Elegans Logo

EKONOMİ (Can Fuak GÜRLESEL)
ABD'NİN STRATEJİK ORTAĞI TÜRKİYE'DE YÜKSELECEK SEKTÖRLER



Türkiye ekonomisinin kısa vadeli sorunları ile orta-uzun vadeli potansiyeli son 10 yıldır örtüşmemektedir. 1980-1989 yılları arasında piyasa ekonomisi ve dışa açılma ile önemli bir değişim süreci yaşayan ekonomi, 1989-1993 yılları arasında kamu kesimi ağırlığının arttığı içe dönük bir yapıya yöneldi. 1994 yılından bu yana ise, siyasi istikrarsızlığın da etkisi ile ekonomi, inişli-çıkışlı trendini sürdürüyor.

2000 yılı başında geldiğimiz noktada IMF ile üç yıllık bir Stand-By anlaşması çerçevesinde yeni bir istikrar programı sürecine girilmektedir. Kısa-orta vadede istikrar programı ile hedeflenen öncelikle kamu açıklarının kapatılması ve kamu maliyesinde disiplinin sağlanması, böylece enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi ile sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için uygun ortamın yaratılmasıdır. Kasım ayı içinde ABD Başkanı'nın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyarette, Türkiye'nin bu orta vadeli ekonomik istikrar programı, IMF nezdinde ve doğrudan ABD tarafından desteklenmiştir. Ancak, bu ziyarette daha da önemlisi ABD Türkiye'yi bölgede siyasi, askeri, ekonomik ve ticari açıdan stratejik bir ortak olarak gördüğünü açıklamıştır. ABD'nin 21.yüzyıl Avrasya stratejisinde Türkiye çok önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. ABD de bunun bilincinde Türkiye'ye 1996-2006 yıllarını kapsayan koşulsuz bir destek yürütmek amacındadır.

Bu süreç içinde ABD ile Türkiye stratejik ortaklık konusunda uyumlu bir işbirliği sağladığı takdirde, Türkiye'nin Avrasya coğrafyasında sahip olduğu potansiyeli fiiliyata çevirme şansı doğmaktadır. Bu süreç içinde Türkiye'ye yönelik yabancı sermayenin tercihleri de, özellikle ABD sermayesinin tercihi Avrasya stratejisi içindeki ekonomik ve ticari önceliklere bağlı olacaktır.

Bu çerçevede değerlendirildiğinde önümüzdeki 10 yıl içinde öne çıkacak sektörler aşağıdakiler olacaktır.

