DR. BAHADIR KALEAĞASI
AB GÜNDEMİ

TÜSİAD (Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği)
Daimi Temsilcisi, Brüksel
EU Brussels Representative For Turkish Association
Of Industrialists and Businessmen (TUSIAD)



AB KOMİSYONU TÜRKİYE İLERLEME RAPORU 2003


2004 gündemi şekilleniyor. 2003 İlerleme Raporu'nda sürpriz yok. Türkiye'nin yapması gerekenler belli. Son bir yılda yapılan ve yapılmayanlar raporda alt alta yazılıyor; eksikler ve uygulama, 2004 gündemini belirleyecek.

Türkiye ilerliyor, AB Komisyonu raporluyor. Demokrasiden, ekonomiye, hukuk devletinden, pazar ekonomisine, yargının reformundan, sosyal politikalara, her yıl Brüksel'de Türkiye'nin bir fotoğrafı çekiliyor.

Hazırlanırken merceğin Avrupa Birliği'ne uyum meselesine odaklandığı bir fotoğraf bu. Ve her fotoğraf gibi durağan; anlık bir Türkiye analizi. Ülkenin nereden gelip, nereye gittiğine yönelik dinamik bir yaklaşım ön planda değil. Komisyon'un aday ülkelere yönelik ilerleme raporlarının doğası, bir Dünya Bankası veya uluslararası mali kuruluş raporundan farklı.

Beklentilere uygun

Bununla birlikte, Komisyon'un 2003 raporu, özellikle ekonomik bölümünde eğilimlere, iyi ve kötü yanlarıyla, bu sefer daha dikkat eden bir yapıda. Daha olumlu ve yapıcı bir rapor bu. En azından, açıklanmasından bir hafta önce basına kısmen sızdığı kadarıyla incelendiğinde, ortaya bu tablo çıkıyor (www.abhaber.net).

Sürpriz yok. Komisyon yetkilileri son aylarda Türk meslektaşlarıyla görüşmelerinde birçok konuyu karşılıklı olarak ele aldılar. TÜSİAD Yönetim Kurulu'nu Ekim ayındaki kabulünde Komisyon Başkanı Romano PRODI ve genişlemeden sorumlu Komiser Günter VERHEUGEN de raporun içeriği hakkında oldukça saydam bir yaklaşım sergilemişlerdi.

Türkiye'nin her aday ülke gibi yapması gerekenler belli. Son bir yılda bu yönde yapılanlar ve yapılmayanlar raporda alt alta yazılıyor.

Raporun etkisi geniş

Resmi başlığı ile "Türkiye'nin AB Üyeliğine Doğru Düzenli İlerleme Raporu", hazırlanmaya başlandığı 1998'den beri Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir etken konumuna geldi. Her seferinde, çağdaş bir demokrasi, işleyen bir pazar ekonomisi ve AB'ye mevzuat uyumu konularında Türkiye'nin yıllık ilerlemesi inceleniyor. Sonuç uluslararası kamuoyuna açıklanıyor. Türkiye'nin çağdaş uygarlıklar hedefi yolunda geldiği nokta tüm açıklığıyla gözler önüne seriliyor. Basından, uluslararası yatırımcılara, sivil toplum kuruluşlarından, sokaktaki insana, dünyada Türkiye hakkında bilgi edinmek isteyenler için önemli bir kaynak bu raporlar.

Kimisi Türkiye'nin başarılarına, kimisi sorunlarına odaklı bir şekilde değerlendiriyor bu raporları. Sonuçta AB Komisyonu'nun ilerleme raporları bilgi toplumu çağında "kol kırılır, yen içinde kalır" anlayışının geçersizliğinin de bir simgesi sayılır. Her şey bir yana, bir ülkenin insanlarının demokratik haklarını, eğitim koşullarını ve ekonomik geleceğini ilgilendiren sorunlara dışarıdan bir kurumun eğilmesi, gerçekten o ülkeyi yöneten başbakan, bakanlar ve milletvekilleri açısından hicap verici bir durum olmalı ister istemez. Üstelik raporların tonlaması veya vurguları hakkında bazı tepkiler son derece haklı olsa da, esas olarak içeriklerinin objektif olduğunu kabul etmek gerekiyor. Komisyon'un 2003 Türkiye raporu, şimdiye kadarkilerin en olumlusu. Ne var ki, işaret ettiği insan hakları ihlalleri gibi sorunlar Türkiye açısından onur kırıcı bir durum oluşturmakta.

