Elegans Logo

SİVRİ SİNEK SAZ
Av. TALAT METE

IGIL, DIGIL, MIGIL...


Evden çıkarken, "birçok işimden hiç olmazsa bir kaçını yapabilirsem" diyerek kendini sokağa attı. Pırıl pırıl güneşli, ılık bir yaz günü. Evden arabasına gidene kadar karşılaştığı tüm komşularının selamına karşılık verdi. Yüzünde tatlı bir tebessüm belirirken kontağı çevirdi.
Önce nüfus memurluğuna gidip yeni doğan çocuğunun nüfus kağıdını alacaktı. Elindeki tüm evrakları memura uzattı. Görevli güleç bir yüzle:"Hemen hazırlarım. Siz karşıda dinlenin" deyip oturma grubunu gösterdi. Oturduğu yerden şaşkınlık içerisinde etrafa bakındı. Herkes arı gibi çalışıyordu. Memurlar gazete okumuyor veya elişi yapmıyordu. Evrakları verirken nüfus idaresini güçlendirme vakfına bağış makbuzu da kesmemişlerdi. Ayrıca "siz kimsiniz, baba mısınızş", "yarın gelin" gibi insanı çileden çıkaran, baştan savıcı laflar da edilmemişti. Beş dakika sonra ismi anons edildi ve nüfus kağıdını aldı. Teşekkür edip daireden ayrıldı.
Sıradaki ikinci işi yapmak üzere ilerdeki emniyet müdürlüğüne girdi. Pasaportunun süresini uzatacaktı. Oldum olası emniyeti, hangi bölüm olursa olsun soğuk ve ürkütücü olarak bellemişti. İstenen evrakları doldurup, bankoya yanaştı.
- Hoşgeldiniz.
"Pasaportumun süresini uzatmak istiyorum." dedi, evraklarını polis memuruna uzattı.
- "Bir saat sonra hazır olur" dedi, ilgili memur. Teşekkür ederek bankodan ayrıldı.

Vakit geçirmek için yandaki parka giderken kendi kendine mırıldanıyordu: "Hayret! Emrivaki, polise kreş yaptırma veya binaları yenileme vakfına bağış makbuzu kesmediler. Gereksiz, abur cubur sorular da sormadılar." Parkta boş bulduğu bir banka ilişti. Gazetesini açarken aynı zamanda sağına soluna bakınıyordu. Gözü, yaşlı bir adamın sigarasını söndürüp çöp kutusuna atmaya giderken öksürüp çıkardığı balgamı, pantolonunun arka cebinden aldığı kağıt mendile tükürdüğünü farketti.

Yaşlı adam elindekileri çöp kutusuna atıp yerine oturdu ve gazetesini okumaya başladı.
Tekrar etrafına bakınmaya başladı. Çocukların çimlerde koşuşturduğunu, yatıp yuvarlandıklarını gördü. Tam ikaz edecekti ki hiçbir yerde "çimlere basmayınız" levhası olmadığını farkederek vazgeçti. Saatine baktı, daha yarım saati olduğunu gördü. Aklına geldi. Park ile emniyet arasındaki belediyeye uğrayıp, "kuzenimin arsasının imar durumunu öğreneyim" diye düşünerek belediyeye yöneldi.
İmar durum bürosuna gelmek çok vaktini almadı.
İçeride her birinin masasında bilgisayar olan 3 kişi vardı. Öndeki masaya yaklaştı. Ezberindeki arsa bilgilerini söyleyerek imar durumunu öğrenmek istediğini rica etti. "Hay hay, siz şu masaya bedelini yatırınız. Ben hemen hazırlarım." Hemen istenen bedeli yatırıp makbuzunu aldı ve ilk masaya döndüğünde imar durumunun hazır olduğunu gördü. Teşekkür etti ve belediyeden ayrıldı. Ayrılırken hayret dolu bir biçimde kendi kendine mırıldandı. "Siz kimsinizş Vekaletiniz var mış. Dosyayı bulamadık yarın gelin, bu uzun iş, yerine gidip bakacağız, haftaya gelin" gibi insanın tansiyonunu çıkarıcı laflar söylenmedi. "Bu belediye iyi çalışıyor" diye düşünüp, pasaportunu almak üzere emniyete yöneldi.
Pasaportu hazırdı, teşekkür edip cebine koydu. İşler düzgün ve normal gitmişti.
Bürosuna gitmek üzere arabasını bıraktığı yere ulaştı. Etrafına bakındı kimsecikler yoktu. Elinde makbuz olup da parayı aldıktan sonra istenmedikçe makbuz vermeyen veya "abi park ücreti" deyip elini uzatan hırpani kılıklı çocuklar yoktu. Yola çıktı.
Boğaz köprüsüne geldiğinde trafik su gibi akıyordu. Gişelere yaklaşınca hangisi açık diye bakacaktı ki tüm gişelerin üzerinde yeşil ışık yandığını gördü ve hiç beklemeden gişeden parasını ödeyerek geçti. Bürosuna geldi, odasına geçip günlük gazetelere göz gezdirmeye başladı:

