Elegans Logo

HİLMİ AKİL
KKTC Brüksel Temsilcisi


Brussels Representative for the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Avrupa Birliği ile ilişkilerini belirleyen başlıca etken 3 Temmuz 1990 tarihinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Birliğe üyelik için yaptığı tek yanlı ve yasadışı başvurunun kabul edilerek işleme konulmasıdır.

GKRY başvurusu tüm Kıbrıs'ın geleceğini belirlemek amacıyla, sadece Rum tarafının girişimiyle ve uluslararası hukuk ile temel yasalara aykırı bir biçimde yapılmış, Kıbrıs Türk halkına karşı stratejik bir eylemdir.
Birlik üyelerinin, Yunanistan unsurunu da dikkate alarak yaptıkları siyasal değerlendirmelerle üyelik sürecini ileriye götürmüş olmaları, mevcut yasadışılığı ortadan kaldıramaz. Kıbrıs Rum tarafı ne fiilen ne de hukuken Kıbrıs Türk halkını ya da Kıbrıs'ın tümünü temsil etmemektedir. Rumlar'ın kendi kendilerine atfettikleri sıfatlarla yapacakları eylemlerin Kıbrıs Türk'ü ve KKTC açısından hiçbir geçerliliği yoktur.
Başvuru ayrıca, Kıbrıs'a bağımsızlığı nı veren, 1959-1960 Londra ve Zürih Antlaşmalarına, 1960 Garanti Antlaşması'na ve GKRY'nin hala yürürlükte olduğunu iddia ettiği 1960 Anayasası'na aykırıdır. Sözkonusu uluslararası ve anayasal hukuk kuralları, Kıbrıs'ın siyasal veya ekonomik alanda başka bir devletle birleşmesini; anavatanların her ikisinin de üye olmadığı uluslararası örgütlere üye olmasını ve bu surette Türkiye ya da Yunanistan'ın diğerine karşı avantajlı duruma gelmesini engellemektedir.
Rum tarafının Kıbrıs'ta silah zoruyla yapamadığını dolaylı yollardan yapmasına yardım etmek, herhalde iyi niyetli olduğunu iddia eden çevrelerin görevi olmalıdır.
Kıbrıs Rum tarafı ile Yunanistan'ın bu yasadışı başvuruyu ileriye götürmekteki başlıca amaçları, Ada'da taraflar arasında karşılıklı kabul edilebilir, kalıcı bir anlaşma ortaya çıkmadan GKRY'nin tek yanlı üyeliğini sağlamak ve bu suretle hem Kıbrıs'ı bir AB sorunu haline getirerek, KKTC - Türkiye karşısında Birliğin desteğini almak, hem de BM gözetiminde yıllar boyunca yapılan görüşmeler içerisinde ortaya çıkan ve Kıbrıs'ta nihai bir anlaşmayı vücuda getirecek temel unsurları ortadan kaldırmaktadır. Birliğe üyelik sürecinde sağladığı ilerleme ile bu hedefinde başarılı olduğuna inanan Kıbrıs Rum tarafı, artık "üniter" bir çözüm peşinde olduğunu gerek kamuoyu yoklamaları gerekse siyasi liderlerinin açıklamaları ile ortaya koymaktadır.
Bu nitelikleriyle, AB boyutunun Kıbrıs'ta bir anlaşmayı daha da güçleştirdiği ve özellikle Güney Kıbrıs'ın üyeliğiyle sonuçlandığı takdirde çözüm arayışlarını mutlak şekilde anlamsızlaştıracağı ortadadır.
Kıbrıs'ta tarafların aralarındaki uyuşmazlıkları barışçıl yollardan gidermesini samimiyetle arzulayan ve geçmişte ortaya konan çözüm taslaklarına olumlu yanıt vermekle bu samimiyetini kanıtlamış bulunan KKTC, Rum tarafının gayretleriyle ortaya çıkan yeni durum karşısında da iyi niyetini korumuş, 31 Ağustos 1998 tarihinde yaptığı konfederasyon önerisiyle, gerek Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin yarattığı çıkmazı aşmanın, gerekse siyasal soruna kapsamlı bir çözüm bulmanın yolunu açmıştır. Konfederasyon, Ada'da iki halkın kendi egemenliklerini özgürce kullanmalarını sağlayarak, eşitlik kavramının gerçekçi bir biçimde hayat bulmasını ve Birliğe üyeliğin de ele alınmasını sağlamaya yönelik yapıcı bir öneridir. Yıllarca "Federasyon" görüşürken dahi, üniter bir devleti hedefleyen ve AB yoluyla federasyon parametrelerini ortadan kaldıran GKRY'nin karşı çıkışlarına rağmen öneri, özellikle uluslararası düşünce kuruluşları tarafından gerçekçi ve uzlaştırıcı özellikleri nedeniyle olumlu değerlendirilmekte, kalıcı bir çözümün anahtarı olarak takdim edilmektedir. KKTC bölgede barış ve istikrarı korumanın öneminin bilinciyle oluşturduğu dış politikasının bir uzantısı olarak, son dönemde Türk-Yunan ve Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan iklime hem katkıda bulunmak hem de bu iklimden Ada'da anlaşmaya varılması yolunda yararlanmak düşüncesiyle Avrupa Birliği politikasına yeni bir çerçeve çizmiştir.
