AV. TALAT METE


YENİ EĞİTİM DÖNEMİNE GİRERKEN


2003 yılı Eylül ayının ortalarında başlayacak yeni eğitim dönemine (03/04) girerken, 80 yılda çağdaşlık adına, ulaştığımız seviyeyi izleyebilenlerin veya araştırabilenlerin neler hissettiğini yakalar gibiyim. 03.03.1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen bir yasa ile ülkemizde, Cumhuriyetin ilanından sonraki en önemli yeniliklerden biri eğitim ve öğretim alanında gerçekleşmişti. Bu yasa, çoğumuzun bildiği gibi "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" idi. Yani Türkçe adıyla "Öğretim Birliği Yasası". Daha açıkcası eğitim ve öğretimin bir olmasına ilişkin yasal kuralları düzenleyen ve Türk toplumunun eğitim sistemini dini temele dayalı medreseden kurtarıp, çağdaşlaşma yolunu açacak, laik ve ulusal temele oturtmayı amaçlayan eğitim devrimidir. Bu devrimle dini eğitim için Ilahiyat Fakültesi, imam ve hatip yetiştirilmesi için de yeteri kadar ayrı okul (Imam hatip okulu) açılması kabul edilmiş ve böylece çağın gelişmelerini yakalamanın önünün açılması hedeflenmişti. Ayrıca, yabancı ve azınlık okullarına da Türkçe dersleri konulmak suretiyle, Türk dilinin doğru ve yaygın bir biçimde öğretilerek önemi öne çıkarılmak istenmişti. Şüphesiz ki dilini iyi öğrenip, kullanamayan bir ulusun bilimsel gelişmişliğinden söz edilemez. Aksi sadece başkalarının bilimde elde ettiğini kopyalamaktan ileri gidemeyeceği gibi o ulusu "her alanda sömürülen" olmaktan kurtaramaz.
Bugün eğitimde ulaştığımız düzeye baktığımızda hala karanlıklar içerisinde yüzmekte olduğumuzu görmenin acısını içimizde hissetmemek olası mı acaba?

Birkaç gün önce gazetelerde "kuran kursları"na öğrenci alınacağı ve alınacak öğrencilere fen dersleri de verileceği ilanını görünce şaşırmadım dersem yalan olur. Hele aynı günün, akşamı televizyon kanallarından birinin bu haberi görüntülü izlettirip, kurs yetkilisinin Türkçeyi doğru dürüst konuşamadığı halde, diploma verilecek eğitim yaptıklarını açıklamasını duyunca, saçımı başımı yolacak hale geldim. Kuran kurslarında, kutsal kitabımızı ezberletmenin yanında, fen derslerinin veriliyor olmasını Milli Eğitim Bakanımız biliyordur herhalde!! Açık öğretim diploması verilen bu kurslar da şüphesiz Cumhuriyetimizin Milli Eğitimine bağlı yerler. 80 yılda nereden nereye.... Sonrasında, gerek basında gerekse toplum içinde başlayan reklam bombardımanı ile okullarına kaydedecekleri her bir öğrenciyi para kaynağı gören, eğitim sisteminin giderek bozulmasından yararlanmaya çalışan sözde müteşebbislerin uyduruk eğitim yuvalarının artması, neredeyse kafamdaki tüm saçların yok olmasına neden olacak. (Tabi ki çok pahalı da olsa doğru dürüst olanlarını kastetmiyorum)

Kolaylıkla anladığınız gibi adına "kolej" ilavesi yapılan ve son yıllarda özentili ve varlıklı yurttaşlarımızın rağbet ettiği, çocukları için kolay ve bir şey öğrenmeden sınıf geçip "lise" eğitim diploması aldıkları ve üniversite sınavlarında, sonbahar yaprakları gibi sapır sapır döküldükleri, sözde eğitim yuvalarımızdan söz ediyorum. Yabancı dil öğrenmenin başkaca yolu yokmuş da, tek yolun bu para tuzağı uyduruk okullarmış gibi zavallı (tümünü kastetmiyorum) anne babaları duygu sömürüsü ile tuzaklarına düşüren Milli Eğitimin denetimine bağlı okullardan söz ediyorum. Allah aşkına siz, eğer buralarda okumuşsa sizin çocuğunuz dahil "....kolejini" bitirip, aynı zamanda tüm dersleri de yabancı dilden okuyan ama o dili doğru dürüst bilimsel düzeyde konuşabilen bir öğrenciye rastladınız mı?

Hiç tartışmasız yabancı dil öğrenilmeli hatta iki yabancı dil öğrenilmeli. Ama bu doğru bir biçimde ve akıl dolu bir proğram yolu ile Milli Eğitimin kurumlarında öğretilmeli. Bu yolla ezberleyen yerine, deneyle pekiştirilen öğretme yolları uygulanarak, sorgulayan nesiller yetiştirilebilir.

Böylece ulusun eğitimi kim ne isterse onu yapsın karmaşasından ve başı boşluğundan kurtarılmış, ailelerin de çocukları için bilinçsizce, hatta özenti ve yarışa varan çabaları engellenmiş olur. Ayrıca kurnaz bezirganların da bu en önemli alan üzerinden haksız kazançlar elde etmesinin önü kesilir. Bu konuya, Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki gibi gerekli önem ve özen gösterilmediği takdirde, bugünkü gelişme toplumumuzun bağımsız geleceğini, ulusal kimliğini, bilim alanında evrensel değerlere bir şeyler katabileceği, kendi ana dilini yozlaştırmak ve sömürtmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Bu gün etrafımıza dikkatle baktığımızda veya özel radyolarda gevezelik eden sözde programcıları dinlediğinizde, ulusal kimliğinden kopuk, özenti, ana dilini doğru konuşamayan, yarı ingilizce yarı Türkçe konuşan ve kendisini eğitimli gelişmiş zanneden bir sürü zavallı görürsünüz.

Ne zaman bizi bu eğitim karmaşasından kurtaracak idealist, laik bir eğitim kadrosuna kavuşacağız acaba?....

Nerede kaldı, Atatürk'ün fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirme idealimiz nerede?



# # # # # # # #