Dr. CAN PAKER
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Başkanı
President of Turkish Foundation of Economic and Social Studies (TESEV)


Yolsuzluğa Karşı Etkin Bir Mücadele Yürütmeyi Benimseyen Bir Çağdaş Demokrasi Örneği Yoktur...

Türkiye artık Avrupa Birliği adaylık süreci içinde olan bir ülkedir. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), başka bütün aday ülkelerle birlikte Türkiye'nin de AB ortaklığının gerektirdiği tüm yükümlülükleri bir an önce yerine getirmesinin bir zorunluluk olduğu görüşündedir.

Yolsuzlukla mücadele bu yükümlülüklerin en önemlilerinden biridir. Öte yandan Türkiye'nin gündeminde de halen sıcaklığını koruyan ve kamu vicdanını zorlayan bir konu olarakkarşımızda durmaktadır.
Son yıllarda, Türkiye'de büyük bir dönüşüm ihtiyacına açıkça işaret eden; örneğin Susurluk gibi son derece çarpıcı olaylar yaşadık. Ne var ki, böylesine zorlayıcı olaylara rağmen köklü bir değişim yönünde somut adımlar atılmadı. Her yeni olayın bir öncekini unutturduğuna, herhangi bir iz bırakmadan adeta önümüzden akıp gittiğine hepbirlikte tanık olduk. Yavaş yavaş toplumsal hafızamızı kaybetmekte olduğumuza dair yaygın bir kanı oluşmaya başlamıştı. Benim kişisel izlenimim de bu yöndeydi.
Şimdi bu kısır döngünün kırıldığına işaret eden umut verici yeni gelişmelerden söz etmek istiyorum. Türkiye'nin farklı kesimlerinin bazı temel konularda ortak bir gündemde buluşmaya başladığını ve bazı çevrelerin yılmadan, kararlılıkla, ısrarla bu gündemin takipçisiolduğunu görüyoruz. Bu temel konular, AB uyum çalışmaları ve ekonomik istikrar programıdır.
Yolsuzlukla mücadele, ya da biraz açarak söylersek, ihale yolsuzlukları, banka yolsuzlukları, rüşvet, zimmet, adam kayırma sorunu ülkemizin gündeminde çok önemli bir yer tutup takip ediliyor. Biraz geriye bakarsak, Ekim ayının başında TBMM'nin açılış töreninde Cumhurbaşkanımızın konuşmasının ağırlıkla "yolsuzluk" konusuna ayrıldığını hatırlayacaksınız. İçişleri Bakanı Sadettin TANTAN, göreve başladığı günden beri yolsuzluk ve yozlaşmanın takipçisi oldu. Kasırga Operasyonları, Paraşüt Operasyonları, Balina ve Egebank Operasyonları birbirini izledi. Ardarda gün ışığına çıkan yolsuzluk olayları Türkiye kamuoyunda bir umut ve beklenti yarattı. Basınımız ve sivil toplum kuruluşlarımız da, yozlaşma ve yolsuzluk konusunu hassasiyetle takip etmektedir.
Bütün bunlardan benim çıkardığım anlam, Türkiye'nin yolsuzlukla mücadeleye hazır olduğudur.
Yolsuzluğa karşı etkin bir mücadele yürütmeyi benimsemeyen bir çağdaş demokrasi örneği yoktur. Yolsuzlukla mücadele bugün dünyanın tüm demokratik ülkelerinin üzerinde anlaşmaya vardığı bir ortak paydadır. Bununla birlikte dünyamızda yolsuzluk sorunundantümüyle arınmış bir ülke de yoktur.
Çok yakın geçmişte, Fransa ve Almanya'da siyasi düzeyde yolsuzluk dosyaları ortaya çıkarılmış, daha çarpıcı olarak Avrupa Parlamentosu'nda da üst düzey yönetim yolsuzluk iddiaları karşısında istifa etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bütün bunlar, yolsuzlukla mücadelenin sınırlar ötesi bilgi alışverişini, işbirliğini ve deneyim aktarımını zorunlu kılan, çokgeniş kapsamlı ve uzun soluklu bir süreç olduğuna işaret ediyor. Önemli olan hangi ülkelerin daha fazla yolsuzluk içine battığı değil hangi ülkelerin yolsuzluğa karşı mücadeledeen etkili yöntemleri uyguladığı ve yolsuzluğun etkilerinden en az zarar gördüğüdür. Uluslararası Saydamlık Örgütü'nün çok özlü bir biçimde ifade ettiği gibi, yolsuzlukla mücadele programlarının amacı "yolsuzluğu, yüksek riskli düşük getirili bir davranış" haline getirecek sistemlerin toplumlarda yerleşmesini sağlamak olmalıdır. Kuşkusuz, hesap verme veyurttaş katılımı mekanizmaları iyi işleyen, saydam ve güçlü demokrasilerde yolsuzluklamücadele daha etkili olmakta ve hızla sonuç vermektedir.
Hükümetler ve devletlerin yanısıra, yolsuzlukla mücadele, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, International Transparency gibi uluslar üstü kuruluşların ve yerel sivil toplum örgütlerinin de önemle takip ettikleri bir konudur.
Bunun nedeni günümüzde, yolsuzlukla mücadelenin, etik bir konu olmanın da ötesinde doğrudan ülkelerin ekonomik kalkınmasını ve yoksulluğun giderilmesini ilgilendiren temelsüreçlerden biri olmasıdır. Günümüzde, hızla büyüyen bir ekonomiye sahip olmak küresel bütünleşme açısından yeterli koşul değildir. "Hızla büyüyen bir ekonominin" aynı zamanda "güven veren ekonomi" olması şartı aranmaktıdır. Bir ülkede yolsuzlukla mücadelenin hangi aşamada olduğu kriteri işte bu noktada devreye girmektedir . Yolsuzluğun kemirdiği bir ülkenin güvenli ve sağlam bir ekonomi yaratmayacağı açıkça ortaya çıkmıştır. Yabancı sermayenin de, büyüyen ekonomiden çok sağlam ve güvenli bir ekonomiyi tercih etmesi doğaldır. Küreselleşme çağının daha en başında karşılaştığımız Asya Krizi'nden çıkan ders budur. Bilindiği gibi Asya Krizi'nin temelinde "yolsuzluk" sorununun yattığı teşhis edilmiştir.
TESEV, Avrupa Birliği adaylık süreci içinde olan Türkiye'nin "yolsuzlukla mücadele" de nerede durduğunu ortaya koymayı amaçlayan bir çalışma başlatmıştır. Başka bütün adayülkeler gibi Türkiye'nin de bu konuda üstüne düşeni bir an önce yapması bir zorunluluktur. Türkiye'nin, yolsuzlukla mücadele programlarını uygulayabilmesi için somut ve nesnelbilgilere ihtiyacı vardır. Kamu görevlileri, iş ve siyaset çevreleri, yerel yönetimler ve vatandaşlar ayrı ayrı mercek altına alınarak Türkiye'nin yolsuzluk haritasını ortaya çıkaracak olan bu araştırmamız başarıyla tamamlandığı zaman Türkiye'de çok önemli bir boşluğun tamamlanmış olacağı inancını taşıyorum.
Bugün başlattığımız araştırmanın devlet memurlarını içeren bölümünde kamu görevlileriile çalışabilmek için gerekli koşulların sağlanması konusunda TESEV ile İçişleri Bakanlığı arasında bir protokol imzalanarak basın aracılığıyla kamuoyuna duyurulmuştur. Bu protokol Türkiye'de devlet ve sivil toplumun ortak projelere imza atmasının önemli örneklerinden birisidir.
TESEV'in her toplantısında demokrasinin ayrılmaz parçasının sivil toplum olduğunu vurguladım. Yozlaşma, yolsuzluk araştırmasına başlarken bu noktanın altını bir kez daha çizmek istiyorum. Yolsuzlukla mücadele, başka bütün büyük reformlar gibi tek başına devlet tarafından yürütülerek başarıya ulaşamaz. Devletlerin iyi yönetme kapisatesinin geliştirilmesi artık devletin yetkilerinin genişletilmesiyle ve yukarıdan aşağıya zorladığı programlarla değil, bu yetkilerin paylaşımı ile ya da yerinden yönetim ile mümkün olabiliyor. Küreselleşmenin yarattığı sorunlara önerilen çözüm de, sorunların merkezde değil yerinde çözülmesidir. Batı demokrasilerinde bu işlevler, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri tarafından yerine getirilmektedir.
Türkiye'de de yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin salt şikayet ve protestoya yönelik yaklaşımlarını terk ederek daha çok sorumluluk üstlenme kapasitesine ulaştığı, geçen yılyaşadığımız depremden sonra ortaya çıkan çok sayıda proje ve yaşanan felaket sırasında gösterilen sivil dayanışma ile kanıtlanmıştır.
Yolsuzlukla mücadele programlarının Türkiye'de hızla başarıya ulaşacağına dair inancımın temelinde yatan gerçek budur.

