RECEP TAYYİP ERDOĞAN
T.C. Başbakanı
Prime Minister of Turkey


AB'NİN OBJEKTİF VE ADİL DAVRANACAĞINA İNANIYORUM


Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde AB ile müzakerelere başlanması için öngörülen 2004 yılı sonu hedefine yönelik olarak Alman kamuoyunun en doğru biçimde bilgilendirilmesi ve Almanya'da bu amaçla etkili bir kamuoyunun oluşturulması önem taşımaktadır.

Almanya Türkiye'nin bir numaralı ticari ortağıdır. Ülkelerimiz arasında 2001 yılında 10 milyar 700 milyon dolara gerilemiş olan ticaret hacminin 2002 yılında yeniden eski düzeyine yükselerek 13 milyar dolar seviyesini yakalaması olumlu bir gelişmedir. Türkiye genel ihracatının yüzde 16,6'sını, ithalatının da yüzde 13,7'sini Almanya ile gerçekleştirmektedir. Görüleceği üzere, Türkiye ile Almanya arasında değerlendirilmesi gereken büyük bir potansiyel bulunmaktadır. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler her iki ülke ekonomisinde önemli rol oynamaktadırlar. Bu tür işletmeler arasındaki işbirliğinin, Türkiye ile Almanya arasındaki mal akışının artması ve çeşitlendirilmesi yönünde önemli bir vasıta olduğu düşüncesindeyiz. Karşılıklı yatırımlar iki ülke arasındaki en önemli boyutlardan birini oluşturmaktadır. 2002 yılı sonu itibariyle, ülkemizde faaliyet gösteren Alman firma sayısı 1061'e yükselmiştir. Almanya, 2002 yılında izin verilen yabancı sermayenin ülkelere göre dağılımında 311 milyon dolar ile ikinci sırada yer almıştır. Bu rakam 2002 yılında izin verilen toplam yabancı sermayenin yüzde 13,87'sine tekabül etmektedir.

İki Ülke Arasında Atılması Gereken Adımlar Var

Almanya'daki Türk işletmelerinin sayısının 60 bine yaklaşmaktadır. Bu işletmeler 25 milyar Euro tutarında iş hacmine sahip olup yaklaşık 300 bin kişiye istihdam imkanı sağlamaktadırlar. Tüm bunlara karşın, ikili ilişkilerimizin genel yoğunluğu ile benzer durumdaki ülkelerin yaptığı yatırımlar göz önüne alındığında, Türkiye'deki Alman yatırımlarının tatmin edici düzeyde olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu konuda, her iki ülke tarafından atılması gereken adımlar olduğuna inanıyoruz.

İnsanları Birbirine Yaklaştıran Bir Önemli Unsur Da Turizmdir

İnsanları birbirine yaklaştıran diğer bir önemli unsur da turizmdir. Almanya geleneksel olarak Türkiye'ye en fazla turist gönderen ülke konumundadır. Almanya'dan Türkiye'ye gelen turistlerin sayısı son yıllarda sürekli artmaktadır. 2002 yılında ülkemizi ziyaret eden Almanlar'ın sayısı 2001 yılına göre yüzde 20'nin üzerinde artarak 3 buçuk milyona yaklaşmıştır. Alman firmalarının Türkiye'deki turizm sektörüne daha yoğun yatırım yapmalarının da teşvik edilmesi gerekmektedir. 50 binden fazla Alman vatandaşının da yaşamak için Türkiye'yi seçmiş olmaları diğer bir memnuniyet verici gelişmedir.

Ortadoğu'nun yanı sıra Hazar havzasındaki hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilerek, uluslararası pazarlara taşınması ihtiyacı Türkiye'yi bir enerji koridoru haline getirmiştir. Almanya'nın Türkiye üzerinden geçen enerji nakil hatlarını daha somut biçimde desteklemesini beklemekteyiz. Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği noktada bulunması, Türkiye'ye kara taşımacılığında da eşsiz bir köprü konumu sunmaktadır. Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu arasındaki taşımacılıkta her zaman en önemli geçit noktası olmuştur. Almanya ile Türkiye arasındaki diğer bir fırsat alanı da elektrik enerjisidir. Türk elektrik şebekesi Avrupa elektrik şebekesine bağlanmasının sadece Avrupa entegrasyonuna katkı sağlamayacak, aynı zamanda Ortadoğu ile Avrupa'nın birbirine daha da yakınlaşmasını sağlayacaktır.

