İĞNE - BEDİİ OKYAY



FAKİRLİK

Türkiye'de ekonomik ve sosyal sorunların ana nedeni FAKİRLİK'tir. Kişi başı milli geliri 3.000 dolar civarında olan ve üstüne üstlük gelir dağılımında uçurumlar olan bir ülkede sosyal patlamaların olmaması mucizedir.
Fakir ülkelerin insanlarının mutsuzlukları yüzlerinden okunur, gençlerinin ileriye dönük hiçbir umutları kalmaz, sonuçta ülke giderek ekonomik ve sosyal problemler yumağı haline gelir, bankaları batar, ticari borçları ödenemez hale gelir.
Fakir toplumlarda sorunlar yerine göre mülk sahibi-kiracı anlaşmazlıklarından, baba-oğul kavgalarına kadar geniş bir yelpazede kendini gösterir.
Devletin fakir olduğu bir ülkede üç-beş para sahibinin zenginliği, hiçbir göstergeye olumlu yansımaz, aksine para sahiplerinin bir bölümü hazımsız ise bu durum sosyal sorunlara çanak tutar. Türkiye fakir bir ülkedir, dolayısıyla bu ülkede yaşayan insanlar da fakirdir. Ancak sorunun büyüğü, ne devlet ne de millet fakir gibi yaşamamakta, tam tersi başta devlet olmak üzere toplumun büyük bölümü borçlanarak gelir düzeyinin çok üzerinde tüketmektedirler. Görsel dünyanın sunduğu yapay hayatlar herkesin iştahını kabartmakta, halk serbest pazar ekonomisi yöntemleri ile hızla tüketim toplumu haline gelmekte, geliri müsait olsun olmasın insanlar herşeye sahip olmak istemektedirler. Ancak kimse buna hakkının olup olmadığını sorgulamamakta dahası bunun bedelini ödemeye de yanaşmamaktadır. Elde edemedikleri için de genellikle başkalarını, çoğu kez de devleti sorumlu tutmaktadırlar.
Bu ülkede birileri doğruları söylemelidir. İnsanlara ÜRETMEDEN TÜKETME hakları olmadıkları bütün açıklığıyla anlatılmalıdır, devlete gelirinden bir lira fazla harcayamayacağı söylenmelidir.
Dünyada artık gelinen noktada üretmenin anlamı teknoloji üretmektir, ürettiğini dışarıya satabilmek, kar edebilmektir. Üretmeden tüketebilmenin tek yolu borç almaktır. 1980'li yılların başlarında 15 milyar dolar civarında olan dış borcumuz 100 milyar dolar mertebesindedir. Bu süre zarfında alınan borcun büyük bölümü üretken yatırımlar yerine devletin bütçe açıklarının kapatılmasında ve milletin tüketim taleplerinin finansmanında kullanılmıştır.
Üretmeden tüketmeye devam etmek istiyorsak, marketlerimizde ithal kedi köpek maması eksik olmasın, bizler de zengin ülke insanları gibi her istediğimizi istediğimiz an bulalım istiyorsak, halk dalkavukluğu yapan politikacılarımıza sahip çıkıp, onları iktidarda tutup, ülkeye devamlı borç bulmaya teşvik etmemiz gerekiyor.
Alınan borçları da bizlerin mutluluğu bozulmasın diye gelecek nesillerimize ciro etmeninyollarını yine bizlerin bulması gerekiyor.
Bütün bunların devamı için de tabii ki bizlere borç verecek yiğitlerin bulunması gerekiyor.
Ama sonuçta deniz yavaş yavaş bitmekte, borçlanma imkanlarının sınırlarına yaklaşılmaktadır.
Türkiye artık karar vermelidir, bu yaşamı devam ettirmek istiyorsa ÜRETMELİ, üretemiyorsa da TÜKETMEMELİDİR.

# # # # # # # #