AYŞEN LAÇİNEL
Eğitimci-Yazar


Yaz Geldi.


Güneşin batmadan önce denize vuran ışıklarını görmek ve o ışık yolunda yüzmek ... Sonsuza uzanan bir köprüden geçmek gibi. Hayat bir serüven ve anlar, diğer anların köprüsü. Kendimle buluştum bu haftasonu. Kendimi dinledim. Neler anlattım neler? Beni yoran, engeller çıkaran kişiler, düşünceler bir bir sıradan görünmeye başladı. Dedim ki bir güzel devam etmeli yola. Düşünsenize hiç engel yok, hücum edenler yok... E o zaman zaten üretim de başarı da yoktur. Sorumluluklar, yapılması gereken işler ve her yapılan işte, işini yapmayanların size duydukları doğal düşmanlıklar... Bunları hayatın oyunları olarak görmek ve hobi diye değerlendirmek lazım belki de. Yaz geldi güneş ısıtıyor içimizi, bronzlaştırıyor tenimizi... Ve Güneş ışıkları odadan içeri girdiğinde karanlık kaçıyor. Ne kadar toz, kir varsa pencereden içeri süzülen ışık ile görünüyor artık. Kir, toz, göze batıyor. Her karanlığın sonu aydınlıktır diyenler kazanıyor. Hafta sonu ne yapıp edip teneffüse çıktım. İki günlük bir ara verdim koşturmaya. Fethiye'de bir turizm cennetine Lykia World'e gittim.

Sabah,YAŞASIN YAZ GELDİ diye, her zaman ki gibi ''Kargalar kahvaltısını etmeden kalktım ve hızlı bir duş alıp denize attım kendimi. Şapa da şupa da yüzdükten sonra birbirinden güzel yiyeceklerin olduğu açık büfede kahvaltı yapmak için yola çıktım. Kahvaltı için restorana gittiğimde Pazartesi rejime başlayacağımı düşünmenin rahatlığı ile birbirinden lezzetli çörekleri afiyetle yedikten sonra tekrar denize yol aldım. Şezlongumu denize çekip kıyıya vuran dalgalarla yaptığım doğal duş, okunan dergiler ve Güneş..

Sıcaktan bunaldığımda ise yeni ürün Sarıkızın Kaynağından doğal madensuyu Phia'yı yüzüme püskürterek ferahladım. Türkiye'de cilde ferahlık veren ve aynı zamanda bakım yapan başka bir doğal ürün görmemiştim. Arkadaşlarım da istedi ve benim Canım Phia'm bitti. Hayat çok güzel. Bir de baktım yine akşam olmuş. Cumartesi akşamı basına verilen havuzbaşındaki "sushi"nin tadına doyamadım. Yemekte dinlediğimiz müzikle kulaklarımızın da pası gitti ve oradan, Lykia World'un ev sahipliğini yaptığı Harley Davidson'un 100.Yılı nedeniyle düzenlenen ''Harley Davidson on the Beach'' partisinde 50 Harley'cinin motorsikletleriyle partiye gidişini ve dolunay zamanı kutlanan 100. Yıla tanık olduk. Havai fişeklerin havailiği, renkleri büyüleyiciydi. Masalda sandık kendimizi.

Harley Davidson on the Beach partisinde motorsikletleriyle şov yapan Harleycileri gördükten sonra onlara o kadar özendim ki motorsiklet kursuna gitmeye karar verdim. Güzel bir organizasyona katılan bizler ertesi gün Güneşle olan randevumuzu kaçırmamak için Ay'la vedalaştık. Pazar günü Kıdrak Koyu'na gittik. Barbekü sonrası aramızdan cesur olanların katıldığı rodeoyu yani "boğanın üzerinde düşmeden kim duracak?'' tahriklerine kurban gidenleri izlemek eğlenceliydi. Son akşamımızı yine güzel bir akşam yemeği ile noktaladık. Türkiye eşsiz doğal güzelliklere sahip. Biz şanslıyız da ne kadar farkındayız şansımızın?

