin' in, Hüsamettin' in yapamadığını biz yaptık ve TÜGİAD' ın başarılarına bunu ekledik." Üyelerle olan ilişkileri biraz daha sıcak tutmaları, destek olmaları lazım. Üye ziyaretleri yapılabilir, üyeler sektör olarak toparlanabilir, sosyal etkinlikler düzenlenebilir. TÜGİAD' ın kurum kimliğiyle üyeler arasındaki ilişkiler arasında bir uçurum var. TÜGİAD önde gidiyor, önemli olan bu mesafeyi kapatabilmek. Ben bu konuda çok başarılı olamadım. Önemli olan yeni gelene saygın bir kurum bırakabilmek, sadece üyeler arası sıcak ilişkilerle iş bitmiyor.

- Sizce TÜGİAD üyelerinin referanslarıyla katılan üyeler mi, yoksa kendi kendine gelip üye olanlar mı daha faal çalışıyor?

Bence ikisinde de problem var. Referans veren üye neyse o referansla gelen üye de üç aşağı beş yukarı aynı frekansta oluyor. Dışarıdan gelen en azından daha bilinçli geliyor, referanslı ise dernek hakkına daha az bilgi sahibi oluyor

-Bunca deneyim ve birikimden sonra politikaya atılmayı düşünür müsünüz?

Bundan sonra bir 10 sene daha profesyonel olarak iş hayatına devam etmek istiyorum. Birikimlerimi kullanmak ive karşıdan da birşeyler almak istiyorum, yeter ki frekanslarımız uysun. Burayı kafamdan atabilmem için buradaki sorunların asgariye inmesi gerekiyor. Politikaya atılmayı şimdilik düşünmüyorum, belki danışmanlık bazında birşeyler olabilir.



MURAT BEKDİK: "NO NGO REPRESENTATION IN THE ECONOMIC AND SOCIAL COUNCIL"

President of TÜGİAD (Turkish Young Businessmen's Association) Murat BEKDİK states that their objective is to bring together the young entrepreneurs a platform to voice their opinions until they qualify for TÜSİAD (Turkish Businessmen's Association). The NGOs in Turkey, no matter how economically strong, cannot be influential in political decision-making processes due to legislative restrictions. TÜSİAD seems to have some more power in this sense because it represents the largest corporations in the country like Koç, Sabancı and Eczacıbaşı. Besides, no NGOs are represented in the Economic and Social Council. Despite the fact that three TÜGİAD members were elected to the Parliament, they also have limited influence on the political decisions and legislation because the political parties in Turkey are all organized to be fully leader oriented. The NGOs in Turkey experience certain problems of membership and disorganization, as well. There are almost 200 associations for businessmen most of which cannot serve their membership effectively. On the other hand, legislation complicates the situation because of the difficulties involved in founding "socially beneficial" associations that are tax exempt.Furthermore, the requirements for federations and confederations are extremely complex according to BEKDİK, the situation may improve if the grassroots develop more interest in NGOs and legislation is modified to address the needs of NGOs. TÜGİAD acts mainly as a transfer point training members for the Parliament, İKV (Economic Development Foundation) and TÜSİAD. Everybody who is between 25-40 years of age and either an executive manager or a shareholder in a company can become a member as long as they have strong recommendations from credible sources. 90-95% of the membership represents SMEs while 5% are professionals. As a result of its image and 12 years of professional management TÜGİAD currently has a strong position and 520 members in İstanbul, Ankara and Bursa with an average age of 36. The main missiom of TÜGİAD is to provide membership with up-to-date information by means of regular meetings hosting guest speakers and publications. TÜGİAD issues almost 15 reports annually and circulates them to young people who are encouraged to make use of the contents. Besides, it publishes three periodicals "Genç Bakış-Young View", "Genç Ekonomi-Young Economy" and "TÜGİAD Elegans Magazine". These publications help TÜGİAD's public recognition and political acceptance thanks to the quality of the content. Very soon, Murat BEKDİK' s term of office will end and a new team will take over the association's management although the new board will not be composed of founding members who served for 12 years, Mr. BEKDİK feels that the level of institutionalization shall help them in their endeavors. There will be an even greater for a job distribution in the new Board and maybe some efforts to gain the confidence and acceptance of the members. The most important task for new management must be to close the gap between the members and the association with regards to the corporate identity of TÜGİAD. Mr. BEKDİK satates that voluntary members prove to be more interested and active in and infomed about the association processes. For the future, Mr. BEKDİK plans to continue his active business career for another 10 years and is determined to maintain his relations wirh TÜGİAD until the existing problems minimize. He does not intend to be involved in active, politics yet, but may consider a position as an advisor.


MEDYATEXT
Elegans'a mail