Elegans Logo

OSMAN BİRSEN
İMKB Başkanı
Chairman of the Board of İMKB

Birçok Açıdan Biz Gelişmiş Borsalardan Daha İleri Gözüküyoruz.


İMKB Başkanı Osman BİRSEN, Marmara Grubu Vakfı'nda yaptığı konuşmada Global şartlar, İMKB'nin karşılaştırmalı performansı, İMKB Potansiyeli, İMKB Uluslararası İlişkileri konuları'nda bilgi verdi.

Genel hatlarıyla rekabetçi bir ortam içinde bulunuyoruz.
Rekabetçi ortam, dünya ekonomisinin sosyal hayatında artık yalnız bulunan şartlar itibariyle değil, kendi varlığını da tehdit edebilecek şartta gelişmekte. Bu itibarla bu yapıya ayak uydurmak bir sorumluluktur. Bu rekabetçi ortam ne yaratıyorş Bu konuya genel olarak baktığımızda ticarette, sermaye hareketlerinde, sosyal ve siyasi alanda da liberalleşme dediğimiz bir olgu var. Tabi bunun içinde bir Doğu Blok'u tamamen liberal tarafa intikal ediyor. Globalleşme; bir bölgeye, yalnız belli devlet gruplarına bağlı değil, gelişmenin dünya çapında genişlemiş olmasını, ifade ediyor. İleri teknolojiyi yaygın kullanımda en fazla öne çıkan nokta, iletişim teknolojisidir. Hem hız kazandırıyor, hem de globalleşme fonksiyonunu yerine getiriyor. İşte bu yapı içinde kaçınılmaz olarak sermaye hareketlerinin artan önemi ortaya çıkıyor. Niyeş Çünkü liberalleşme, engelleri ortadan kaldırıyor, ileri teknoloji bilgi akımını, birlikteliği ve görüş birliğini sağlıyor. Bunun sonucunda bir global fikir ve yapı oluşuyor ve bu yapı içinde de sermaye hareketlerinin en fazla verimli olduğu tarafa doğru kayıyor. Ben bütün bunlara "Günümüzün Ekonomik şartlarının Ana İlkeleri veya Ana Çizgileri" diyorum.

