ÖMER SİPAHİOĞLU
Eurotürk Danışmanlık Grubunun Kurucu Ortağı ve Yürütme Krl. Bşk.
Founding Partner and CEO of Euroturk Consultancy Group


Global Ekonominin Rüzgarı Dünyada Ciddi Değişimlere Yol Açtı


Geçtiğimiz dönemde yaşadığımız olumsuz siyasi ve ekonomik gelişmeler sonucu hepimiz gördük ki, ihracatçı firmalar nispeten daha az yara alarak ayakta kalmayı başardılar; ancak, işlemlerini yurt içi ile sınırlayan işletmeler için aynı şeyi söylemek ne yazık ki mümkün değil. Bu nedenle yurt içinde faaliyetlerini sürdüren işletmeler de artık yurt dışına yönelme eğilimi içine girdiler.

Şimdilerde, yatırımcılar ve işadamları, bir ayaklarının yurt dışında olmasının, şirketlerine bir çok avantaj sağladığını savunuyorlar. Ancak, firmalar, kısa, orta ve uzun vadede ne gibi yararlar elde edebileceklerini net olarak biliyorlar mı?

Dünyanın birçok önemli ülkesi ve iş metropolünü kapsayanÊofis/uzmanlar ağı veÊyılların bilgi ve deneyimÊbirikimi ile Türk girişimcilere yurt dışında şirket kuruluşları, yönetimi veÊuluslararası vergi planlaması alanlarındaÊhizmetler veren Euroturk Danışmanlık Grubunun kurucu ortaklarındanÊve CEO'su Sn. Ömer SİPAHİOĞLU ile bu konu üzerine görüştük.

2003 yılının ilk aylarında ihracatta önemli artışlar gözlenirken,Êbir de Türk girişimcilerin yurt dışında şirketleşme trendinden söz ediliyor ne dersiniz ?

Doğrudur. Global ekonominin rüzgarı dünyada ciddi değişimlere yol açarken,sadece ulusal ölçekte bir ticari ve kurumsalvarlık gösterenler bugün için para kazanıyor olsalar da gelecek perspektifi bakımındanönemli bir şeyleri kaçırıyor olduklarını hissediyorlar.

Bu konudageçtiğimiz yıllarda yaşanan krizler arkasında bazı ekonomik yıkıntılar bırakırken, diğer yandan direnci, dinamizmiartmışbir özel teşebbüs de geliştirdi. Ülkemizi sever, burada yaşayıp, burada ölmek düşünürken, yıllardır değiştirilemeyen siyasi ve ekonomik yönetim hatalarının sonucuyaşanan siyasi krizler,kırılgan demokrasi, hantal bürokrasi, kronik enflasyon,artan borçlanma, ön görülemeyen kur/faiz dalgalanmalarıve üretmeyen rant ekonomisine karşı önceliklekendi ticari geleceğinikurtarmak içindahaistikrarlı iş ortamları ve güvenli ekonomik iklimler arıyor insanlar.

Yurt dışında şirketleşme ya da ortaklıkilişkilerine girişimcilerne gibi beklentilerle yöneliyorsizce ?

Öncelikle yurt dışında kalıcı bir kurumsal konumelde ederek daha fazla ve daha iyi fiyatlara mallarını satabilmek, daha uygun fiyat ve şartlarda yabancı ham madde tedarik edebilmek, yabancı finans kuruluşları ile düzenli iş ilişkilerine girerek uygun finansman sağlayabilmek, yabancı sermaye veortaklar kazanmak yolunda daha iyi bir statüye kavuşabilmek, yabancı ülkelerdeki liberal mevzuat ve bürokrasi ile yabancılara sağlanan ticari ve vergisel teşviklerden yararlanabilmekgibi beklentileri sayabiliriz.

Aktüel olarakhangi ülkelere, hangi avantajlarından dolayıgidiyorlar?

Bunu iki boyutta düşünmek lazım. Biri daha uygun şartlarda üretim yapabilmek, kota engelini aşabilmek üzere ülkeler belirleyerek yatırım yapanlar ki bu bağlamda yakın çevreden Bulgaristan, Romanya,Suriye ve bazıTürki Cumhuriyetleri sayabiliriz.Buralarda daha uygun hammadde girdileri ve elektrik, gaz, işgücüvb. maliyetler söz konusu. Bir diğer grupiseuluslararasıticaret üssü olmak üzere özellikle Avrupa'nın iş ve finans merkezlerineyöneliyor; İsviçre, Hollanda, Lüksemburg, İngiltere, Maltagibi. Bunlar da siyasi istikrar,yabancılara yönelik liberal mevzuat,kolaylaştırıcıbürokrasi ve düşük vergi bölgeleri ile uygun finans imkanlarından yararlanıyorlar.

Saydığınız gelişmiş ülkelerin şirketler hukuku uygulamaları,mali idaresiülkemizle nasıl kıyaslanabilir?

