Elegans Logo

ALİ MİDİLLİLİ
GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of the Board of GYIAD


Kimlik Arayışı İçindeki Yönetişim

Kimlik arayışının aslında bu kadar karışık olması gerekmiyor. Eğer biz temel değerlerimizin ne olması konusunda bir fikir birliğine varabiliyorsak o zaman 21.yüzyıl Türk kimliği de ortaya çıkmış olacak.

!970’lerde ABD’de özel sektör kurumlarında ön plana çıkmaya başlayan “Corporate Social Responsibility” (anonim şirketlerin sosyal topluma karşı olan sorumlulukları) ve bunun üzerinde yapılan çalışmalar, aradan geçen 25 senenin sonucunda 2000’li yıllarda bizlerin çok daha fazla duyacağımız ve yaşamımızın bir parçası haline gelecek “Corporate Governance” (Kurumsal Yönetişim) konseptini oluşturmuştur.
Gerek OECD gerek Dünya Bankası gerekse Avrupa Topluluğu Kurumsal Yönetişim ilkelerini benimserken, hem özel hem de kamu sektöründe bu ilkelerin nasıl uygulanacağı konusunda tartışmalar başlamıştır ve bu doğrultuda düzenleyici reform değerlendirmeleri yapmıştır.
AT’ye tam üyelik adaylığı kabul edilen Türkiye’nin önüne bu konuda taleplerini koymuştur. Şimdi biz gerek kamu sektöründe ve gerekse özel sektörde ki “kara delikleri” nasıl kapatabiliriz ve patronaj üzerine kurulu olan çıkar ilişkilerini nasıl daha etkin bir şekilde denetleyebiliriz düşüncesine saplanmış bulunmaktayız. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana, süratli bir gelişim ve değişim içinde geçen 77 sene sonra, 2001 eşiğinde bir kimlik arayışının içinde kendimizi bulmuş bulunmaktayız.
Bu kimlik arayışı, aslında 1980 sonrası Türkiye’deki olumlu ve olumsuz bir takım değerlerin bir uzlaşma sağlama safhasından geçmesidir. Bu değerler kargaşası içinde acaba biz doğulu muyuz yoksa batılı mıyız?, Türk milliyetçisi miyiz yoksa küresel bir millet miyiz?, laik miyiz yoksa antilaik miyiz?, Fakir miyiz yoksa refah sahibi miyiz? gibi ikilemleri ve söylemler içinde “buraki” Türkiye ile “öteki” Türkiye arayışları içinde kaybolmuş gidiyoruz. Devlet, kamu ve özel sektör yönetimlerinde artık BM, Dünya Bankası, OECD, AT ve daha pekçok “supranational” kurumların belirlemiş olduğu küresel değerler (yani doğrular ve yanlışlar) vardır. Eğer biz de küresel bir role soyunuyor isek, bu rolün sorumluluklarını da yüklenmek zorundayız. Küreselleşme akımına karşı oluşan milletiçi Türk kimliği Türkiye’yi koymuş olduğu hedeflere ulaştırabilecek mi?
Asgari etik değerlerimizin ne olması konusunda bir mutabakata varmadan, ABD veya AT değerlerine ulaşabilmemiz için ne fedakarlıklarda bulunmamız gerekecek?
Batı değerleri denilince, süratle zengin olmak veya köşeyi dönmek ya da televole yaşam tarzına özenmeyi mi kastediyoruz? “Ben haklıyım, çünkü ben bilirim”, “ben kimseye hesap vermem”, “yaptıysam ne olmuş” ve “rutin dışına çıkmak gerekti” söylemleri ile hareket eden ve bunun da doğruluğuna inanmış bir yönetici kadrosunun olduğu bir ülkede ancak daha katılımcı bir sivil inisiyatif ile etik değerlerimizi yeniden düzenleyebiliriz. Merkezi yönetimden yerel yönetim modellerine geçişle, sivil topluma ve sivil inisiyatife dönüş mümkün olabilecektir.
Kaynak paylaşımını düzenleyen bir merkezi yönetimde şeffaflığın artması ve patronaj ilişkilerinin asgariye indirilmesi için devlet ve kamu sektörünün yapısı tekrar gözden geçirilmelidir. Öbür türlü rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlük şu anda içinde bulunduğumuz sistem tarafından zaten kabul edilmiş olduğundan yok edilmesi mümkün olmayabilir. O zaman daha katılımcı ve takipçi bir yaklaşım ve sivil inisiyatif ile mesleki, sektörel ve kişisel etik değerlerimiz konusunda biran evvel bir fikir birliğine varmamız gerekmektedir. Yoksa kimlik arayışımız bizleri ve ülkemizi yanlış noktalara taşıyabilir. 21.yüzyılı hiçbir zaman yakalayamayabiliriz.
Yazımı kısa bir “Temel” fıkram ile bitirmek istiyorum. Bu fıkranın bizle batı arasındaki temel etik farklılığını yakaladığını düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Amerika’da, yeni bir uzay seyahatine gidecek üç gönüllü aranıyormuş. Gidişi olup da, dönüşü şüpheli olan bu yolculuğa üç kişi talip olmuş.
İlki olan Amerikalı mühendise sormuşlar ne istediğini. O da 1 milyon dolar istediğini ve bunu da NASA’ya, ileriye dönük yapacağı çalışmaları için bağışlamak istediğini söylemiş. İkinci gönüllü olan Alman doktor, 2 milyon dolar talep etmiş ve bunun 1 milyonunu tıbba bağışlayacağını, diğer bir milyonun da ailesinin güvencesi için kullanacağını söylemiş. Sonunda bizim Temel’e gelinmiş. Temel 3 milyon dolar talep etmiş. Sebebi sorulunca bunun 1 milyonunu kendine alacağını, 1 milyonunu Amerika’ya rüşvet olarak vereceğini, geriye kalan bir milyonu ile mühendisi uzaya yollayabileceğini söylemiş!


ALİ MİDİLLİLİ: “GOVERNANCE IN SEARCH OF AN IDENTITY”
The concept of “Corporate Social Responsibility” which arose from the private sector in the USA during the 1970s, has gradually evolved to constitute the “Corporate Governance” concept in 2000s. Organizations such as the OECD, World Bank and EU have started to adopt the principles pertaining to this concept and arguments have been initiated on how these principles would be applied in the private and public sectors.
As a consequence of Turkey’s becoming an applicant country, EU has set forth its expectations from Turkey on the issue and thus Turkey has gone into a complicated search of identity on issues such as “do we belong to the east or to the west?”, “Are we nationalist or global?”, “Are we secular or not?”, ”Are we rich or poor?” .
In fact, this search need not be so complicated. We are headed towards a global role and must therefore accept the responsibilities involved.
Until we agree on what our ethical values should be, what sacrifices are we going to have to make in order to reach the values of USA or EU ?
As the transition from central government to local governments advances, the move to civil society and civil initiative will be possible. The structure of the state and the public sector must be rescrutinized in order to minimize the patronized relationships and to increase the transparency of the central government which regulates the distribution of resources.
We need to reach a consensus on our occupational, sectoral and personal values through civil initiative. Otherwise our search for an identity may drag us to areas where we can never catch up with 21st Century.

MEDYATEXT
Elegans'a mail