KEMAL DERVİŞ
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı
Minister of State in Charge of the Economy


Avrupa Birliği'ne Tam Üyelik İçin Bir Hedef Olmalıdır

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal DERVİŞ, Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve Türk Genç İşadamları Vakfı (TÜGİK) ile ortaklaşa yapılan toplantıda krizin oluşumunu, yakın gelecekteki gerçekleşebilecek en büyük sorunu ve orta vadede Türkiye'nin başarısının nasıl gerçekleşeceği konularını değerlendirdi.

Öncelikle krizin oluşumu bölümünde yaşanan üç önemli sıkıntıyı tesbitim:
Sabit kurdan serbest kura geçiş , kamu dengesini sağlamak amacıyla maliye politikasının yeniden yapılandırılması, yapısal reformların başlatılıp, uygulamaya geçilmesi.
Ekonomik programdaki düzelmeyi sürekli kılmak için kamu kurumları , ihale, bankacılık, tarım gibi alanlarda yapılmış olan reformlarla, kısa vadeli siyaset gündemiyle ekonomi yönetimini ayırma çalışmaları ile belirli bir başarı sağlanmıştır.
Cari işlemler dengesinde iyileşme oldu. İhracat performansı 2001'de %14 artış gösterdi. İç ve dış borçlar yeniden yapılandırıldı. 2001 program hedeflerinin tutması, Türkiye'nin dış politikadaki tutumu ve stratejik önemi ile birleşerek ekonomi yönetimine güç katmış, ve büyük bir dış kaynağı Türkiye'ye getirmiştir.
Toplumun büyük fedakarlığı ve TBMM'nin yoğun çalışması ile çağdaş bir temel yapı ile 2002'ye girdik. Bundan sonra bizi bekleyen en önemli başarı kriteri bu temel yapıyı değiştirmeden sistemin işlemesidir.
Yakın gelecekteki en büyük sorunun büyüme ve enflasyon dengesinin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasdır. Sürekli enflasyon, gelir dağılımı bozukluğunun ve yüksek reel faizin ana sebebi olduğundan uzun vade yatırımları engellemekte, ve istihdamı da arttıramamaktadır. 2002 senesi için programdaki enflasyon hedefi %35'dir ve bu doğrultuda beklentilerin oluşması gerekir. Oluşmadığı takdirde enflasyon hedefini tutturmak mümkün olmayacaktır.
2002 program büyüme hedefi %3 olarak verilmektedir. Bu ılımlı büyüme hızı ile kriz sonrası bunalımı atlatacağımız düşünülmektedir. Türk Lirası değer kazanmaktadır. Türk Lirası bazında fiyat düşüşü eğilimi vardır ve önümüzdeki 6 ayında istikrarlı geçmesi beklenmektedir. Kur konusunda 1.650.000 (TL/$) hatasına düşmememiz için bu ekonomik hedefleri gözönüne alarak pozisyon almamız gerekmektedir.
Önümüzdeki 7 ile 10 sene için ortalama % 7 gibi büyüme hızı hedeflenmektedir. Enflasyonun da kademeli olarak % 10 seviyesinin altına çekilmesi beklenmektedir.
Bu süreçte düşecek enflasyon ile normal kar marjlarında yatırımların başlaması beklenmekte ve bu yatırımlar için sadece iç kaynaklar yeterli olmayacağından dış kaynaklarında gelmesi gerekmektedir. Yine bu zaman çerçevesi içinde senelik yabancı sermaye girişinin 6-7 milyar dolar seviyesinde olmasını beklemekteyiz. Bu şekilde Türkiye 15 sene içinde AB ülkeleri ile aynı gelir seviyesine ulaşabilecektir. Avrupa Birliği boyutu Türkiye'nin demokratik ve ekonomik kıstaslarının iyileşmesi ve AB sermayesinden pay alma konusunda büyük bir önem taşıyacaktır. AB'ne tam üyelik Türkiye için bir hedef olmalıdır.
Bunu yanında ABD ile olan ilişkilerin gelişmesi ve önemli bir stratejik ortaklığın güçlenmesi, Türkiye'yi hem Avrupalı, hem de küresel bir oyuncu yapacaktır. Tüm bunların gerçekleşmemesi için, en büyük engel ise Türkiye'nin yönetimindeki yaklaşımının, anlayışının, ve davranışların değişmemesidir.
Yolsuzluklarla mücadeleye devam edilmeli, şeffaflık sağlanmalı ve bürokrasi işler hale getirmelidir. Şu anki çekinceler ve korku bürokraside karar vermeyi engellemektedir. Koalisyonun kararlılıkla ve uyum içinde çalışması ile siyaset/ekonomi ayırımı daha netleşecek ve yönetime olan güven artacaktır.
Bunlar ekonomik programın başarısının temel unsurlarıdır.
Vergi reformu konusunda 2003 seneside gerek enflasyon muhasebesi uygulaması gerek istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve doğru KDV oranlarının gerçekleşmesi ile bir başlangıç yılı olacaktır. Uzun vadede sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçilirken Türkiye'nin rekabet avantajının oluşabilmesi için devlet gerekli mevzuat desteğini verecektir. Yabancı sermayeyi teşvik etmek amacı ile süratle yeni önlemler alınmakta ve bürokrasinin daha yapıcı olması için çalışmalar yürütülmektedir. Tekstil sektörü ile ilgili ABD'nin uyguladığı kotalar haksızdır. Türkiye AB ile gümrük birliği içindedir, ve ABD'nin AB'ne uyguladığı tekstil kotaları Türkiye içinde geçerli olmalıdır. Bankacılık uyum yasası, TBMM'den şeffaflık ve hesap verilirlik ilkeleri çerçevesinde mutlaka geçecektir. Güçlü bir bankacılık sektörü uzun vade istihdam yaratacak olan reel sektör için önemli bir gereksinimdir. Türkiye'deki bankacılık sektörü tamamıyla yabancı bankaların eline geçmemelidir.




KEMAL DERVİŞ: "FULL MEMBERSHIP TO THE EU SHOULD BE A TARGET"

Minister of State for Economic Affairs, Kemal DERVİŞ participated in a meeting jointly organized by the Young Executives and Businessmen's Association (GYİAD) and the Turkish Young Businessmen's Foundation (TÜGİK) where he commented on how the crisis came about, what major problems can possibly arise in the near future and on how Turkey can be successful in the medium-term. The reforms in areas such as government establishments, the tendering system, banking and agriculture conducted with a view to sustain the progress of the economic program have contributed to the overallimprovement in Turkey's recent economic outlook. Current account balance and exports figures have improved while domestic and foreign borrowings have been restructured. One major problem that may potentially arise in the near future would be the failure to establish a sound balance of growth and inflation. The target growth rate for the coming 7-10 year period is 7% in average while inflation is expected to be gradually lowered down to 10%. Within the same timeframe, annual foreign capital inflow is anticipated at a level of around 6-7 billion dollars. This way, Turkey will be able to reach the same income level as the EU member countries in 15 years. Yet, full membership to the EU should be a target for Turkey. The main obstacle in front of the country to achieve all these aims is the attitude, perception and behavior on part of the administration which need to change.




# # # # # # # #