Elegans Logo

Dr.Ö.TURGUT TELMAN Finans Kulüp/T.Finans Yön. Vakfı Başkanı
Krizli Kredilerde Kurtarma Modeli



1980'li yıllarda başlayan hızlı ekonomik gelişmenin yarattığı pek çok irili ufaklı işletmenin yöneticileri bir anda kendilerini "büyük patron" olarak gördüler ama hemen ardından işletme içi, ülke içi ve uluslararası ekonomik krizlerin etkileri ile karşı karşıya kaldılar.


Büyümenin veya krizlerin şartlarına öz kaynakları ile uyum sağlayamayan kendi işletmesinin büyüme boyutlarını hesaplayamayan veya işletme dışı koşulları gereğince değerlendiremeyen işletme patronları, bir anda koskocaman olmuş işletmelerini batma noktasında buldular. Bu büyüme şeklini ve işletmelerin büyümelerindeki tedbirsiz büyümeleri gereğince değerlendiremeyen bankalar ise, kredi imkanları ile destekledikleri bu kuruluşların tehlikeli boyuttaki krize girişlerinde de gerekli desteği verme imkanlarının olmadığını gördüler.
Birçok işyeri kapanıyor. Kiralık veya satılık işyeri sayısında dikkat çekecek artış gözleniyor. Bankalardaki kredilerin geri ödenme güçlükleri artıyor.
Uzun süren ekonomik kriz etkilerinin küçük-büyük birçok işletme için dayanılmaz boyutlara ulaştığı gözleniyor. Krizin derinliği ve gerginliği artıyor.
Genel ekonomik tedbirlerin ve sağlanan dış kaynaklarla krizin bu derinleşmesini durdurma imkanı bulunursa ekonomi bireylerinin kendilerini yeniden ve daha dikkatli şekilde toplamaları mümkün olabilir. Bu toparlanabilme devletin önemli koordinasyon, yönlendirme çalışmalarını gerektiriyor.
Dünya Bankası, IMF ve AB nezdinde sağlanan mali destek imkanları ve özellikle siyasi yönetimde sağlanan istikrara rağmen, ekonomi birimleri için olumlu bir gelişme gözlenmiyor. Çalışanlara, üretenlere umut rüzgarı estiriliyor ama gerekli maddi destek sağlanmıyor.
Bulunduğumuz ekonomik ortamı, siyasilerin ve/veya bürokrasi yönetimindekilerin anlamış olduklarını sanmıyorum. Anlayanlar varsa dahi onların da bu sorunlu sistemi izlemeye aldıklarını ve çözüm için birşeyler yapmaya çalıştıklarını sanmıyorum.
Devlet yönetimindeki pekçok kimsenin hayatlarında bir işletme yönetmediklerini hele de krizin içinde hiç bulunmadıklarını düşünürsek, işletmelerimizin nasıl ve kimler tarafından kurtarılabileceği merak konusudur. işletme yönetmek, işletmeyi yaşamak demek, işletmeyi gezmek, görmek (resimlerini de görebilirsiniz) değildir. işte yönetimdeki bilgisizliğin getirdiği çözümsüzlüklerin şu andaki ulusal ekonomi sistemimizin üretkenliğini sallamakta olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
Her zaman "Orta Sınıf" sözünü duyarız. Bu sözü bilerek ya da bilmeyerek kullanan çok insan vardır. Bugün Türkiye'de Türk ekonomisinin orta sınıfı yok olmak üzeredir!!!
Ekonominin orta sınıfı olmadan üst sınıfı olamaz. Oysa büyük ölçekli işletmeleri orta ölçekli işletmeler yaratır. Sosyal yapıdaki orta sınıf ile ekonomideki orta ölçek (orta sınıf) karşılaştırmasının incelemesini birileri yaptığı ve devlet yönetimine anlatabildiği zaman ekonomik yapının anlaşılmasında önemli adımlar atabilecektir. Olaylar ne şekilde gelişmiş olursa olsun, beklentiler, haklılık, haksızlık ne olursa olsun bugün durum şöyledir: Çeşitli borç yüklerinin altında iktisadi faaliyetlerini sürdüremez duruma gelen işletme sahipleri borçlu oldukları kredi kuruluşlarına gidiyorlar ve;
"Bana şimdiye kadar destek oldunuz, 100 birim kredi verdiniz, şimdi kriz bizi de vurdu. Tekrar 50-100 daha verirseniz işletmeyi çalıştırır, borçlarımı öderim yoksa buyurun anahtarları" diyorlar.
Devlet bugün ekonomiye çareler getirdiğini ifade ederken, bu şekilde batan ekonominin neresine çözüm getiriyorş Hiçbir yere!
Devlet yalnızca kamu finansman açığını kapatma çabasındadır. Doğru. Çünkü devlet borçlanması azaltılır, faizler düşürülürse kredi imkanlarının ucuzlayarak artacağı ve işletmelerin pahalı kredilerin baskısından kurtulacağı düşünülmektedir. Ama sorun yalnızca pahalı kredi sorunu değildir. Bence işletmelerin yönetimlerindeki para yönetiminin bozukluğundan kaynaklanan sorunlara da bakmak gerekiyor.
Nitekim kredi kuruluşlarının batma noktasındaki işletmeleri yeniden kredilendirme istekleri ne sonuçlar verebilecektirş Çünkü batma noktasına gelen işletmeleri yeniden kredilendirecek bu kredi kuruluşları için başlıca sorunlar şunlardır:
a) Yeni kredileri işletme sahibi daha iyi kullanılabilecek midir? Nasıl, nerelere kullanacaktır?
b) Diğer kredi kuruluşları paralel kredilendirme operasyonuna katılacaklar mıdırş
c) Yeniden kredilendirme durumunda kredi verenlerin risk ve teminat durumları ne olacaktır.

