Elegans Logo

HAKAN ATEŞ - Denizbank Üye ve Genel Müdür
BANKACILIK İTİBAR MÜESSESESİDİR



Bankacılık anlayışını, ulsulararası ve yerli piyasada bankacılığı nasıl gördüğünü, değerlerini ve misyonunu bizimle paylaşan Denizbank Genel Müdürü Hakan ATEŞ, günümüzde bankacıların "tu kaka" olduğunu söyledi. 1959 Ankara doğumlu Hakan ATEŞ 1980' de ODTÜ İşletme' den mezun oldu. Bankacılık kariyerine 1981 yılında İş Bankası'nda müfettiş olarak başladı. 1985-1994 döneminde, Interbank' ın çeşitli birimlerinde çalıştıktan sonra şube müdürü olarak görev aldı. Interbank' ın nakit yönetimi sistemini kurdu. 1993 yılında merkezi operasyondan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak atandı. Daha sonra Doğuş Holding sahipliğindeki Bank Ekspres' te mal işlerden sorumlu genel müdür yardımcısı olarak çalıştı. Bank of Amerika' nın danışmanlığında bankanın yeniden yapılandırılması projesini yürüttü. Moskova' da Garanti Bank Moskow' u kurdu. 1996 Haziranı' ndan itibaren bir yıl boyunca genel müdür olarak görev yaptı. 1997 Haziran ayında kurucu genel müdür olarak Denizbank' ta göreve başladı.