Sermaye hareketlerine bakalım. Özellikle geçmiş 10 yıllık döneme baktığımız zaman, gerçekten sermaye hareketlerinin, özellikle de gelişmekte olan ülkelere doğru hızlı akışını görüyoruz. Fakat, '97'de en yüksek noktayı bulurken, '98'de gerilemeye başlıyor. Bu sermaye hareketlerinin artarak yukarıya gitmesini sağlayacak trendin, daimi olarak geriye dönmesi anlamını değil, '97'nin sonunda, Güneydoğu Asya krizinden sonra ortaya çıkan yeni ekonomik şartlar dolayısıyla, sermaye aktif hareketlerindeki duraklamayı ifade ediyor. Burada en fazla dikkati çeken hususlardan birisi portföy yatırımlar'dır ki, o bizim borsaların içinde yeralan menkul kıymetlere olan yatırımları gösterir. Buradaki azalmanın, diğer direk sermaye yatırımlarından biraz daha fazla olduğu gözlemlenmektedir. Bu hareketler çerçevesinde uluslararası portföy yatırımları bizim için önemli olduğuna göre yatırımcılar şu dört temel unsura bakıyor:
1- şeffaflık ve güven.
Bunlar yoksa özellikle uluslararası yatırımcıyı ikna etmek mümkün değil.
2- Sağlam teknolojik altyapı.
3- Düşük işlem maliyeti.
4- Yüksek likidite
Türk sermaye piyasası neleri temsil ediyorş Acaba bu unsurlar var mıdırş Yabancı yatırımcılar açısından baktığınız zaman; liberal bir ortamı ifade ediyor yani sermaye inişleri çıkışları açısından en liberal yapıyı ifade eden hukuku var. AB Sermaye piyasalarının diğerlerine paralel bir hukuki yapısı var. Avrupa sermayesi açısından ise ana kuralların birikimi olan kuralları, model olarak alıp, ona uygun bir yapının oluşturulması sözkonusu. Otomasyon, elektronik alım-satım sistemi, dolayısıyla günümüzün en ileri teknolojik iletişim ve alım-satım sistemini çalıştırabiliyor. Bu da yetişmiyor, alışveriş yapıldıktan sonra bunun takası, yani alacağını alıp parasını vermek; bu konuda da uluslararası standartlar, uygun takas ve saklama kıymetinin olduğunu söylemek lazım. Bu yine birinci bölümdeki liberal ortam ve hukuki yapıyla yakından ilgili olup, şeffaflığı sağlayan gerçek zamana uygun veri yayını da bu piyasanın bir noktada sesinin yatırımcılara duyurulmasını sağlıyor. En önemli unsur; Türkiye İşlem Maliyetleri açısından dünyanın en ucuz ülkesi olma özelliğini, son 2 yılda kazanmış durumda. Genel şartlar itibarıyla bakıldığı, zaman en rekabetçi ortam içinde çalışma fırsatını veya altyapısını sağlamış bir borsa olarak gözüküyoruz. Demek ki biz ortama kendimizi hazırlamışız.
Borsamız 15 yıllık genç bir borsa. Bizim karşılaştırıldığımız borsalar 150 yıllık. Bu noktada da çok fazla hırslı değiliz. Borsamız 2000'de büyük dev adım atabilen bir borsa haline geliyor. Bu gelişimler bizi nereye oturtuyorş Herşeyi kendi grubuyla karşılaştırmak lazım. Gelişen bir ekonomiyiz. Gelişen ülkeler arasında 2000 yılı dördüncü ayı itibarıyla ne durumdayız diye baktığımız zaman üçüncü duruma İMKB'yi koyabiliriz. 1. Kore, 2. Hong Kong, 3. İstanbul. Bunun önemi çok büyük çünkü ilk ikisini gelişen borsa olarak söylemek mümkün değil. Geride bıraktığımız borsalara bakılırsa onlar da atılım yapan borsalar. Sao Paolo, Singapur, Lizbon, Meksika, Tel Aviv gibi.
Borsamız en büyüklerle karşılaştırıldığında fark büyüyor. Bu büyüklüğü yaratan başka unsurlar da var. Yalnız zamanla ilgili değil, ülkenin ekonomik gücü ve toplumun bunu kabulü açısından düşünmek lazım, Nasdaq yani Amerikan Borsası ve New York Stock Exchange'in çok büyük işlem hacmi var. Zaten Amerikan sermaye piyasası, dünya sermaye piyasasının %50'sini oluşturuyor. Bizim İtalya ve Madrid borsalarıyla çekişebilmemiz için zaman ve gelişme şartlarına ihtiyacımız olduğu gözüküyor. şu anda gelebileceğimiz en üst noktaya gelmiş gözüküyoruz.
Piyasada yeralan şirketlerin değeri açısından karşılaştırma yaparsak biraz daha gerideyiz. Bunun sebepleri; endeks değerleri,şirket büyüklükleri veya halka açıklık oranlarının fazla olması olabilir. Ama 109 milyar dolar azımsanacak bir rakam değildir, çünkü 210 milyon dolarlık GSMH olduğuna göre, %50'lik bir seviyede temsil ediliyor demektir. Yabancı yatırımcılar, her zaman borsamızla ilgili değerlendirmelerde önem kazanan bir unsur. Bizim piyasamızda işlem gören hisse senetlerinin %40'ı ile %60'ı arasındaki bölümü yabancı yatırımcıların elinde bulunuyor. Bunun önemi çok büyük.

