Elegans Logo

ALEV GÖÇMEZ - Alternatifbank Genel Müdür - Yönetim Kurulu Üyesi
1999 NİCELİĞİN DEĞİL, NİTELİĞİN ÖN PLANA ÇIKTIĞI YIL OLACAK



ODTÜ İşletme mezunu olan Alternatifbank Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Alev GÖÇMEZ, New York, Arthur Andersen, Genel Kurmay Başkanlığı ve Citibank' taki bilgi birikim ve tecrübesiyle birleştirip başarılı çalışmalarını günümüze taşımaya devam etmektedir.

'98 yılında en önemli konu uluslararası krizdi. Uzakdoğu' dan başlayıp Rusya, sonra Güney Amerika' da başgösteren kriz, sonunda gelişmiş finans piyasalarının gelişmekte olan ülkeleri değiştirecek bir nitelik kazandı. Aynı zamanda dünya finans piyasalarını da etkisi altına aldı. Böyle bir durumda tabi gene gelişmekte olan bir ülke konumunda olan Türkiye de bundan etkilendi. Borsalarda biraz daha risk faktörünün artmasıyla, belirli borsalar düşer. Keza finans ve sendikasyon piyasalarında de gelişmekte olan ülkelerdeki oyunculara karşı olan iştahın azalması şeklinde ortaya çıktı. Türkiye' de gene gerek kamu finansman açığını finanse etmek açısından, gerekse özel sektördeki ihtiyaçlar açısından yurtiçinden olduğu gibi yurtdışından da bu finansman gereksinimini karşılayan ülke konumundayız. O yüzden de böyle bir arzunun azalması Türkiye' yi etkiledi. Artık yurtdışından devlet olsun özel sektör olsun borçlanmada daha zorlanmışken aynı zamanda verilen kredilerin maliyeti arttı. Tabi bu Türkiye' de şu sonuca sebep oldu: Devlet faaliyetlerine yine kamu finansman açığıyla devam ederken bu gereksinimini karşılamak için yurtiçi piyasalara döndü. Bu da doğal olarak faizlerin daha da yükselmesine sebep oldu. Bunu yaparken yine eskiden sadece hazine, borçlanıcı kurum olarak kullanılırdı. 1998 yılında, karşımıza çıkan kamu bankalarının daha aktif bir şekilde bu tabloda yer aldığı görüldü. Devletin, % 70 enflasyon olduğu bir dönemde % 150' lerin üzerinde efektif maliyeti olacak bir şekilde borçlanarak ciddi bir reel faiz yükü altına girdiğini ve doğal olarak piyasaların da bir reel faiz ile kendini belirlemesine sebep olduğunu gördük. Bu tabii bizi şu sonuca götürdü: Ülkemizde finans piyasaları zaten oldukça sığ. Yine üretici sektör durumunda olan kamu ve özel sektör kuruluşları kendi finansman ihtiyaçlarını gidermek için bu piyasaya girdiklerinde yüksek maliyetlerle karşılaştılar. Özkaynak yapıları yeterli olmayan kuruluşlar sıkıntıya düştüler. Yüksek faiz ortamı aynı zamanda yüksek enflasyon ortamına sebep olmakla beraber bir yandan da büyük bir durgunluğa götürdü. Finans piyasalarında kredi riski olarak da karşımıza çıktı. Böyle bir durum '99 yılına girerken de etkisini sürdürüyor. Uluslararası kriz ortadan kalkmış değil, devam etmekte. Bazı ülkelerde kontrol altına alındı. Brezilya' da Amerika' nın desteğiyle belirli ölçüde kontrol altına alındı. Ama Rusya' da ve Uzakdoğu' da yine krizin sebepleri ortadan kalkmadı. Hatta hala yapılan devalüasyonlar neticesinde yine diğer ülkeleri etkilemeye devam edecek. '99 yılında yukarıda saydığımız faktörlerin yanısıra, Türkiye' de önemli bir diğer husus seçim ortamının oluşmasıydı. '99 yılının Nisan ayında ortaya çıkacak olan tablo, Türkiye' nin ekonomisini yeni yönetim ekibini belirleyecek. Bu hem Türkiye' deki tüm işadamları tüm vatandaşlar için olduğu gibi, yurtdışında Türkiye ile iş yapan Türkiye' ye kredi veren kuruluşlar için de çok önemli. Kanımız o ki, seçim sonrasında birtakım akılcı iktidar tedbirlerini alabilecek nitelikte bir iktidar formülü ortaya çıkabilecek olursa, piyasalar biranda rahatlayacak reel faizlerin 20-30 puan oranında düşmesi görülebilecektir. Ondan sonra gerçekten alınması gereken tedbirler alındığı takdirde de zaman içersinde yine bu yumuşama devam edecek daha makul, kullanılabilir bir seviyeye erişecektir.

