Elegans Logo

ALİ MİDİLLİ
Rutin Dışına Çıkmak



Çağdaş demokrasiler başlıca üç temel sektöre dayalıdır; Kamu Sektörü (birinci sektör), Özel Sektör (ikinci sektör) ve Sivil Toplum Kuruluşları Sektörü (üçüncü sektör). Bireyler olarak sahip olduğumuz dinamizmi, etkinliği, yaratıcılığı, maddi ve manevi birikimlerimizi aktarabileceğimiz ve bir farklılık yaratacağımız en etkili mecra 3. sektördür.


Devletin üst kademelerinde bulunan siyasetçilerimizden son dönemde siyasi literatüre geçecek bir söylem ile daha karşılaştık. "Dün dündür, bugün bugündür", "Verdiysem ne olmuş, herşeyi devletin menfaati için yapıyorum" söylemlerinden sonra, "Devletin yüksek menfaatleri için rutin dışına çıkılabilir" noktasına gelmemiz, bence çok ürkütücü ve düşündürücü bir sürecin son halkasıdır.

şeffaflığın ve hesap vermenin siyasi kültür ve geleneğinin bir parçası olmayan Türkiye'mizde evrensel demokrasi ve hukuk ilkelerinin yakın bir gelecekte de uygulanamayacağı netleşmeye başlamıştır. "‹stikrarlı" ve "başarılı" olarak gösterilmek istenen devlet yönetimi aslında kargaşayı ve çaresizliği temsil etmektedir.
Ben siyasette yeni bir dönemin başlamasını istiyorum.

Bu siyasi rönesansın da siyaset dışında olan ve geleceğin liderleri görevini alabilecek bireyler ve sivil toplum kuruluşları ile olabileceğine inanıyorum. Artık Türk siyasetinin karanlık çağlarından çıkıp, dünya ile bütünleşmeye hazır, vatandaşına hesap verme bilincinde olan ve şeffaf bir şekilde gelişmesini istiyorum.
Bugün bu söylemde "rutin" dışına çıkarak, popülist medyanın aksine pembe bir tablo çizmek yerine, beklentilerimi ve ümitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
· Merkez sağ ve merkez solda yeni siyasi oluşumların arayışının ivme kazanması ve varolan siyasi partilerin kadrolarını iyileştirerek yeniden yapılanmaları.
· Siyasi partilerin kendi bünyelerinde demokrası ile tanışmaları ve şeffaf olmaları.
· Ülke iç yönetiminde merkeziyetçilikten güçlü yerel yönetim sistemine geçilmesi.
· Milletvekili seçimlerinde yerel yönetimlerin kendilerini temsil edecekleri kişileri seçebilmeleri.
· 1982 Anayasasının evrensel demokrasi kaidelerine uygun bir şekilde rehabilite edilmesi.
· Yeni siyasetçi profilinin Türkiye'yi uluslararası platformda temsil edecek niteliklere sahip olması.
· Devletin kesinlikle ekonomik faaliyetlerden çekilip, sadece altyapı, kanun, mevzuat geliştirme ve denetleme görevlerini üstlenmesi.
· Mülkiyetin tabana yayılması (menkul ve gayrimenkul değerlerin paylaşımı). Her bireyin mülkiyet hakkının güvence altında bulunması (devletin, belediyelerin veya mafyanın el koyamaması).
· Eğitim sistemindeki yetersizliklerin Türkiye'nin en önemli sorunu olduğunu vurgulamak ve bu konuda daha çok mücadeleci ve yaptırımcı olmak. Eğitim alt yapısı yetersiz bir nesil, gerek ekonomik gerek siyasi gerekse toplumsal bir katma değer yaratmayacaktır. Türkiye nüfusunun yarısının 25 yaş altında olduğu göz önüne alınırsa bunun ne kadar büyük bir risk olabileceğini konuşmalıyız.
· Yargı sisteminde acil olarak yeni bir yapılanmaya gitmek ve yargının bağımsızlığını teminat altına almak (katiller ve dolandırıcılar bugünkü sistemi istismar etmektedirler).
· Vergi sistemini acil olarak düzenlemek ve vergi ağını genişletmek (vergi ödeyenleri cezalandırıcı değil, teşvik edici olmak).
· Yeni liderlerin arayışına başlamak, politikayı özendirici bir meslek haline getirmek.
· Statükocu politikacıları tasfiye etmek ve özlediğimiz değişim sürecini başlatacak geleceğin liderlerini keşfetmek. ‹stikrar başlığı altında bize satılmak istenen bu siyasetçilerin, aslında istikrar unsuru olmadıklarını ve Türkiye'yi bu noktaya getiren başarısız yöneticiler olduklarını kamuoyuna iletmek .
· STK'lere yapılacak yasa değişiklikleri ile daha fazla maddi güç ve haklar verilmesi ve turizm, doğa, çevre koruma, spor, eğitim ve sağlık konularında devletin birtakım faaliyetlerini bu yarı özerk veya özerk kuruluşlara devretmesi.
· Din ve inançların devlet politikasının ve kontrolünün dışında olmasının temin edilmesi.
· İnsan hakları, düşünce özgürlüğü, adaletin eşit dağılımı, ve sosyal güvencelerin (eğitim, sağlık, işsizlik, ve emeklilik hizmetlerinin) devlet teminatı altına alınması. Özetlemem gerekirse, süratle değişen dünya dengelerinin (siyasi, ekonomik ve teknolojik) bilincinde, Türkiye'ye yön verebilecek, bilgi sahibi, kişisel menfaatlar peşinde olmayan yeni bir siyasi kadro ile cumhuriyet rejimini, evrensel demokrasi ilkelerini ve çocuklarımızın geleceğini, dünya standartlarında, güvence altına alınmasını arzu ediyorum. "Rutin" dışı söylemde bulunmak gerekirse siyasi bir rönesans istiyorum.