Teorik farklardan ziyadepratiksonuçlarıgirişimciyi ilgilendirir sanırım. 48 saatte size vekaleten bu ülkelerde şirketler kurmak, hatta isimleri listelenmiş hazır kurulu şirketleri devralmak, hamiline hisse senetleri, yedieminprofesyonelşirket müdürlerivb. uygulamalarla legal anonim bir yapılanmanın artılarını yaşamak,ilk etaptafazla külfete girmeksizin, uygun profesyonel şirket merkezi (domisilasyon), sekreterya, muhasebe, mali denetimvb. yürütüm hizmetleri alabilmek, hattabelirli transaksiyonlar için şirket kiralayabilmek dahi mümkün.Mali idareler deesas itibariylehüsn-ü zan sahibi.Yabancı yatırımcı ve iş çevrelerine cazip bir vergiortamını sağladıktan sonra oldukça kaygısızve tok bir görünüm sergiliyorlar. Lüksemburg'daki mali danışmanlık büromuz 16 yıldır faaliyet gösterirken bugüne kadarhiçbir mükellefivergi incelemesine maruz kalmamış.

Vergi Planlaması kavramını açar mısınız? Türkiye'de ne derece biliniyor ve etkin olarak uygulanabiliyor mu?

Türkiye henüz vergi kültürü gelişmemiş, %70 ler gibi bir kayıt dışı ekonomiden söz edilen,sık sıkvergi mevzuatı değişen, vergi idaresininyapısal sorunlar dolayısıyla gereğince etkin olamadığı ve vergi gelirlerinin sürekli dolaylı vergilere kaydığıbir ülke. Buna bağlı olarak da uluslararası hukukun imkan tanıdığı gerçek anlamda bir vergi planlaması yerine bazen yasal dayanağı olmayan, hatta fiktif işlemlerlegünün kurtarılmaya çalışıldığı, naylon fatura ticareti yapanların yakalanıp durduğu hepimizin malumu.AncakOECD üyesi, AB'ye aday, IMF ve Dünya Bankası gibi önemli uluslararası kurumlarla yoğun ilişkileri olan bir ülke olarakher geçen gün daha bir ciddi görünüm sergilemek durumunda. Artık OECD'nin, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerin siyasi iradesinin kabul etmediğibir salaşlık Türkiye'de de devam edemeyecektir.Vergi ödeyenlerin vergiden kaçınma hakları da vardır ama bunun yerel ve uluslararası yasaların, vergi anlaşmalarının izin verdiği çerçevedeprofesyonel bir planabağlı olarak şekillenmesi gereklidir.

Uluslararası Vergi Planlaması bağlamındaarayış içine giren kişi ya da kurumlar,vergi yükünün optimizasyonunayönelik tüm dünyada, tüm insanlara uygun sihirli tek bir model aranmaması gerektiğinibilerek yola çıkmalıdırlar.

Offshore kavramı altındapazarlanmaya çalışılan sözde "alternatif çözüm yollarını"ise sadece kulağa hoş gelen bir peri masalı olarakgörmelidirler.

Offshore, Vergi Cenneti gibi kavramlar nedir?

Offshore'un tam bir sözlük anlamı yoktur; kelime basit anlamda, vergi cennetlerinin adalarda olduğu realitesini ima ederken, "yüksek vergi ödenen Batı ülkelerinin kontrolü dışında" anlamında da kullanılmaktadır.

Offshore ülkeler, kendi ülke sınırlarının dışında elde edilen tüm gelirleri tamamen veya kısmen vergiden muaf tutan Düşük Vergi Bölgeleri veya Vergi Cennetleridir (Tax Haven) denilebilir. Offshore, 20. yüzyılın başlarından itibaren gelişmiş ülkelerdeki yüksek vergi oranlarına tepki olarak hızlı bir gelişme göstermiştir.

Fakat 1999 ve 2000 yıllarında, kara para aklamaya yönelik artan küresel endişeler,OECD'nin "zararlı vergi uygulamaları" nın (harmful tax practices) kontrol altına alınması, Avrupa Birliği'nin "adil vergi rekabeti" nin (fair tax competititon) sağlanması yolundaki talepleri, Offshore fenomeni ile etkin bir küresel mücadele süreci başlatmıştır. Günümüzde kendisini bu şekilde tanımlamış 70 Uluslararası IOFC bulunurken, 35 ülke OECD'ye göre "Vergi Cenneti" (Tax Haven) kategorisindedir.

IOFC'ler, değişik kişi ve kurumların çok çeşitli amaçlarına hizmet eden oldukça karma bir topluluktur. Bu amaçların tümünün yasal olmadığı kesinlikle sır değildir. Uyuşturucu baronları ve diğer yasadışı işlerle uğraşan iş adamları (!) bir takım offshore merkezlerini, kara paralarını legal kullanımdan önce aklamak amacıyla kuşkusuz kullanmışlardır ve maalesef halen kullanmaktadırlar.