"Denizbank, Özelleştirme İdaresi' nden hisselerinin tamamı 1997 yılında Zorlu Holding'e satılmak suretiyle özelleştirilen bir banka. 25 Ağustos 1997' de hazineden aldığı izin ile gerçek anlamda hayata geçti. Arkasından başlayan süreç bizi yaklaşık 17-18 aylık bugüne getiren yeni bir bankanın yaratılması ile ilgili bir süreçtir. Ben bu süreci bir kez daha yaşamıştım. O da Garanti Bank Moskow adında Garanti Bankası ve IFC' nin ortaklığında bir bankanın Rusya' da hayata geçirilmesi idi. Ancak Türkiye' de yaptığımız DenizBank hadisesi birçok yönüyle daha kapsamlı bir iş. Biz aslında banka kuran bir ekip olarak şu bilinçle yola çıktık. Banka herhangi bir A.Ş. değildir. A.Ş.' dir ama banka olması sıfatıyla çok farklı yönleri vardır. Bu da size güvenen kişi ve kurumların size emanet ettikleri varlıklarını en doğru biçimde yönetme sorumluluğumuzdur. Bu yönüyle bankacılık - özel mülkiyet de olsa - esasen bir kamu görevi icrası özelliğini taşır. Varlıklarınızı iyi yönetebildiğiniz ölçüde yükümlülüklerinizi yerine getirirsiniz. Bankalar işe başlarken en az kanunla belirlenmiş limitlerde bu işe sermaye koyarlar. Ancak yarattıkları aktif uluslararası standartlarda sermayelerinin 8-10 katına kadar çıkar. Aradaki farkı kişi ve kurumların size yatırdığı mevduat ve açtığı kredilerden temin edersiniz. Bunu sağlayan tek şey size ve içinde bulunduğunuz sisteme duyulan güvendir. Bu noktada bankalar özel mülkiyetten çıkarak kamuyamalolurlar. Bu nedenle de yaptığımız işin hassasiyeti vardır. İnsanların hangi şartlarda olduğunu bilemediğimiz bir şekilde tasarruf ettikleri imkanları size güvenerek sizde değerlendirmeleri ve bu güveni de sizin boşa çıkarmama gayretiniz bankacılık felsefesinin temel ilkesi olması zorunluluğunu getirir. Biz bu bilinçle yola çıktık. Oldukça hızlı hareket ettik. '97 yılı sonuna kadar ilk dört ayda 13 şube açtık. Şu anda 28 şubemiz halka hizmet veriyor. '99 yılı içersinde 10-12 şube daha açıp yaklaşık 40 rakamına ulaşacağımızı düşünüyoruz. Türkiye' de '94' de sentetik bir kriz yaşandı. Senteteik diyorum çünkü yaşanmasa da olurdu. Hazine' nin faiz konusundaki ısrarlı tutumu, 16 ihaleyi iptal etmesi, faiz üzerinde baskı uygulamaya çalışması Türk Lirası' ndan dolara geçme sürecini hızlandırdı. Bu da kapital sahiplerinin endişesini artırarak yurtdışına para göndermelerine yolaçtı, dolayısıyla mali sistemde ciddi bir daralma meydana geldi. En ufak finansal zaafı olan şirketler ve bankalar batma noktasına geldi. Ancak bu süreç bankalara şöyle birşey öğretti o ana kadar yurtdışından daha kolaylıkla temin edilen ucuz fonların herzaman olamayabileceği, bunların arkasının kesilebileceği bilincini yarattı. Fiyat ve kredi risklerinin yanısıra, temin riskinin de olduğunu gözler önüne serdi. Bunu gözönüne alan birçok orta ölçekli banka ağırlıklı olarak kaynak piyasalarına daha yakın olma amacını gözönüne alarak çok fazla şubeleşme eğilimine gitti. Bu, bankaların genel giderlerini artırdı ve tasarruf mevduatına getirilen güvence de buna eklendiği zaman kaynaklar piyasadaki risk nosyonundan biraz ari olarak daha ziyade fiyata göre yönlenir oldu. Bu da bankaları daha bir rehavet içersine soktu. Kaynak fiyatı ne olursa olsun geliyordu. Paralar da ağırlıklı olarak Hazine' nin imkanlarında değerlendirildikleri zaman sistem beslenebiliyordu. Hala da bu durum devam etmekte. Bu da bankaların asli fonksiyonu olan "kaynakların akılcı dağılım" misyonunu gerektiği gibi yerine getirememesi sonucuna ulaştırıyordu bizi. Türk mali sistemi büyük ölçüde bunu yaşadı ve bu bakımdan şubeleşme eğilimi yoğundu. 7000 civarında banka şubesi yaşadı ve bubakımdan şubeleşme eğilimi yoğundu. 7000 civarında banka şubesi var. Türkiye için gereğinden fazla bir şubeleşme. Gerçi yoğunlaşma gelir dağılımına paralellik arzeder. Dünyada globalleşme sürecinin yaşandığı ve herkesin çok büyük bankaların birbirleriyle birleştiği bir ortamda bankacılık aktif toplamı sadece 100 milyar Dolar civarında, bu rakkam Avrupa' da sadece büyük ölçekli bir bankanın ¼' üdür. Dolayısıyla bu büyüklükte bir sistemde 80' e bölünmüşlük herbir bölünenin de herbir köşebaşında şube açması, gereğinden fazla bankacılık servisi üreten bir yapı meydana getirmiştir. Bu da kendi içinde rekabeti farklı alanlara çekip fiyat üzerinde yoğunlaşmasına, servis ürünleri her ne kadar gelişiyor olsa da fiyat konusunda artık dünya fiyatlarının çok dışına çıkan bazı uygulamaları gündeme getirmiştir.

Ben Zorlu Holding' i İş Bankası' ndaki müfettişlik yıllarımda uzaktan tanıdım. 18 yıllık bir kariyerim var. "Bankacı" olma iddiasını ortaya koyduğunuz zaman bu, sizi diğer görevlerden farklı bir konuma sokar. Benim hayatta en önde ve en üstün tuttuğum şey "Bankacı" olma konumunu yitirmemektir. Şu anda bankacılık üzerinde çok kara bulutlar dolaşıyor ve bankacılar "tu kaka" oldu ama, netice itibariyle bu bir itibar müessesesidir. Biz de bugün itibariyle bulunduğumuz konumdan dolayı en üst temsilci durumunda isek, yani "Mr Denizbank" isek eğer, bu güveni layıkiyle temsil ediyor olmamız hayati bir önem taşır. O bakımdan ben Rusya' da yazmış olduğum 7-8 sayfalık bir metinle "bankacılık anlayışını, uluslararası ve yerli piyasada bankacılığı nasıl gördüğümü daha önemlisi değerlerimi, misyonumu ve eğer bir banka kuracak olursam hangi şartlara riayet ederek bunu yapacağımı, hissedarlardan ne isteyeceğimi, sermaye olarak, yaklaşım olarak, bunların hepsini tek tek belirttim ve 5 yıllık bir planla çıktım. Şu anda Denizbank 5 yıllık master planının 3. yılını uyguluyor ve çok şükür benim koyduğum hedeflerden bile daha iyi.