Turizm sezonu başladı. Yaz turizmimiz umarım tüm aleyhte görüşlere rağmen canlı geçecek ve ekonomimiz zarar görmeyecek. İstanbul'u özlemişim. İki günde özlemişim. Yetiştirilecek işleri, hayal kurmayı, hayalleri gerçekleştirmek için plan yapmayı ve planları uygulamayı, herşeyi özlemişim.

Yaşasın Yaz Geldi diyerek haftaya başladım. Kimbilir belki gelen yaz mevsiminden belki içimde hiçbir mevsim doğmaktan vazgeçmeyen Güneşten insanları anlamaya, sorumluluklarımı yerine getirmeye, bulunduğum yere yararlı olamaya ve yararlı olacaklara yol açmaya devam edeceğim.

Engeller olacaktır, olsun. Dostlar da var. Güvenle çalışılan yerler, güvenilen insanlar var. Sadece tozlar Güneşi sevmez çünkü Güneş onları açığa çıkarır. Yaşasın düşmanlarım, dost olamayacak düşman da yoktur. Hadi onlar da gelsin dostların arasına. Aynı Güneşin altında, aynı havayı soluyoruz. Akvaryumdan çıkmak ve kirli suları terk etmek lazım.

Evet dedim ya YAZ GELDİ! İçinizdeki Güneş doğmaktan vazgeçmesin.

Güneşinizi küstürmeyin.

Every Way That I Can

Sertab ERENER Eurovizyon Şarkı Yarışmasın'da Türkiye'yi birinci yaptı.

Bravo Sertab ERENER. Yıllardır söylenen, Türkiye'ye kazandırmazlar, bizi sevmiyorlar duygusallıklarına son verdiğin için bravo.

Başarı şans değil.

Çok çalışmak, ÖNCE YAPMAK SONRA DUYURMAK ve istenen sonucu almak için hazırlık yapmak gerekiyor. Yarışma öncesi CD'lerin Avrupa radyo kanallarına gönderilmesi, şarkımızın yarışmadan önce dinletilebilmesi, yoğun tanıtım kampanyalarıyla yarışmaya hazırlanılması ve Sertab ERENER'in ekibinin sorumlulukla çok çalıştıkları ve başarılı oldukları Eurovizyon Şarkı Yarışması'ndaki ipi göğüsleyen Türkiye.

Ülkemizde yetenekli, çalışkan, zorluklardan yılmayan bir genç nüfus var. Genç nüfusun üçte biri ÔAğbi ben aştım, bana ne ekonomiden, sosyal çalışmalardan ben kendime bakarım benim tuzum kuruÔ diyen, diğer üçte biri, 'Bir yolunu bulsak da kapağı yurt dışına atsak kendimizi kurtarsak' söyleminde.

Kalan üçte biri ki beni onlar okur ve TV Programımı da onlar izler, çok çalışan, zorluklardan yılmayan topluma ve kendilerine katma değer yaratmak için uğraşan gençlik. İşte onlar biliyorlar ki imkansız diye birşey yok.

Bir şeye inanmak ve gereği için hazırlık yapmak, çalışmak, asla vazgeçmemek önemlidir.

Bu ülkede o gençlerle güzel işler olacak, nice başarılara imza atılacaktır.

İngiliz Reuters haber ajansı. 'Every Way That I CanÔ parçası ile 167 puan alarak birinci olan Sertab ERENER'in milyonlarca Avrupalı'nın gönlünü fethettiği yorumunu yaptı. Fransız haber ajansı (AFP) da, 'Eurovision'u Türk şarkıcı Sertab ERENER kazandı başlığını verdi. Sertab, Jose CARRERAS ve Ricky MARTIN ile şarkı söyleyen bir sanatçı olarak tanıtıldı.

Türkiye geliyor. Türkiye Cumhuriyeti, yolunu çizen ve katma değer yataran Türk Gençliği'ne emanet edildi.

Atatürk işte bu gençliğe güveniyor.

Yolumuz açık olsun.











# # # # # # # #