Elegans Logo

NEVVAL SEVİNDİ-ORAL ÇALIŞLAR
Gazeteci
Journalist

Basın'da Etik ve 21. yy'ın Medyası


"Basında Etik", sık sık masaya yatırılan, tartışılan bir konu. 21.yüzyılın gazetecilik anlayışı ve yükselen değerin insan yani bilgi olması da basında etiğin önem kazanacağının işareti. Biz de Nevval SEVİNDİ ve Oral ÇALIŞLAR'la basında ahlak, çağımızda medya, okur-gazete ilişkilerini konuştuk. Oral ÇALIşLAR, Cumhuriyet gazetesinde yazıyor. Nevval SEVİNDİ antropolog gazeteci. Aşkın Ölümcül Etkileri'nin de yazarı. Sohbetimize Nevval SEVİNDİ'ye yönelttiğimiz "21.yüzyılın gazetecilik anlayışı ve bölgede Türkiye medyasının konumu nedirş" sorusuyla başladık.

Türkiye medyasında radyo, gazete, televizyon var. Tabii dünyada da var. Bölgeye, içinde bulunduğumuz bloğa baktığımızda hiçbir İslam ülkesinde Türkiye'deki medya teknolojisi yok. Medya bizde Türkiye'ye özgü bir politizasyonda. Bu her yana yayılmış olan siyasi politizasyonun da yansıması. Bölgedeki İslam ülkelerinde internet, çanak antenler yasak. Hepsinin üzerinde her an sansür uygulamaları var. Türkiye'de bir de toplumsal katmanların kendi medyasını yaratması sözkonusu. Dünyaya baktığımız zaman, ülkelerin insan haklarına saygılı olmasını sağlayan bir medya var.
Eskiden ülkemizde tek kanal, devlet kanalı vardı. şimdi çok farklı. Dünyada "kimin medyası hakim olacak, etkili olacakş" sorusu hakim. Bizde "kimin medyası etkili olacakş" telaşı var.
Medya Türkiye'de bir yargı görevi de görüyor. Adalet mekanizmasındaki boşluktan medya topluma haberleri sunarken aynı zamanda yönlendirme de yapıyor, yargılıyor.
19.yüzyıl medyasında devlet yapısı, yavaş işleyen kurumlar, kalıplaşmış düşünme biçimleri, önyargılar hakim. 21.yüzyıl medyasında hız kavramı, bilgi ön planda. Türkiye'de her kanal kendi kamuoyunu yönlendirirken bazı bilgileri vermiyor.

