Prof. Dr. OĞUZ OYAN
Türk Sosyal Bilimler Derneği Başkanı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi
President of the Turkish Association of Social Sciences Instructor at the family of Social Sciences at the Ankara University


Türkiye'yi 3 Yıl İçerisinde Yeni Bir Kırsal Göç Dalgası Bekleyebilir

Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD ) konferansına katılan Prof. Dr. Oğuz OYAN IMF politikalarının Türkiye ekonomisine etkilerini değerlendirdi. TÜGİAD Genel Merkezi'nde 23 Ocak 2001'de düzenlenen konferansta uygulanan ekonomik politikalar ve hedeflerinin tutturulmasında karamsar bir tablo çizen OYAN, Türkiye ekonomisinin 1999 yılındaki gerçeklerinin IMF ile "stand-by" antlaşması yapmasını gerektirmediğini öne sürdü.

Prof. Dr. Oğuz OYAN, uygulanan bu tip programlar sayesinde önce tüketimde bir patlama yaşanacağını, sonra ticari ve cari açıkların artacağını, bunu da ekonominin giderek küçülmesinin izleyeceğini ileri sürdü.
Daha önce Tariş Genel Müdürlüğü ve Türk-İş Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevlerinde bulunan ve halen Türk Sosyal Bilimler Derneği Başkanlığı'nı yürüten A.Ü.S.B.F. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz OYAN; ülke ekonomisinin bu bütçeyle hizmet üretemez duruma geldiğini öne sürdü. Konferansta; IMF konusuna farklı bir bakış açısı getiren OYAN, Türkiye'nin uyguladığı bu programla bağımsız politik karar alma yeteneğini kaybettiği tezini savundu.: IMF'yle Stand By yapmak gerekmiyordu, IMF'in önerdiği döviz çıpası politikasıdır. Böylece Merkez Bankası Türk lirası arzını dolara bağlamış oldu. Bu uygulama Arjantin'deki uygulamanın örtülü biçimidir. Türkiye bu uygulamaya geçmeden önce IMF'in önerdiği para politikasının faizleri düşürüp düşüremeyeceğini ekonominin böyle bir şeye hazır olup olmadığını iyice araştırmalıydı. Bu tip anti-enflasyonist programlar ekonominin aşırı ısınması, cari işlem açıklarının fazla büyümesi halinde dış kaynak bulmak için yapılır. Çünkü amaç ekonomiyi soğutmak ve düzene sokmaktır. Ancak, 1999 yılında Türkiye'nin gerçekleri IMF'yle bir "stand by" antlaşması yapılmasını ve bu politikanın uygulanmasını gerektiriyor muydu? 1999 yılında ekonomide küçülme, ihracatta ise yalnızca %5'lik bir artış vardı. Yani ekonomide aşırı bir ısınma söz konusu değildi. 1990-1999 yılları arasındaki cari açık 14,5 milyon dolardı. Ancak son bir yılda cari açıklar ise tam tersine bu programla büyüdü. Türk lirasının değerinde ise %11'lik bir artış sağlandı."
Bu programın diğer isminin "Döviz Kuruna İstikrar Programı" olduğunu belirten Prof. Dr. OYAN, cari açıkların büyümesi halinde döviz ihtiyacının artacağını, bunun da iç ve dış yatırımları kötü etkileyeceğine dikkati çekti. Prof. Dr. OYAN sözlerini şöyle sürdürdü. "Milli gelire oranla %5'lik bir açık çok büyük bir orandır. Bu oran Türkiye'de bugüne kadar hiçbir zaman yaşanmamıştır. Ayrıca döviz kurunu önceden belirlediğiniz bu tür politikalarda ithalatı da kontrol edemezsiniz. Bu programın sosyal ufku yoktur. Çünkü odağında insan yoktur. 2001 yılında büyüme % 1 ya da 2 oranında gerçekleşebilir. %3'ün altındaki büyüme ise yeni işsizler yaratır. Maalesef Türkiye'de büyüme sermaye girişine odaklanmıştır. Bu program aynı zamanda fon tasfiyelerini de beraberinde getirmiştir.
Türkiye'yi 3 yıl içerisinde yeni bir kırsal göç dalgası bekleyebilir. IMF'in dayatmasıyla dış bankaların 19.3 milyar dolarlık alacağı da garanti altına alınmıştır. Türkiye IMF'ten aldığı krediyi %7.5 faizle alırken bu parayı dışarıda %3.5 faizle değerlendirmektedir. Bu da ekonomiye %4'lük ek bir maliyet getirmektedir.
Bu risklerin hepsi bize vergi olarak geri dönecektir." Hazinenin borçlanma faizini yükselttiğini ve cari açıkların kaynağının mutlaka bulunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr.OYAN, ithal mallara yönelimi engelleyecek dış ticaret rejiminin bir an önce getirilmesi üzerinde durdu.
Türk parasının kıymetinin korunması kanununun yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. OYAN, Türkiye ekonomisinin bu bütçe ile hizmet üretemez, önünü göremez duruma geldiğini öne sürdü. Türkiye'nin sağlık, eğitim yatırım gibi bütün ödeneklerinden kıstığını söyleyen OYAN, Avrupa Birliği'nde kamu harcamalarının milli gelireoranının %47 olduğunu, Türkiye'de ise bu oranın %37 olduğunu belirtti.
"Türkiye, AB'den Portekiz ve İspanya'nın aldığı kaynakları alamamıştır. Yürüttüğü butür teslimiyetçi politikalar nedeniyle AB'ye üçüncü dünya ülkelerinin verdiği tavizleri vermek zorunda kalmıştır. Bunun sorunları bu tür sonuçları tahmin etmeyen Dünya Bankası, IMF ve bu programa imza atan politikacılardır. Türkiye; Türkiye'den değil, Washington'danyönetiliyor. Türkiye bu programla bağımsız politik karar alma yeteneğini kaybetmiştir. 2001 hedeflerini de yeniden gözden geçirmek zorundadır. Hedeflenen %45'lik büyüme ile%10'luk enflasyon hedefinin tutturulması mümkün değildir. Ekonomik durgunlukta enflasyon düşürülür. Ancak 2001 için bütçede öngörülen açık daha da artacaktır ve enflasyon %30'lara çıkacaktır. Bu tür programların sonunda develüasyonla çıkılır. Türkiye, Temmuz ayında başlayacağı bant sistemiyle bu programdan develüasyonsuz çıkma savaşı verecektir.

