BAHADIR KALEAĞASI
AB Nezdinde TÜSİAD ve TİSK Temsilcisi
TUSIAD AND TISK Reprenetative at the EU


AB'ye Uyumda İcraat Zamanı

AB Komisyonu tarafından AB Bakanlar Konseyi'ne önerilen "Türkiye İçin Katılım Ortaklığı Belgesi", bundan önce diğer aday ülkeler için olduğu gibi, Türkiye'nin AB üyeliği sürecikonusunda da genel hedefleri ve öncelik sıralamasını belirliyor.

Diğer aday ülkeler gibi tam üyelik müzakerelerini başlatabilmemiz açısından ön koşul olan siyasi kıstaslar konusunda Katılım Ortaklığı Belgesi, evrensel insan hakları ilkelerini ve AB'deki ortak demokratik standartları tanımlıyor ve Türkiye'nin bu ilke ve standartlara uyum sağlamasını istiyor. AB'nin bu konudaki yaklaşımı Türkiye'nin bugünkü üniter devlet yapısı, anayasal düzeni ve yurttaşlık kavramı sınırları içindeler. Reform taleplerinin odak noktasını yasal düzenimizdeki bireysel özgürlüklerin ve kültürel kimliklerin ifadesini yasaklayıcı mevcut yasal düzenlemeler oluşturuyor.
Aslında bunda şaşırtıcı bir şey yok. AB içinden çeşitli kesimler Türkiye'ye karşı eleştirilerinde çok ileri gidebilirler. Fakat resmi bir belgede, AB kendi içindeki anlayış ve uygulamafarklılıklarını da dikkate alarak asgari müşterekler temelinde bir yaklaşım sergilemek zorunda. Bu noktada örneğin 'anayasa dayanaklı kolektif bir statü' gerektiren İsveç'in bakışaçısı değil, 'bireysel haklar, eğitim ve kültürel ifade özgürlükleri' ile sınırlı Fransız yaklaşımı geçerli oluyor.
Katılım Ortaklığı ile AB kapılarının Türkiye'ye açık olup olmadığı sorusu artık gerilerde kaldı, adaylık sürecinin işleyişinin ön planda olduğu yeni bir dönem başladı. Bu yenidönemde her iki tarafa da önemli sorumluluklar düşüyor.
Her şeyden önce AB'ye karşı olan politikamızda bazı taleplerimizi sistematikleştirmek ve sonuç beklemek hakkımız var. Bunların başında AB'nin Avrupa'nın geleceği söyleminde Türkiye'ye istinasız aday ülke olarak yer vermesi ve uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye'nin Katılım Ortaklığı'nın arkasında durması gerekiyor. Diğer önemli bir yöntemsel beklentimiz, adaylık sürecinde AB'nin Türkiye'ye karşı politikalarında yapıcı ve çözüme yönelik olması ve AB kamuoyunun Türkiye hakkında yanlış bilgilendirici girişimlere karşı tavır almasıdır.
Mali işbirliği konusunda AB taahhütlerini istinasız yerine getirmeli ve 2000 için öngörülen 189 milyon EURO tutarının üzerinde, Katılım Ortaklığı'nın hedeflerine uygun bir seviyeye çıkarmalıdır. Mali işbirliği fonlarının tamamı AB'ye uyum sürecine yönelik ve toplumundeğişik kesimlerini ilgilendiren projelere ayrılmalı ve yarısını doğrudan Hazine'ye aktarma uygulaması önümüzdeki yıllarda tekrarlamamalıdır.
Türkiye açısından ise, Katılım Ortaklığı'nın başarısı için belirleyici etkenleri şöyle sıralayabiliriz
  • Partiler üstü uzlaşma ve siyasi kararlılık
  • Hızlı ve etkin icraat
  • Topluma karşı saydamlık ve hesap verebilirlik
  • Sivil toplumsal katılım
    AB'nin Lüksemburg kararları sonucunda, Türkiye uluslararası siyasi ve ekonomik ortamda hedefini kaybetmiş ve perspektifleri belirsiz bir ülke olmanın zararlarıyla mağdur olmuştu. Helsinki kararları ve doğal uzantısı Katılım Ortaklığı ile birlikte artık Türkiye açısından yeni bir risk gündemde: belirlediği hedefleri doğrultusunda ilerleyemeyen ülke durumuna gelmek. Bu nedenle 2001 yıllında Türkiye'nin siyasi ve ekonomik reformları gerçekleştirmekteki başarısı yalnızca AB ile ilişkileri değil, genel anlamda uluslararası düzendeki gücünü ve saygınlığını belirleyecek.

    BAHADIR KALEAĞASI: "TIME FOR ACTION IN ADAPTING TO THE EU"

    The Accession Partnership Document for Turkey lists the general targets and priorities in Turkey's EU membership procedure.
    Like other candidate countries, Turkey has to adapt to the principles of universal humanrights and the EU democratic standards outlined by this document before discussions for full membership can start.
    Certain circles within the EU might go too far in their criticism of Turkey, but in the official document, the EU has to allow for the differences of understanding and application within.
    The question of whether the EU doors are open to Turkey was invalidated by the Accession Partnership. Now both sides must face grave responsibilities in this new period.
    Above all, we have the right to systemise some of our demands of our EU policy and toexpect results. That the EU should stand behind Turkey's accession partnership before international public opinion heads the list. Another one of our expectations is that the EUshould be constructive in its Turkish policy.
    As to financial cooperation, the EU should unexceptionally fulfil all its obligations, and also increase the 189 million Euros foreseen for the year 2000 to a level compatible with Accession Partnership targets.
    As for determining factors in Turkey's success as an accession partner, they are:
  • Supra-party compromise and political determination
  • Rapid and effective execution
  • Transparency and accountability to the public
  • Civil society participation

    Turkey's success in achieving political end economic reform will not determine the nature of its relations with the EU only, but also its general power and respectability in the world.

  • # # # # # # # #