Otomobil ve diğer ticari araç yan sanayiinde de Türkiye ile Almanya arasındaki işbirliğinin özendirilmesi gerekmektedir. Türk Havacılık ve Uzay Sanayi kuruluşu TAI'nin birikim ve kapasitesinin daha etkin kullanılabilmesi amacıyla TAI ile Airbus şirketi arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi önemlidir. Türkiye ile Almanya 50 yıldan bu yana çok sayıda uluslararası kuruluş içinde ortak çaba göstermektedir. 11 Eylül sonrasında yaşadığımız gelişmeler, işbirliğimizin sadece uluslararası barış açısından önemli bir katkı oluşturmakla kalmadığını, aynı zamanda ulusal çıkarlarımıza uygun düşen bir gereklilik olduğunu bize göstermiştir. Türkiye ile Almanya'nın uluslararası barış ve istikrarın korunması konusunda ortak görüş ve düşünceleri paylaşmaktayız. Bu nedenle ''medeniyetler çatışması tezini'' haklı çıkaracak her türlü davranıştan kaçınılması gerekmektedir. Almanya, Avrupa bütünleşmesinin öncüsü konumundadır. Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili olarak gerçekleştirilen yasal değişikliklerin hayata geçirilmesi konusunda atılan adımların üyelik müzakerelerine başlanması sürecini hızlandıracağına eminiz. Hükümetimiz köklü reformlara girişti. Böylece Kopenhag kriterlerinin yasal gerekliliklerini yerine getiriyoruz. Şimdi uygulamaya yöneldik. Bu konuda da başarılı olacağız. Uyum süreci için attığımız bu önemli adımların AB ülkeleri, AB Komisyonu ve özellikle Almanya tarafından takdir görmesi, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.

AB'nin Objektif ve Adil Davranacağına İnanıyorum

AB'nin, aldığımız önlemlerin değerlendirilmesinde objektif ve adil davranacağına, bu nedenle de gelecek yıl Aralık ayında yapılacak AB zirvesinde bu yönde olumlu karar alınacağına inanıyorum. Şartları yerine getirdiğimiz takdirde üyelik müzakerelerine başlanmaması için bir neden görmüyorum. Müzakerelere başlanmaması yönünde engeller çıkarılması halinde, Türk kamuoyunun yaşayacağı hayal kırıklığının ve Avrupa'ya duyulan güvenin sarsılmasının boyutlarını düşünmek hiç de zor olmasa gerek. Almanya hiçbir dönemde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olmamıştır. Eğer durum böyle olmasaydı, Türkiye 1963 yılında, tam üyeliği hedefleyen Ortaklık Anlaşması'nı imzalayamazdı. Geçen 44 yıl içinde hiçbir Alman hükümet temsilcisi Türkiye'nin AB'ye üye olamayacağını söylemedi. Tam aksine, Türkiye'nin AB üyesi olabileceği her vesilede dile getirildi. Başbakan SCHRODER yönetimindeki koalisyon hükümeti Türkiye'nin AB'ye entegrasyon sürecini sürekli bir şekilde destekliyor. Bu nedenle Almanya Cumhuriyeti'ne müteşekkiriz.

Almanya'nın Tutumu Çok Önemli

AB içindeki ekonomik ve siyasi gelişmelerde Almanya'nın her zaman lokomotif görevi üstlenmiştir. Bu nedenle Almanya'nın tutumu çok önemlidir. Türkiye'nin adaylık statüsü alması konusunda da 1999 yılında SCHRODER ve hükümetinin desteğini gördük. Önümüzdeki önemli süreçte bu desteğin güçlü şekilde sürmesini diliyoruz.

Almanya, kendi stratejik gerekliliklerinden dolayı eski Doğu Bloğu ülkelerine AB üyeliği konusunda öncelik verdi. Bu ülkeler gelecek yıl içinde AB üyesi olacak.

Şimdi de Almanya'nın Türkiye'yi yoğun şekilde desteklemesini bekliyoruz. Siyasi ve ekonomik alanda Almanya ile Türkiye arasında çok eskilere dayanan dostane ilişkiler bulunmaktadır.

Almanya'da yaşayan iki buçuk milyon vatandaşımız ve Türkiye'ye tatile gelen 3 milyon Alman, halklarımız arasında bir yakınlığın doğmasını sağladılar. Bu nedenle, Almanya'nın Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine gösterdiği desteği Türkiye'den esirgemeyeceğine inanıyorum.


I BELIEVE THAT THE EUROPEAN UNION WILL ACT IN AN OBJECTIVE AND JUST MANNER


Germany is Turkey's most important trade partner. Small-and medium-scale enterprises play an important role in both countries' economies. We feel that cooperation among SMEs is a significant tool in increasing and diversifying the trade of goods between Turkey and Germany. There are about 60.000 Turkish enterprises in Germany; they have a trade volume of approximately Euro 25 billion and employ about 300.000 people. Although investments are a vital dimension of our mutual relations, German investments in Turkey are not at a satisfactory level. Tourism is another factor that brings people closer. Germany has always been the country that sent the most tourists to Turkey. The number of German tourists coming to Turkey has been increasing steadily; this figure was 3.5 million in 2002. German companies should be encouraged to make more investments in the tourism sector in Turkey. Another opportunity for Turkish-German cooperation lies in the electrical energy sector. Connecting the Turkish electricity system with the European grid will not only ensure integration with Europe but also bring the Middle East and Europe closer to each other. There are also opportunities for closer cooperation in the automotive and commercial vehicle sectors. Turkey and Germany share many common perspectives and ideas about preserving international peace and stability. We are convinced that the steps Turkey took in implementing the legal changes required for EU accession will accelerate the negotiation process. I believe that the European Union will act in an objective and just manner; I do not see any reason to not start the negotiation process once Turkey fulfills the relevant criteria. Germany has always been a leader in the integration of Europe, as well as the economic and political developments in the EU. It is vital to create German public opinion in support of starting the negotiations for Turkey's accession to the European Union at the end of 2004. Turkey hopes to have Germany's continued support in this important phase that is awaiting Turkey.



# # # # # # # #