Bu plan içinde neler vardı? Bankanın orta ölçekli bir banka olacağı, bunun bir maraton olduğu, uluslararası ve ulusal her türlü kanun, kural, teamüllere harfiyen uyarak bu maratonda elinden geldiğince hızlı koşacağı, misyonunu kollektif aklı ön plana çıkararak, çalışanları, hissedarları ve özellikle de müşterileri, aralarındaki dengeyi gözeterek mutlu etme prensibine dayalı toplam kalite anlayışı içersinde bir misyon olacağını başından belirledik. Bunun dışında bankamızı, finansal süpermarket anlayışı içersinde, her türlü finansal ürününü üretebilir hale getirdik. Bu bakımdan leasing, factoring ve yatırım şirketimizi kurduk. Bununla da yetinmedik, bireysel bankacılık konularında her türlü ürünümüzü bir yıldan kısa bir süre içersinde hayata geçirdik ki, bunlar her tür kredi kartı, internet bankacılığı, tüketici kredileri ve fonlardır. Bunun dışında, kurumsal müşteriler için SAP dediğimiz, bütün uluslararası firmaların kullandığı bir yazılım programı ile bankacılık sistemimizin birbiriyle finansal hareketleri bilgisayar ortamında otomatik olarak yerine getirmesi işlevini Türkiye' de ilk gerçekleştiren banka olduk. Fonlar üzerine çek keşide edilmesi hadisesini Türkiye' de ilk gündeme getiren bankada Denizbank' tır. Bütün bankaların bilançolarına bakarsanız önceki yıla göre trilyonlarca lira arttığını görürsünüz . Bunun reel anlamda ne temsil ettiği çoğu kez anlaşılmaz. İşte uluslararası standartlarda ki, biz buna enflasyona göre düzeltilmiş finansal tablo diyoruz, bunu ilk kez faaliyet raporunda yervererek finansallarını uluslararası 180 muhabirine gönderen banka yine Denizbank' tır. Bu bir şeffaflık göstergesidir.

Şu an itibariyle 700' e yakın personelimiz var. İnsanımızı en iyi kendimizin yetiştireceği inancı ile, yönetici adayları eğitimini gündeme getirdik.Burada 3 tane yönetici adayın eğitimini 1,5 yıl içersinde tamamladık. 52 tane denizciyi limanımıza gönderdik. Bu bankacılık sektöründe verilen önemli bir hizmettir. Bu çerçevede Denizbank 35.000 mudisi bulunan bir bankadır ki bu açıldığından bu yana ayda ortalama 2000' in üzerinde yeni hesap açmak demektir. İnsanların güvenini kazanmak çok zordur, yıllar ister.

Sözetmemiz gereken önemli bir konu da Holding' in şu ana kadar Türkiye sathında ve uluslararası arenada yaptığı çok olumlu işlerdir. Zorlu Holding 1 milyar dolardan fazla cirosuyla, dış ticaret hacminini bir yana bırakın, ülkeyi temsil görevini de yerine getiren bir firmalar bütünüdür. Vestel' i ele aldığımızda bugün Avrupa' nın OEM pazarında elektronik aşyada % 15 gibi bir pazara ulaşmış firmamızdır ve bugün 480 milyon Dolar ihracatla Türkiye birincisidir. Holding' in bu kadar gelişmiş katma değeri yüksek olan mallar satabilen bir elektronik grubu var. Tekstile baktığımızda, bugün dünya büyüğü bir perde endüstrisi var. Fransa' da Belair' i satınaldık. Çok ünlü bir marka olmuş tüller yaratan bir fabrikadır. Korteks kapasite itibariyle dünyada sayılı, polyester iplik üretiminde dünya birincisi. Linen bizim nevresim fabrikamız. Avrupa' da ilk sırada, dünya da üçüncü sırada büyüklükte bir pamuklu mensucat ev tekstil ürünleri üreticisi konumundadır. Enerji sektöründe çok ciddi yatırımlar var. Grup kendi enerjisini üretiyor. Holding' in bu gücü tabii ki bankaya da çok büyük destektir. Bu destek de uluslararası arenada olsun, iç piyasada olsun bizim rahat yolalmamıza neden oluyor. Çok kararlıyız ama, asla aceleci değiliz. Bunun bir maraton olduğunun daima bilincindeyiz. Şu anda kriz şartlarının gündemde olduğunu herkes biliyor. Doğruları yaptığımız için bu krizden hergün daha çok güçlenerek çıkacağımızın farkındayız.

