MEHMET UĞUR CİVELEK - PERİSKOP


İhracat Rakamlarının Düşündürdükleri


Yerel para giderek aşırı değerlenip rekabet gücü azaldıkça ihracatın artması normal bir durum değil. İhracat rakam olarak artsa bile dış ticaret dengesinde açığın azalması, gelişmekte olan ülkeler için nerede ise imkansız. 2003 yılı Nisan ayından itibaren Türk lirasının oldukça hızlı bir tempoda değerlenmesi ve ihracatçıların giderek yoğunlaşan şikayetlerine rağmen Eylül ve Ekim ayı dış satım rakamlarında gözlenen artış herkesi şaşırttı.

Son otuz yıllık ekonomi tarihini karıştırdığımızda parası aşırı değerlenir rekabet gücü azalırken dış ticaret açığını azaltan veya fazlasını istikrarlı bir şekilde çoğaltan birkaç örnek var. Bunların tamamı da gelişmiş ekonomiler. 1980'lerin ikinci yarısında, Japonya ve Almanya paraları hızla değerlenmesine rağmen hem istikrarlı bir şekilde büyümüş, hem de dış ticaret fazlaları nerede ise ikiye katlanmış. Bunu nasıl başardıklarını araştırdığımızda bir benzerinin gelişmekte olan ülkeler için pek mümkün olmadığını görüyoruz. Zira konularında güçlü markalara sahip oldukları ve lehlerine olan eksik rekabet koşulları nedeniyle bir yandan dışsal ekonomilerden etkin bir şekilde yararlanmış diğer yandan Pazar paylarını büyütmeyi başarmışlar. Kısacası sahip olduklar avantajlar sayesinde yarattıkları katma değeri arttırmayı başarmışlar. Marka, yüksek katma değerli ürünler, teknolojik avantaj, sermaye gücü, rekabet gücü, artan ekonomilerin göreli olumlu koşullarından yararlanma becerisi gibi faktörler bu süreçte etkili olmuş.

Bir de tersini düşünelim: Kendi markası olmayan, az sayıda büyük alıcı için fason üretim yapan ve oldukça düşük bir katma değere razı olmak dışında bir alternatifi olmayan, teknolojiyi satın almak zorunda olan, rekabet gücü artan ekonomilerin göreli avantajından yararlanma şansı bulunmayan ve risk yönetim anlayışı gelişmemiş ekonomiler için benzer bir başarı mümkün mü? Kesinlikle hayır. Yukarıda saydığımız özelliklere sahip gelişmekte olan ülkeler paraları aşırı değerlenip rekabet güçleri azalırken büyüyemez, dış ticaret dengelerinin lehlerine gelişmesini sağlayamaz ve mali disiplinlerini koruyamazlar. Bu aşamada sormak gerekiyor. Türk lirasındaki hızlı aşırı değerlenmeye rağmen nasıl oluyor da ihracat rekorları kırılıyor? Bu aşamada öncelikle dikkate alınması gereken bir durum var: İhracatta cumhuriyet tarihi rekorlarının kırılması ekonominin büyüdüğü ve dış ticaret açığının azalma eğilimine gireceği anlamına gelmeyebilir.

Eğer ithalatta gözlenen artışlar ihracatta gözlenenden daha büyük ise bu durumu kitaba uygun bir şekilde açıklamak mümkün olabilir. Türk lirası değerlenip rekabet gücü azaldıkça ihracatçılar ulaştıkları Pazar payını korumak ve faaliyetlerini sürdürmek adına bir yandan ithal girdi payını arttırarak maliyet artısını kontrol altında tutmaya, diğer yandan başabaş veya zararına ekstra risk alarak çalışmaya devam edebilirler. Fakat böyle bir olasılık sürdürülebilir olamaz. Böyle bir durumda dönemsel ihracat rakamları yeni rekorlar kırıyor olabilir; fakat yerli katma değer oranındaki azalma hem bütçe disiplini ve büyümeyi olumsuz etkiler, hem de daralan iç piyasada ithal malların pazar payı artar. Sonuçta dış ticaret, hacmi artarken açık büyür, artan işsizlikle birlikte iç talep daralır ve nakit akışları bozulmaya başlar. Geçici bir bahar havasının ardından oldukça ciddi sıkıntıların yaşanması kaçınılmaz olur. Hele ciddi bir borç sorunu var ve mali sektör kırılgan ise durum daha vahim hale gelebilir.

İhracat rekorlarına rağmen dış ticaret açığımız büyüyor ve işsizlik artıyor ve yerli katma değer oranı geriliyorsa dikkatli olmamız gerekiyor. Evet 2002 yılında ihracat hedefi 32 milyar dolar iken gerçekleşme 36 milyar doları aştı; 2003 yılı için öngörülen hedefler sürekli yukarı doğru revize edildi. Fakat ihracatta gözlenen, öngörülenin üzerindeki artışa rağmen dış ticaret açığı büyüme eğilimini korudu. Cari denge tehlike sinyalleri vermeye başladı. Açıklanan bütçe ve büyüme rakamlarına bakarak ciddi bir sorun olmadığını düşünebilirsiniz; fakat ya söz konusu rakamlar gerçeği yansıtmıyor ise?


WHERE EXPORT FIGURES TAKE US


Turkish lira has rapidly appreciated since April 2003 while it was a surprise for many to observe the increase in the export figures of September and October. Although the figures may present a hope-inspiring environment, it must be kept in mind that for long-term success in exports, a country needs to have well-established brands, products with high added value, technological leverage, capital power and competitive power. It is hard to say that Turkey possesses all these assets for Turkey does not have her own brands, conducts outsourcing jobs for a limited number of large-scale buyers, and has to buy the technology that is needed, and does not have a developed risk management system. As a matter of fact, in spite of the rising export figures, our foreign trade deficit grows and unemployment increases while the rate of domestic added value goes down. The recent figures must represent a mere periodic improvement for the current balance has been displaying negative signals. Looking at the announced budget and growth figures, one may be tempted to think that there is no serious problem, but what if the figures in question do not necessarily reflect reality?..



# # # # # # # #