Dr. KAHRAMAN ARSLAN
T.C. Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi
Instructor, Haliç University


Yeni Krizlerle Karşılaşmamak İçin

Dünya Uluslar Topluluğunun şerefli bir üyesi olarak çağdaş ve demokratik bir yaşam düzeyine erişmeyi vazgeçilmez hedef olarak seçmiş bulunan Türk ulusu, son yıllarda nedenleri üzerinde tam da görüş birliğine varamadığı, dolayısıyla çözüm yolları üzerinde de birleşemediği, yaşamsal bunalımlar ve darboğazlara girmiş bulunmaktadır.
Ulusun ve ülkenin içinde bulunduğu durumun gerçekçi bir tespitinin yapılması, bunun iç ve dış nedenlerinin saptanması, bunların ulusça tartışılarak belli bir görüşte birleşilmesi sağlandığı takdirde Cumhuriyet tarihinin bu en büyük bunalımının atlatılması yönünde önemli bir adım atılmış olacaktır.
Yüce Atatürk'ün, siyasi bağımsızlığın ekonomik ve mali bağımsızlıkla tamamlanmadığı takdirde yetersiz kalacağı yönündeki uyarısını dikkate alarak güçlü bir ekonomik yapı oluşturulabilmesi ve ekonomimizin kendi gücü ile ayakta durabilmesi için bu üç temel koşulun yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir:
o Yeterli doğal kaynak
o Yeterli teknoloji
o Yeterli tasarruf
Türkiye son 50 yılda sanayileşme yolunda önemli adımlar atmış ve bugün birçok sanayi mamülünü ihraç edebilir duruma gelmiştir. Ancak henüz ekonomik yapımız ve devletimiz, çağdaş-gelişmiş ülkeler seviyesine erişmek için gerekli olan bünye değişikliğini tamamlayamamıştır. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanlardaki yapısal değişim projelerinin geciktirilmiş olması, Türkiye'yi bugün bir dönüm noktasına getirmiştir. Diğer taraftan, eksikliğini çektiğimiz sermaye ve teknolojinin yurtdışından kolayca sağlanabileceği, dış yardım ve borçlanma yollarının, yurtiçinde tasarrufların artırılması ve teknoloji üretilmesinden daha kolay olduğu birtakım iç ve dış odaklarca telkin edilmiş ve zaman zaman sağlanan bazı kolaylıklarla doğrulanmak istenmiştir. Bu uygulamalar sonucunda ülkemiz düşünce tarzı ve zihniyet olarak dışa bağımlı hale gelmiş ve dış yardım bulunamazsa Türkiye'nin varlığını ve gelişmesini sürdüremeyeceği inancı Türk halkına sinmiştir. Öyle ki dış kaynak sağlanamadığı takdirde ekonomi felç olacak, Türkiye iflasa sürüklenecektir. Türkiye ve Türk ulusu bu gidişi kader olarak görmemelidir. Türk halkı artık dıştan gelecek yardım ve desteklerin sorunlarımızı çözmeye yeterli olmayacağını anlamalı, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını ve ekonomik bağımsızlığını mümkün kılacak olanakları bağrında taşıdığının farkına varmalıdır.
Varılan noktada Türkiye'nin kaderi, sanayileşmeyi, üretimi ve ihracatı, hakim üretim biçimi haline getirecek sınıf ve güçlerin ittifakına ve ortak çabalarına bağlıdır. Ancak bu yolladır ki ekonomik gelişmenin temelini oluşturan ve atık duran emek, sermaye, doğal kaynaklar ile teknolojik birikim, gelişme ve kalkınma yönünde etkin biçimde kullanılabilir. Aynı olayın diğer bir yüzü, bundan böyle ülkemizin ürettiğinden fazlasını tüketme gibi bir lüksü sürdürme olanağının kalmadığıdır. Aksine, ülkemiz içine düştüğü zor durumdan çıkabilmek için bir dönem büyük sıkıntı ve fedakarlığı göze almak ve tüketimini kısarak tasarrufların ve yatırımların artırılarak kalkınmamızın yeniden başlatılmasına da olanak verecektir.
İçinde bulunduğumuz kriz, Türkiye'nin sanayileşme ve demokratikleşmesini kaçınılmaz, durdurulamaz ve başka alternatifi olmayan bir yol olarak gören ve gösterebilen bir strateji ile aşılabilir. Fırsatları da beraberinde getirdiği hep vurgulanan bu kriz ortamındaki iç ve dış gelişme olanakları, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlık mücadelesinde başarı ihtimalini çok artırmaktadır. Ülkemiz ve ulusumuzun geleceğini tehdit eden bu büyük krizin atlatılması ve tekrar yaşanmaması için, hazırlanacak yeni Ulusal Program, sahip olduğumuz kaynakları rasyonel şekilde kullanacak, dünyada ve ülkede gelişen şartların yarattığı olanakları değerlendirebilecek, temelinde gücünü kendine inanç ve güvençten alan bir mücadele ruhu içinde Türk ulusunun bağrından doğacak çözüm yolu olmalıdır. Bu yol, toplumdan bazı özveriler isteyecektir. Ama bu özveri, ülkeyi dışa bağımlı kılan üretim ve finansman yapılarını tümü ile değiştirecek bir ekonomik yapı oluşturmak için istenmelidir. Üretim ve rekabet gücümüzün hızla artırılması ana hedef olmalıdır. Bu hedefin gerçekleştirilmesinde kamu-özel ayrımının ikinci plana atılması ve bütün olanakların entegre bir şekilde seferber edilmesi şarttır. Şimdiye kadar Türkiye'nin dışa bağımlı olmasını arzulamış veya zorlamış olan dış çevreler, artık bu yolla Türkiye'nin sorunlarının çözülemeyeceğini, ortaya çıkan yükün kısa vadede artmayacağı varsayımları altında, ülkemizin kalkınması için gerekli ulusal tasarruf, eğitim, teknoloji, üretim ve ihracat hedefleri yeniden belirlenmeli ve ödünsüz savunulmalıdır. Ancak bu takdirde ulu önder Atatürk'ün "İstiklalitam" ilkesi gerçekleştirilmiş olacaktır.


Dr. KAHRAMAN
ARSLAN: "PREVENTING NEW CRISES"
In order to form a strong economic structure, Turkey's economy needs be based on three main pillars: sufficient natural resources, technology and savings. Although Turkey has covered a significant distance in industrialization in the past 50 years, its state and economic structures have not been able to complete their structural transformation. Turkey should realize the fact that it cannot depend on foreign aid and that it has all of resources it needs to achieve economic development and independence. Turkey must be willing to undertake great sacrifices and savings in order to get out of the current crisis, to increase investments and to restart its development process. This crisis is an opportunity to adopt a strategy of industrialization and democratization. The new National Program will enable Turkey to make rational use of its resources and make it more competitive nationally and internationally.


# # # # # # # #