Medyayı araç olarak kullanıp, onun arkasında başka işleri yapmak düşüncesi var.
21.yüzyıl "insan" odaklı, "bilgi" odaklı. İnsan kültür demektir. İnsan odaklı denince, kültür odaklı deriz. Medya hep iktidarın yanındaydı. Oysa 21.yüzyılda herkes kendi alanını yaratırken, muhalefetin de medyası olacak.
Dünyada bireyden başlayarak topluma giden skalada bir kültür var. Herkes kendi isteklerini, ürettiklerini kendi medyası aracılığıyla yayacak. İnsanın olduğu yerde ahlaki değerler vardır. Bunlarla da bir pazar olacak.
"Etik" Bu kavramına gelince; önce şunu sormak lazım: "Gazeteci neden ahlaklı olmak zorundadırş" Mevlana'nın mesnevisinde, mevlevilikte en önemli olan "kalem"dir; kamış kalem. Kalem insanı simgeler. 21. yüzyılın yükselen değeri, odağı "insan" olduğu için insan da tabii erdemiyle vardır. Bu yüzden gazeteci ahlaklı olmak zorundadır. Türk kültürünün kökleri bin yıllık. Bu da bize zengin malzemedir. Bugün aranan şey zaten varolandır. Sadece hatırlanması ve yerine konması gerekiyor. Geçmişten günümüze medya etiğindeki gelişmeler, okur-medya ilişkisi nasıl bir çizgideş Bu soruyla ilgili düşüncelerini ise Oral ÇALIşLAR şöyle aktardı: "Yaşlılar nasıl 'bizim zamanımızda...'diye başlarlar söze ve 'ahh şimdi o günler olsa..."diye özlem duyarlar geçmişe; gazeteciler de 'eskiden şöyleydi' diye zaman zaman geçmişin farklı tatlarını ararlar. Bugünün geçmişten iyi olması lazım tabii. Maalesef eski günleri arar olduk bazı konularda. Cağaloğlu, meşhur Babıali Yokuşu vardı. Bugün çok şey değişti. Basın, iktidar gücü haline geldi. Eskiden gazeteciler iktidara yakın olmamaya, taraf olmamaya dikkat ederdi.
Özal dönemiyle artık onunla kahvaltı eden, evinde sohbet eden gazeteciler oluştu. Bugün de bu anlayış, tarz devam ediyor. Yeni bir etik var.
Aslında uluslararası gazetecilik özellikleriyle bağdaşmayan, 'ben falancayla kahvaltıda', 'ben falancayla akşam yemeğinde' diyen bir anlayışla yazan gazeteciler var şimdi.
Gazete patronu yalnızca gazete sahibi değil. Enerji ihalesine giriyor, yatırım yapıyor. Bütün bunları yaptığından gazetesinin yöneticisi de bu işleri takip etmek ve korumakla yükümlü oluyor.
Başbakanla kahvaltısı, yemeği önem kazanıyor. Haber almak için değil, enerji ihalelerini almak için ediliyor kahvaltı. Bu düzeye gelen ciddi bir çürüme oldu.
Kardak krizinde bir gazeteci kalktı, Türk bayrağını Kardak'a dikti. Gazetesi de 'işte haber' diye bunu matah bir olay gibi verdi. Küfür eden, düzeysiz gazeteciler türedi birden. İşini iyi yapan, demokrasiyi savunan, yılmayan, dürüst gazeteciler yalnız kaldı, tasfiye edildi. Eskiden gazeteciler orta halli insanlardı. Ellerinde çantaları, Babıali yokuşundan çıkarlar, haberlerini yaparlardı. şimdi medya yıldızları var. Olağanüstü bir iktidar kazandılar. Gazeteciler de şimdi politikacılar gibi oldu. Nasıl politikacılar oy almak için halka 'şunu yapacağız, bunu yapacağız' derler, işte ben gazetecilerle politikacılar arasında bire bir benzerlik olduğunu düşünüyorum.
Reha MUHTAR diye bir adam var. Toplumda bir güç haline geldi, toplumun önemli bir figürü oldu. Medya yıldızları, iktidar odaklı ilişkilerin nasıl yürütülmesi gerektiğini iyi biliyorlar. ÖZAL döneminde hep ÖZAL'cılar. ÖZAL gitti, ÇİLLER geldi; ÇİLLER'ci oldular. Ertuğrul ÖZKÖK'e bakın; kim iktidardaysa onla. Onun için hala Genel Yayın Yönetmeni. Aynı zamanda holdingin hissedarı.
Bütün bunlar neden olduş şimdi bir kere dünya çok hızlı bir gelişim yaşıyor. Geçenlerde Amerika'nın ilk on zenginini açıkladılar. Bunların altısı iletişim, televizyon, bilgisayarla ilgili işleri yapıyor. Eskiden içki, silah tüccarlarıydı Amerika'nın en zenginleri.
Bugün bilgi, iletişim teknolojisi büyük önem kazandı. Amerika, bilgi satan bir ülke haline geldi. Askeri darbeler, bölgesel savaşlarla ekonomisini büyüten Amerika'nın şimdi buna ihtiyacı yok. Tam tersine bilgi satacağı toplumlara ihtiyacı var; yani demokrasiye. Önümüzdeki dönemde ahlak konusu, demokrasi çok önem kazanacak. Artık herşey şeffaflaşıyor.
Nevval SEVİNDİ'ye Oral ÇALIşLAR'ın söyledikleriyle ilgili düşüncelerini sorduk:
"Oral ÇALIşLAR'ın söylediklerine katılıyorum. Medyanın iktidarla ilişkisinden söz etti. Siyasi temsil tıkanık olduğu için, herkes kendi düşüncesini anlatmak, kendi grubunu temsil etmek istiyor ama bir siyasi fırsat yok. Her konuda çifte standart var.
Medya sınırlı bir alan. Oradaki kurallara, patrona uymadığınızda sizi dışlıyorlar. 'ben sizi takmıyorum, kendi bildiğimi yapıyorum' derseniz onlar da sizi takmıyor ve diğerleri de sessiz kalıyor.

