Elegans Logo

İSMAİL CEM T.C Dışişleri Bakanı
AB ile Türkiye'nin Umutlu Yolculuğu Başlıyor



Günümüzün Türkiye'si, tarihin en iddialı yenileşme atılımlarından birini gerçekleştirmekte. Anlayışlarıyla, kurumlarıyla, insan ilişkileri, demokrasi ve ekonomisiyle, en önemlisi, çok yaygın bir coğrafyadaki öncülük iddialarıyla yeni bir Türkiye oluşmakta...


Tarihimizin belirli dönemlerinde, bazen sadece kendi ülkemizi, bazen de geniş coğrafyaları etkileyen yenileşme süreçleri yaşadık. Türkiye'nin yedi yüzyıl önce Anadolu'da, Balkanlar'da, Orta Avrupa'da estirdiği yenileşme rüzgarı, yeni bir medeniyetin daha özgürlükçü, hoşgörülü, eşitlikçi anlayışlarını taşımaktaydı. Cumhuriyet ihtilali, evrensel geçerliliği olan bir yenileşme modelini yarattı, yaşattı ve insanlığa armağan etti. 1950'lerin demokrasi dönüşümü, kitleleri toplumsal gelişmeye katılım yollarını açtı. 1960'lar, Türkiye'nin düşünsel ve kurumsal yenileşmesini gerçekleştirdi.

Günümüz Türkiye'si, şimdi hayatın her alanında, daha ileri bir mantığa yönelmenin heyecanını yaşıyor. Ekonomik alışkanlıklarımızdan, üretim tekniklerimize, organizasyon hünerimize kadar her alanda yenileşmekteyiz ve yenileşmek zorundayız. Çünkü biz, evrensel yenileşmenin artçıları değil, öncüleri arasında olma iddiasındayız. Dış siyasetimizde, Türkiye'nin "Evet"i de, "Hayır"ı da, ciddiyet içinde kalıcılık taşıyor. Bu kararlılığımız, muhataplarda güven ve saygı yaratıyor. Karşılıklı milli menfaatlerin ortak noktalarını arayan yaklaşımımız, yapıcı oluşumlara imkan sağlıyor. Dış siyasetteki her ileri adımımız, yeni adımların önünü açıyor. Bu bağlamda Türkiye, değişen dünyanın gelişimine hız katan, ama aynı zamanda da insanlığın değişmeyen temel değerlerine sahip çıkan bir Dünya Devleti konumuna gelmiştir.

Dış siyasetimiz, Türkiye'nin gücünü ve kimliğini bilerek ve bunları tüm dünyaya farkettirerek 2000'li yıllara girdi. Bin yılı aşkın tarihiyle ve Cihan Devleti birikimiyle, Cumhuriyet'in kazanımlarıyla, hem Avrupalı hem Asyalı olmanın imtiyazıyla ve özgün kültürüyle, "Evrensel Bir Yenileşme Modeli" olma özelliğiyle, Avrasya'nın belirleyici merkez ülkesi niteliğiyle, Avrupa Birliği ile gelişen ilişkileriyle, geniş bir coğrafyanın en güçlü ordusuyla, genç, dinamik eğitimli nüfus yapısıyla, öğrencisi, işçisi ve girişimcisiyle, kültür, sanat, bilim adamlarıyla, nihayet bütün bu birikimleri Batı Avrupa'da temsil eden 3 milyon insanıyla, Türkiye çok daha güzel bir geleceğe hazır. "AB ile Türkiye'nin Umutlu Yolculuğu Başlıyor..."

Helsinki süreciyle başlayan yeni dönemle, hem Avrupa Birliği ülkelerinin hem de Türkiye'nin önüne yeni bir tarih sayfasının açıldığı düşüncesindeyim. Stratejik bir değişim gerçekleşiyor. Artık hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktır.

Başlatmakta olduğumuz bu yeni dönemle, hem Avrupa Birliği ülkelerini hem de Türkiye'nin önüne yeni bir tarih sayfasının açıldığı düşüncesindeki stratejik bir değişim yaşanmaktadır. Artık hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktır. Avrupa Birliği'nin oluşturduğu beraberliğin sınırları, artık Balkanlar'dan ve Ege'den değil, Türkiye'yi de kapsayarak, Türkiye'nin doğusundan geçmektedir.

