HAYATİ KAYA
TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of TÜGİAD


Hep Beraber Çalışmak Başarıdır

TÜGİAD'ın (Türkiye Genç İşadamları Derneği) 9. Olağan Genel Kurulu'nda seçilerek, Yönetim Kurulu Başkanı olan Hayati KAYA, 1965 Gümüşhane doğumlu. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunu olan KAYA, ayrıca İngiltere'de iş idaresi konusunda eğitim almış. Halen Koçkaya Holding'e bağlı Kale Oto Radyatör A.Ş.'de Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışan KAYA'nın, ayrıca grubun diğer firmalarının da ihracat ve yurt dışı projelerinde çeşitli görevleri bulunuyor. Türkiye'nin yeniden yapılanma sürecinde olduğuna dikkat çeken KAYA, "Ülkenin yarınlarını temsil eden biz genç işadamlarına bugün her zamankinden daha çok görev düşüyor" diyor. Yönetim olarak yeni dönemde temel ilkelerinin "Hep beraber çalışmak başarıdır" olduğunu vurgulayan KAYA, hedeflerini, öncelik verecekleri konuları ve yeni projelerini şöyle anlattı.

TÜGİAD'ın yeni yönetimi olarak benimsediğiniz vizyon, misyon ve temel amacınızla ilgili bilgi verir misiniz ?
16 yıllık başarılı geçmişiyle sürekliliğini, yenilenen yönetim tarzıyla dinamizmini ortaya koyan TÜGİAD, Türkiye'nin seçkin genç işadamlarını bünyesinde toplayan etkin bir sivil toplum örgütüdür.
Vizyonu "Güçlü Türkiye'nin yaratılmasında genç işadamlarımızın bölgesel ve ulusal söylemlerini dile getirebilecekleri bir örgüt olarak TÜGİAD çatısı altında toplanmalarını sağlamak" olan derneğimiz, her dönemde büyüyen ve güçlenen yapısıyla, yarınlara daha hızlı koşarken, genç Türk iş dünyasının önderliğini yapmıştır ve yapacaktır.
Üyelerinin aktif katılımı ile Türkiye'nin sorunlarının saptanmasında ve siyasi kaygılardan uzak çözüm önerilerinin oluşturulmasında etkin rol almak misyonunu üstlenen TÜGİAD'a bugün her zamankinden daha büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.
Çünkü, bugün ülkemizde bir yandan yaşadığımız ağır ekonomik krizin etkileri hala sürerken, diğer yandan da köklü bir yeniden yapılanma süreci yaşanmaktadır. Bu süreçte, bizler, genç işadamları olarak, atılan adımların destekçisi ve yapılan reformların takipçisi olacağız. Bu nedenle günümüzde TÜGİAD'ın Genç Bakış'ı ve genç işadamlarını kucaklayan vizyonu daha da büyük önem taşımaktadır. Kısaca, bugüne kadar her TÜGİAD'lının olduğu gibi benim ve arkadaşlarımın da temel amacı, genç Türk toplumunda genç işadamlarının sesinin daha gür, yarınların oluşumunda katkısının daha çok olmasını sağlamaktır.

- Bu hedefe varmak için benimsediğiniz temel ilke nedir?
Amacımız, vizyon ve misyonumuzdan sapmadan hedeflerimize üyelerimizden alacağımız güçle daha da hızla koşmaktır. Bu gücü, geniş bir vizyonla sağlam temeller üzerine kurulmuş derneğimizin örgütlenme yapısından alacağız. 25-45 yaş arasındaki üyelere seçme ve seçilme hakkı veren tüzüğü ile dernek yönetimi değişimi ve dinamizmi yakalarken, 45 yaş üzerindeki fahri üyelerimizle de deneyimlerini paylaşma şansına sahibiz. TÜGİAD'ın gücü ve dinamizmi de zaten bu örnek yapısından kaynaklanmaktadır.
Böylece, kendi alanlarında başarıya ulaşmış genç işadamları sivil örgütlenme bilinci ile TÜGİAD çatısı altında birleşerek, hem topluma hizmet verme fırsatı, hem de kendini yetiştirme, geliştirme olanağı buluyorlar. Ve sosyal yaşamda da birlikte çalışıp, birlikte üretiyorlar.
Bu noktada, ünlü işadamı Henry Ford'un şu sözünü hatırlatmak istiyorum: "Bir araya gelmek başlamaktır. Bir arada tutmak bir aşamadır.Hep beraber çalışmak ise başarıdır." İşte bizim bu dönemdeki çalışmalarımızdaki temel ilkemiz "Hep beraber çalışmak başarıdır" olacaktır.