Yukarıda belirttiğimiz ana sorunların yanına çok çeşitli yönler düşünülebilir. Çözüm sorumluluğunu üstlenmek hiçbir kredi kuruluşunun mükellefiyetleri çerçevesinde değildir. Her kredi kuruluşu kendi kredilerini kurtarmanın yolunu bulmak zorundadır. Ulusal bir kuruluş olan Finans Kulüp, ülkenin finansal sorunlarını değerlendirirken, sisteme yepyeni çözüm modeli getirmeye teşebbüs etmiştir.
Krizli-kredili işletmeleri, "Yöneterek Kurtarma" modeli.
Bu modele göre; çeşitli nedenlerle krize sürüklenmiş ve durma noktasına gelmiş işletmelerin yönetimini Finans Kulüp devralacak belli bir süre (2-3 yıl) işletmeyi profesyonel yöneticiler ile yönettirecek ve işletme yeniden yürümeye başlayınca şirket sahibine teslim edilecek veya halka açılacak veya birleşmeler önerilecektir.
Burada önemli hususlar şunlardır:
a) Finans Kulüp işletmelerin taze kaynaklarla kurtarılabilirlik imkanlarını inceleyerek, ek kaynaklarla yüzde yüz kurtarılabilecek işletmelerin yönetimini üstlenecektir.
b) işletme sahipleri yönetimden uzaklaştırıldığı (bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak üzere danışıldığı) için özel ve boyutları meçhul ekonomik olmayan harcamalar durdurulmuş olacaktır.
c) işletme yönetiminde görevlendirilecek profesyonel yönetim Finans Kulüp tarafından sürekli izlenecek, gerekli bilgi, eğitim, personel ve denetim desteği verilecektir.
d) Finansman kaynakları en rasyonel şekilde bulunup değerlendirilecektir.
e) Çalışmalar ulusal ve uluslararası yatırım kuruluşlarının finansman kaynaklarından önemli destek görecektir.
f) işletmeler yeniden çalışmaya başlayacak, genel olarak istihdam artacak, profesyonel yönetim daha fazla gelişecek, etkili olacaktır.
g) Kredi kuruluşları uzun sürecek teminatların paraya tahvili işlemlerinden kurtulacaklar, yepyeni bir dayanışma modeli kazanacaklardır.

