AV. TALAT METE



MEZARLIKLARIMIZDAKİ ENTELLEKTÜEL SERMAYE


Açık düşünceli insanların, çoğunluğu oluşturduğu toplumlardaki ilişkilerin güzellik ve keyfine karşı olumsuz bir söz söylenemeyeceğinde hemfikir oluruz herhalde...

Büyük çoğunluğun kişilik hakları çerçevesine giren, özel durumları hariç, bilgilerini, birikimlerini birbirleriyle açık yüreklilik ve hesapsızca paylaş- tıkları bir ortam düşünün bir an... Çok keyifli olurdu şüphesiz.

Bilmediğiniz konularda, merak ettiğiniz veya henüz deneyemediğiniz alanlarda bilgi serpintileri elde etseniz heyecanlanırdınız kesinlikle. Ya da doğru zannettiğiniz yanlışların farkına vardıkça gelişmeyi yakalayıp ne çok sevinirdiniz kim bilir? Bu tür alışkanlıklar elde ettiğinizde kendinize ve yaşadığınız topluma güveniniz artar ve yarınlara daha az kaygıyla yaklaşırdınız herhalde.

Bir an, bu tür ilişkileri kendi küçük ailenizde hayal edin... Karı kocanın birbirini daha çok seveceği ve güveneceği, paylaşımı daha da arttıracakları bir ortaklığı yakalamış olurlar. Böyle bir ortaklığın meydana getirdiği çocuklar daha özgür ve bilgili, daha uyumlu ve katılımcı, daha güvenli ve iletişimci, daha gözlemci ve bilgili yetişeceklerdir kuşkusuz. Pardon! Sevgili dostlarım. Kendimi birden, küçük bir an da olsa hayale kaptırdım.

Yukarıdaki düşünceler fırladı belleğimden. Tabii ki yüzümü ateş bastı sonrasında. Nasıl olur da bilgiden bu kadar korkarız diye... Büyük zorluklarla elde edilen bilgilerin bu kadar hovardaca boşu boşuna yok edildiği bir toplumda yaşarsanız tabi ki güvensiz, agresif, kuşkucu, ön yargılı ve tek yanlı olursunuz. Hoş görüden uzak, farklı düşüncelere saygı duyamayan, kendi gibi düşünmeyeni yok sayan bir toplumun bireyleri olursunuz. Gelin şimdi bu projektörü siyaseten bizleri yönetenlere doğru çevirelim...

Şu anda yüzlerinizin buruştuğunu ve acı tebessüme büründüğünü görür gibiyim. Önümüze çok kötü bir tablonun çıkacağını bile bile, bu tabloyu içimiz biraz kararsa da seyredelim. Kimbilir, küçücük de olsa bir faydası olabilir belki. Ben kendimi bildim bileli en küçüğünden, en büyüğüne hiçbir siyasetçinin ülke sorunlarını tüm boyutlarıyla toplumla paylaştığına tanık olmadım.

Çok genişletilip, sığınma amacı taşımaması koşuluyla, tabi ki güvenlik konularını bunun dışında tutuyorum. Tanık olanınız var mı acaba? Yok yok haykırışlarını duyar gibiyim.

Her yeni gelen, bir öncekini suçlamayla işe başladığı için öncelikle "toplumsal çekişme" denilen sorunu sürekli ayakta tutarak siyaseti sürdürmeye çalışıyoruz. Toplumsal barışı da iktidarı eline geçirene kayıtsız şartsız teslim olmayla eş anlamlı alıyoruz.

Siz hiç önceki siyasetçinin yaptıklarını, beğenen bir sonraki siyasetçi gördünüz mü? Bu siyasetçiler aynı kulvarda koşan farklı partilere mensup olsalar bile bunu yapamamaktadırlar.

Siyasetimizdeki "enkaz" edebiyatı bu alışkanlığın bir sonucu olsa gerek. Oysa ki seçim kaybeden siyasetçilerin de olumlu yaptıkları şeyler vardır mutlaka. Hiç olmazsa olumluları için teşekkür edilse şık olmaz mı? Olur elbette ama kim, hangi alışkanlıkla duygular yerine aklı öne koyacak?

