MURAT BEKDİK
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Editor-in-Chief




Bu yazımda sizlerle Dr. Yılmaz ARGÜDEN'in küresel yönetim üzerine oluşturduğu düşünceleri paylaşmak istiyorum. Dünya, artık sorunlarını çözebilmek için yeni bir yönetim anlayışını benimsemelidir. Günlük hayatımızı ilgilendiren konular küresel bir nitelik kazandıkça, yönetim sistemlerimiz ve bakış açımız da küresel bir boyut kazanmalı, böylelikle de küresel toplum ve küresel vatan anlayışının önü açılmalıdır. Bu anlayış, dünyayı ilgilendiren kararların merkezde bulunan sınırlı sayıdaki insanın çıkarları doğrultusunda değil, geniş kitlelerin benimsediği doğrultuda alınmasını gerektirmektedir.

Bu bağlamda, dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücüne sahip olan ABD'nin yöneticileri aldıkları kararlar için sadece kendi vatandaşlarına karşı değil, aynı zamanda küresel vatandaşlara karşı da sorumlu olduklarını anlamak zorundadırlar. Ülkemizdeki yöneticiler ise, Türkiye'nin uluslararası sorumlulukları için gösterdikleri duyarlılığı, devlet-vatandaş ilişkilerinde kendi vatandaşına karşı da göstermek zorunda olduklarını anlamalı ve bu doğrultuda ister oy hakkı, isterse ekonomik olanakları olduğu için, sadece güçlü olanın haklı olduğu anlayışını değiştirmelidirler. Özetle, ulus devletleri yönetenler gelişmekte olan küresel toplum ve küresel vatan olgusunu kavrayarak, iç ve dış politikalarında tutarlı olmaya özen göstermelidirler.

Geleneksel olarak insan hakları, hiç kimsenin cins, renk, ırk, dil, din, sosyal sınıf veya politik inançlarından ötürü ayrımcılığa uğramaması temel ilkesine dayanır. Demokrasi de genel olarak oy verme hakkı, düşünceyi ifade etme özgürlüğü gibi haklarla tanımlanır. Oysa artık insan hakları da, demokrasi de bu tanımların ötesine geçmektedir. Artık esas olan, insanların geleceklerini biçimlendirmede söz sahibi olması ve küresel karar alma süreçlerine katılmasıdır. Yönetim kavramından, katılımı ve karşılıklığı ifade eden "yönetişim" kavramına geçişin temelinde de bu dönüşüm vardır. Böyle bir katılımcı yönetim anlayışının en önemli ön koşullarından biri de geniş kitlelerin, hayatlarını etkileyen gelişmelere ilgi duymaları, ilgi duymaları için bilgilenebilmeleri, bilgilenebilmeleri için de gerekli araçlara sahip olmalarıdır. Bunun için bilgi çağına dahil olmaları, bilgi teknolojilerine ulaşabilmeleri gerekmektedir. Bunu gerçekleştirecek yolları bulmak, ve bu doğrultuda gerekli adımları atmak da küresel bir sorumluluktur. Bu sorumluluk ise, tek tek ülkeleri aşan, bir bütün olarak uluslararası topluluğun üstlenmesi gereken bir sorumluluktur. Sonuç olarak, insan hakları ve demokrasiye gerçekten inanıyorsak, bu dünya üzerinde yaşayan tüm insanların bir "dünya vatandaşlığı" bilinci ile eğitimini, yetişmesini ve karar süreçlerine katılımını sağlamak için çalışmalıyız. İyi yönetimin yalnızca güçlülere değil, insanlığa hizmet etmek olduğunu anlamalıyız. Sürdürülebilir bir gelişme ve dünya barışı için aldığımız kararların başkalarını nasıl etkilediğini iyi anlamalı ve kendimizi bencillikten arındıracak bilgelik düzeyine erişmeliyiz.





In this article, I would like to share with you the ideas that Dr. Yılmaz ARGUDEN has developed on global administration. It is high time the world adopted a new understanding of administration to be able to solve its problems. As issues that have to do with our daily lives acquire global characteristics, so must our administrative systems and perspectives, thus paving the way to the notions of global society and global home country. This understanding requires that decisions that pertain to the whole world are not taken in line with the interests of a limited number of people at the center, but rather that they should be taken in the direction of consent of large masses.

In this context, leaders of the Unite States Ğwith the largest economic and military power at hand- have to understand that they are not only responsible to their own citizens, but to global citizens as well in the decisions that they take. Meanwhile, leaders in our country must understand that the sensitivity shown regarding Turkey's responsibilities in foreign relations should also be displayed towards their own citizens in State-citizen relations. In line with this, they should bring to an end to the perception that it is only the strong who are right, either because they have a right to vote or they are better of economically. In short, those who lead nation-states should come to perceive the developing notions of global society and global home country, while displaying consistency in their domestic and international policies.

Traditionally, human rights are based on the basic principle that nobody is subjected to discrimination due to his/her gender, color, race, language, religion, social class or political beliefs. Meanwhile, democracy is generally defined with rights such as suffrage and freedom of speech. However today, both human rights and democracy go beyond these definitions. What matters now is having people have a say in shaping their future and participate in decision making processes. In fact, this transformation is the reason why we have moved from the concept of administration to "governance" which involves participation and reciprocity.

One of the most important prerequisites of such an understanding of participatory governance is that large masses are interested in developments that are of interest to their lives, that they are informed in order to be interested in, and that they are in possession of the required means in order to be informed. This requires them to be a part of the information age and have access to information technologies. Finding the ways to make this happen and taking the necessary steps to this end is a global responsibility. And, this responsibility is one that goes beyond individual countries and should be taken over by the international community as a whole.

In conclusion, if we really do believe in human rights and democracy, we should work to ensure that all peoples of the world are educated, brought up and take part in decision making processes with an awareness of "global citizenship" in mind. We should understand that good management means serving humanity rather than only those who are powerful. For sustainable development and world peace, we should understand well how the decisions we take happen to influence others and should reach the degree of wisdom that would take us away from selfishness.



# # # # # # # #