- Bu ilkeyi yaşama nasıl geçireceksiniz?
Öncelikle, TÜGİAD'ın Genç Bakışı'ını üyelerimizin daha geniş katılımı ile oluşturacağız. Böylece, Türkiye'nin temel sorunları ya da güncel konularla ilgili olarak görüşleri, sektörel sorunları, çözüme yönelik önerileri ya da projeleri dernek çatısı altında danışman kadromuzla birlikte tartışarak, gerekirse bilimsel araştırma yaptırıp, geliştirerek, TÜGİAD görüşünü oluşturacağız. Ve kamuoyunda duyuracağımız önerilerimizin amaçladığımız sonucu alana kadar her platformda takipçisi olacağız.
Bu birlikteliği genişletmek için izleyeceğimiz yöntemler ise, anket çalışmaları, genişletilmiş toplantılar, komisyon ve stratejik çalışma grupları, eğitim ve sohbet toplantıları, sosyal faaliyetler olacak.

-Yeni dönemde TÜGİAD'ın öncelikle ele alacağı konular neler ?
2 yıllık bir dönem için göreve gelen arkadaşlarımla birlikte öncelikli olarak tespit ettiğimiz 5 konu var. Bunlardan ilk ikisi son dönemde de derneğimizin ana faaliyet alanlarını oluşturuyor. Bunlardan ilki, ekonomik ve siyasal yapısal reformların gerçekleşmesini ve yaşama geçirilmesini sağlamak için çalışmak.
Bildiğiniz gibi Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadık ve etkileri halen de sürmekte. Ancak, 11 Eylül sonrası dünyada yaşanan konjonktür nedeniyle, Türkiye'nin önünde bir fırsat doğdu. Amerika destekli IMF ve Dünya Bankası yardımları bütün limitleri de zorlayarak Türkiye'ye sağlandı. Kısa sürede 30 milyar dolar aktarıldı. Ve bugün dış ve iç borcumuzu çevirecek durumdayız.
Ama asıl önemli fırsat, bu program çerçevesinde zorunlu olarak yer alan yapısal reformlardır. Yani kalıcı iyileşmeyi sağlamak için biraz da dış baskılarla, alt yapımızı düzeltmeye başladık.
Ama işimiz bitti mi? Tabi ki Hayır..
Daha henüz yolun yarısındayız. Ve bence en kritik noktadayız. Çünkü, önemli olan sadece yapısal reformların yasal olarak oluşturulması değil, uygulanmasıdır.
Ancak, makro ekonomik hedeflerde başarılı sonuçlar alınması nedeniyle ufukta iyimser bulutları görmeye başladığımız bu günlerde gene, siyasi belirsizlikler yaşanmaya başlandı. Ve Türkiye'nin gündemine maalesef erken seçim tartışmaları yeniden oturdu.
Oysa, bizce, Türkiye'nin ihtiyacı olan ekonomik istikrardır. Bu da siyasi istikrara bağlıdır. Siyasi istikrarın sağlanması ise siyasette yeniden yapılanmayı gerektiriyor. Bu nedenle en önemli yapısal reformlardan biri Siyasi Partiler ve Milletvekili Seçimi Yasaları'nda gerekli değişikliğin yapılmasıdır. Bu iki yasa değiştirilmeden yapılacak bir seçim, ülkenin önünü açamaz.
Bu nedenle, siyasetçilerimizin konuyu ivedilikle ve samimiyetle ele alarak, gerekli değişiklikleri yapmalarını sağlamak için çalışacağız. Bu konuda ısrarcı ve takipçi olacağız.
İkinci öncelikli konumuz ise Türkiye'nin AB ile tam ortaklık müzakerelerinin başlaması için atması gereken adımlarda daha fazla geç kalınmasını önlemek için çalışmak olacak. Çünkü, Türkiye için AB'ne katılım, kısa, orta ve uzun vadede birçok önemli reformları gerektiren zorlu bir süreçtir. Söz konusu süreç, siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamı ilgilendiren bir çok alanda Türkiye'nin kurumları ve kurullarıyla yeniden yapılanmasına hız kazandıracaktır. Bu nedenle Türkiye AB'ye giriş sürecinde üzerine düşen sorumlulukları hızla yerine getirmeli, AB de Türkiye'nin bu gayretlerini dikkate alıp, bu süreci hızlandırmalıdır.

- Yeni konular hangileri ?
Yeni dönemde TÜGİAD olarak ele alacağımız yeni konularımız ise komşularla ticaretin geliştirilmesi ile enerji ve maden politikalarının irdelenmesi ve bu iki alanda politikaların yeniden ele alınması olacak.

