MURAT SARAYLI
TÜGİAD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of Board of Directors of TÜGİAD Ankara Branch


Kıbrıs Sorunu ve AB Boyutu


TÜGİAD ANKARA Şubesi'nin, Sivil Toplum Örgütü bilinciyle en doğru bilgileri, en yetkili ağızlardan duyurmak üzere düzenlediği 'Kıbrıs Sorunu ve AB Boyutu' konulu konferansa; Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı, KKTC'nin Savunma ve Dışişleri Bakanı, MGK Genel Sekreteri, Büyükelçiler ve yabancı misyonun temsilcileri, Sivil Toplum Örgütlerinin Temsilcileri, basın ve medyanın üyeleri katıldı.

Yaklaşık 5 ay önce başlattığımız çalışmalar boyunca, bir çok Sivil Toplum Örgütler'inden destek mesajları aldık. Bizler, Kıbrıs'ın 'Barış Adası' olmasını istiyoruz.
Öngörümüz, her iki kesimin 50 yıla yakın bir süredir devam eden sorunlarının çözümlenmesi ve gelecek yıllara çözümsüz bir Kıbrıs olarak değil, kalıcı ve adil çözümler üretmiş bir Kıbrıs görmek istiyoruz.
Bu konudaki ümidimiz, Sayın DENKTAŞ'ın önerisi ile başlayan bu son sürecin Ada'da kalıcı ve adil bir çözüm üretme yolunda ilerlemesidir.
Net olarak gözükmese de, yazılı metne dökülmese de hissettiğimiz; uluslararası toplumun da kalıcı ve adil bir çözüm adına fikirler üretilme yolunda gayretleri olduğudur. Konuyla ilgili önemli bir ülkenin, Ada ile temsilcilerin verdiği demecin hassasiyetle dinlemesi gerektiğini düşünüyorum; "Ada'da çözüm ile birlikte yeni bir devlet kurulacağını ve bu devletin kurucu iki devletin merkeze devir ettiği yetkilerden ve devir etmediği Residual- artık yetkilerden bahis etmektedir. Bu yol, bir halkın kendi kaderini tayin edebilme yoludur."
Bununla beraber AB kurumlarına yakın bir araştırma merkezi de yaptığı bir açıklamada: "Siyasi eşitlikten bahis ediyor. Yani bir tarafın istemediği kararı diğer tarafın alamaması"
Aslında bu sistem; 1960'ta tarafların altına imza koydukları sistem ile örtüşüyor.
Bu modele Belçika modeli de uymaktadır.
Bu gelişmeler ışığında hukuken kurulmuş 1960 sisteminin yerine, 1963 yıllarındaki saldırı ile, zulüm ile oluşmuş bir sistemi muhatap kabul etmek AB için ne kadar savunulabilir?
Böyle bir tasarrufun tarafların ikili diyaloğu ile halen devam eden müzakere sürecine büyük darbe vuracağından ve çözümsüzlüğe doğru bir yönelmenin başlangıcı olacağından endişe ederiz.
Buradan AB'li dostlarımıza seslenmek istiyorum.
Türkiye bugün sıkıntıda olabilir. Bu topraklar çok sıkıntılı günler geçirdi.
Bugünlerden de çok daha büyüyerek çıkacağımıza inancımız tamdır.
Biz Türkiye Genç İşadamları olarak, Türkiye'nin dünya barışı adına misyonunun olduğunu düşünüyoruz. Bizler, Ülkemizin potansiyellerinin, yer altı, yer üstü maddi ve manevi kaynaklarımızın yani değerlerimizin farkındayız ve ülkemize güveniyoruz. Türkiye kabuk değiştirmektedir. Ekonomisinde çok önemli yapılanmalar olmaktadır.. Siyasi yapımız değişiyor. Artık popülizmden daha uzak yapılanmalar oluşuyor siyasette bu yeni tarz hakim oluyor..
Geçtiğimiz yakın dönemde hem Anayasa'da ve hem de yasalarımızda devrim niteliğinde değişiklikler yapılmıştır
3 Ağustos ile kabuk değişimi yönündeki irade çok net olarak ortaya konmuştur.
Bu güçlü kararlar sayesinde, AB sürecinde, sivil toplum örgütlerimizin yani bizlerin, AB'deki muadil örgütler karşısında başları dik olarak, ikili görüşmelerde bulunmuşlardır.
Biz Türkiye olarak, samimiyetimizi ve iyi niyetimizi gösterdik. Şimdi AB'den aynı samimiyeti ve iyi niyeti umuyor ve bekliyoruz. Ve bilinmelidir ki; Bizler, Türkiye'nin de, Kıbrıs'ında geleceğinin AB içerisinde olduğunu düşünüyoruz.
Ama gene bilinmelidir ki; Uluslararası toplumun üzerinde hassasiyet ile durması gereken bir nokta vardır ki, Bizler 1963 ile 1974 arası yapılan zulmün tekrarlanması riskini hiçbir zaman göze alamayız.
Bu vesile ile müzakere masasındaki taraflara Türkiye Genç İşadamları olarak seslenmek istiyorum; "Türkiye'nin geleceğinin mimarları olarak çalışan bizler, Kıbrıs'ın bir Girit olmasını asla kabul etmeyeceğiz."

