Elegans Logo

ERKUT YÜCAOĞLU TÜSIAD Yönetim Kurulu Başkanı
Reformda Öncelik Eğitim ve Yargıda Olmalı



TÜSIAD Başkanı Erkut YÜCAOĞLU, Conrad Otel'de gerçekleştirilen ve hükümetin yeniden yapılanma ile ilgili programının tanıtıldığı "Son Ekonomik Kararlar, Uygulamaları ve Muhtemel Sonuçları" konulu toplantıda yaptığı konuşma ile Türkiye'nin 10 yıllık hedefleri, elektronik ticaret, rekabet gücü kazanmak için gerekli yapılar, borsamızın gelişme istikameti, evrensel hukuk düzenine uyum gerekliliği ve bunları yaratacak olan insan profili hakkında bilgi vererek bir vizyon çizdi.

Avrupa'ya uyum sağlayamamış bir Türkiye, AB'ye üye olamaz
Takvimlerin 2000'i gösterdiği şu günlerde bütün dünya, geçmişin ve geleceğin muhasebesini yapmakla meşgul. Çalışma alanlarını genişletmek ya da yeni projelere yönelmek için sanki bu yılı beklemiş gibi, birden hareketlenen, atılıma geçen şirketler var.
Bu ilginç tablo içinde Türkiye, 2000'e ve sonrasına umutla bakması gereken birkaç ülkeden biri. Bunda hiç kuşkusuz, Türkiye'nin AB adaylığına kabul edilmesi, IMF ile bir stand by anlaşması imzalaması, dünya para ve sermaye piyasalarından son derece olumlu sinyaller alması gibi faktörlerin büyük etkisi var. Ayrıca siyasi istikrarın başarılı bir şekilde sürdüğünün kamuoyunca görülmesi, reformların ve ekonomik istikrar programının kararlılıkla uygulanması da çok önemli gelişmeler olarak tespit edilmeli.
Böyle bir ortamda, bizleri, birbirine bağlı iki önemli görev bekliyor: Bunların birincisi, kısa vadenin zorunlu etaplarının gerçekleştirilmesinin takipçisi olmak. İkincisi ve belki biraz daha zor olanı ise, uzun vadede Türkiye'nin yeni vizyonunu önüne koyması için gereken çalışmaları ve tartışmaları başlatmak.
Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin önüne, 10 yılda dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden birisi olma hedefini koyuyor. Peki bu nasıl gerçekleşebilirş Bu dev hedefin ne demek olduğunu size bazı rakamlarla sunmak istiyorum:
Türkiye ekonomisi, resmi rakamlarla kayıt dışının toplamı olarak bugün 300 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişmiş durumda. Yıllık %7.2'lik bir büyüme hızı ile 2010 yılında bu rakamı 712 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştırabildiğimizde, GSMH sıralamasında az farkla İspanya'nın önünden 10.sıraya yerleşebiliriz. Ortalama %1.4'lük artış hızıyla nüfusumuzun 2010 yılında 75 milyon civarında olacağı düşünülürse, kişi başına milli gelir 9500 dolara yaklaşacak demektir. Bu da bugünkü Arjantin, Slovenya, Portekiz gibi ülkelere yakın düşen bir rakamdır.
Yani elektrik üretiminin üçe katlanması gerekecektir. Dış ticaret büyüklüğünün $ 210 milyara, yabancı sermaye girişlerinin yılda $ 10-15 milyara, sanayi ve hizmetler kesiminin yapacağı yatırımın 2010'da $ 120 milyara yükselmesi gerektiği düşünülmelidir. Her yıl ortalama 850 bin kişiye iş bulmak gerekecektir. Burada Türkiye'nin üretim kapasitelerinin her yıl %10 artmasından, bu üretimin ve karşılığı olan tüketimin tek haneli enflasyon ortamında finanse edilmesinden bahsediyoruz.

Bunlar herkese gerçekleşmesi çok zor, çok yüksek hedefler gibi gelecektir. Ama Türkiye hedeflerini yüksek belirlemek zorundadır. Böylesi hedefleri gerçekleştirebilmek için dünyayı doğru kavramak ve değişim eğilimlerini takip etmek zorunlu. Bu çerçevede, birkaç önemli konuyu dikkatlerinize sunmak istiyorum:
Bunların başında bilgi teknolojisi geliyor. Türkiye gibi ülkelerin, dünyanın gelişme dinamiklerini yakalamak için bilgi teknolojisini iyi kullanmaktan başka şansı olmadığı ortada.

Örneğin ticareti ele alalım: Elektronik ticaret, henüz dünya ticareti üzerinde egemenliğini kurmadı. Ancak 3-5 yıl içinde dağıtım ve müşteriye erişme sistemleri internet ağlarına, yüksek verimlilikle çalışan bütün tedarik sistemleri de elektronik veri değişimi ağlarına dönmektedir. Öyleyse dünya ticaretinde kendine bir yer açmaya çalışan herkesin elektronik ticareti gündeminin birinci maddesi olarak kaydetmesi zorunlu.

