Elegans Logo

Ekonomik Zirve : Bir Millete Sekiz Devlet



Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar ALİYEV'in de gönderdikleri mesajlarla destek verdikleri Avrasya 2. Ekonomi Zirvesi, 5-7 Ekim tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Zirve'de Avrasya coğrafyasındaki işbirliği arzusu yeniden ifade edildi.

Zirve'de verilen tebliğlerde toplantıya katılan ülkelerin enerji ve tabii kaynaklar açısından büyük önem taşıdığı, Avrasya enerji kaynaklarının emin, kısa, güvenli ve ekonomik bir şekilde dünya pazarlarına ulşatırılmasının gerekliliği vurgulandı. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL bu amaçlara ulaşılması için ABD ve ilgili ülkelerle birlikte çalışmaya önem verilmesi gerektiğini vurguladı.

Sekiz ülkenin yanısıra, ABD, İsrail, Bağımsız Devletler Topluluğu, Gürcistan, Fransa, Japonya, Ukrayna, OECD, Avrupa Konseyi ve BM'nin de katıldığı toplantıda 400'e yakın işadamı ve bürokrat ile 100'e yakın yabancı hazır bulundu. Toplantıyı 100 sponsor destekledi. İSO, İTO gibi kuruluşlar önemli katkılar sağlarken Arı Grubu ve AKUT gibi gönüllü kuruluşlar da bu toplantıda yeraldı.

Zirve'de, Avrasya ülkelerinin arasında işbirliği sağlayabildiği takdirde, 21. yy'da kendi ayakları üzerinde durabilecekleri ve önemli atılımlar yapabilecekleri ortaya kondu. Ülkeler arasında ticaret hacminin artırılmasına çalışılmasının faydasına dikkat çekildi ve Türkiye'nin bölgedeki yatırım ve projelerinde 7 milyar doları aşan bir hacme ulaştığı belirtildi. Azerbaycan'ın Hazar'daki petrol yatırımlarının 60 milyar dolar büyüklüğünde olduğu ve 14 ülkeden 33 petrol şirketinin bu bölgede çalıştığı anlatıldı. Bakü- Ceyhan Petrol Hattı'nın mutlaka yapılacağı ifade edilirken Hazar geçişli Türkmenistan-Türkiye boru hattının da üzerinde önemle durulan 2. proje olduğu belirtildi. Bu hat ve genelde petrol ve gaz boru hatları üzerinde ülkeler arası bir satranç oynandığı anlatılarak boru hatlarının Çin ve İran üzerinden geçmemesi arzusu açıklandı. Ayrıca Kars-Tiflis demiryolunun bir an önce bitirilmesi gerektiği de vurgulandı.

ABD-Türk-İsrail işbirliğinin Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın yapımını kolaylaştıracağı yorumu da toplantıda yapıldı. KKTC, uluslararası düzeyde tanınmasının desteklenmesi konusunda ve ekonomik gelişme programlarının uygulanmasında kardeş Türk Devletleri ile ilişkilerini geliştirme arzusunu ifade etti. Sorunlar çözüldüğü takdirde Türkiye ile bölgenin ticaret hacminin 1.5 milyarlık bugünkü seviyesinden 20 yıl içinde 100 milyara ulaşıp hatta, aşabileceği seslendirildi. Türkiye'nin laik ve demokratik yapısı ile Avrasya için model bir ülke olduğu belirtildi ve bölgedeki önemi üzerinde duruldu. Avrasya'nın Amerika, Rusya ve Çin çekişmesinden etkilenebileceği, bölgenin bir çatışma alanı olma ihtimalinin bulunduğuna da dikkat çekildi.

Avrupa'nın sınırlarının artık Türkiye'nin değil, Hazar'ın doğusuna uzandığı ifade edilen konuşmalarda, Avrasya'da da serbest pazar kurulmasının önemli olduğu vurgulandı. Gürcistan'ın önemli bir kavşak olduğu ama, IMF şartları sağlanmadığı için çok az altyapı yatırımı yapılabildiği belirtildi.

