ALİ MİDİLLİLİ
GYİAD (Genç Yönetici ve İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of the Advisory Board of GYIAD (Young Investors and Businessmen Association)


Küreselleşmede Türkiye Ve İyi Yönetişim


Dünya'nın ülke bazında başarı kavramına bakış açısı değişiyor. Istanbul Forum, Hedef 2023 konferansı öncesinde belirlenen üç iddialı hedefte Türkiye'nin başarıya bakışının değiştiğinin önemli bir göstergesidir.
İstikrar içinde sürdürülebilir insan boyutlu büyüme. Hukuksal ve idari altyapının çağdaşlaştırılması. Fırsat eşitliğini yaşamın unsuru haline getirmek.

Bu değişimin sebebi nedir? Türkiye Şubat 2001 krizi ile bir dönüm noktasının eşiğine gelmiştir. İstikrarsız büyüme, çağdaş olmayan hukuksal ve idari bir alt yapı, fırsat eşitliğini doğru bir zemine oturtamamış olan rekabetçilik, büyük bir güven kaybına sebep olmuş ve özel sektörde büyük bir darbe almıştır.
Özellikle reel ve finans sektörlerinin almış olduğu bu darbenin en önemli sebeplerinden biri Türkiye'de iyi yönetişim kavramının henüz kabul görmemiş olmasındandır.
Uluslararası sermayenin ülkemize çok düşük düzeylerde geldiği bir küresel pazarda bu krizi aşmak, iddialı bir büyüme hızını yakalamak, sermaye birikimini çoğaltmak, istihdamı sağlamak, katma değer yaratmak ve gelir dağılımını düzeltmek istiyorsak iyi yönetişim politikalarının yerleşmesini sağlamamız gerekir.
Ben iyi yönetişimin olmazsa olmazları olan; açık, şeffaf ve geniş yasaları ve düzenlemeleri; yasaların ve düzenlemelerin yaptırımları; uluslararası muhasebe uygulamalarının benimsenmesi; etkin ve hızlı iletişim; iyi gelişmiş sermaye piyasası; iyi yönetişimin kültür ve bilinçlenmesini oluşturmak için enstitüleri oluşturmadan uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelmek isteyeceğine inanıyorum.
Açıklık, katılım güvenilirlilik, etkinlik ve tutarlılığın azınlıkta olduğu bir toplumda küresel entegrasyon ve AB üyeliği sadece bir ümit olarak kalacaktır. Bu beş ilke kendi başına bir önem taşımakla beraber, bunların birbirinden bağımsız olarak gerçekleşmesi mümkün değildir. Birbiri ile uyumlu hazırlık, uygulama ve yürütme süreçlerinden geçmedikleri sürece, bu politikaların başarılı olmaları düşünülemez.

