ŞEREF DİKYAR
İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) Genel Müdürü


Yükümüz Azim ve Sevgi


İDO Genel Müdürü Şeref DİKYAR, kalitede geldikleri nokta ile yetinmeyip çıtayı her gün biraz daha yükselttiklerini, Büyükşehir Belediyesi'nin ve hükümetin sunduğu imkanları en iyi şekilde yolcularına ve ülkeye katma değer olarak yansıttıklarını söyledi.

Dünyanın hemen hemen tüm kentleri ister deniz, ister nehir ya da göl olsun mutlaka bir suyun kenarında kurulmuşlardır. Bugün bizim tarihi yarımada olarak adlandırdığımız yerde kurulan İstanbul da bu genel kuralın içinde yer alıyor. Bir yanında Haliç, diğer tarafta Marmara ve onun Karadeniz'e açılan kapısı konumundaki Boğaziçi, Galata'sı, Üsküdar'ı, Kadıköy'ü ve Bakırköy'ü İstanbul'u tam bir deniz kenti yapıyor. Karadeniz'i, Ege'si, Marmara ve Akdeniz'i ise tüm Türkiye'nin bugünkü doğal konumunu oluşturuyor. Bu güzel ülkenin kendi bünyesindeki, tüm ulaşım sistemlerinin yolcu ve yük taşımacılığında birbirine entegre olabilmesi için firmaların, kurumsallığa ve marka bilincine önem vermesi gerekir.

Biz İstanbul Deniz Otobüsleri olarak filomuzda 22 deniz otobüsü ve 4 hızlı feribotla yılda ortalama 8 milyon yolcuyu ve 600.000 aracı hızla ve güvenle taşıyarak kent içi ulaşımı rahatlatıyoruz.

Kalitede geldiğimiz nokta ile yetinmeyip çıtamızı her geçen gün biraz daha yükseltiyoruz Büyükşehir Belediye'mizin ve hükümetimizin sunduğu değerli imkanları en iyi şekilde yolcumuza ve ülkemize katma değer olarak yansıtıyoruz .

Denizcilerin yıllardır bir oda çatısı altında yaptıkları lobi çalışmalarının da havacılık ve kara taşıyıcıları için emsal olması, ulaşım sistemlerinin dengeli gelişmesi açısından dikkate alınmalı.

Türkiye gemi inşa sanayiinde bir tıkanıklık yaşanıyor, tamir ve bakımda sorunlar aşılmış değil, sektörümüz tersane sıkıntısı çekiyor ve Türk denizciliğinin gücünü oluşturan gemilerin yarısı yaşlı.

Genç ve enerjik hükümetin denizcilik sektörü için sağladığı imtiyazlar yaptığı indirimler zamanla sancıları dindirecek gibi.

İnanıyorum ki bu hükümet verdiği destekle gemi sanayicilerinin uluslararası rekabet etmelerini sağlayacak, çünkü Uzak Doğu tersanelerinin yeni gemi siparişlerinin büyük çoğunluğunu alması, ABD deki terörist saldırılar, Irak krizi ve AB ülkelerinin kendi gemi sanayilerine verdiği teşvikler Türk gemi sanayiinin önünde büyük engel, ancak gemi üretiminde kullanılan bazı ürünlerin ithal edilmesi yerine ülkemizde üretilmesi verilecek teşvikler ve gemi inşaatında gereken çelik ve saç profilinin yüksek oranlarda üretilmesi bu sorunları aşmada önemli bir unsur oluşturur.

Türk Loydu'nun da etkinliği artırılırsa yukarıda belirttiğim problemlerin çözümü hiç de zor olmayacaktır. Aydınlık günlere tam yol ilerliyoruz.






# # # # # # # #