KKTC, bu çerçevede AB ile diyalog kurmaya, işbirliği yapmaya hazır olduğunu ilan etmiştir. Birliğin de tek yanlı bir üyelik sürecini ileri götürmenin tehlikelerinin ve GKRY'nin Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğinin bilinciyle bu çağrıya olumlu karşılık vereceği umulmaktadır. Kuşkusuz, kurulması olası diyalog ve işbirliğinin GKRY ile AB arasında mevcut bağlantılardan, GKRY'nin yasadışı başvurusuyla başlatılan süreçten tamamen bağımsız olması ve KKTC resmi makamları aracılığıyla yürütülmesi koşuldur.
KKTC hükümeti bu koşula saygı gösterildiği takdirde AB ile ilişkilerini geliştirmeye istekli olup, bunu konfederasyon önerisinde mevcut ilgili unsurları güçlendirici bir etmen olarak değerlendirmektedir.
Her halukarda, Batı Avrupa'da kurumsallaşmış uygarlık değerlerini içtenlikle benimsemiş ve toplumsal hayatın her alanında yaşatmakta olan Kıbrıs Türk halkı, geleceğini bu değerleri koruyarak inşa etme kararlığındadır.
Bugün Rum-Yunan tarafından kaynaklanan ekonomik ambargolar, insanlık dışı kısıtlamalar ve siyasal saldırılara maruz bırakılmış olan KKTC, demokratik ve laik bir hukuk devleti olma özelliğinden taviz vermeden varlığını sürdürecektir. Evrensel insan hakları ve hukukun üstünlüğünü titizlikle koruyan, demokratik denetime ve hoşgörüye dayalı toplumsal yapısı; geleceğe bakan Kıbrıs Türk halkının başlıca güvencesidir.
Anavatan Türkiye ile bağlarının zayıflatılmasına hiçbir zaman izin vermeden, insanlığın temel hedefi olan bu toplumsal yapıyı koruyarak geliştirmeyi ve halkımızın refah düzeyini daha da yükseltmeye yönelik çalışmalarını artırmayı, KKTC hükümeti ödev bilmektedir.

HİLMİ AKİL: "TRNC-EU RELATIONS"
The main factor affecting TRNC-EU relations is the acceptance of the unilateral and illegal membership application made by the Greek Administration of Northern Cyprus on 3 July 1990.
The Greek Cypriot side does in no way represent the Turkish Cypriots of the whole of Cyprus. This application violates various international treaties. The Greek Cypriots and Greece want support from the European Union by making the Greek side a member of the Union. The EU aspect of the issue makes it harder to arrive at a sustainable solution in Cyprus. The TRNC has been indicating its sincere will to reach a peaceful solution regarding the conflict. It has maintained its goodwill even after Greek Cypriot attempts to become an EU member. It has proposed to form a confederation, which paved the way to overcome the conflicts created by the membership process and the political problems. This constructive suggestion will give way to the realisation of the concept of equality between the two peoples living on the island. The TRNC has declared that it's ready to initiate dialogue with the EU and to co-operate. Turkish Cypriots have internalised the values of the West European world and they have implemented these values in their daily lives. The TRNC will survive without making any concessions regarding its qualities as a democratic and secular state the rule of law is maintained. The TRNC government considers it a duty not to allow the weakening of ties between TRNC and Turkey, the motherland.


MEDYATEXT
Elegans'a mail