- Gelişmekte olan 3 ülkeye toplam 6 milyar dolar destek kredisi veriyoruz.
- Güneydoğu'da ihracat patlaması!
- Terör yerini çoktan sevgi ve barışa bıraktı. Güneydoğu'ya batıdan göç hızlanarak artmaya devam ediyor.
- Emin ÇÖLAşAN sütununda "Vallahi fıtık oluyorum. Yazacak hiçbir sorun yok" deyip tatile çıkacağını yazıyor.
- Fatih ALTAYLI köşe yazarlığını bırakıp, Galatasaray'a basın danışmanı oldu.
- Emniyet Genel Müdürlüğü'ne sevgi ve hoşgörü dalında Nobel Ödülü verildi.
- Hakim ve savcılar işsizlikten sinek avlıyor.
- Hapishanelerin çoğu boş olduğundan Bayrampaşa cezaevinin 5 yıldızlı otel yapılmasına ve Hilton'a kiralanmasına karar verildi.
- Sevgilisini terk eden Urfalı Dilek'e, erkeğin aile meclisi toplanarak, yeni yaşamında mutluluk dilemek üzere temsilci seçti.
- Trafik polisi sayısı yarı yarıya indiriliyor. Bundan böyle trafik, sinyalizasyonla idare edilecek. Lisan bilen polisler, turizm bürolarında çalışacak.
- Milli takımımız 3. kez Avrupa şampiyonu oldu.
Canının acıdığını hissetti. Yüzünü buruşturarak eliyle sıvazladı. Sert bir şaplak yemişti. Tek gözünü yarım açtı. Oğlu Ahmet'in yatağın başucunda kendisini uyandırmaya çalıştığını gördü; "ıgıl, dıgıl, mıgıl...".
Sarılıp Ahmet'i yatağına aldı. Keyifli bir düşün tatlı huzuru ile bir süre sevişip oynaştılar.
"Ahmet, onun tüm kuşağı ve sonrakiler görür ve yaşar inşallah" diye geçirdi içinden.
Kahvaltı yaparken sabah haberlerini izleme alışkanlığı vardı:
- Beyoğlu Emniyeti'nde, hortumcu Süleyman başkomiserin, ünlü hortumunun bir travestiye inip kalkarken çıkan sesleri ve canhıraş bağrışları...
- Çankırı'da otobüs ve minibüs çarpışması sonucunda 13 kişinin ölümü...
- İran ajanı, faili meçhul cinayetler için konuştu...
- Paraşüt operasyonu ile gümrük ve hayali vurgun ortaya çıkarıldı...
- Cumhurbaşkanı "polis devletiyiz" dedi...gibi haberleri izledi.
Hay Allah deyip, aynı kargaşayı yaşamak üzere işine doğru evden ayrıldı.


MEDYATEXT
Elegans'a mail