Bu durum olduğu zaman, enflasyonun düşmesinin yanısıra reel sektöre de daha makul seviyelerde finansman sağlanabilecek. Bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçmiş olan kuruluşlar, daha güçlü bir mali yapıyla faaliyetlerini devam ettireceklerdir. Bankacılık sektörü de böyle bir ortamı olumlu bir şekilde beklemelidir. Çünkü, o zaman gerçek anlamda bankacılık faaliyetlerinin yapılabileceğini, kredibilitesini ispat etmiş, başarılı, mali gücü yerinde işletmelerle çalışarak gerçek finansal hizmet sunabilecek bir ortam oluşturulabilecektir, diye düşünmekteyim.

1999 yılı kolay bir yıl olmayacak. Niteliklerin son derece önemli olduğu bir yıl olacak gerek bankalar gerek tüm işletmeler için geçerli bir kural. Alternatifbank oldukça genç bir banka. 1991 yılında Doğan Grubu tarafından kurulduktan sonra, '96 yılında % 80 hissesi Anadolu Grubu' na geçti. % 20' si de halka açık. Bizim banka olarak hedefimiz, - önümüzdeki 3 yıla bakacak olursak - bu süre içersinde dünya standartlarında orta ölçekli bir banka olarak, hem kurumsal hem bireysel belli bir kesime hizmet eden önde gelen bankalardan birisi konumuna geçmek.

Şu anda 26 şubemiz var. Önümüzdeki birkaç sene içersinde 50 şube olmayı planlıyoruz. Bankamız hem bireysel hem kurumsal bankacılık konusunda faaliyet gösteriyor. Yaklaşık 1200 seçkin kurumsal, yine 25.000 civarında da bireysel müşteriye aktif olarak hizmet vermekteyiz. Şubeleşme bugünlerde oldukça gündemde olan ve bankaların yarış içersinde olduğu bir konu. Biz, aslında bunun dikkatli bir şekilde ele alınması gerekir diye düşünüyoruz. Şubeleşme tek başına bir güç oluşturmamakta. Şube sadece bir erişim noktası. Erişim noktasındaki hizmeti sunabilmek için altyapının çok iyi yapılması lazım. Gerekli ürün yelpazesinin oturtulmuş olması lazım. Bu yapılmadığı takdirde o erişim ağı sizin için bir maliyet unsuru olmaya başlar. Biz buna önem verdik ve öncelikle bankamızın ilk yıllarında alt yapının oluşturulması için gerekli olan ürün bazının geliştirilmesine ilişkin çalışmalarımızı yaptık. Sonra o içeriği oluşturup erişime önem vermeğe başladık. Şu anda varmış olduğumuz 26 şube de bu tür bir bankanın en azından belli bir hizmet sağlaması açısından fena bir sayı değildir. Bizim acelemiz yok, temkinli gidiyoruz. Bankacılık ciddi bir konu. Şubeleşme belirli bir tempoda uygulanmalı, süratli değil. Ayrıca şu da var: Dünyada teknolojinin gelişmesi ile birtakım yaklaşımlar da değişmekte. Artık şube bankacılığı, bildiğimiz tek erişim yolu değil. Elektronik bankacılık bugün, gerek kurumlarda gerek bireylerde gündeme gelmekte. Internet bankacılığı hızla gelişmekte. Telefon bankacılığı konusunda başarılı uygulamalar var. Bu konularda Altenatifbank olarak bizim de iyi çalışmalarımız var. Özellikle telefon bankacılığı konusunda ilk öncülerden biriyiz. Bizim önem verdiğimiz, bireysel bankacılıkta herkese hitap eden bir banka konumunda olmak değil. Realist bir hedef olarak koyduğumuz belli bir gelir düzeyinin üzerinde olan kişilere kaliteli, erişilebilir, düzeyli hizmet veren banka olmak. Aynı zamanda kurumlarda da şu anda 1200 civarında olan sayımızı birkaç bine, bireysel de 25.000 olan sayımızı birkaç katına çıkarmak gibi hedeflerimiz var. Ayrıca iştiraklerimizle de müşterilerimize hizmetlerimizi çeşitlendirme yoluna gidiyoruz. Leasing konusunda önde gelen kuruluşlar arasında, yine yatırım bankacılığı ve menkul kıymetler konusunda faaliyet yapan Investa adlı iştirakimiz, gerek yurtiçi gerekse yurtdışı yatırımcıların Türkiye' deki faaliyetleri açısından gayet başarılı şekilde gelişmekte. Investa' nın en güçlü olduğu yönlerden birisi de birim fon yönetimi ve mali piyasalar konularındaki faaliyetlerimiz. Gerek para piyasalarında gerek döviz piyasalarında yurtiçindeki hem finansal kuruluşların hem de diğer kurumların aynı zamanda da yurtdışındaki kurumsal yatırımcıların önemli ölçüde tercih ettiği bankalardan birisiyiz. Önde gelen bir iş ortağı şeklinde ortaya çıkmaktayız. Bütün bunların yanısıra arkamızda Anadolu Grubu gibi güçlü bir ortağımızın olması son derece önemli . Bizim yaptığımız birtakm anketlerde ortaya çıkan sonuç şu ki, bizimle çalışan kurumsal veya bireysel müşteriler bizi diğer rakiplerimizle kıyasladıklarında kalite olarak tercih ediyorlar ve beğeniyorlar. Bu anket çalışmaları bizim için önemli bir karne niteliğinde.