Uzun bir süre yönetimde kalan siyasetçilerin, şüphesiz ki bu sürede elde ettikleri bir yığın bilgi ve deneyimleri oluşmaktadır. Çok partili demokratik hayata geçtiğimiz tarihten bugüne değin, sonra gelenlerin, bu bilgilerden toplum adına yararlandığını asla göremedik. Bu gidişle de asla göremeyeceğiz galiba. Çok yazık! Bir an düşünün, bir ülkenin dış işlerinde uzunca bir dönem görevde bulunan bir siyasetçinin seçim sonrası değişmesiyle, önceki siyasetçi, tüm bilgileriyle bu platformdan inmekte ve onun kapısı bilgi ve birikimleri için bir daha hiç çalınmamaktadır. Nereye gidiyor bu bilgiler bu birikimler? Çöpe. Bu işlev devletin diğer birimleri için de aynı biçimde işlemektedir. Peki bu kadar ucuz ve kolay mı elde ediliyor bu bilgiler bu birikimler?

Bilgi çağındayız avazları atan politikacıların bilgiyi birbirleriyle ve toplumla paylaşma alışkanlığı olmayınca, daha açıkçası "bilgi paylaşımı" yapabilme güven ve yürekliliğinde olamadığımız sürece, MEZARLIKLARIMIZDA ENTELEKTÜEL SERMAYEMİZ BÜYÜYÜP DURMAKTADIR.

YAKLAŞAN "YEREL YÖNETİM" SEÇİMLERİ

Zamanında gerçekleşirse yerel yönetim seçimlerine bir yıldan az bir zaman kalmış bulunmaktadır. Zamanında diyorum çünkü, bir ihtimal iktidardaki tek parti henüz hissedilir biçimde yıpranma sürecine girmeden yerel yönetim seçimlerini erken bir zamana muhtemelen de Ekim-Kasım 03 gibi bir tarihe almak istemektedir. Bunun en önemli nedeni, AB uyum yasaları çerçevesinde yapılması zorunlu hale gelen "genel idari ve yerel yönetim" reformudur.

Reform yasalarından önce iktidar, şu andaki gücünü kullanarak, yerel yönetimleri eline geçirme isteğindedir. Reformla elde edilecek yerel yönetim avantajlarını kendisinde toplamak arzusu, yerel yönetim seçimlerini öne aldırabilir.

İster zamanında (Nisan 04) ister 6 ay önce yapılsın "yerel yönetim" seçimleri toplumumuz için çok önemli bir konuma bürünmüştür. Demokrasinin, toplumun en küçük hücrelerine kadar sirayet edebilmesi için yerel yönetime toplum özen göstermelidir. Demokrasinin ilk okulu diyebileceğimiz yerel yönetimler, demokratik yaşam alışkanlığının başladığı yer olarak bilinmelidir.

Farklı toplumsal düşüncelerin, sergilendiği, katılım ve denetimin en küçük yerleşim birimi olan mahalleden başladığı alanlar olan yerel yönetimler bu nedenle önemlidir.

Her ne kadar buralarda siyaset yapma yasağı bulunsa da, yerel yönetimleri eline geçiren düşüncelerin yaşama yansımasının kaçınılmaz olacağı alanlar olması itibariyle yerel yönetimler çok büyük bir önem kazanmaktadır. Bunun geçmişte çok çarpıcı ve tüyler ürpertici örnekleri yaşanmıştır.

Kent kültürü gelişmemiş, 21. yy değerlerine ulaşamamış, vizyon sahibi olmayan kişiler; salt rant elde etme amacıyla, çeşitli ilişkileri kullanarak yerel yönetimlere aday olacaklardır şüphesiz. Siyasi partiler de salt parti çıkarları doğrultusunda hareketle geçmişte olduğu gibi yanlışlıklar yapacaklardır.

Bu durumda seçmene yöresinde çok önemli bir toplumsal görev düşmektedir. Bu görev, bütün bu olumsuzlukları baştan engelleyebilmek için yörelerinde öne çıkmış, yöresindeki halkı temsil edip onlar adına yöneticilik yapabilecek, gelişmiş, demokrat, bilgi birikimine ulaşmış, dürüst, açık, vizyonu gelişmiş, kent kültürü gelişmiş insanları yüreklendirmek ve onları yakın buldukları partilerinden aday yapabilmenin sivil inisiyatifini geliştirmek ve parti üst kademelerine iletmektir.

Yöre halkı bu konuda tembellik etmeyip sorumlu davrandığı ve geniş bir sivil toplumsal inisiyatif geliştirdiği takdirde her siyasi partiden, en doğru adayları hem belediye başkanlıkları için hem de belediye meclis ve il genel meclisleri için tesbit etmiş olacaklardır. İşte size demokratik katılımın en sade bir örneği.











# # # # # # # #