NEVVAL SEVİNDİ - ORAL ÇALIŞLAR: "PRESS ETHICS AND MEDIA IN THE 21st CENTURY"

Nevval SEVİNDİ
Radio, papers and television are the components of the media in Turkey. Turkey also outruns all the İslamic countries in terms of media technology. The social layers all over Turkey create their own media. The question we ask in our country is, "Whose media will be presiding over those of othersş"
There is also a judicial aspect to the Turkish media. While presenting news, the media also directs people to certain ways of perceiving things.
The speed of information is important in the 21st century's media. All channels use the media as a means to do their other things.
The 21st century is orientated towards people and information. Orientation towards people means orientation towards culture. The media has always been supportive of the governing forces. However, individuals will be creating their own spaces and the opposition will have its own media.
As regards ethics, the question is, why does the journalist need to be ethicalş People, rising stars and focus on the new century exists with virtues and this is why the journalist needs to be ethical.

Oral ÇALIŞLAR
There emerged a new understanding of ethics after the media became a means of power. Owners of the papers are also engaged in tenders and investments. Those who utter pro-democratic values are now being discharged form their offices. I draw similiraties between politicians and current journalists. They both try to attain power. This is all because the world is experiencing a rapid change. Information and communication technologies have become more important than ever. In this new age ethical and democratic values will gain more importance.

Ozan CEYHUN "19 yIl sonra gördü/üm Türkİye benİ ümİtlendİrdİ"

19 yıllık bir aradan sonra Türkiye'yi ziyaret eden Avrupa Parlamentosu milletvekili Ozan CEYHUN, Ankara'da iki gün kalıp geri döndü.
Çankaya Rotaract Kulübü tarafından 29 Nisan 2000 günü ODTÜ Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen "Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye" konulu panele Cem ÖZDEMİR ve Cem DUNA ile birlikte katılan Ozan CEYHUN, iki günlük yoğun bir program sonrası 19 yıl sonra ilk defa geldiği Türkiye'deki ilk izlenimlerinin kendisini sevindirdiğini belirtti.
28 Nisan 2000 tarihinde Çankaya Rotaract Kulübü'nün davetlisi olarak Ankara'ya giden Ozan Ceyhun, aynı günün akşamı Cem ÖZDEMİR ile birlikte Avrupa Birliği Ankara Büyükelçisi Karen Fogg'un verdiği bir akşam yemeğine katıldı. Yemekte Almanya ve Avusturya'nın Ankara Büyükelçileri, AB ve İngiltere Büyükelçilikleri temsilcileri, aralarında Tayyibe GÜLEK ve Haşim HAşİMİ'nin de bulunduğu T.B.M.M. üyeleri, Türk Dış İşleri Bakanlığı ve DPT görevlileri, medya temsilcileri ve NGO üyeleri ile konuşma olanağı bulan CEYHUN, 29 Nisan 2000 günü ODTÜ'de katıldığı toplantıda da çok sayıda öğretim üyesi ve üniversiteli ile görüş alışverişi yapma şansına sahip oldu.
"19 yıl sonra iki günlük kısa bir süre içinde, Ankara'da konuştuğum çok farklı kesimlerden, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, varolan sorunların bilincinde ve onların çözümü için motive olmuş bir konumda, Avrupa Birliği yolunda emin adımlarla yürüdüklerini gördüğüm için çok mutluyum" diyen Ozan CEYHUN, bu izleniminin kendisini de daha fazla motive etmiş olduğunu belirtti.


MEDYATEXT
Elegans'a mail