a) ABD yabancı sermayesinin Avrasya stratejisi içindeki sektörel tercihleri, mali hizmetler başta olmak üzere hizmet sektörü ile enerji sektörü olacaktır. Bu anlamda İstanbul, Avrasya coğrafyasında önemli bir hizmet merkezi olacaktır. NATO'nun İstanbul'da bir deprem anında acil müdahale rolünü resmen kabul etmesi bir tesadüf değildir.
b) Bankacılık ve diğer mali hizmetler altyapısı iyileştirilecektir. ABD, Avrasya bölgesine yönelik yatırımların ve ticaretin finansmanı ile sermaye piyasası ve bireysel bankacılık hizmetlerini sunmayı hedeflemektedir. Bu hizmetlerin sunulmasında İstanbul en önemli merkezdir. Ancak Türk bankacılık sektörü ve mali sistem sıkıntılıdır. Bu nedenle Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu'nun çalışması bir yıl ertelenirken, Bankacılık Yasası yeniden ele alınmaktadır. Yine aynı çerçevede Dünya Bankası Türkiye'ye mali sistemde reform amacı ile 1.5 milyar dolar yapısal uyum kredisi verecektir. Önümüzdeki bir yıl içinde bankacılık sektöründe iyileştirmeler yapılırken, Türkiye'de bankalararası satınalmalar ve birleşmeler yaşanacaktır. Aynı süreçte ABD bankalarının da satınalmalara yöneleceği beklenmelidir. ABD mali kurumları Türk mali sektöründe önümüzdeki dönemde daha etkili olacaktır.
c) Savunma Sanayi, Avrasya'nın güvenlik ağırlıklı jeo-stratejik yapısı nedeniyle önemli gelişme gösterecek sektörlerden biridir. Türkiye'nin jeo-stratejik konumu, bölgesel sıcak çatışmaların yaşanma riskinin halen en yüksek olduğu bir coğrafyadır. Özellikle Kafkaslar ve Orta Asya enerji ve ticaret yollarının güvenliği ve istikrarı ile Ortadoğu barış süreci ve yine Ortadoğu'da muhtemel sınır değişiklikleri sıcak çatışma riskini artırmaktadır. Bu nedenle Türkiye önümüzdeki on yılı kapsayan bir sürede Silahlı Kuvvetler için 150 milyar dolarlık bir satınalma ve yüzde 70 yerli savunma sanayiinin kullanılmasını hedeflemektedir. Savunma Sanayi bu hedef doğrultusunda gelişmeye açık bir sektördür.
d) İletişim, Haberleşme ve Bilgi İşlem sektörleri, özellikle ABD ve AB'nin Avrasya coğrafyasına ve ticari pazarına ulaşılmasında öncelik verdikleri sektörlerdir. Küreselleşmenin ve dünya ile bütünleşmenin en önemli ve süreci kısaltan unsurları bu üç sektördür. Bu nedenle önümüzdeki yine ilk on yıl içinde bölgeye yönelik altyapı yatırımlarının tamamlanmasının ardından bu üç sektörün iş hacmi önemli ölçüde artacaktır.
e) Enerji sektörü, bölgenin bir enerji merkezi olması nedeni ile gelişmeye açık en önemli sektördür. Petrol ve doğalgaz işletimi, boru taşımacılığı, petro-rafineri işletmeciliği, deniz taşımacılığı ile petro-kimya sektörü, bölgesel petrol borsası, doğalgaz enerji çevrim santralleri işletimi ve enerji dağıtımı gelişecek alanlardır.
f) Stratejik ve kıymetli madenler, petrol ve doğalgaz kaynaklarının batılı pazarlara ulaştırılmasında kullanılacak hatların belirlenmesi süreci nedeniyle şu anda ikinci planda kalmaktadır. Ancak demir, alüminyum, nikel, altın ve benzeri stratejik ve kıymetli madenler açısından bölge son derece zengin kaynaklara sahiptir. Bu madenlerin işletimi, uluslararası pazarlara ulaştırılması, fiyatlarının belirleneceği borsaların kurulması yine önemli gelişme görülecek alanlardır.
g) Ulaştırma ve taşımacılık sektörü, Avrasya coğrafyasında ikinci ipek ticaret yolu ulaştırma altyapısının tamamlanması ile hızlı gelişecek sektörlerdir. Londra'dan Çin'e, Pasifik'ten Çin denizine kadar uzanan "Eurasia Transport Corridor" projesi, Türkiye'nin de üzerinden geçmekte ve enerji akımına karşı mal ve hizmetler akımının bölgeye ulaştırılacağı ulaştırma altyapısını oluşturmaktadır. Bu altyapının tamamlanması ile taşımacılık, ulaştırma, depolama ve bunlara bağlı sektörler gelişecektir.
h) Gıda sektörü, özellikle GAP yatırımlarının tamamlanması ile birlikte hızlı bir gelişme gösterecektir. GAP Türkiye'nin yanısıra, Ortadoğu ve Avrasya'nın gıda ambarı ve gıda sanayinin hammadde kaynağıdır. ABD ve İsrailli yatırımcıların da bölgeye ilgisi artmaktadır. Gaziantep'te kurulması, ABD ve İsrail'le ortak işletilmesi düşünülen serbest bölgede gıda ve tekstil sektörlerinin ihracı planlanmaktadır.
ı) ABD ile stratejik işbirliğinin olumsuz etkisi uzun vadede turizm sektörüne olacaktır. Bakü-Ceyhan petrol hattı ile Doğu Akdeniz yoğun bir tanker trafiğine ve petrol trafiğinin güvenliği için ABD tarafından Kıbrıs'ta kurulmak istenen deniz üssü askeri gemi trafiğine ve deniz kirliliğine yolaçacaktır. Bu kirlilik ve yoğun deniz trafiği de özellikle Akdeniz'deki turizm alanlarını olumsuz etkileyecektir. Yukarıdaki sektörler ile ilgili beklentiler ABD ile stratejik işbirliğine yönelecek Türkiye'nin önündeki açılımlar olacaktır. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'ni tamamlayan Türkiye'ye Avrupa pazarları böyle geniş ilave olanaklar sunamamaktadır. Ekonominin yeni bir dışa açılma ivmesi için Avrasya pazarları ve ABD ile stratejik işbirliği daha akılcı gözükmektedir.


CAN FUAT GÜRLESEL: "THE SECTORS TO BECOME PROMINENT IN TURKEY, USA's STRATEGIC PARTNER"

For the last 10 years, the short-term problems of the Turkish economy have not been overlapping with its medium to long-term potential. Since 1994, a political and economic instability has been prevailing. Now, as we are about to enter the new millennium, a three-year Stand-By Agreement has been concluded with the IMF and a stability program is to be implemented. During the recent official visit made to Turkey by the US President, the medium-term economic stability program has been clearly supported by the US. Moreover, the US has declared that it considers Turkey to be its strategic partner from political, military, economic and commercial aspects. US aims to provide unconditional support to Turkey during the 1996-2006 period. Turkey should be aware of its strategic position in Eurasia, and operate in cooperation with the US in order to take advantage of this opportunity. Within this context, the sectors to become prominent in Turkey during the following 10 years shall be as follows: The service sector (especially financial services), the energy sector, banking, the defense industry, communications, data processing, the precious minerals, petroleum and natural gas sector, the transportation sector and the food sector. However, the strategic cooperation with the US may be expected to have a negative impact upon the tourism sector due to the probable pollution to be caused. Strategic cooperation with Eurasian markets and the US shall offer a chance for revitalization of the Turkish economy, and there is no doubt that Turkey should make the most of this opportunity.



MEDYATEXT
Elegans'a mail