İSMAİL CEM
T.C. Dışişleri Bakanı
Minister of Foreign Affairs Turkish of Republic


Türkiye Olarak Biz Elbette Bu Büyük Mücadelede ABD’nin Yanındayız


Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan saldırıdan sonra TBMM'nin açılışında gündem dışı yaptığı konuşmada Amerikan halkının acısını paylaştığını, terörün uluslararası bir sorun olduğunu ve Türkiye’nin, içinde bulunulan sıkıntılı dönemin üstesinden birlik olarak gelebileceğini söyledi.

Yaşanılan büyük acının ardından Amerikan halkının acısını yüreğimizde hissetmekteyiz ve paylaşmaktayız. Aslında bu acıyı en fazla hissedecek olan, en fazla paylaşacak olan biziz, Türkiye’dir. Çünkü biz yıllarca bunu yaşadık. Bunu en iyi anlayacak olan şehit ailesi, bunu en iyi anlayacak olan yıllarca teröre karşı Türkiye’de mücadele veren biziz. Terörün kurbanı açısından baktığımızda bunun büyüğü küçüğü olmaz. Herkes, her terör kurbanı kendi adına, kendi başına ve tek başına ölür. Bu anlayışla, New York’ta, Washington’da hayatını kaybeden çılgın bir teröre kurban olmuş bütün insanların ve ailelerinin tek tek acısını paylaşmaktayız. Teröre karşı uluslararası bir mücadele, daha kapsamlı, daha derin, daha iddialı. Bu bizim yıllardır savunduğumuz bir düşünce. Türkiye olarak biz elbette bu büyük mücadelede ABD’nin yanındayız. Bu büyük mücadelede Türkiye olarak biz varız. Kendi imkanımız, kendi gerçeğimiz doğrultusunda, boyutunda her desteği vereceğiz. Ayrıca, ABD bizim terör mücadelemizin en zor günlerinde, birçok dostumuzun, yakınımızın, bizim acımıza, bizim çektiklerimize, bizim sesimize işitmeyen kulaklarla bizi dinledikleri bir dönemde, birçok dostumuzun, yakınımızın görmeyen gözlerle, bizim sıkıntımıza baktığı bir dönemde, ABD’nin Türkiye’ye vermiş olduğu desteği unutmadık ve unutmayacağız. Terörün acısını en çok biz çektik. Terörle mücadelenin kıymetini de en fazla biz biliriz.
Bu bağlamda, biliyorsunuz NATO’da bir karar alındı ve NATO Anlaşmasının 5. maddesine yeni bir yorum, yeni bir şekil verildi. Kısaca değinmek istiyorum. NATO Anlaşmasının 5. maddesi bir NATO ülkesine dışarıdan gelecek saldırı karşısında, bu saldırının bütün üye ülkelere karşı yapılmış telakki edilmesini ve buna göre de cevap verilmesini ister. Fakat şu anda getirilen değişiklikle bunun kapsamı genişletiliyor ve terör saldırısı da bütün NATO üyelerinin birlikte cevaplaması, kendilerine yapılmış addetmesi gereken bir husus olarak kabul ediliyor. Bazı eksik yorumları düzeltmek açısından değinmekteyim. Yapılan değişiklik hiçbir zaman bir karar alınacak ve bütün ülkeler hep birlikte onu takip edecek, hiçbir üye ülkenin iradesi olmayacak ve her ülke her imkanla, her şekilde bu cevaba katılacak anlamına gelmiyor. Elbette bir dayanışmayı gerektiriyor, elbette birlikte davranışı gerektiriyor. Biz bunu yıllar boyu talep ettik ama her üye ülkenin kendi imkanları, kendi gerçeği içinde, kendi usülleri içinde bu katkıyı getirmesini öngörüyor. Bu terör olayına bakarken ve 5. maddeye bakarken, hani hep söylüyoruz, “terörün dini yoktur” diye, terörün coğrafyası da yoktur. Yani terör sadece Amerika kıtasında yer almışsa, sonuç vermişse terördür. Yahut terör sadece Afrika’dan kaynaklanmışsa, Asya’dan kaynaklanmışsa terördür diye bir anlayış olamaz. Terör Avrupa’dan da Latin Amerika’dan da kaynaklanmış olsa, aynı terördür.