Bu politikaları uygulamak kime düşmektedir?
Bence, önce özel sektörün kendisine, daha sonra sivil toplum kuruluşlarına ve nihai olarak da kamu sektörüne düşmektedir. Eğer özel sektörü temsil eden bizler bu insiyatifi almaz ve bunun mücadelesini, sivil toplum kurumları ile beraber vermezsek, ne AB ne de ABD' den gelecek olan destek ve yönlendirmeler bizleri kendi ulusal hedeflerimize ulaştırmayacaktır.
İyi yönetişim ile ilgili Dünya Bankası ve AB'nin hazırlamış olduğu raporlara baktığımızda, Uzakdoğu ülkeleri, Endonezya, Kore, Tayvan gibi, ve Rusya ile Türkiye arasında pekçok endişe verici paralelliği görebiliriz. Bu ülkelerde, iyi yönetişimin eksikliği veya yokluğundan, yaşananlar Türkiye'de yaşadıklarımızın benzerleridir. Tüm bu ülkelerdeki ortak payda şeffaflığın olmaması, güçlü çıkar gruplarının direnci, denetim mekanizmalarının yetersizliği, sermaye birikiminin yetersizliği, aşırı borçlanma, yolsuzluklar, sermaye piyasalarının etkin çalışamaması, uluslararası yatırımcılara eşit rekabet ortamının yaratılamaması ve hukuki/idari altyapının eksikliğidir.
Türkiye bu zaafları üzerinde yoğunlaşarak iyi yönetişim konusunda önemli adımlar atmak zorundadır. 2023 vizyonumuzu gerçekleştirebilmek ve küresel pazara entegre olabilmemiz için bunlar mutlaka çözümlenmelidir.
İyi yönetişimin gelişmesinde yapılması gereken bu reformlar, özellikle kurumsal (özel sektör şirketleri) yönetim kurullarının daha etkin hale gelmesi ve bu yönetim kurullarının özel sektör şirketlerinin yönetimi üzerinde yeterli kontrol ve yönlendirmeyi gerçekleştirmesini sağlayarak, dış kontrol mekanizmalarının ve iç motivasyon araçlarının etkin bir biçimde güçlendirilmesi ile olacaktır.
Reformlar, genel olarak şu konuları içermektedir:
Şeffaflığı zorunlu kılmak
Finansal disiplini sağlamak
Etkin denetim altında bulunan sermaye piyasalarının gelişimini desteklemek
Hukuksal, yasal, vergi sistemlerini güncellemek ve güçlendirmek.
Rekabetçi pazarlar yaratmak, küreselleşmenin önünü açmak; uluslararası sermaye girişini kolaylaştırmak.
Kapasite yaratmak (knowhow + teknoloji odaklı bir insan gücü)
İç motivasyon ise, dış kontrol mekanizmalarının etkin bir şekilde işlemesi için kurum içi gerekli kapasitede ve yetkinlikte insan gücünün sağlanmasıdır. Bu insan gücünün kurumların yönetim kurullarında etkinliğinin arttırılması ve bu kurulların yönetim üzerindeki kontrol ve yönlendirme görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli etkinliğe ve güce ulaştırılması ile sağlanacaktır.
Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu şartlar, tüm bu koşulların olgunlaşmasını bekleme lüksünü ortadan kaldırmaktadır.
Uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelişini hızlandırmak, yatırımcıların güvenini arttırmak, ve cazip bir yatırım ortamı oluşturmak için bağımsız ve şeffaf bir düzenleyici enstitünün kurulması şarttır. Bolivya ve Brezilya örneklerinde görülebileceği gibi, böyle bir enstitü ile Türkiye hem yabancı yatırımcıların güvenini kazanacak, hem özelleştirme programı daha süratle ilerleyebilecek hem de ekonomi yönetiminde eksik olan güven unsuru tekrar ivme kazanacaktır. Güven ortamının oluşturulması ve bunun sürekliliği ekonomide başarının temel unsurudur. İyi yönetişim ile sadece uluslararası sermaye girişi hızlanmayacaktır. Ulusal pazarımız ve özel sektörümüz daha rekabetçi olacak, ulusal sermaye piyasamız güçlenecek ve yine ulusal yatırımcılarımız bu güvencelerle Türkiye'de uzun vade tasarruf fonları oluturacaktır. Tüm bunların sonucunda da Türkiye refah düzeyini yükseltecektir. Son iki sene içinde önemli adımlar atılmış olmakla beraber sadece kanunların değişmesi ve düzenleyici kurumların iyileştirilmesi yeterli değildir. Buradaki en kritik başarı faktörü, özel ve kamu sektörünün düşünceleri ve yaklaşımlarındaki, değişim isteği ve arzusu olacaktır.

TURKEY WITHIN GLOBALIZATION AND GOOD GOVERNANCE


The three ambitious objectives set for the conference Target 2023 of the Istanbul Forum provide a significant change in the perception of Turkey's future success. Stable and sustainable growth with a human dimension Modernization of the legal and administrative infrastructure
Securing equal opportunity At the root of this change of perception lies the damage suffered by the private sector as a result of the February 2001 economic crisis. In order to overcome the crisis, we need good governance.
I do not believe that foreign capital investment in Turkey will increase before we establish open and transparent laws, international accounting standards, efficient and fast communications, well-developed capital markets and an awareness and culture of good governance. Without these, Turkey's global integration and EU membership will remain a distant hope.
The responsibility for the advancement of these policies belongs, first and foremost, with the private sector along with the institutions of civil society, before the public authorities.
Included among the reforms necessary are the following:
Transparency
Financial discipline
Well-developed and efficiently supervised capital markets
The streamlining of the legal, administrative and tax systems
Competitive markets that facilitate foreign direct investment
Capacity building, i.e. know-how and technology focused human resources
In order to accelerate the inflow of foreign capital, increase the confidence of the investor, implement the privatization program swiftly and build confidence, we need to establish an independent and transparent regulatory body along the lines of the experiences of Bolivia and Brazil.
Good governance will not only accelerate the inflow of foreign direct investment. It will also create a more competitive domestic market and private sector. The critical success factor will be the desire for change in the perception and approach of the private sector and the public authority.

# # # # # # # #