DR. CAN FUAT GÜRLESEL


ENFLASYON, FAİZ VE KURLARDA İYİMSERLİK NASIL KALICI OLUR


Ekonomide enflasyon, faiz ve kurların hepsi birer sonuçtur ve hepsi de birer gösterge niteliğindedir. Gösterge niteliğindeki bu sonuçları etkileyen unsurlar da onların seviyelerini belirlemektir.

Enflasyon ve faizlerde son altı ayda önemli bir gerileme trendi yaşanmaktadır. Kurlarda ise mutlak gerileme söz konusudur. Özellikle enflasyon ve faiz oranlarında yaşanan bu yavaşlama ve gerileme uygulanmakta olan ekonomik programın öncelikli ve temel hedefleridir. Kurlar ile ilgili olarak ise programın gösterge niteliğinde olan bir hedefi bulunmuyor. Bununla birlikte kurlardaki gerileme diğer bir deyişle TL'nin değerlenmesi enflasyon ve faiz oranlarındaki gerilemeye destek sağlıyor. Ekonomik aktörler açısından önemli soru ise enflasyon, faiz ve kurlardaki bu trendin kalıcı olup olmadığı. Her üç göstergedeki trendin büyük ölçüde iyimser beklentilerden, kısmen de ekonomideki uygulamalardan kaynaklandığını söylemek mümkün. Trendin kalıcı olması için artık beklentilerden çok ekonomik uygulamaların etkili olması gerekiyor. Aksi takdirde beklentiler kötüleşirse ekonomideki iyi şeylere rağmen göstergelerdeki trend hemen tersine dönebilir.

Bu açıdan enflasyon, faiz oranları ve kurlardaki trendin kalıcılığını analiz edelim.

Enflasyon;
Enflasyonda yüzde 20 hedefine doğru gerileme trendi sürmektedir. Ancak yüksek enflasyon içinde yaşayan ülkelerde enflasyonu yüzde 100'lerden yüzde 20'lere indirmek göreceli olarak kolaydır. Yüzde 20'lerden tek haneli rakamlara indirmek ise daha çok kararlılık, özveri ve zaman istemektedir. Enflasyondaki gerilemenin nedenlerinin başında döviz kurlarındaki gerileme gelmektedir. Döviz kurları ile enflasyon arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bununla birlikte kurlar Nisan ayından bu yana yüzde 25'e yakın gerilemiş olmakla birlikte özel imalat sanayinde fiyatlar gerilememiş, sadece artış hızları sıfır ve sıfırın biraz üzerinde olmuştur. Bu fiyat artışlarında belli bir katılık olduğunu göstermektedir. Yine aynı dönemde mevsimsel olarak tarım fiyatları yüzde 15 gerilemiştir. Sonbahardan itibaren artış olabilecektir. Kamu sektöründe imalat sanayi fiyat artışı yok denecek kadar azdır. Kamu kesiminin başta enerji olmak üzere fiyat ayarlamalarını yapmadan ne kadar dayanacakları da belirsizdir. KIT'lerde bunu sağlayacak temel bir yeniden yapılanma ve iyileşme bulunmamaktadır. Ve en önemlisi iç talep ve tüketim, satın alma gücü ve reel ücretlerdeki gerileme nedeni ile enflasyon üzerinde etki etmeyecek kadar cılızdır. Mevsimsel iç talep hareketlenmeleri de çok daha ucuz mallara dönük olmaktadır. İç talebin canlanması ile birlikte üretim kapasitesinin sınırında olan ekonomide fiyat baskısı oluşacaktır.

Faiz Oranları;
Nisan ayından bu yana faiz oranları yarı yarıya geriledi ve yüzde 70'lerden yüzde 35'e indi. Irak harekâtının sona ermesi ile birlikte kurlardaki ve enflasyondaki düşüş trendi Temmuz ayı sonunda faizleri yüzde 48'lere kadar indirdi. IMF'nin 2004 yılı borç ödemelerine ilişkin yeniden yapılandırması ile birlikte risk priminin azalması sonucu faizler tekrar hızla gerileme trendini sürdürdü. Enflasyondaki düşüşün sürmesi ile Merkez Bankası da faizleri indirebildi ve faizler yüzde 35'lere kadar geriledi.