DAEWOO-MANGALIA TERSANES‹ ARTIK TÜRK ARMATÖRÜNÜN HİZMETİNDE
Güney Kore'de faaliyet sürdüren önemli tersanelerden biri olan Daewoo Heavy Industries özelleştirme kapsamında bulunan Romanya'nın ve hatta Karadeniz'in en büyük gemi inşaa ve tamir tersanesi olan Mangalia Tersanesi'ne ortak oldu. Romanya'da, Karadeniz üzerinde, Köstence Limanı'ndan 45 km, Bulgaristan sınırından 5 km mesafede ve Mangalia şehri'nin güneyinde bulunan tersanenin yeni adı Daewoo-Mangalia Heavy Industries SA'dır. Daewoo-Mangalia Tersanesi'nin yönetimi Güney Kore'nin dev kuruluşu Daewoo Group tarafından görevlendirilen Güney Kore'li uzman personel tarafından yapılmaktadır. Yine tersane altyapısı Güney Kore'li uzman personel Güney Kore teknolojisine uygun hale getirilerek modernize edilmiştir. Çelik işleme kapasitesi ve çelik fiyatları Uzakdoğu'nun ucuzluğunu, süratini ülkemizin yanıbaşına getirmiş bulunmaktadır.

ISO 9001 kalite belgesine sahip olan Daewoo-Mangalia 1.000 dönüm arazi üzerine oturmakta olup, 3 dry dock ve 2 kilometre uzunluğunda rıhtıma sahiptir. Tersanede 2 adet 480 ton kaldırma kapasitesine sahip gentry cranes mevcuttur. Daewoo-Mangalia en kısa zamanda, hızlı dry docking ve düşük fiyatlarıyla gemilerin her türlü çelik işi, raspa, boya işleri, makine bakım ve onarımları, steel outfitting, boru işçiliği ve elektrik bakım işlerini üstlenmiştir.
Artık gemilerimizin bakım ve onarım işleri için Güney Kore'ye gitmelerine gerek kalmadı. Daewoo-Mangalia Tersanesi Türk deniz ticaret filomuzun her türlü bakım ihtiyaçlarını Aktem Mümessillik & Dış Tic. Ltd. şti. aracılığıyla ükemizin etrafında bulunan tüm tersanelerden daha üstün ve kaliteli hizmeti, daha kısa zamanda ve çok daha düşük maliyetlerle üstlenmeye hazırdır.

ALİ MİDİLLİ: "GOING OUT OF THE ROUTINE"
We have heard some words from one of our senior polticians this week, which deserve a place in political literature: 'we can go out of the routine for the high interests of the state.' This is the last step in a terrible and dramatic process.
Clearly, universal principles of democracy and law will not be applicable in the near future. The so-called stable and successful government is in fact merely the forefront of the chaos and helplessness. I want a new era to begin in politics. I believe that this political renaissance can only be realised with individuals and non-governmental organisations that are not involved in politics currently but have potential leadership qualities.
Today, I would like to share my expectations and hopes with you:
- Gaining momentum in the new political formations both in the central right and left and restructuring existing political party membership;
- Decentralisation and strengthening of local administrations;
- Amending the 1982 Constitution according to the universal rules of democracy;
- Emphasising the inadequacies in education as the most important issue in Turkey and fighting for necessary improvements;
- Forming a new judicial structure as soon as possible and guaranteeing its independence;
- Reorganising the fiscal system;
- Looking for new leaders and making politics attractive;
- Recognising more rights and economic power for the NGOs;
- Freeing religion and faith from the state control;
- Ensuring state guarantee for human rights, freedom of thought and equality before law. Briefly, I request that the republican regime, universal rules of democracy and the future of our children are guaranteed by new and well equipped politicians. I request a political renaissance.


MEDYATEXT
Elegans'a mail