Yabancı yatırımcıların bir bölümü kurumsal yatırımcı dediğimiz büyük fonlar ve büyük şirketler, tabii bunlar dünyanın her yerinde yatırım yapan, nelere yatırım yapılacağını bilen, yaptığı yatırımın sonuçlarını iyi takip eden kurumlar. Son 5 yılda %40-%60 borsanın içinde kalmaları, piyasamıza olan güvenin devam ettiğini gösteriyor ki; bu da çok önemli. Yabancıların alım-satım konusuna gelince; bizim piyasamıza güveniyorlar ve sonuçlarını da görüyorlar. Özellikle 1999 yılında kendi piyasamızı eleştirirken, yabancı yatırımcılar aşağı yukarı 1 milyar dolar civarında net yatırım yaptı. Sonucunda bize güvenleri dolayısıyla büyük karlar elde ediyorlar, yüksek verimliliğimizden istifade etmiş oluyorlar. O nedenle, 2000 yılında da bir milyar yatırıp 1,5 milyar dolar civarında bir rakam alma durumuna geliyorlar.
1999'da değişen şartlar ve özellikle ekonomik politikada istikrar arayışı geçen yılın düşük performansı ve kaybını da telafi etmek suretiyle İMKB, yatırımcıya en yüksek verimi verdi. 100 dolar yatıran 240 dolar çekmiş oluyordu. Tabii bu dolar bazında muazzam bir getiri. Yabancı yatırımcılar son dönemde yaptıkları yatırım dolayısıyla çok önemli kazanç temin edip, mevcut portföylerini muhafaza ederek, uzun vadeli bakıp moral bozmamanın kendilerine getirdiği kazancın sonucunu somut olarak yaşıyorlar.
Bizim getirimiz gerçekten 1 yıl bazında büyük bir gelişim. 2 yıllık açıdan da bakılırsa o zaman yine onların performanslarının üzerinde bir performans yaratan bir getiri sağlıyor. Önemli olan güven yani uzun vadeli bakış ve bunun sonuçlarından yararlanma.
İMKB'nin diğer borsalardan çok daha iyi bir potansiyeli var, çünkü bu potansiyeli daha önce kullanmamışız, geç kalmışız; Bizim başarımızdan değil, geçmişin başarısızlığından dolayı bir avantaj yakalamışız. Büyüyünce potansiyeli en esnek olan piyasa bizimki. Bu esneklik ikiye ayrılıyor. Arz yönündeki esneklik açısından halka arzların artması sözkonusu, yani sisteme girebilecek şirket sayısının çoğaldığını görüyoruz. Öte yandan da özelleştirme önemli.
Peki arz etmenin yanında talep var mış Talep açısından da yine esnek yapıdayız. Değişime açık genç bir nüfus ve sermaye piyasası ile de fazla tanışmamış bir potansiyel var. Yine özelleştirmenin bize bu konuda yardımcı olacağını görüyoruz, çünkü bir çok özelleştirme faaliyeti yeni yatırımcıları borsaya kazandırıyor.
"Biz neredeyiz" diye baktığımız zaman, ilk beşyüz şirketin 136'sını borsamızda görmüşüz.
Gelişen ülkeler arasındaki üçüncü konumumuza bu 136 şirket ile gelmişiz.
Özelleştirme yatırımcı kazandırır, bizim yatırımcımız 1999'un Eylül ayına kadar 700.000'de. şu anda 1.200.000'i geçmiş durumda, bu büyük artışı kısa zamanda gördük. Yabancılara bakarsak; Fransız Telekom 3.900.000 yeni yatırımcı getirmiş, Alman Telekom 3.000.000 v.s...