" Sürdürülebilir Kalkınma" Düpya Zirvesi

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannesburg kentinde düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, katılımcı devletlerin en üst düzeyde temsil edildiği sivil toplum kuruluşlarının, bölgesel ve uluslararası kuruluşların, kadın ve gençlik örgütlerinin ve yerel yöneticilerin bir araya geldiği ve üzerinde yaşadığımız gezegenin geleceğinin konuşulduğu geniş katılımlı bir toplantı oldu.

Bu toplantının belirgin ilk özelliği Birleşmiş Milletler'in ilk kez bir toplantısında Sürdürülebilir Kalkınma ismini kullanıyor olması. Rio'da konu çevre idi. Rio'dan 10 yıl sonra artık herkesin sosyal ve ekonomik konular ile uyumlu olmayan çevre çözümlerinin uygulanabilirliği ile ilgili problemleri ve çözüme yönelik sonuç üretmeyeceğini gördüğünü gerek bu toplantının ismi ile, gerekse katılımcıların konulara yaklaşım ve çözüm önerileri ile tespit etmek mümkün. Zirvede en çok globalleşme, kalkınma finansmanı, uluslararası ticaret, kamu yönetiminde reform konuşuldu. Dünya barışı adına bölgesel farklılıkların giderilmesi yönünde çalışmalar ön planda idi. En fazla önem verilen konulardan biride demokratikleşme ve yerel yönetim modelleri idi.
Burada memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, Türkiye de pilot şehirlerde uygulanmaya başlanan yerel gündem "21 Projesi" zirvede en iyi projelerden biri olarak gösterildi. Bizlerin Türkiye de başka gündemler içerisinde pek de farkında olmadığımız bir başarımızın uluslararası bir platformda böyle takdir toplaması ve referans gösterilmesi hepimizin bu proje hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olma ve bunu takibende bu projenin yaygınlaştırılması yönünde çaba sarf etmesi adına yeterli olduğunu düşünüyorum. Özellikle AB sürecinde ve demokratikleşme yolunda bu projenin çok önemli bir dinamik olacağına inanıyorum.
Yerel yönetimlerle sivil toplum örgütlerinin karar mekanizmalarında beraber hareket edebileceği ortamların artmasının öneminin taraflarca kavranması adına her türlü çalışmanın parçası olmanın gerekliliği hepimizce kavranmalı ve her zaman gündemimizde kalmalı.Bu aşamada çok önemli bir konu, Özel Sektörün Sosyal Sorumluluğunun farkında olması. TÜGİAD olarak bu konuda gerek dernek içi gerekse diğer sivil toplum örgütleri ile beraber eğitim faaliyetlerinde bulunulmasının gereğini ve önemini işaret etmek istiyorum. Bu zirvede geleceğe yönelik planlamalar yapıldı. Yol haritaları çizildi. Global boyutta arzulananlar belirtildi. Bu aşamada en önemli konunun global boyutta ortaya konulan kararlılığın ulusal boyutta uygulamalarının her ülkenin kendi içerisinde takipçi olacağı mekanizmaları geliştirmesinin gerekliliği. TÜGİAD olarak bizimde bu aşamada misyon yüklenmemiz gerektiğini ve yapılan planların harekete geçirilebilmesi adına fikir üreten platformların parçası olmamız en azından gündemlerini takip etmemizin gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu konularda sorumluluğu tek başına devlete yüklememek lazım. Her bir bireyin, her bir kurumun, örgütün yaşanabilir bir gelecek için elindeki imkanları, sahip olduğu bilgileri seferber etmesi ve bu sürecin parçası olması lazım.
Siyasilerin, Sivil Toplum Örgütlerinin, Kamu Yönetiminin, Akademik çevrelerin ve özellikle Basının bu noktada rollerinin önemlerini kavramaları lazım. Kamu oyunun bilgilendirilmesi yolunda basının her türlü gündem değişikliklerine rağmen geleceğimiz adına bu konuyu her zaman öncelikli sıcak gündem maddesi olarak tutması ve aynı hassasiyeti tüm tarafların göstermesi en büyük temennim. Bu noktada, sivil toplum örgütlerinin üyelerinin, özellikle sosyal sorumluluğunun bilincinde gerek kendi gerekse ülkesinin geleceği adına sorumluluk üstlenme konusunda irade göstermiş TÜGİAD üyelerinin, dünya geleceği planlanırken bu sürecin dışında kalması mümkün değildir. Bu bakış açısı ile insanlığın hak ettiği biçimde yaşayabileceği bir dünya adına çözüm üreten tarafta sorumluluğumuzun bilincinde, karar mekanizmalarına aktif katılımımızın önemi muhakkaktır. Bu hassasiyetin kendimi de içine katarak hepimizde olmasını ümit ediyorum.