Bu çalışmaya başlayabilmek için bence kredi veren kuruluş yöneticilerine gönderdiğimiz yazı ve her birisi ile yaptığımız doğrudan görüşmelerde finans kuruluşlarımızın böyle bir çalışmaya (güvenlik sınırları içinde) tam destek vermelerini gerekli görüyoruz. Kredi kuruluşlarının işletmeleri en iyi şekilde kredilendirmeleri ve bu kredilerin dönerek yeniden kullanılabilir duruma gelmeleri ve böylece sistemin doğru işlemesi herkesin, bankacının da işletmecinin de temel hedefi. Bu eskiden böyleydi ama birileri sistemi bozdu.
Bu sistemin arasına devlet kağıtları girdi. işte politikacıları değerlendirirken bu nazik noktayı dikkate almak gerekiyor. Yani sistemi kimlerin nasıl "yıktığı" görülmelidir. Sonra da bunların tedbirleri alınmalıdır. Önerdiğimiz sistemin örnekleri gelişmiş Batı ülkelerinde çoktur. Bizim ülkemizde de mevcuttur. Dikkat edilirse devlet şu anda 5 bankanın yönetimlerini devralırken bizim işletmeler için önerdiğimiz modeli uygulamaktadır. Bankaları (bizde işletmeleri) kötü yöneten patron yönetimden uzaklaştırılmakta, yönetimi devletin görevlendirdiği yöneticiler devralmakta, böylece bu bankalar devletin bu yönetimlere her türü desteği ile yoğun bakıma alınıp yaşatılmaktadır. Sonunda da bu bankalar satılacak, halka açılacaktır.
Bankalara uygulanan bu rehabilitasyon sistemini devletin işletmelere uygulama imkanı olabilir miş Hayır. Çünkü devlet veya herhangi bir banka bu tür işletmelerin rehabilitasyon işini üstlensin desek, hangi biri hangi boyuttaki işletme için bu yapılacak veya hangi kriterlerle işletmeler seçilecektir. Bu tür çalışmaları uluslararası kuruluşlar üstlenir miş Zor. Çünkü gelip bugün krizli olan bazı işletmeleri satınalmak çok daha rasyonel olur. Benzer uygulama, bazı bankalarımızın çok yüksek riske girdikleri işletmelerin yönetimlerini kısmen üstlenmeleri şeklinde görülmektedir. Finans Kulüp, ulusal hizmet vermek amacındaki bir kuruluştur. Finans Kulüp'ün işi, amacı budur. Yani işletmeler canlı ise, ulusal ekonomi güçlü ise Finans Kulüp de güçlü ve amacına ulaşmış bir kuruluş olacaktır. Bütün bu söylediklerimden kimse bahsediyor muş Hiç değilse bu konuda biraz kafalarını yormaya başlamış olabilirler mi?

Dr. Ö. TURGUT TELMAN: "A MODEL TO SAVE LOANS UNDER CRISIS"
Many large and small companies were established during the rapid growth period of the 1980s. However, this period was followed by economic crises during which the said companies were unable to manage their capital; banks which gave loans to such companies were faced with serious payment problems. In spite of political stability and financial support given by the World Bank, IMF and EU, there is still insufficient support to enterprises and banks affected by the crises.
Following its assessment of the national financial situation, the Finance Club proposed a model to save the enterprises which have loan pay back problems. According to this model, The Finance Club will temporarily (2-3 years) take over the management of a company where business activities have almost come to a stop due to economic problems. When professional managers supervised by the Club are able bring the company back to its normal course, the company will be returned to its owners or the Club will propose that the said company become a publicly traded or merge with other companies. The Finance Club will ensure an optimal utilization of financial resources, offer a sound information, personnel and supervision system and provide support from national and international investment companies.
This system has been implemented many times in the Western world, as well as here in Turkey as seen in the state's takeover of the management of five banks.



MEDYATEXT
Elegans'a mail