Yeni yatırımcı, çok önemli büyümeler demek. Demek ki biz yatırımcı sayımızı katlayarak büyütme olanağına sahibiz. Türk Telekom, Turkcell, Tüpraş v.b. gibi şirketler bize yeni yatırımcılar getirdi. Bir anda para piyasalarından sermaye piyasalarına akım oldu. Sistemle ilgili olarak bazı hassasiyetler oluştu. Biz de bazı uygulamalara girdik. Ekspres terminaller denen makinelerin sayısını ve kabiliyetini arttırdık.
Bir başka önemli nokta; küçük yatırımcılar diyebileceğimiz ve günün her saatine dağılan yatırımcı isteklerinin piyasamıza disketle intikalini temin ederek bir yeniliği de başlatmış olduk.
Bütün bunların üzerinde "Uzaktan Erişim" dediğimiz, yani günümüzün teknolojisinin bizim sektörümüzde uygulanışını temin edecek bir projenin de çok büyük bir bölümünü gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Buradaki ana konu, borsanın içindeki işlem salonunu ofislere taşıyabilen bir yapının oluşturulması, yani artık aracı kurumların kendi temsilcilerini bizim borsamızda bulundurmadan işlem yapabilecek duruma gelmesi.
Biz önceliği tahvil ve bono piyasasına vermiş durumdayız. İkinci olarak hisse senedi piyasası geliyor. Hisse senedi piyasamız da dünya üzerinde önemli bir borsa haline geldi ama tahvil ve bono piyasamız, hisse senedi piyasamızın 4 misli. Buna sebep olan husus, hazinemizin, kısa vadeli borçlanma ve bu borçlandığı kaynakları diğer işlemlerle halka yayma bazında oluşan kısa vadeli hareketliliğin piyasamıza yansıması. şu anda bu yapının içindeki kağıtların %99'u kamu kağıdı. Kamunun borçlanma gereği azaldıkça, o kağıtların yerine özel teşebbüsün borçlanma kağıtları gelecek. Bu da sermaye piyasasının özel sektöre sağladığı bir kaynak olacaktır. Özel teşebbüs böyle kağıtları çıkartamıyor, niyeş Hazinenin verdiği faiz ve kısa vade ile rekabet edemiyor. Biz hisse senedi piyasalarında kaynak yaratma açısından fevkalade esnek bir noktadayız. Özel teşebbüsümüzün finansman şartlarını iyileştirmek yönünde kullanabilecek kapasiteye sahibiz.
Uluslararası ilişkiler dediğimiz zaman, İMKB'nin coğrafi ve mevcut yapısının kendisine zorunlu kıldığı bir rol var. Bu; bölgesel bir finans merkezi rolüdür. FEAS denen bir federasyon, 22 borsanın platformunu taşıyor. Ben de başkanıyım. Çok değişik ülkelerin piyasasını bu platformda buluşturuyor. Pakistan, Ukrayna, Moldova, Mısır, v.b...
Bu federasyon yapısı içinde ana amaç, sermaye piyasası açısından bu liderliğimizi pekiştirmek ve yatırımların bu alana intikalini kolaylaştırmak. Bunu sağlayacak 2 temel nokta var.
1- Üye borsalar arasında ortak veri tabanı oluşturmak için internet teknolojisini kullanıyoruz. Bu teknolojiyi başkalarına verecek kadar da ilerledik.
2- Ortak bir işlem platformu kullanılması.
Bu ögeler arasında bizim liderliğimizi ortaya çıkaran rakamlar şöyle:
İşlem hacmi bu borsalarda 1.491. milyon dolar, bunun 1.100 milyon doları bizim. Demek ki, likidite açısından mukayese edilmeyecek büyüklüğe sahibiz. İşlem hacmi ve değer itibarıyla da ilerdeyiz.
Biz federasyon yapısı içinde Türk varlığı açısından unuttuğumuz kardeşliği, dostluğu, işbirliğini yaratmak itibarıyla kendimizi görevli buluyoruz. Bu açıdan da piyasaları geliştirmek ile ilgili inisiyatif sahibi olduğumuzu düşünüyorum. Bu durum bizi Avrasya dediğimiz bölgede İstanbul'un finans merkezi olması yoluna götürüyor. Önümüzde bir çok proje var. Artık birçok toplantı İstanbul'da yapılıyor.
Nisan ayında yaptığımız "Değişen Piyasalar Konferansı ve Fuarı", 62 yabancı borsanın başkanını İstanbul'a getirdi. Bu, büyük ekonomik gücü en iyi anlayanların İstanbul'da toplanması demek. 2002 yılında da sermaye piyasaları düzenleyicilerinin toplantısı yapılması planlanıyor. Bunlar, İstanbul'un ne kadar önemli bir merkez haline geldiğini gösteren noktalar.
Birçok açıdan biz gelişmiş borsalardan daha ileri gözüküyoruz.
Son birkaç yılda borsamızı ziyaret edenlerin şaşkınlıkları bizi çok memnun ediyor. şaşkınlıkları; gördükleri gelişmeler, yeni binasıyla, personeliyle alakalı. Neticede bizim iyi bir borsamız, fakat biraz eksikliklerimiz var. Bunu gidermemiz lazım. Zaman bizim geç kalışımızı telafi edecek, güvenin oluşumuyla da mevcut potansiyelimizi kullanacağız.

OSMAN B‹RSEN: "THE ISE HAS EXCELLED SEVERAL OTHER STOCK EXCHANGES"
The competitive environment develops within conditions that might even threaten its own existence. This environment is mainly created by what we call liberalisation. Capital movements in the last decade indicate that there is a rapid flow towards developing countries. International investors mainly take into account the following points when making decisions: 1. Transparency and confidence. 2. A strong technological infrastructure. 3. Low transaction costs. 4. High liquidity.

Turkey is doing quite well in terms of offering all these qualities. The ISE is a 15-year- old stock exchange, which has left behind the Sao Paolo, Singapore, Lisbon, Mexico, Tel Aviv stock exchanges.
In terms of the market value of the companies whose shares are quoted, the ISE remains a little behind the Italian and Spanish stock exchanges. It seems that we've done everything we could up to now.
Some forty to sixty percent of the shares quoted at the ISE are held by foreign investors. This is especially important because we are more of less partners with foreigners and because it indicates that we are well received by foreigners, a significant portion of whom are corporate investors.
With the introduction of the latest technological applications, the ISE further is continuing its development. It also aims to form a database among members and utilising a common ground for transactions.
Other projects lie ahead of us. We want to turn Istanbul into the financial centre of Eurasia. We clearly have certain shortcomings but time will compensate for the delays we have experienced, backed by the formation of self-confidence that will help us make use of the existing potential.


MEDYATEXT
Elegans'a mail