Bunların bir tacı olarak da ISO 9001 belgesini daha kurulduğu ilk yıl alan dünyadaki ilk bankayız. ISO 9001' i almak kadar korumak da önemli. Her yıl bizi denetleyen kuruluşlar, burada gerekli incelemeleri yapıp notlandırıp bu belgeyi hala hakedip etmediğimizi sorgulayacak. Biz bu konuda çok kararlıyız. Kağıtsız ofis ortamında çalışıyoruz. Her türlü prosedürümüz, genelgemiz, raporlamamız bilgisayardadır. Dolayısıyla merkezi operasyonu Türkiye' de en iyi uygulayan bankalardan biriyiz. Şu anda Amerikan bankacılığı ne yapıyorsa, birtakım konularda belki Denizbank daha iyi şeyler yapıyor. Denizbank bankacılık sektörü içersinde olması gereken yere süratle koşuyor. Tiyatro, opera, bale ödüllerini sponsor etmiş bir bankayız. Afife Jale' nin Ortaköy' de tiyatrosunun açılışına sponsor olduk. "Uluslararası Ankara 2. Koro Festivalini" sponsor ettik. Güzel sanatlara gerçekten gereken önemin verilmesi konusunda üzerimize düşeni yaptık. Yanısıra eğitimin çok önemli ancak Türkiye' de bir ölçüde es geçilen bir konu olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle hocalarımızın çok güzel anlatımları ile bir Türkçe kitabı oluşturduk. Bunu Türkiye' deki bütün okul ve kütüphanelere gönderdik. Çok güzel tepkiler aldık. Bu da bankamızın önemli hareketlerinden birisidir. Atatürk' ün "muassır devletler seviyesine çıkmak" hedefini yapabilmenin başında eğitimin geldiğini biliyoruz.

SPOT:
- '94' te sentetik kriz yaşadık
- Denizbank "ilk" lerin bankası
- ISO 9001' i kurulduğu yıl alan ilk banka

HAKAN ATEŞ: "BANKING REQUIRES PRESTIGE"
Denizbank was privatized by the transfer of all of its shares to Zorlu Holding in 1997. A bank is a special kind of joint stock company. It is special because it involves managing the assets of people who trust you. As a bank, your success is measured by how well you handle these assets. We started in Denizbank with this in mind, and we moved rather fast. We opened 13 branches in the first four months. At the moment, 28 branches are serving the public. We anticipate opening 10-12 more branches during 1999. What I hold most dear in life is being able to maintain my existince as a "Banker". Recently, banking has been surrounded by bad omens, and bankers have been regarded as "bad guys"; nverthless this is a matter of prestige. Therefore, being considered "Mr. Denizbank", it is vital that I stand behind my credibility. As regards this issue, I wrote a 58 page report in Russia on my understanding of banking, how ı view it ,n the domestic and international market, my values, my mission, what conditions I would ask for if I had to establish a bank, and what I would ask of shareholders. I formulated all this in a 5-year plan. At present, Denizbank is within the third year of this 5-year master plan. According to the plan, the bank is to be a medium-scale one, offering all kinds of financial products. To this purpose, we established a leasing, factoring and investment firm. Furthermore, as far as retail banking is concerned in less than a year, we effected all our products, mainly all kinds of credit cards -the first step to Internet banking- consumer credits and funds. Another issue that should be mentioned is the domestic and international accopmlishments of the Holding. We incorporated Vestel in electronics, and the French Belair and Linen in textiles. The Holding produces its own energy and considerable investment is being made in this area. We are the first bank in the world to receive the ISO 9001 certificate in its first year. All our procedures, circulars and reports are on computers. We sponsored many activities of art. Furthermore, being aware of the importance of education, we had our teachers write a book on the Turkish language, and sent copies to all schools and libraries in Turkey.


MEDYATEXT
Elegans'a mail