Terör olayı sadece tetiği çeken, eylemi yapandan ibaret değildir. Terör olayı aynı zamanda o teröriste imkan sağlayan, cebine para koyan, o teröristi kollayan, yargı sistemine ayrıcalıklar getiren, teröre ve teröriste kol-kucak açan, bütün ülkeler için geçerlidir. Biz Türkiye olarak bunu geçmişte bütün acılarıyla yaşadık ve bugün dünyada yeni bir anlayış belki oluşacaksa bunu terörü ve terörizmi bazı kıtalara ve bazı insanlara aitmiş gibi gösteren bir anlayış olmaması için, o kıtalardaki ve o insanlardaki, eğer varsa bazılarındaki suçluluk kadar, onları güden, onları kullanan, onları yönlendiren, onlara her türlü hoşgörüyü gösterenlerin de aynı şekilde sorumlu olduğunun altını çizerek biz Türkiye bu mücadeleye katılmaktayız.
Terör konusunda geniş bir koalisyondan sözediliyor, geniş bir anlayıştan sözediliyor ve biz bu düşünceyle ABD ile, NATO’daki müttefiklerimizle, AB ile, Orta Asya Cumhuriyetleriyle, Orta Doğu’da ortak bazı düşünceleri paylaştığımız ülkelerle yakın temas içindeyiz. Ve bu temasımızda kendi kaygımızı, kendi düşüncemizi onlarla paylaşmaktayız. Onların düşüncesini öğrenmekteyiz. Ve gene bu temaslarda, özellikle batılı müttefiklerimizle, Amerikalı müttefiğimizle görüşürken bir hususun altını daha çizmekteyiz. Din tanımı ile terör olmaz. İslamcı terör, Hristiyancı terör, Musevici terör, böyle bir şey olmaz. Biz bunu ısrarla ve inatla, bütün muhataplarımıza anlatmaktayız ve bir ölçüde de bir etkimiz olduğu anlaşılıyor. Ve biz şunu söylüyoruz: Bir yandan bütünlüğe ihtiyacımız var diyeceğiz, bir yandan terörle mücadelenin Asyasıyla, Avrupasıyla, Amerikasıyla, değişik milletleriyle, hepimizin ortak meselesi olduğunu söyleyeceğiz, bütünlük çağrısı yapacağız. Öte yandan kendi içimizde yapay, sahte tanımlarla, sahte medeniyet tanımlarıyla kendimizi din esasında, kültür esasında böleceğiz. Sonra da bundan bütünlük çıkmasını bekleyeceğiz. Böyle bir şey olmaz ve Türkiye olarak biz bu konunun çok hassas takipçisiyiz ve takip etmeye devam edeceğiz. Bu terörle mücadele konusunun –maalesef çok büyük tecrübemiz var- mutlak bir eşgüdüm içinde olması lazım. Birlik içinde olması lazım. Bu anlayışla hükümetimiz ilk günden başlayarak ilgili bütün birimlerinin beraber çalışmasının ortamını oluşturdu. Biz Dışişleri Bakanlığı kendi başımıza öncelikle Milli Savunma Bakanlığımızla, Genelkurmay Başkanlığımızla, MİT Müsteşarlığımızla sürekli temas halinde, ne olabilir, bize hangi kötülük gelebilir, hangi ihtimalde nereden bir sıkıntıya girebiliriz konusunu ele almaktayız, ciddiyetle ve elimizden gelen herşeyi yaparak, bunun önlemini almaya çalışmaktayız. Aynı şey elbette ve çok önemlisi, hükümetin TBMM ile birlikteliğidir.