Avrupa Birliği, artık Türkiye'nin ona getirdiği özgün tarih deneyiminden, kültür birikiminden, çağdaş özelliklerinden, son derece genç toplumundan ve dinamik ekonomisinden yararlanacaktır. Türkiye, yeni dünyalara, medeniyetlere, kültür ve ekonomilere Avrupa Birliği'nin açılımını sağlayacaktır. Avrupa Birliği, artık gerçekten çok kültürlü, çok dinli bir organizasyona dönüşmektedir.

Türkiye, daha ileri bir mantığa, ölçütlere ve hedeflere ulaşmanın, daha ileri bir demokrasiyi, siyasal, toplumsal ve bireysel ilişkileri her alanda gerçekleştirmenin yolunda ilerlerken, artık, Avrupa Birliği adaylığını hızlandırıcı, kolaylaştırıcı dinamiklerden, Avrupa Birliği'nin bilgi vs. deneyim, birikiminden yararlanacaktır. şimdi ilk olarak, bizim katkılarımızla Avrupa Komisyonu'nun gerçekleştireceği "Katılım Ortaklığı" belgesinin hazırlıkları var. Bu belgede, Türkiye'nin yakın, orta ve uzun vadedeki hedefleri, bu hedeflere varmak için yapılması gerekenler ortaya konacak. Bize düşen hazırlıklara başladık ve bu ilk aşamanın kısa sürede tamamlanmasını öngörmekteyiz.

Bunun ardından, bu kez Avrupa Birliği'nin katkılarıyla bizim hazırlayacağımız ve çok kapsamlı bir plan niteliği de taşıyan "Ulusal Program" gerçekleşecek. Ulusal Program, Türkiye'nin özelliklerinin, Avrupa Birliği'nin yapısal, kurumsal, ekonomi ve siyasal özelliklerine uyumlaştırmak işlevi taşıyacak.

şunu hemen ekleyeyim, böyle bir süreç Türkiye'de dört yıldır zaten devam ediyor. Devlet Planlama Teşkilatı, Avrupa Birliği Mevzuatı'nın %60'ını incelemiş durumda ve bazı temel yasalarda şimdiden uyum sağlandı. Bundan sonra bu süreci hızlandırmamız gerekiyor.

Aday olduğumuz son bir ay zarfında, Avrupa Birliği'nin ortak savunma ve dış siyasetine Türkiye'nin kalkışını getirmeye başladık. Birliğin belirli konularda siyaset taslakları bize ulaştırılıyor, Bakanlığımız'ın ilgili birimi bunları inceliyor ve görüşlerini ulaştırıyor.
Öte yandan, Avrupa Birliği üyeleriyle adaylarının, sekiz önemli konudaki istişare çalışmaları da "Kafkasya ve Orta Asya" toplantısıyla başladı. Türkiye, bu coğrafyaya ilişkin çalışmaların "Öncü Ülkesi" sorumluluğunu üstlendi. Uzun ve zorlu bir süreç olan üyelik sürecini Avrupa Birliği ve Türkiye'nin karşılıklı yükümlülüklerini yerine getirerek, makul olan en kısa sürede tamamlamasını beklemekteyiz.

İSMAİL CEM: "TURKEY AND THE E.U. SET OFF ON A HOPEFUL JOURNEY"
Turkey aspires to become a pioneer of universal change. To date, we have gone through several reform processes, sometimes affecting wide regions of the world. The wind of change blowing from Turkey towards the Balkans and Central Europe 700 years ago brought with it the egalitarian and tolerant culture of a new civilisation. The republican revolution created a new reform model. In the 50s, masses-began getting involved in social development. In the 60s, Turkey was reformed both intellectually and institutionally.
And now, once again we need to and we will reform all fields of life from production techniques to organisational capabilities.

In foreign policy, Turkey has become a respectable member of the international community, contributing to the change process while protecting the timeless values of humanity.
Following the initiation of the Helsinki process, the EU extended up to the eastern borders of Turkey. The EU will now make use of both Turkey's historical experience and its modern aspects. Thanks to Turkey, the EU will have access to new civilisations and economies. The EU is now really becoming a multicultural and multireligious entity, while Turkey, in turn, is to take advantage of the experince and knowledge of the EU.

First, "Partnership for Accession" document will be prepared by the European Commission with our contribution. Then, the "National Program" will be launched, this time by us and with contribution from the EU. In effect, this process has begun four years ago. Now we have to accelerate it. We hope Turkey and the EU will fulfil their mutual obligations and the membership process will be completed as soon as possible.



MEDYATEXT
Elegans'a mail