Dünyada gittikçe büyük boyutlara ulaşan mali fonları Avrasya'ya getirmek ve yatırıma dönüştürmenin, yeni fırsatları beraberinde getireceğine dikkat çekildi. Bölge enerji kaynaklarının değerlendirilmesiyle Avrupa'nın Ortadoğu petrollerine bağımlılığının anlatıldığı konuşmalarda bölgedeki dini ve etnik çatışmaların geçiş koridorlarını engelleyebileceği ve kalkınmayı kısıtlayabileceği belirtildi. Bu açıdan İpek Yolu'nun ve petrol enerji koridorunun askeri güvenliğinin sağlanması ve bununla ilgili kanunların çıkarılması istendi. Amerika ile ilgili yoruma da yerverildi. Buna göre bu ülkeden herhangi birinin tehlike unsuru oluşturmaması için kuvvetlenmesini istemediği yorumu yapıldı. Bazı Avrasya ülkelerinde yatırımcıların paralarını geri alamama riski bulunduğundan ve para çevrilmesindeki zorluklardan da bahsedildi.
Amerika ve İsrail ulusal politikalarının Avrasya bölgesi politikalarında çakıştığı ortaya konan konuşmalarda İsrail'in Türkiye'yi de desteklediği söylendi. Yatırımların akışında Türkiye'nin anahtar rol oynayabileceği ve bunu Japonya ve Rusya'dan daha iyi yapacağı belirtildi. Türkiye'nin bir Asya Kaplanı olarak değerlendirildiği ortaya kondu.

Diğer taraftan Japonya, Avrasya'nın Rusya'dan bağımsız olmasını, Türkiye de tüm Avrasya ülkelerinin Avrupa ve Amerika çizgisini takip etmesini arzu ediyor. İpek Yolu ile ilgili Japonya'nın hazırlıklarının bulunduğu ve bölgedeki ülkelere her geçen gün artan biçimde yatırım yaptığı ve konsolosluk anlaşmaları yapıldığı anlatılan konuşmalarda Türkiye'nin Hazar havzası ile ilgili politikalarının Amerika ile uyumlu olduğu ifade edildi. Bu bölgedeki kaynakların dünya enerji dengelerini, hatta siyasi dengesini bozacak "tehdit" unsuru olarak görüldüğü dile getirildi.

Türkiye'nin bölge ülkeleriyle dil ve kültürel bağları olduğu, İpek Yolu havzasında iş yapılacağını bildiği hatırlatılan tebliğlerde herşeye rağmen ilişkilerin, olması gereken seviyede bulunmadığına dikkat çekildi. Türkiye'nin 1998 yılında bölge ülkelerine yaptığı ihracatın 832 milyon dolar, ithalatın ise 458 milyon dolar olduğu kaydedildi. Türkiye'nin yurtdışı müteahhitlik faaliyetlerinin Avrasya'da çok geliştiği, Rusya'nın %40, diğer Türk Cumhuriyetleri'nin %16 pay aldığı vurgulandı. Hazar'daki doğal kaynakların ekonomik hale getirilmesi için uygulamanın doğru yapılması gerektiği anlatılan toplantılarda Amerika'nın bu ülkelerle yakından ilgilendiği ifade edildi. Bölgede üretimin ilerlemesinin ancak iyi bir ekonomik planlamayla yapılabileceği ve özel teşebbüsün geliştirilmesi ve yabancı yatırımcıların bölgeye cezbedilmesi istendi.

OECD'nin bölgeye yakın ilgi duyduğu ve Türkiye ile birlikte çalıştığı anlatılan konuşmada ise Ankara'da OECD için bir vergi merkezinin hizmet verdiği açıklandı. Türkiye'nin Amerika tarafından yükselen pazarlara dahil edilmesi ve G-20'ye alınmasının, ülkenin bir enerji terminali ve koridoru olacağına işaret ettiği belirtildi. Türkiye'nin her geçen gün artan doğalgaz ihtiyacının teminine dikkat çekilerek, Türk Cumhuriyetleri ile işbirliğinin geliştirilmesi istendi. İran ile doğalgaz temini konusunda yapılan işbirliği girişimlerine Amerika'nın olumlu bakmadığı, petrol ve gaz üretiminde boğazın durumuna ve çevre şartlarına dikkat edilmesi gerektiği ifade edildi. Diğer taraftan tüm projeleri geliştirirken Rusya ile olan ilişkilerin ihmal edilmemesi gereği vurgulandı. Avrupa Birliği ülkelerinin de Avrasya'da ABD gibi etkinliğinin bulunduğu anlatılan konuşmalarda Rusya ve Türkiye'nin bölgede işbirliği yapması gerektiği ifade edildi. İlk işbirliğinin enerji konusunda olabileceği, Mavi Akım'ın (Kırım'dan Samsun'a uzanan boru hattı) önemli bir proje olduğu anlatıldı.