Aynı şekilde, Meclisimizdeki bütün siyasi partilerin hükümetle birlikteliğidir. Elbette birliktelikten ben herşeyi aynen kabul etmek, hükümet ne derse doğrudur gibi bir şeyi kastetmemekteyim ama mutlaka birbirimizle temas etmemiz gereken, birbirimizden öğrenmemiz gereken bir zaman kesitindeyiz ve bu konuda ben Dışişleri Bakanlığı bağlamında bütün partilerimizin istediği her tür bilgiyi vermeye hazır olduğumuzu size sunmak istiyorum.
Terör konusunda hadise bir uzun soluklu mücadeledir. Türkiyemiz’de yaşadık ve bizim bu mücadele içinde önceliğimiz Türkiye’dir. Bizim önceliğimiz Türkiye’nin menfaatidir, Türkiye’nin insanıdır, insanımızın esenliğidir. Bizim, hepimizin, önceliği, Türkiye’ye zarar verebilecek, Türkiye’nin insanına, ekonomisine, esenliğine, güvenliğine zarar verecek olaylardan dikkatle kaçınmak ve hem bölgemize, hem insanımıza, hem insanlığa karşı sorumluluğumuzu bir bütün olarak değerlendirmektir. Ve biz gene bu deneyimimizden hareketle, elbette olaylara sakin bakmak durumundayız. Müttefiklerimize, dost ülkelere bizim söylediğimiz telaşa, aceleciliğe kapılmaksızın, kararlı olmak ama sakin olmaktır. Ve bir de şunu bilmektedir, bir ülkenin, bir toplumun terörle mücadelesinde ona güç veren o ülkenin, o toplumun, özgürlük anlayışında, demokrasisinde güçlü olmasıdır. Terörle mücadelenin en önemli yöntemi, özgürlükleri, demokrasiyi kısıtlamak değil, tam aksine özgürlükleri ve demokrasiyi terörü can evinden vuran bir silah gibi kullanmaktır.
Biz bu dönemde, telaşlı olmayacağız, telaşa kapılmayacağız. Biz bu dönemde elbette birbirimize sahip çıkacağız ve şuna güveneceğiz.
Türkiye olarak biz büyük bir devletiz, büyük bir tarihiz, büyük bir kültürüz, büyük bir milletiz ve Türkiye olarak biz elbette bu sıkıntıların üstesinden geliriz. Bunları da çok da fazla büyütmeyelim. Biz elbette bunların üstesinden geliriz. Ve biz asla, asla korkuya yenik düşmeyiz. Bunu dostumuzun da bilmesi lazım, düşmanımızın da bilmesi lazım. Belirttiğim gibi, sükunetle, dikkatle elbette geride bırakacağımız bazı zorluklarla karşılaşabiliriz. Burada önemli olan ve burada bizi esenliğe çıkaracak olan birbirimize güvenmemizdir, milletimize güvenmemizdir.
Terörizm insanlığa karşı bir suçtur. Biz bu tür suçların ve ABD’ye karşı son menfur terörist saldırıların faillerini şiddetle kınıyoruz. Tüm uluslar, terörizme karşı mücadelede iradelerini ve eylemlerini birleştirmelidirler. Türkiye, birkaç İKÖ ülkesi gibi, terörizmden çok çekmiştir. Hepimiz, uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bu belanın kökünü kazımak için birlikte karşı durmalıyız.