Türkiye' de '80 yıllarında başlayan globalleşme akımlarıyla birlikte yabancı bankalar Türkiye' ye ilgi gösterdiler. Birara yanılmıyorsam 25 civarında yabancı banka Türkiye' de faaliyet gösterir hale geldi. Bir akım halindeydi ama, bunu uzun süreli yapmak pek öyle kolay değildi. Çok cazip koşullar yanında zorluklarda olduğunu gören birtakım bankalar bu kararlarını yeniden gözden geçirmek ihtiyacını hissettiler ve hatta bazıları kapatıp gitti. Bunun yanısıra halen devam eden ve ilgi gösteren yabancı bankalar da var. Globalizasyona baktığımızda dünyada gerçekten hızlı bir şekilde bankacılık sektöründe değişimler olmakta, dev bankalar birleşmekte ve çok daha büyük kuruluşlar ortaya çıkmakta. Bunların böyle bir gelişmeden sonra dünyaya bakış açıları değişmekte, dünya stratejilerini yeniden gözden geçirmekteler. Bu hareketli ortamda Türkiye' de dünyadaki en önde gelen 23. ekonomi olduğu kabul ediliyor. 23. ekonomi olan bir ülkenin bu tür dev finans kuruluşlarının iş planları içersinde yeralması doğal. O nedenle ben inanıyorum ki, 2000' li yıllarda da Türkiye sadece "domestique" bir mali piyasa şeklinde olmayacak, aynı zamanda uluslararası kuruluşların da artan ölçüde ilgi sahası içinde olacak. Türkiye mevcut iş potansiyeli daha kabul edilebilir bir çalışma ortamı ile biraz daha tabii bir ekonomik ortam haline geitirilirse bu daha kolay hale gelecektir.

SPOT: 1200 seçkin kuruma, 25.000 bireysel müşteriye aktif hizmet.

ALEV GÖÇMEZ: "1999 WILL BE THE YEAR OF QUALITY, NOT QUANTITY"
The most important topic on the agenda in 1998 was the global crisis. Turkey was naturally effected by it. Both private and public borrowing became more difficult and costly. The state continued to finance its activities with an ever-increasing public deficit. In 1998, it had to find money domestically since international loans were not available. This automatically led to higher interest rates. In an environment with 70% inflation, the state paid up to 150% interest rate. This increased the financial burden on the manufacturing sector and created stagnation. Since we have upcoming elections on our agenda, teh new government will determine how to run the economy influencing not only the lives of the ordinary citizens but also the way international creditors will approach Turkey. Alternatifbank is a young bank. We currently operate with 26 brnaches and our aim is to open 25 more in the coming few years. We also place significant emphasis on internet and phone banking. Today we are serving 1200 institutions and 25.000 personal customers. In the global economy characterizing the world today, the banking industry is very dynamic. Turkey will certainly become an important actor in this sector.


MEDYATEXT
Elegans'a mail