Faiz oranları da bir sonuçtur ve daha çok kamu mali dengesine ve finansman ihtiyacına göre şekillenir. Son altı ayda faiz oranlarındaki gerilemeye belki de en az katkısı olan kamu mali dengesi ve finansman ihtiyacındaki durum olmuştur. Kamu mali dengesini oluşturan gelirler ayağında ilave vergiler gelirleri arttırmaktadır. Kayıt dışılık ve yüksek vergi oranları sürmektedir. Sosyal güvenlik sisteminin yüksek açıkları sürmektedir. Memur maaşları artışı çok sınırlı kalmaktadır ve bu sosyal şartları zorlamaktadır. Kamu yatırımları daha da daraltılmıştır. 2004 yılı bütçesi çok daha sıkı olacaktır. Kamu kesiminde şişik kadrolar ve verimsizlik sürmektedir. Ciddi bir özelleştirme olmamıştır. Faiz oranlarındaki gerilemenin kalıcı olabilmesi için gösterge niteliğindeki faiz dışı fazla hedefi ve borç / GSMH oranları tutturulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu hedefler için kamu kesiminde kalıcı adımlar atılmamaktadır. Bu nedenle faiz oranlarındaki gerilemenin kalıcılığı şüphelidir.

Döviz Kurları;
Döviz kurlarında yavaşlamanın da ötesinde bir gerileme yaşanmıştır. Kurlardaki gerileme büyük ölçüde bekleyişler ve mali sistemdeki bireysel ve kurumsal yatırımcıların tercihleri ile olmuştur. TL'nin yüksek getirisi ile kaynağın tamamı açıklanamayan bir döviz girişi ve dövizden TL'ye geçiş yaşanmıştır.

Mali sistemdeki oyuncuların ellerinde tuttukları kamu kâğıtlarının ödenebilirliği ve bunun sürdürülebilirliği açısından kurlardaki gerileme tercih edilmiştir. Bu dönemde mali kurumlar iç borç kağıtlarının önemli bir bölümünü mali kurum dışı kesime satarak riski de paylaşmıştır. Kurlardaki trendin devamı veya değişimi büyük ölçüde mali sistemdeki oyuncuların tercihleri ve kararları ile belirlenecektir. Bu kur seviyesi ile cari işlemler açığının finanse edilmesi mümkün olmadığı seviyede mali yatırımlarda TL yerine döviz tercih edilecek ve dövize talep olacaktır. Mali kesim dışındaki reel kesimin döviz talebi döviz kurlarındaki trendin değişimine yeterli olmayacaktır. Döviz kurlarındaki ekonomik bir düzeltme bu nedenle en erken Kasım-Aralık aylarında olabilecektir. Döviz kurlarındaki trendde kırılma ise ancak dış politik kaynaklı (Irak, ABD vb) konulardan olabilecektir.

Sonuç;
Enflasyon, faiz oranları ve kurlardaki iyimser trend büyük ölçüde beklentilerden ve kısmen ekonomik uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Bu trend yapısal bir değişim sonucu değildir. Kalıcı olması için bu trendin beklentiler ile değil ekonomideki gerçekleşmeler ve uygulamalar ile desteklenmesi gerekmektedir.


OPTIMISM IN THE INFLATION, INTEREST RATES AND FOREIGN EXCHANGE


In economy, inflation, interest rates and foreign exchange rates are all outcomes and indicators. In Turkey, there has been a noteworthy downward trend in the inflation and interest rates in the last six months, and the decline in foreign exchange rates has been indisputable. An important question for the economic actors is whether this trend is permanent.

Inflation: The fundamental reason behind the drop in the inflation is the decline in foreign exchange rates. Yet, the prices in the private manufacturing sector did not slump, they remained fixed, which demonstrates that there is a certain rigidity in the price increases. The 15% decline in the agricultural prices is also seasonal and is due to increase after autumn. How long the public sector can sustain without price adjustments is unknown. Most importantly, the effect of domestic demand and consumption on purchasing power, real prices and inflation is now negligible. Once there is resurgence in the domestic demand, this will exert pressure on the prices.

Interest Rates: Since April, interest rates have halved and dropped from 70% to 35%. Interest rates are determined mostly according to the public fiscal balance and the need for financing. In order to secure an enduring decline in interest rates, primary surplus targets and debt/GNP ratios are to be met, but no significant strides have been made in the public sector, which will ensure this. Foreign Exchange Rates: The sustainability of the downward trend in the foreign exchange rates is and will be determined by the expectations, decisions and preferences of the players in the financial system. Only the developments in the foreign politics (Iraq, USA etc.) can change the course of this trend. To sum up, the current optimistic trend is not the result of a structural change. In order for the trend to be sustainable, it has to be buttressed by actual practices and implementations in the economy.



# # # # # # # #