Terörizmin dini, coğrafyası yoktur ve şartlar ne olursa olsun terörizmin hiçbir mazereti olmaz.
a. Hiçbir ideal, hiçbir dava ve hiçbir amaç, insanların ayrım gözetilmeksizin öldürülmesini haklı çıkarmaz.
b. Terörizmin herhangi bir dinle özdeşlestirmek bütün dinlere hakarettir. Biz, bazı teröristleri tanımlamak için kutsal dinimizin adını kullananları şiddetle kınıyoruz. ABD’deki trajediyi takiben, Türkiye, bazı İKÖ üyeleriyle görüşmüş ve NATO müttefiklerini ve AB üyelerini böyle bir yanlış kullanımdan kaçınmaları için harekete geçmiştir. Girişimlerimizle bazı olumlu sonuçlar elde etmiş bulunuyoruz. Ve bunlar birkaç Avrupa ülkesinin resmi açıklamalarında yansıtılmıştır.
c. Terörizmin coğrafyası yoktur. Birkaç ülkede, Batı’da ve Doğu’da, bütün coğrafyalarda, bütün dünyada tezahür eden aynı terörizmdir. Bugün, bir terör eylemlerinin emri belli bir ülkede verilebilir, planlaması ve finansmanı bir başkasında gerçekleştirilir ve bu eylem daha farklı bir ülkede yapılır. Dahası, bazı teröristler bir ülkede müsamaha ve teşvik görürler ve terör eylemlerini bir başkasında icra ederler. Terörle mücadelede ciddi ve etkin olunması için, geniş kapsamlı olmak ve terörü tüm terörist merkezler, faaliyetler ve lojistik altyapıya yataklık eden ve müsamaha gösteren tüm ülkelere karşı olmak gerekir. Dolayısıyla, terörizm sınırları aşan global bir olgudur ve bununla mücadele etkin bir uluslararası işbirliğini gerektirir.
İKÖ, teröre karşı savaşmada aktif bir yer almalıdır. Bugün, biz ABD’deki bir çok ülkeden ve farklı dinlerden masum insanların hayatlarını kaybetmelerine sebebiyet veren son terör eylemlerini ittifakla kınamalıyız.
İslam, hem sözü hem de özü itibariyle “Barış” demektir. Güçlü irademizle, tüm coğrafyalarda barışın hüküm sürmesini sağlamalıyız. Bamako’daki 28. İDBK’da yansıtılan kararlığımızı teyit etmeliyiz “_..İKÖ, eylemlerini İslam adına veya başka herhangi bir gerekçeyle hareket ediyorlarmış gibi takdim eden terörist suçların faillerini şiddetle kınar”.
Pakistan’ın endişelerini paylaşıyoruz; Pakistan’ın terörizmle mücadele gayretlerini destekliyoruz. Biz herkesi, Afgan halkının hayatlarının korunması ve Afganistan’a insancıl yardım götürmek için bürün çabaları gösterme yolunda ellerinden geleni yapmaya çağırıyoruz.

İSMAİL CEM: “TURKEY SUPPORTS USA IN THIS GREAT STRUGGLE”
We share the Americans sorrow in the aftermath of this great tragedy. Turkey can empathize with the American people in that it has lived with such sorrow for years. Turkey has not forgotten the USA’s support in its own efforts against terrorism. Naturally Turkey supports the USA in this great effort; it is in a position to appreciate the value of such efforts. NATO’s decision on Article 5 gives a new interpretation and shape to this article. It widens its scope and acknowledges the fact that terrorist acts against a NATO member shall be considered an act against all NATO members. However, this does not mean that a decision will be taken, that no nation will be able to exercise its own will and all members will take part in a collective action with all of their resources. The decision envisages the participation of countries within their own capabilities, realities and methods.
Terrorism has no religion or geography. There is no such thing as Muslim, Christian or Jewish terrorism. An act of terrorism is not limited to those who pull the trigger or take concrete action. It also entails those countries which provide opportunities to terrorists, put money in their pockets, protect, aid and harbor them.
An international campaign against terrorism can be more thorough and ambitious; combating terrorism is a long-term process. The world is now talking about a comprehensive coalition against and a new approach to terrorism. We are in close contact with the USA, our NATO allies, EU, Central Asian republics and some Middle Eastern countries with whom we share common views. As the Ministry of Foreign Affairs, we are also in contact with the Ministry of Defense, the Chief of Staff and the National Intelligence Organization of Turkey.



# # # # # # # #