Rekabete baktığımızda, bütün ülkelerin iç pazarlarında haksız rekabeti önleyen, tüketiciyi koruyan, rekabeti bozan kurumları takibe alan bir hukuk çerçevesi geliştirdiklerini görüyoruz. Son yıllarda globalleşen dünya ekonomisinin gereklerini karşılayabilmek ve rekabet gücünü artırabilmek için dünya şirketleri hızlı bir birleşme eğilimi içine girmiş bulunuyor. 1999 yılında dünya çapında yaşanan şirket evliliklerinin ve satın almaların toplam değerinin 3.4 trilyon ABD dolarını geçtiği hesaplanıyor. Bunların üçte biri Avrupa'da gerçekleşmiştir.

Bu şartlar altında, zaten sermaye ve ölçek ekonomisi açısından, dünya piyasalarındaki şirketlerle karşılaştırıldığında son derece küçük olan Türk şirketlerinin önündeki en önemli gündem maddelerinden birinin, birleşerek büyümek olduğunu tahmin etmek zor olmayacaktır. Burada, uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırmak için şirketlerimizin birleşme formülleri içine İMKB'nin kaynak yaratma gücünü de entegre etmek gerekiyor. şirketlerimizin borsaya daha çok açılarak hisse senedi arzını artırması bugünün koşullarında çok önem arz ediyor. Bu sayede:
1) Arzı artırmak spekülatif hareketleri azaltacak ve borsamıza derinlik kazandıracaktır.
2) Türkiye ekonomisi, büyüme için gerekli kaynakların önemli bir kısmını, ekonomik bir biçimde borsadan temin edecektir. Borsa, şirketlerin birleşip büyümesine, dünya pazarlarına çıkmasına destek olacaktır.
3) Aile şirketlerimizin, profesyonelce yönetilen halka açık şirketler haline gelmesi süreci hızlanacaktır.
4) Enflasyon muhasebesi ve konsolidasyon gibi şeffaflığı geliştiren uygulamalarla, tasarrufçunun güveninin artırıldığı bir ortam yaratılacaktır.
5) Borsa, mülkiyetin geniş bir tabana yayılmasını ve tasarrufların orta vadede verimli bir biçimde değerlendirilmesini sağlayan bir yapı haline gelerek, ekonominin büyümesiyle gelen kazancın daha adil bölüşülmesini de sağlayacaktır.

Ulusal devletler, her gün yeni bir alanda, birlikte oluşturdukları bir uluslarüstü kurumun koyduğu kurallara uyma taahhüdünde bulunuyorlar. Ticaretten güvenliğe, çevre sorunlarına dek tüm dünyada geçerli olacak birçok hukuk kuralının oluştuğunu görüyoruz.

Dünyanın mevcut en kapalı rejimlerinden biri olarak bilinen Komünist Çin bile, geçtiğimiz günlerde ABD ile bir anlaşma imzalayarak Dünya Ticaret Örgütü'ne girmeyi kabul etti. Komünist Parti iktidarının temellerini oluşturan tarım, sanayi ve ticaretteki dev kamu sektörü, dünya piyasalarının rekabetine açılacak. Bugüne kadar dünya nüfusunun altıda birine sorgusuz sualsiz hükmetmiş, tüm kuralları koymuş ve uygulamış olan mevcut siyasal iktidar, uluslarüstü bir kurumun koyduğu kurallara göre hareket edecek ve dünya ticaretinden istediği payı alabilmek için hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir sistemi işletmek zorunda olacak.

Türkiye gibi, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, ancak yargı sistemini etkin biçimde işletemeyen ülkelerin, dikkatlerini bu alanda yoğunlaştırmaları ulusal hukukla, entegre olmaya çalıştıkları dünyanın benimsediği uluslararası hukukun uyumunu sağlamaları kaçınılmaz olacak.