Dr. CAN PAKER: "NO MODERN DEMOCRACY EXISTS WITHOUT AN EFFECTIVE FIGHT AGAINST CORRUPTION"

TESEV is of the opinion that fulfilling all the requirements of its EU membership is a must for Turkey.
Fighting corruption is one of the most important of these requirements.
Recently, we have experienced striking events, like Susurluk, which clearly indicated the need for a big transformation. No concrete steps were taken, however_. We all witnessed how each event slipped by without leaving a single trace.
Now some encouraging new developments indicate that this vicious circle is about to bebroken. We see some determined circles doggedly pursuing these issues.
The deduction that I make from all this is that Turkey is ready to fight corruption.
Corruption is also closely monitored by international organisations like the EU, the World Bank and International Transparency and by local NGOs.
TESEV has started a process, which aims to demonstrate where Turkey stands in the "fight against corruption".
We signed a protocol with the Ministry of Interior Affairs to cooperate with civil servants in our research. This protocol constitutes an important example of cooperation between the state and the civil society.
The remedy suggested for globalisation problems is to provide local solutions rather than central ones. In Western democracies, such operations are executed by local administrations and the NGO's.
The fact that Turkey has reached the stage where citizens and the NGOs have begun assuming responsibilities was demonstrated by the civil solidarity displayed during the recent earthquake.

# # # # # # # #