THE CYPRUS PROBLEM AND THE EU DIMENSION


Efforts on an international scale to provide a solution to the Cyprus problem have recently gained impetus. There are various draft solutions proposed. However, some of these plans involve a new order that would be based on the system that was established following the attacks after 1963 as opposed to the system of 1960 that was founded on a legal framework. We believe that this would not be acceptable by the European Union, either. Our friends in the EU should well know that Turkey will be able to improve its conditions although the current situation in the country may seem to be causing bumpers on the road. In fact, our country is going through a period of change in the economic, legal and societal realms. In particular, significant legal reforms were carried out during the period following August 3rd, and concrete practical reflections of these reforms will soon be observed in the country. In other words, we have already proven our genuine commitment to full membership and it is now up to the EU to show the same to us. We do see the future of Cyprus within the EU. However, we cannot by any means support a solution that would bear the risk of recurrence of the atrocity that took place on the island from 1963 to 1974. In short we will never accept the turning of Cyprus into another Crete.

WORLD SUMMIT ON SUSTAINABLE DEVELOPMENT

The World Summit on Sustainable Development mainly tackled issues of globalization, development financing, international trade and reforms in public administration. Meanwhile, Local Agenda 21 Project of Turkey was labeled as one of the best projects conducted. This once again underlined the importance of participation of local administrations and non-governmental organizations (NGOs) in decision-making mechanisms. No doubt, the private sector should also be part of these contributions, and as TÜGİAD, we should be part of platforms that generate ideas and should also closely follow developments that take place. Of course, this is not enough: In addition to local administrations, NGOs and the business world; politicians, public administration, the academic community and the media should all assume their respective responsibilities in the process of providing solutions to problems. The media, in particular, should spend special efforts to create an awareness in the society and to make sure that issues related to sustainable development should always be kept on the current agenda.

# # # # # # # #