Tam üyeliğe hazırlık

Ayrıca unutmamak gerekir ki bu raporların yazılmasını biz istedik. Aralık 1997'de AB Konseyi Lüksemburg zirvesi aday ülkeler gurubunu resmen açıklarken, Türkiye aile fotoğrafının dışında kalmıştı. Sonra Fransızca'daki bir deyimin iyi tanımladığı üzere, Türkiye'nin "çölü geçişi" başladı. Aralık 1999'da Helsinki'de toplanan AB Konseyi'nin Türkiye'yi resmen aday ülke olarak tanıması ile sonuçlandı bu kriz dönemi.

Bu yolda önemli bir aşama, Haziran 1998'de Cardiff zirvesi olmuştu. AB'nin dönem başkanı olarak İngiltere Türkiye'nin aday olarak tanınması için taslak kararlar hazırlamıştı. Fakat sonunda özellikle Almanya'dan Helmut KOHL hükümetinin itirazlarıyla, ancak bir konuda ilerleme mümkün olmuştu. AB Konseyi tarafından AB Komisyonu'na bundan böyle Türkiye için de yıllık ilerleme raporu hazırlaması görevi verilmişti. Böylece, en azından, diğer adaylarla eşit muamele yönünde bir adım atılmış oldu.

Müzakereler ne zaman?

İlerleme raporlarının, durum tespitinin ötesinde çok önemli bir amacı var: eğer söz konusu ülke henüz müzakerelere başlamadıysa, bu ülkenin müzakereler için ön koşul olan Kopenhag siyasi kıstaslarına uyup uymadığına karar vermek. Ve bu kararın sonucunda müzakerelerin başlaması yönünde AB Konseyi'ne öneride bulunmak. AB Komisyonu geçmişte diğer aday ülkelerin bu açıdan yeterli ölçüde uyum içinde olduğuna kanaat getirdikten sonra, müzakerelere yeşil ışık yaktı. Aşağı yukarı her aday ülkede Kopenhag siyasi kıstasları açısından eksik olan bir-iki konu vardı.

Bu sorunların çözümü yönünde bir siyasi kararlılığın ve çözüm sürecinin olması dikkate alındı. Fakat örneğin Slovakya'nın müzakereleri ordunun sivil yönetim üzerindeki etkisi nedeniyle bir yıl geciktirildi. Bulgaristan ve Romanya da on yeni ülkenin oluşturduğu yeni genişleme dalgasının dışında kaldı.

Siyasi ilerlemeler

Komisyon'un 2003 raporunun Türkiye ile müzakerelere başlanması konusunda olumlu bir görüş vermesi beklentisi hiçbir zaman olmadı. Bu açıdan önemli olan 2004 raporu. O zaman ki raporun hangi koşullarda Türkiye'nin önünü açacağı ise, bu yıl ki raporun içinde, apaçık ortada.

Siyasi açıdan değerlendirmeler dört grupta sınıflandırılabilir:

1.İlerlemeler: kapsamlı demokrasi paketleri, insan haklarına duyarlı siyasi yapılanma, reformların uygulamasına siyasi denetim
2.Eksikler: ordunun sivil yönetim ve kurumlar üzerindeki etkisi, yargı reformu, dinsel cemaatlerin etkinlikleri, düşünce özgürlüğüne kısıtlamalar, kadın hakları, çocuk hakları, sendikal haklar, basın, toplantı, dernekleşme özgürlükleri, kültürel haklar,
3.Uygulama Sorunları: anadilin öğrenimi ve televizyon yayını, işkence, yargının işleyişi, yolsuzlukla mücadele, kadın hakları, çocuk hakları, siyasi yaşamda ordunun rolü, hapishane koşulları, demokrasi paketlerindeki yasaların uygulama yönetmelikleri,
4.Kıbrıs: yakında AB üyesi olacak olan Kıbrıs'ta Annan Planı temelinde çözüm.

Raporun genel söyleminde bu yıl dikkat çeken özellik, Türkiye'nin hemen hemen tüm eksiklikleri ve uygulama sorunlarında belli bir mesafe kat etmiş olduğunun da vurgulanıyor olması. Bardak bu sefer yarıdan fazlasıyla dolu.

