Prof. Dr. ASAF SAVAŞ AKAD
BİLGİ Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi
Instructor at the Faculty of Economics at the Bilgi University


Enflasyonla Mücadelenin Neresindeyiz?

Enflasyonla mücadele konusuna girmeden önce, Türkiye ekonomisinin yapısı üzerinde durmak istiyorum. 65 milyon nüfusumuz var. Bunun 20 milyonu üretici nüfus; 2-2,5 milyon kadar da üretici gibi, çalışır gibi yapan işsiz dediklerimiz var. 20 milyonun 9 milyonu tarım kesiminde, 11 milyonu üretiyor ki devlet memurları da buna dahil. Yani çok parçalı vehomojen olmayan bir ekonomimiz var. 200 milyar dolar olan milli geliri nüfusun onda birini oluşturuyor. Ankara'yı da finanse eden bu kesim, Türkiye'nin geleceğidir.

Gümrük Birliği'ne uyum sağlayabilmiş, sofistike bir ekonomi olan Türkiye ekonomisi içinenflasyon olmaması gereken bir kazadır. Şimdi enflasyon sorununu anlamak için çeşitli faktörleri gözden geçirelim:
  • Döviz: Türk halkının bir döviz korkusu vardır. Bu büyük oranda geçmişe dayalı, eski olayların yarattığı psikolojik bir durumdur. Son 20 yılda eğer bir başarı varsa o da dövizdedir. Şu anda 40 milyar dolarlık (yani milli gelirimizin %20'si) dövizimiz var. ABD'nin döviz rezervi 60 milyar çıkmaktadır. Aslında Türk ekonomisinin önemli bir sorunu da yeterince ithalat yapmamasıdır.
  • Devlet: Enflasyon ve yüksek faizin sebebi olarak hep devletin açığı suçlanmıştır. Ancak rakamlara göre Türkiye'de kamu açığı küçüktür. Buna karşılık devletin gelir kazanmasıçok sorunludur, örneğin vergiyi haksız toplar, kaçırtır, eşit gelirden eşit vergi almaz, vergiyi toplarken de ekonomiyi zorlar. Ayrıca topladığı vergiyi kötü harcar, parayı eğitime değil, erken emekliliğe, sağlığa değil banka soygununa, yola-iletişime değil silaha kullanır. Üstelik bütün bunları vatandaştan gizler. Allahtan IMF var, onun sayesinde rakamları öğreniyoruz. O halde Türkiye'nin kamu harcaması sorunu vardır, kamu açığı sorunu yoktur.
  • Tasarruf: Türkiye'de bir diğer yanılgı da dış kaynak olmazsa Türkiye'nin kalkınamayacağıdır. Halbuki 1994-1999 rakamları incelendiğinde tasarruf oranı %28'e çıkıyor ve yatırımlarda dış kaynağın payı sadece %1,5. O halde Türkiye ekonomisi çok ilginç bir manzara oluşturuyor. Kamu açığı düşük ama enflasyon yüksek, tasarruf oranı yüksek ama faiz de yüksek, döviz var ama sürekli devalüasyon gerekiyor. İşte bu şizofrenik durumdan sorumlu olan Türk Lirasıdır. Çünkü Türk Lirasının hiçbir kıymeti yoktur. Türk halkı tasarrufunu döviz (dolar) olarak tutmaktadır. Liraya hiç güvenmemektedir. Türkiye'nin esas sorunu parasının para olmamasıdır, ben TL'ye dandik para diyorum. Vatandaş sadece paraya değil devlete de güvenmemekte; her an devalüasyon olabileceği, ya da enflasyonunhızlanabileceğine inanmaktadır.
    Burada enflasyon sorununa milletçe kişisel çözümler üretmemiz üzerinde durmak istiyorum. Halbuki enflasyon müşterek bir sorundur ve hep birlikte çözüm üretmeyi gerektirir. Şehirdeki su sorunundan farklı değildir. Su sıkıntısı başladığında büyük depo yaptırıp hidrofor taktırırız. Böylece bir süre için sorundan etkilenmeyiz. Ancak herkes bu çözüme yönelince su yine yetersiz olur ve baraj için para vermek zorunda kalırız; üstelik hidrofor vedepo için önemli oranda kaynağı da kullanmış oluruz. Enflasyona benzer şekilde yaklaşmamıza yol açan 3 ana neden var:

    1) Her koyun kendi bacağından asılır gibi bireysel çözümleri destekleyen pek çok atasözümüz var. Bu nedenle insanlar ben paramı dövize yatırırım, enflasyondan etkilenmem diye düşündü.
    2) Devlete, yöneticilere güvenimiz az.
    3) Geçmişte yaşadığımız acı tecrübeler var. Bu nedenlerle, insanlar parasını TL'de tutmak için çok yüksek faizler ister hale geldi. Yani TL dünyada benzeri görülmedik özel bir durumla karşı karşıya kaldı. TL'ye sürekli kendi vatandaşlarından kaynaklanan bir saldırıoldu. Yani Türkiye'de 65 milyon George SOROS var! Bu nedenle en ufak bir söylentidedahi TL'den kaçıp dövize dönen bir millet var. İşte bu, Türkiye'yi fasit daire içine soktu. Herhangi bir olayla faizler yükseliyordu, talep azalıyordu, milli gelir azalıyordu, vergi geliridüşüyordu, açık artıyordu, sinirler daha da geriliyordu, faizler daha da yükseliyordu. Devletin vergi geliri düşünce, faizler yükseliyor mecburen KİT zamları yapılıyordu, enflasyonartıyordu, devalüasyon artıyordu, faiz yine artıyordu. 1998 ve 1999'da ekonomi küçülmesine rağmen devalüasyon da, faiz de, enflasyon da yüksekti. Aslında sorun hep para ile ilgiliydi. Güvenilir parası olmayan çağdaş bir ekonominin yürümesi mümkün değildir. İşteenflasyonu düşürme programını mutlaka gerekli kılan ekonominin içine girdiği bu fasit dairedir. Nihayet siyasetçiler de bunun gerekliliğini anladılar.

    Şu anda uygulanan programın birbirinden ayrı 2 temel amacı vardır:

    1) Dandik paradan kaynaklanan enflasyon sorununu çözmek.
    2) Türkiye'nin diğer yapısal sorunlarını çözmek.

    IMF; iki sorunu bir pakette çözmeye çalışıyor:

    1) Enflasyonun düşürülmesi; Kamu açığı ciddi bir sorun değilse, enflasyon bir kere düşürülürse bir daha olmayacak demektir.
    2) Yapısal sorunların çözümünde ise o kadar iyimser olamıyorum. Ancak bazı işaretler bana bu ekonomik programın öncekilerden farklı şekilde başarılı olacağını düşündürtüyor.

    Bunlar Abdullah ÖCALAN'ın yakalanması, AB'ne tam üyelik süreci, Galatasaray'ın Avrupa Kupaları'ndaki başarısı, Cumhurbaşkanı seçimidir.


    Prof. Dr. ASAF SAVAŞ AKAT: "WHERE DO WE STAND IN THE FIGHT AGAINST INFLATION"

    Of the 20 million economically productive people living in Turkey, 9 million work in the agricultural sector, which leaves us with 11 million who represent the future of Turkey.
    Inflation is an accident within the sophisticated Turkish economy. In order to understandit, let's view various factors which play a role:
  • Foreign Exchange: The Turkish public has a psychological fear of foreign exchange_Turkey's present foreign exchange reserves stand at $40 billion_ So, what the Turkish economy really needs is to increase its level of imports.
  • The State: Public deficit has always been accused of causing inflation and high interest rates_ In fact, Turkey's problem is public spending, not public deficit.
  • Savings: Another misconception is that Turkey cannot develop in the absence of foreign funds, whereas the figures from 1994-1999 show that the share of foreign sources in investments is just 1.5%_ This schizoid situation is based in the citizens' lack of confidence in the Turkish Lira_
    The politicians, finally realizing all this, are now implementing a program with two basic targets :

    1. To fight inflation,
    2. To solve other structural problems.

    The IMF is trying to solve both problems within the same package :

    1. If public deficit does not present a serious problem, then, once inflation is forced down, it will stay down.
    2. As to structural problems, I am not as optimistic. Some signs, however, lead me to think that this time the program might succeed: Abdullah ÖCALAN's capture, the full candidacy to the EU, Galatasary's success, and the presidential elections.


  • # # # # # # # #