Elegans Logo

GUNTER VERHEUGEN AB Genişlemeden Sorumlu Komisyoner
AB'nin Genişleme Sürecinde "Hız ve Kalite"



Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uyumu gerçekleşmediği sürece müzakerelere başlanmaması gerektiği görüşünü savunan Gunter VERHEUGEN, AB'nin genişleme stratejisinde hızlı davranılırken kaliteyi düşürmemek ve daha önce başarıyla sonuçlandırılmış konularda geri adım atmamak için de gereken önlemlerin alınmasını vurguluyor.


Batı ve Doğuyu birbirinden ayıran demir perde artık mevcut değildir. Demir perde Berlin duvarını sembolize ediyordu fakat, yaklaşık 10 yıl önce yıkıldı. Bu duygu yüklü bir tecrübe… Avrupa'da artık duvarlar istemiyoruz. Ne Batı ile Doğu arasında, ne ülkeler arasında, ne şehirler arasında ne de sokaklar arasında !..
Hollanda'da görmüş olduğum II. Dünya Savaşı'na dair bir fotoğrafta, tren sınır-dışı etmek için kalkışa hazır. Kapılar hemen hemen kapalı. Bir kadının ümitsizce bakan yüzü... Bu kadın tespit edildi : Bir çingene.
Doğu Avrupa'da çingeneler, Roma halkı halen mevcut. Hükümetler ayrımcılık ile mücadele edebilmek için çözüm yolları arıyorlar. işte bu nedenle, duvarlar olmamalı.
AB Komisyonu genişleme konusunda azimli bir öneride bulundu. Bu teklif, Avrupa geleceği için çok önemli sonuçlar doğuracak ve 5 yıllık görev süremizle sınırlı olmayan bu süreç, Komisyon'un en önemli politik önceliklerinden birini oluşturacaktır. Bu tarihi bir fırsat, meydan okuma ve sorumluluktur.

Teklifimizin hedeflediği objektifler şunlardır:
o Genişleme sürecinin kredibilitesini güçlendirmek ve aday ülkeye kendisine kucak açıldığına dair açık bir sinyal vermek.
o Genişleme stratejisi bünyesinde, geniş bir Avrupa projesi öngörülürken, çoktan başarılmış olan hususların tehlikeye atılmaması.
o Hız ve kalite açısından çatışan teklifleri uzlaştırarak ve müzakereleri üyeliğe giriş kriterlerine uygun bir şekilde genişletip hızlandırarak, AB'yi 2002'deki genişlemeye hazırlamak.
o AB Komisyonu'nun genişleme sürecinde adayların yüksek beklentilerine cevap verebilme kapasitesinin yanında, yönlendirici ve şekillendirici rolünü belirleyecektir. AB Helsinki Zirvesi'nde güçlü bir politik sinyale dayalı olarak stratejik bazı tavsiyeler ortaya konuldu. Üye ülkeler Kosova krizinden ciddi dersler aldılar. Barış ve istikrar, Avrupa genelinde henüz mevcut değildir. Genişleme, Avrupa genelinde paylaşılan değerleri ortaya koymak açısından çok anlamlıdır. Genişlemenin, tamamen risksiz bir konu olduğunu da söylemek istemiyorum. Böyle bir durumda fırsatlar kapısı kolayca kapanacaktır.
Genişleme sürecinde, iki açıdan eylem planı uygulamak gerekiyor:

Aday ülkeleri,
1) AB ile aynı seviyeye getirmek,
2) AB Konseyi'nin Kopenhag (1993)'da belirlediği politik, ekonomik ve kurumsal kriterlere uyumlu hale getirmek.

Aday ülkeler ile müzakerelerde bu iki seçenek analiz edilecektir: Savunmacı strateji ve Saldırıcı strateji.

Müzakerelere başlanılan ilk grup ülke şöyle sıralanabilir: Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kıbrıs.
ikinci grup ülke ise : Litvanya, Slovakya, Bulgaristan, Romanya ve Malta. Türkiye ile müzakereler başlamayacaktır. Hepimizin de bildiği gibi, Türkiye, AB Kopenhag kriterlerinde belirtilen politik kriterlere uyum sağlamamıştır. insan hakları, Kürt problemi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücü, Anayasal sorunlar ile Kıbrıs ve Ege sorunu hala çözülememiştir. Bu alanlarda bazı gelişmeler var fakat, yeterli değil…

Buna rağmen, jeo-politik ve stratejik konumundan dolayı, Türkiye'nin AB'ye bağlılığını desteklememiz gerekmektedir. Böylelikle demokratik değişiklikleri bu ülkeye taşıyıp, Kıbrıs ve Yunanistan sorunlarına çözüm konusunda cesaretlendirebiliriz.
Avrupa Parlamentosu'nda da belirttiğim üzere Türkiye konusunda farklı bir strateji izlemeliyiz. Türkiye ile çok yüksek seviyede gelişmiş bir ortaklık modeli oluşturabiliriz, diğer yakın komşular (Rusya, Ukrayna ve Kuzey Afrika ülkeleri) ile de bir model yaratabiliriz.
Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesine rağmen, müzakereler Kopenhag kriterlerine uyum sağlayıncaya kadar asla açılmamalıdır.

AB değişik dönemlerde genişledi ve bu vesileyle Roma Anlaşması'nda gerekli değişiklikler (Hükümetler arası Konferanslar) yapıldı. Bugün EURO ortaya çıkmıştır. istihdam, ekonomik reformlar, özgürlük, güvenlik ve adalet alanlarında çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır ve yeni AB Hükümetlerarası Konferanslar başlayacaktır. Dışarıda, Yalta ve Postdam'da yaratılan bölünmenin son bulduğunu, komünizmin ve merkezi planlanan ekonomilerin çöküşünü gördük. Bunlar bize, önümüzdeki gelecek dönem için utanç duymamamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Aksine daha coşkulu olmalıyız. Avrupa halklarını barış, refah ve güvenlik içinde biraraya getirecek olan da bu coşkudur.

GUNTER VERHEUGEN: "SPEED AND QUALITY IN EU'S ENLARGEMENT PROCESS"
The Iron Curtain that once separated the East from the West no longer exists. It was actually symbolised by the Berlin Wall, which was pulled down nearly ten years ago. We do not want any more walls in Europe.
The EU Commission has actually made an enthusiastic proposal on enlargement, which shall have important consequences for the future of Europe. It will be one of the crucial political priorities of the Commission.

The objectives of our proposal are:
- strengthening the credibility of the enlargement process and showing a sign of welcome to the candidate country;
- monitoring the achievements while considering a Larger European project within the scope of the enlargement strategy;
- preparing the EU for the enlargement in 2002 by reconciliation contradictory proposals and improving the negotiations in accordance with accession criteria;
- defining the leading role of the EU Commission besides its capacity to meet the expectations of the candidates in the enlargement process.
In the Helsinki Summit, strategic recommendations were put forward in line with strong political signals. Peace and stability still do not exist in Europe. In this sense, enlargement is significant as it represents globally shared Europe values.
Two action plans are needed in the enlargement process:
1- elevating the levels of the candidates to EU standards;
2- harmonising candidates with the political, economic and institutional criteria identified in Copenhagen (1993)
Negotiations with Turkey have not begun yet. Evidently, Turkey has not been harmonised with the Copenhagen criteria yet. There are some developments, but still not adequate.
However we should be supporting Turkey's relations with the EU because of its geo-political and strategic position. We might create a highly improved partnership model with Turkey. We should be more enthusiastic for the future because enlargement will unite the European nations in peace, prosperity and security.



MEDYATEXT
Elegans'a mail