Marmara Grubu Vakfı'nın 2 yıldır Türkiye'nin bölge ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek için büyük gayret gösterdiği anlatılan bildirilerde, bu gönüllü kuruluşun yaptığı etkinliğin Avrasya'nın Davos'u olması istendi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar ALİYEV'in "biz bir milletiz, iki devletiz" sözünün esasen "bir millet, sekiz devlet" şeklinde algılandığı, toplantıda gündeme getirildi. Bu zirveye katılan ülkelerin eşit birer "ekonomik partner" olduğu vurgulandı ve Türk Ortak Pazarı için ilk adım olması temennisi dile getirildi. Bu noktada Avrasya'nın, AB, ABD, Rusya ve diğer ülkeler ile işbirliğinin önemi vurgulandı ve Dünya Bankası ile OECD gibi kuruluşların rollerinin önemine de işaret edildi.

Orta ve uzun vadeli stratejilerin yanısıra, öncelikli yapılması gereken işlerin başında Türk Devletleri arasında gümrük, bankacılık, ulaşım, haberleşme ve bürokrasi konularındaki sorunların aşılması gerekli olup bölgedeki işbirliğinin geliştirilmesi için eğitimin hayati önemine değinilen zirvede, bu amaçla bir bilim kurulu oluşturularak eğitim işbirliğinin gerçekleştirilmesi arzusu da dile getirildi. İTÜ rektörünün konuk rektör ve öğretim üyeleriyle başlattığı işbirliği bu yönde atılmış önemli bir adımdır. Türk İş Dünyasını temsil eden konuşmalarda ise bölge ülkelerine dönük çalışmalarda sektörlere kadar uzanan bir strateji ve sisteme ihtiyaç bulunduğu anlatıldığı gibi, bu ülkelerin Sovyet dönemindeki bir "yoldaş"tan sonra yeni düzende bir "ağabey" istemediği belirtildi ve "bu sebeple bu ülkelerin ihtiyaçları iyi saptanmalı ve içinde bulundukları zor geçiş döneminde işlerine en çok yarayacak imkanlar onlara sunulmalıdır" dendi.


2. EURASIAN ECONOMIC SUMMIT: "ONE PEOPLE EIGHT NATIONS"

The 2. Eurasian Economic Summit was held in Istanbul on 5-7 October. Eight Eurasian countries, USA, Israel, CIS, Georgia, France, Japan, Ukraine, OECD Council of Europe and UN participated in the summit which was attended by about 400 businessmen and bureaucrats, as well as 100 foreign guests.

The participants discussed the importance of cooperation between Eurasina countries, especially in the field of power and natural resources. It was stated that it is vital to increase the trade volume in these countries, amongst which Turkey already has more than 7 billion US dollars worth of investment and projects. Considering that 33 companies from 14 countries work in the Caspian oil sector, cooperation between the USA, Turkey and Israel on the construction of the Baku-Ceyhan pipeline becomes all the more important. It is also necessary to establish a free market in Eurasia, as well as to ensure the security of the Silk Road and the oil corridor in this region.

The borders of Europe no longer extend to eastern Turkey but to the east of the Caspian Sea. The secular and democratic structure of Turkey can set a model for other Eurasian countries. The fact that the USA considers Turkey an emerging market and includes it in the G-20 indicates that it will become a power terminal and corridor. The increasing demand in Turkey for natural gas creates the possibility of cooperation with the Turkic republics in the fields of power, customs, banking, transportation, communication.


MEDYATEXT
Elegans'a mail