CELAL BEYSEL
TÜGİAD Üyesi ve BUSİAD Başkanı


Yunanistan Bizi Geçti, Sıra Bulgaristan'da...


Bulgaristan ile ilk olarak1970 yılında, 18 yaşımda Almanya'dan Türkiye'ye arabayla dönerken tanışmıştım... Fakirliğin, mutsuzluğun, resmi-sivil asık yüzlü insancıkların kol gezdiği, polisin geçen Türk araçlarına haklı-haksız ceza yazdığı, gri rengin hakim olduğu, komünist rejim altında inleyen "komşu"muzun topraklarını bir an önce terk edip güzelim vatanımıza kavuşmaktan mutluluk duymuştum doğrusu...

İş adamı olarak Bulgaristan'a ilk olarak 14 yıl önce bir heyetle gitmiş, Özal Türkiyesi'nin biz sanayici ve işadamlarına verdiği öz güvenle özel girişimin, liberal ekonominin erdemlerini bizi misafir eden Bulgar heyetine anlatmış, özelleştirme çabalarına başlayan ülkemizin attığı dev adımların Bulgaristan'a örnek olabileceğinden bahsetmiştik, mağrur ifadelerle... Bu arada sert komünist rejim dolayısıyla başımızın derde girmemesi için kelimelerimizi seçerken dikkatli olmaya çalışmış, ülkemizdeki "hür" ortama bir kez daha şükretmiştik. Öyle ya, komünizmi yermek hep serbest olmuştur bizde...

İşadamı olarak Bulgaristan'a ikinci gidişim, geçtiğimiz günlerde BUSİAD heyetiyle oldu. Komünizmin pençesinden kurtulmuş, sermaye düşmanı felsefelerini geride bırakmış, beyaz bir sayfa açarak liberal ekonomiyi öğrenmeye çalışan bir Bulgaristan gördük bu defa... Her konuştuğumuz bürokrat, işadamı "gelin, burada üretin, ticaret yapın, yatırım yapın" diyordu... Kamuya ait firmalarını özelleştirmeye çabalıyorlar, yabancı sermayeyi ülkelerine çekmek için sınırlarındaki "demir perde"yi alabildiğine indirmişler.... Arsalarını üretim yapacak, istihdam sağlayacak yabancılara bedava tahsis ediyorlar. Elektrik ve doğalgazı ucuza satıyor, kurumlar vergisinin % 20'ler seviyesinde olduğunun reklamını yapıyor, Bulgar ekonomisinin % 75'inin özel sektörün elinde olduğunu belirten broşürler dağıtıyorlar... Enflasyon % 4.5 * ... 8 milyonluk Bulgaristan'a 2001 yılında 800 milyon dolar doğrudan yabancı sermaye girişi olmuş. 70 milyonluk Türkiye'ye ise 900 milyon dolar... Yunanlılar, İtalyanlar, Avusturyalılar, Almanlar, Amerikalılar... Yabancı yatırım kol geziyor... Biraz gecikmeyle de olsa bizim Türk firmalarının piyasaya girme çabaları da kayda değer. Bizdeki bazı çevrelerin deyimiyle "Vatanlarının "kutsal" (!) topraklarını yabancılara "peşkeş" (!) çekmemek için" bir gayretkeşlik içinde görünmedi yılların "Sosyalist Cumhuriyetinin" vatandaşları bana... "Tekelimi sattırmam" çığlıkları da yok sokaklarda. Biraz vatan hainliği (!) var galiba Bulgarlarda...

Özetle, son 10 yılda Bulgaristan büyük işler yapmış... En önemlisi, zihniyet devrimini başarmışlar... İdeolojik yaklaşımlardan kurtulmuşlar... Sermayeye düşman gözüyle bakmıyorlar... Fakirliğin yenildiği söylenemez ama, sokaktaki insanın geleceğe güvenle baktığı izlenimini edindim. Genç, yaşlı, kadın, erkek, çoluk çocuk mesai saati bitince sokak kahvelerini dolduruyorlar... Gri, renksiz şehirler yerlerini renkli görüntülere bırakmış... Üretim henüz yetersiz ama dükkanların vitrinleri dolu... 2004 yılında NATO üyesi olacaklar, 2007 yılındaysa AB'ye gireceklerinden emin görünüyorlar...

Sanki 80'li yılların Özal'lı Türkiyesi...

Statükocu Yönetim Sistemimizi değiştiremezsek... Siyasi Partiler Sistemi ve Seçim Sistemimizi çağdaşlaştıramazsak...

Yerli Ğ Yabancı Sermayeye ve eğitime ideolojik bakış açımızı değiştiremezsek...

Gündemi somut problemler yerine soyut dedikodularla meşgul etmeye devam edersek...

İktidarın doğru-yanlış her söyleyip yaptığını reddeden muhalefet anlayışını terk etmezsek...

Demokrasiye bakış açımızı yenilemez, AB'ye girmek için yeterli siyasi iradeyi ortaya koyamazsaksak...

Hallerinden memnun statükocularımız tüm bunları yaptırmamak için her yola başvurmayı sürdürürlerse O zaman Yunanistan'dan sonra 10 yıl öncesinin komünist Bulgaristan'ını da kıskanmaya hazırlıklı olmalıyız...

Güney Kıbrıs Cumhuriyeti, sırada bekliyor...

*Ayda değil, yılda...











# # # # # # # #