'Offshore' kelimesi, bu işlerin bir parçası olmayanlara mistik bir anlam ifade etmektedir. Birçok kişi yanlış olarak, offshore ile ilişkinin sadece kötü bir iş değil, aynı zamanda pahalı da olması gerektiğini düşünmektedir. Bazı örnekler, düşünülenleri doğrulayabilirse de genelleme yanıltıcı olur. Türk girişimcilerin vergi planlaması yapıyorum diye bu tarz şaibeli ve geleceği karanlıkbölge ve enstrümanlara yönelmeleri yanlış olur.

Serbest Bölge Uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizce Serbest Bölgeler aslında bir vergi planlama enstrümanı olarak görülemez. Türkiye'de ise esas mantığından saptırılmış ve bir vergi planlama aracı gibi kullanılmaya gidilmiştir.

OECD 2000 yılı konsey toplantısı raporunda "Preferential Tax Regimes as potentially harmful" (Potansiyel zararlı imtiyazlı vergi rejimleri)başlığı altında Istanbul Offshore Banking RegimeveTurkish Free Zones(Serbest Bölgeleri)de zararlı uygulamalar kapsamındabelirtilmiştir.

Raporda OECD üyesi ülkelerin Nisan 2003 tarihine kadar bu zararlı imtiyazlı rejimlerin nasıl kaldırılacağı yönündekitaahhütlerini OECD'ye bildirmeleri istenmiştir.

31.12.2000 tarihi itibariyle bu zararlı imtiyazlı rejimlerin sunduğu opsiyonlardan yararlanan vergi mükelleflerinin ellerindeki imkanların ise en geç 31.12.2005 tarihinde kalkmış olması gerektiği rapora şerh edilmiştir. OECD Forumunun, üye ülkelerin işbu taahhütlerini tahkik edip, OECD'de Konseyine en geç Haziran 2003'de,hangi zararlı rejimlerin kaldırılıp kaldırılmadığına dairrapor vermesi kararlaştırılmış,belirlenen sürelerde zararlı vergi uygulamalarını kaldırmamış ülkeler olması halinde, diğer ülkelerin defansif tedbirler alabileceği belirtilmiştir.

Türk hükümetininilgili kurumlarının Serbest Bölge yasasını değiştirmeye yönelik çalışmaları olduğunu, vergi planlaması enstrümanı olarak Bölgelerin kullanılmasını pratik yönde engelleyici bazı tebliğlerin çıkarıldığını biliyoruz. Bizim önerimiz, Serbest Bölgelerin sadece mevcut vergi avantajlarına bel bağlanıp, orta/uzun vadeli bir planlama ve girişim yapılmaması yönündedir.

Yurt Dışında Şirket kurmayı planlayan girişimcilere tavsiyeleriniz ne olur?

Yüksek vergi ödenen ülkelerdekiişletmelerin, deneyimli danışman yardımı olmadan uluslararası vergi planlamasından yarar sağlamalarıson derece güçtür, hayal kırıklığı ve zararlarayol açabilir.

İş sadece bir ülke seçimi ve genel konseptin belirlenmesi değil, birçok detay inceliklerin de tüm süreç boyunca gözetilmesi ile komplikasyonlara yol açmamaktır. Ülkedeki danışmanın özgün ve doğru çözümler üretebilmesinin yanısıra, şirketleşilecek ülkedeki altyapısı ve yabancı partnerlerinin de uzmanlığı kadar hızlı, pratik ve güvenilir olması gerekir. Legalite sınırlarındadüşük vergi oranı elde etmenin oldukça zahmetli bir iş olduğunu bilen uluslararası vergi planlamacıları "no gain without pain" (zahmetsiz kazanç olmaz) derler.

Elde edilecek kazancın, zahmete katlanmaya değeceğine inanan işletme sahiplerinin profesyonel danışman desteği ile yut dışı şirketleşme ve aktif stratejik vergi planlaması aşamasına geçmeleri somut yararlar sağlayacaktır.





THE WIND OF THE GLOBAL ECONOMY HAS LED TO SERIOUS CHANGES IN THE WORLD


As the wind of the global economy leads to serious changes in the world, many entrepreneurs are now in search of locations abroad to conduct their business operations. This goes true for some Turkish enterprises as well. Due to political crises, the fragile democracy, cumbersome bureaucracy, chronic inflation, ever-increasing public borrowing, unforeseeable exchange rate/interest fluctuations and similar problems in Turkey, businesses are now looking for more stable and reliable economic climates. One trend for some Turkish investors is to invest in some neighboring countries such as Bulgaria, Romania, Syria and some of the Turkic Republics. These investors enjoy affordable input costs such as raw materials, electricity, gas and labor. Meanwhile, another group of Turkish investors prefer to go to the major business and financial centers of Europe such as Switzerland, Holland, Luxembourg, England and Malta that offer political stability, liberal legislation, lack of bureaucratic obstacles and low tax rates. However, investors who go abroad should be careful not to be lured by off-shore tax havens. Furthermore, they should make use of the services of professional consultants in the relevant markets. In addition to receiving help with logistics issues, this is also important in terms of being able to minimize their tax burden within legal limits.



# # # # # # # #