- Neden komşularla ticaret konusunu ele alacağız?
Sadece sınır komşularımızda yaklaşık 300 milyonluk bir nüfus yaşıyor ve bölge ülkelerinin çoğu kapalı ekonomi düzeninde. Türkiye, dışa açık ekonomik yapısıyla bölgede Pazar ekonomisiyle tanışmış, dünya rekabetini en iyi bilen ülke konumunda.
Bizler, kendi alanlarımızda komşularımızla ticaret yapmak için her türlü fırsatı değerlendirmekteyiz. Ancak bölgesel ticaretin yönünü belirleyen, koşullarını, alt yapısını oluşturan uzun vadeli bir devlet politikasının neden yürütülmediğini anlamamız mümkün değildir. Bu konuyu sorgulamamız gerektiğine inanıyorum.
Çünkü sahip olduğumuz avantajlarla bölgenin finans ve hizmet merkezi, üretim ve ticaret üssü olmamız, komşularımızla dış ticaret hacmini orta vadede 40 milyar dolara çıkarmamız mümkün görülmektedir.
Bu noktada gene siyasi söylemler devreye girecektir. Ancak, 2 konunun altını çizmek istiyorum.
Birincisi ülkeler arasında ticaretin gelişmesi, politik sorunları ters orantılı olarak etkiler, yani azaltır. Ülkeler arasında dostluk, bugün karşılıklı yararlar, yani ticaretle gelişiyor. İkincisi ise dünyada gelişmiş ekonomilere baktığımızda dış ticaretin yüzde 70'lere varan oranda bölgesel birlikler içinde kendi aralarında yapıldığını görüyoruz.
İşte bu nedenlerle, komşularla ticaretin Türkiye'nin ve TÜGİAD'ın öncelikleri arasında yer alması gereğine inanıyoruz. Öte yandan enerji fiyatlarının yüksekliği ve alınan yüksek vergiler üretim maliyetlerimizi ciddi anlamda arttırmakta, uluslararası rekabetimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün Türkiye'de bizler enerjiyi AB ülkelerinin iki katı fiyatına kullanıyoruz.
Sonuçta bu nedenle Türk iş adamları enerji fiyatlarındaki avantajları da dikkate alarak üretimlerini komşu ülkelere yönlendirmektedirler. Bu durum ayrıca, yabancı sermayenin gelmesini zorlaştıran önemli etkenlerden biridir. Ayrıca enerji alanında olduğu gibi maden işletilmesi alanında da kapsamlı politikalar yoktur. TÜGİAD olarak, enerji ve maden politikalarının yeniden gözden geçirilmesi için konunun muhataplarını bir araya getirerek, tartışılmasını ve çözümler üretilmesini sağlama çabası içerisinde olacağız.
Beşinci olarak söylediğimiz öncelikli konumuz ise aslında tüm konuların hepsini kapsayan bir üst yapı olan etik değerler. Görev süremiz boyunca siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamda etik değerlerin yerleşmesi için çalışacağız. Halen Mecliste bulunan Etik Yasası'nın bu konudaki düzenlemelere bir başlangıç olduğuna inanan biz genç işadamları olarak konunun yakın takipçisi olacağız. Kurucu üyesi olduğumuz TEDMER Vakfı (Türkiye Etik Değerler Merkezi) ile birlikte yürütülen çalışmalara ağırlık vereceğiz.

"WORKING TOGETHER MEANS SUCCESS"

Henry Ford once said: "Coming together is a start. Remaining together is a step. Working together is success." Working together is a fundamental principle for TÜGİAD also. We will work together to focus our activities on a couple of main issues that our management has identified as priority areas for Turkey. One of these areas is making sure that the economic and political reforms are completed while another priority area is to work towards contributing to Turkey's negotiation process with the EU for full membership. Meanwhile, trade relations with our neighbors should also be reinforced. After all, the more trade you have with a country, the less likely you are to have conflicts with her. Yet, global trends show us that up to 70% of the foreign trade of developed countries takes place with their immediate neighbors. Therefore, TÜGİAD has adopted this issue as another priority to work on. Furthermore, we will also work to make sure a solution is found to the problem of expensive energy resources where there is a clear need to revise the energy and mining policies. Finally, we will also focus on improving the ethical values in the society which constitute a superstructure in the implementation of all the problems and issues mentioned above. Corporate Social Responsibility is the concept that an enterprise is accountable for its impact on all relevant stakeholders. It is the continuing commitment by business to behave fairly and responsibly and contribute to economic development while improving the quality of life of the work force and their families as well as of the local community and society at large. By expressing their Social Responsibility, companies are affirming their role in social and territorial cohesion, quality and environment. Through production, employment relations, and their investments, companies are able to influence employment, the quality of jobs and the quality of industrial relations, including respecting fundamental rights, equal opportunities, non-discrimination, the quality of goods and services, health and the environment. Ultimately CSR can only be taken on by the firms themselves. However, it can also pose challenges to policy makers to develop or adapt policies and legislation, in order that they may support and promote the awareness of the business case for CSR. Social partners also play a crucial part in the wider implementation of CSR. Any company strategy towards CSR based on an integrated and balanced approach to economic, social and environmental factors requires innovative thinking and thus new skills and closer involvement of the social partners.

# # # # # # # #