MAVİ YOL - Dr. CAN FUAT GÜRLESEL



2001 HAZİRAN AYINA KADAR RAHATIZ, YA SONRA

Üç yıllık enflasyonla mücadele programı birbiri ile uyumlu ve tamamlayıcı para, kur, maliye politikaları ile yapısal reform tedbirlerini içeriyor. Bu dört sacayağında bir eksik programın bozulmasına, hedeflerden uzaklaşılmasına ve hatta krizlere yol açabiliyor.

1. Siyasiler, para kur ve maliye politikaları iyi işliyor diyerek yapısal reformları geciktirme bedelinin ne kadar pahalı olduğunu gördüler.
Programın artık 2002 sonuna kadar geciktirmeye ve oyalamaya tahammülü yok.
Muhtemelen Hükümet IMF ve Dünya Bankası'ndan gelecek 15 milyar dolar tutarında mali yardımın sorumluluğunu yerine getirmek için çok daha uyumlu, hızlı ve etkin çalışmak zorunda kalacak.

2. Para ve kur politikasında Merkez Bankası yarı para kurulu gibi çalışıyor. Döviz girişi karşılığı piyasaya TL likidite veriliyor. Bu açıdan programın başarısı döviz girişi ile doğru orantılı. Program her altı aylık dönemler itibariyle döviz girişini temin edecek yapısal reformları içeriyor. Yapısal reformlar para ve kur politikalarının çalışmasının da sigortası.

3. 2000 yılının ilk altı ayında; kamunun yurtdışına tahvil ihracı ile döviz, Hazine'nin itfalarının yüzde 70'i oranında yeniden borçlanması ile ise TL likiditesi yaratılması planı başarıya ulaştı. Hazine ortalama bileşik yüzde 35 oranından borçlandı.

4. Yılın ikinci altı ayında ise döviz ve TL likiditesini yaratacak unsurlar Türk Telekom ile THY'nin özelleştirilmesi, GSM satışı, enerji dağıtım ihaleleri ile Fon'daki bankaların satışı gibi yapısal reformlar idi. Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Bu nedenle yılın ikinci yarısında Ağustos ayından itibaren (Hazine'nin son yüklü geri ödemesi ardından) likidite yaratacak hiç bir araç kalmadı. Bunun üzerine Eylül ayından itibaren faiz oranları artmaya başladı. İlk altı ayda yaratılan likiditenin tüketim ve ithalatı artırması ile cari işlemler açığının kaygı verici boyutlara ulaşması karşısında Merkez Bankası da aynı dönemde piyasada likiditeyi daraltmayı tercih etti.

5. Bankalar, Ağustos ayından itibaren yıllık bileşik yüzde 35 getirisi olan Hazine Bonosu portföyleri ile ortalama yüzde 45 oranlarında getirisi olan tüketici kredisi yatırımlarını artan faiz oranlı repo, mevduat ve bankalar arası para piyasası kaynakları ile finanse etmeye başlayınca, Hazine Bonosu portföyü yüksek olan bankalar önce önemli ölçüde zarar etmeye ardından da likidite sıkışıklığına girmeye başladılar. Ve piyasalarda yaşanan likidite krizi tetiklenmiş oldu. Piyasalardan çekilen 7 milyar dolar para ve kur politikasının tam tersine çalışması ile bu kez piyasadan aynı miktarda TL çekilmesine yol açtı ve likidite krizi hem döviz hemde TL piyasalarında kısa sürede genişledi.

SONUÇ; Programın çekirdeğini döviz kurunun çıpa olarak kullanılması ile Merkez Bankası'na döviz girişinin sağlanması oluşturuyor. Likidite krizi IMF'den gelecek ek rezerv kaynakları ile aşılacak. Ancak bu döviz kaynağı bir borç. 2001'in ilk yarısında yapısal reformlar ile de önemli döviz girişi sağlanacak ve döviz rezervi artacak. Programda kritik dönemeç ise Merkez Bankası'nın aktif para ve esnek kur sistemine geçeceği 2001 Temmuz ayından itibaren döviz girişinin nasıl sağlanacağı noktasında. Borçlanma ve özelleştirme artık döviz girişi için kaynak olmaktan çıkacaklar. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile döviz kazandırıcı mal ve hizmetler iki alternatif. Şimdiden bu iki alternatif için uygun ortamın ve teşviklerin hazırlanması şart gözüküyor.




# # # # # # # #