Prof. Dr. OĞUZ OYAN:
"TURKEY CAN EXPECT A NEW WAVE OF RURAL MIGRATION WITHIN THE NEXT THREE YEARS"


At the TUGIAD (Turkish Association of Young Enterprisers) meeting on January the 23rd, Prof.Dr.Oğuz Oyan declared that it had been unnecessary for Turkey to sign a stand-by agreement with the IMF.
Oyan maintained that the consumption boom caused by such programs at first, were bound to result in a smaller economy. He said that this program had robbed Turkey ofits ability to make independent political decisions.
According to OYAN, the IMF suggestions should not have been accepted without first checking whether the economy was ready for the decreased interest rate that this program would entail. He said that the facts of the Turkish economy in 1999 did not indicate an over-heated economy that would require such an application. He added that such submissive policies made it impossible to control importation or to produce services. Stripped of the slightest focus on the human being, he further said, this program was therefore devoid of all social horizons.
With the 1-2% growth this program permits, Turkey faces further unemployment and a new wave of industrial immigration in three years, he maintained, and pointed out that the IMF loan would load the economy with an additional cost of 4%, to be financed bytaxes.
Dr. OYAN pointed out that compared to the 47% ratio of public spending over national product in the EU, Turkey had to contend with 37%, and predicted that the inflation rate would rise past 30% in 2001 and Turkey would have to fight hard to extricate its economy from this trap without resorting to devaluation.

# # # # # # # #