Önemli ticaret bölgelerinin savaş alanları olmaktan çıkarılması, geleneksel düşman komşuların barışçı bir dış siyaset gütmeye başlamaları da Batı dünyası için serbest ticaret anlayışında gerekli şart. Ayrıca, ülkelerin iç huzurunun güvencesi olarak demokrasi ve insan hakları görülmekte, ekonomik birliklere katılım da ön koşul sayılmakta.
Geleceğin insanı, bilgi teknolojisini bilecek, öğrenmeyi öğrenmiş bir kimlik taşıyacak ve eğitim geleceğin anahtarı olacaktır.
Önümüzde, yolundan sapmaması gereken bir istikrar programı ile kararlılıkla uygulanmaya devam etmesi gereken bir reform programı bulunmaktadır.
İstikrar programının önemli destek ayaklarından biri olan özelleştirmelerde sağlam bir idari ve hukuksal altyapıya, kusursuz bir yürütmeye ve her ay ortalama yarım-bir milyar dolarlık gerçekleştirmeye ihtiyaç var.
Özelleştirmenin en büyük açılımlarından birinin borsa kanalıyla halka açılma olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Vergi verenden daha fazla almaya dayalı sistemin artık terk edilmesi, daha etkin bir vergi denetimi için vergi idaresinin teknik olarak desteklenmesi ve asıl önemlisi vergi tabanının genişletilmesi gerekli. İstikrar programının gerçekleşmesi doğrultusundaki en önemli taahhütlerden birinin "bütçenin tutturulması" olduğu bilinciyle asla ek bütçe yoluna gidilmemesi, deprem ve reform harcamaları dışında her alanda azami ölçüde kamu harcamalarından tasarruf edilmesi şart. Tarım sübvansiyonlarının da bir an önce hükümetin gündemine girmesi gerekiyor.
Son olarak, Türkiye'nin bozulmuş olan gelir dağılımının iyileştirilmesi için alınması gerekli tedbirlerin de ülke gündeminin üst sıralarına taşınması gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Reform cephesine baktığımızda, ön sırayı eğitim ve yargının alması gerektiğini görüyoruz. Eğitimde bilgisayar ve internetle ilgili alt yapı yatırımlarına şiddetle ihtiyaç var. Aynı şekilde bilgi teknolojisinden yararlanmadan verimli, etkin ve hızlı bir yargı sistemi kurmak mümkün değil. Yine her iki alanda da kadroların eğitilmesi, yapılacak reformun önemli bir parçası. Eğitimin içeriğinin ve öğretim sisteminin, hukuk sistemimizin ve yasalarımızın çağdaşlaşması Türkiye için çok geciktirilmiş konulardır. Bu reformların kararlılıkla gerçekleştirilebilmesi, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uyumunu da kolaylaştıracaktır. Ekonomisi ve demokrasisi yeterince gelişmemiş, yasaları ve kurumları Avrupa'ya uyum sağlayamamış bir Türkiye'nin AB'ye üye olması mümkün değildir.

İş alemi olarak bizlere de düşen önemli görevler var. Her şeyden önce istikrar programına verdiğimiz desteğin sürdürülmesi gerekli. Bu desteğin önemli unsurlarından biri, kendi ücret ve fiyat artışlarımızı,muhtemel enflasyona göre ayarlamak olacaktır ki, bu konuda iş aleminde geniş bir uzlaşmanın varolduğu memnuniyetle görülmektedir. İstikrar programıyla kurların %20 artışa bağlandığı bir piyasada, maliyet ve fiyat artışını kontrol edemeyen işletmelerin ithalat karşısındaki rekabet gücü de azalacaktır.
Türk iş dünyasının önüne koyması gereken önemli hedeflerden biri kendi işletmelerinde radikal bir verimlilik artışı sağlamaktır.

Bunu gerçekleştirirken ihtiyaç duyulacak ölçek ekonomisine ulaşmak için, Türk iş dünyası, şirket evliliklerini gündemine almalı, gerekli kaynağı sağlamak için gözünü borsaya çevirmelidir.

Ayrıca şirketlerimiz, bazı toplumsal sorumlulukları da daha fazla üstlenmek zorunda kalacaktır. Meslek eğitimi konusunun bu açıdan en başta anılması gerekir. İş dünyasının, sivil toplum kuruluşlarının oluşumunda ya da desteklenmesinde aktif rol alması, rekabet eşitliğini bozan uygulamalara karşı iş ahlakı ilkelerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunulması da temel görevler olarak önümüzde durmaktadır.

ERKUT YÜCAOĞLU: "PRIORITY IN REFORMS MUST BE GIVEN TO EDUCATION AND JUSTICE"
At a conference on "Recent Economic Decisions, Applications and Possible Outcomes", Erkut YÜCAO/LU delivered a speech on issues such as Turkey's targets in the next ten years, e-commerce, necessary structures to gain competitive power and the necessity of conforming with the universal order of law. The world is busy making an evaluation of the past and the future these days. In this setting, Turkey is one of the few countries who should look towards 2000 and beyond with hope. Understanding the world properly and following the trends is a must in the realisation of targets. In this respect, information technologies comes first. Countries like Turkey have no other choice but to use the information technologies properly in order to catch up with the dynamic developments in the world. Right now, there is a stability and reform program in Turkey which should be applied with determination. Strong administrative and judicial infrastucture, proper execution and project realization are required in privatization which is regarded as one of the important pillars of the stability program. With the awareness that the budget should be met, it is a must to economize on public expenditures. The necessary precautions to improve the unfair distribution of income in Turkey should be placed on top of the nation's agenda. As for the reforms, first come education and justice. Infrastructura investments on computers and the internet are strongly needed. Similarly it is not possible to establish a productive, effective and immediate judicial system without making use of the information technologies.


MEDYATEXT
Elegans'a mail