Ekonomik uyarılar

Aynı durum ekonomik bölüm için de söz konusu. Bununla birlikte, henüz resmi olmayan taslakta ilk göze çarpan bazı uyarılar şunlar:

» Ekonomik programda reformların hızı kesildi. Bunun ana nedenleri siyasi reformlara öncelik verilmesi ve Irak savaşı olarak açıklanabilir.
» Türkiye, piyasaların işleyişini iyileştirerek ve kurumsal yapısını güçlendirerek, tam işleyen bir pazar ekonomisi olma yolunda ilerleme gösterdi. Ancak bunun gerekleri olan makroekonomik istikrar ve öngörülebilirlik yetersiz.
» İnsan sermayesini iyileştirme çabaları devam ettiyse de, genel eğitim seviyesinin yükseltilmesi elzem.
» İşsizliğin artmaya devam etmesi bekleniyor. İstihdam politikaları uluslararası standartlara yaklaştırıldı, ancak istihdam piyasasıyla ilgili konulara ilgi az. Yeni istihdam yasasından yararlanan çalışanların sayısı yetersiz.
» Kamu borçlanma oranında düşüş kaydedilmiş olmasına rağmen, borç oranı halen kamu sektörünün ve ekonominin işleyişinin önünde önemli bir engel oluşturmakta.
» Mali saydamlığı arttırma konusunda alınan önlemler sürmeli.

Kobiler, bankalardan mali destek bulmakta ve iş kurma sürecinde, bürokratik zorluklarla karşılaşmakta.

» Fikri mülkiyet haklarını gözeten yasalar mevcut, uygulama eksik.
» Bankacılık sektöründe yeniden yapılanma ve birleşme süreci devam etmekte. Devlet bankalarının özelleştirilmesi sürecinde henüz bir sonuç yok.
» Yüksek faiz oranları verimli yatırımları engelliyor. Ekonomideki dalgalanmalar ve borç geri ödemeleri nedeniyle sermaye oluşumu kısıtlı gerçekleşti.
» Bütçedeki kaynak yetersizliği nedeniyle altyapı yatırımları azalıyor. Elektrik ağları bakımsız. Demiryolları çağdışı
» Uzun vadede tarıma bağlı ekonomi olmaktan çıkıp hizmet üreten bir ekonomi olma yolunda ilerleme var.

Hedef 2004

AB Komisyonu'nun 2003 Türkiye raporu oldukça kapsamlı. 2004 yılı Türkiye gündemini belirlemesi açısından da çok yararlı bir belge. Bir yıl sonraki fotoğrafa hazırlıklı olmalıyız. Şimdiye kadar hep kalabalık bir düğün veya okul fotoğrafına poz verme telaşına benzer, istemediğimiz görüntüler verdik. Türkiye bundan sonraki çekimde, objektife serinkanlı bir şekilde gülümseyerek ve "ben hazırım ya siz?" diyen güvenli bir ifade ile bakabilmeli.


EU COMMISSION'S PROGRESS REPORT ON TURKEY


The EU 2003 Progress Report on Turkey did not contain any surprises; it is merely a list of what has been achieved and not achieved in the past year. Every year the Commission examines Turkey's progress in issues such as modern democracy, a working market economy and EU harmonization and announces the results publicly. Therefore, these reports are important sources of information on Turkey for the press, international investors, NGOs and interested parties.

The 2003 report seems to put more emphasis on the good and bad economic trends; it is the most positive and constructive report so far. Although there are some quite justified reactions about the language or points of emphasis of the report, its content is objective. The progress report does only not serve the purpose of stating the status quo; it is also the basis to decide whether a country meets the Copenhagen criteria which are the preconditions to start the accession negotiations.

No one expected the Commission's 2003 report to include a positive opinion to start negotiations with Turkey. However, it does contain assessments on four categories: developments (comprehensive democracy packages, political monitoring of the reforms, etc.); weaknesses (the effect of the military on civil institutions, judicial reform, activities of religious groups, women's and children's rights, etc.); practical problems (education and TV broadcasts in mother languages, torture, judicial practices, conditions of prisons, etc.); and Cyprus.

The report indicates that Turkey has covered some distance in almost all of these fields. However, the unofficial draft does include some warnings: The reforms in the economic program have slowed down. Turkey should progress towards becoming a fully functional market economy by strengthening its institutional structure.

Unemployment will probably continue to increase since little attention is paid to the employment market. The measures on increasing financial transparency need to be maintained. There are no concrete results in the privatization process of state banks. The high interest rates hinder efficient investments; economic fluctuations and debt servicing affect the capital markets. The insufficiency of the budget decreases infrastructural investments. In summary, the report is a very helpful document for Turkey to determine its agenda in 2004.



# # # # # # # #