ZEYNEP FEYZİOĞLU
Der-Tur Turizm & Seyahat Yönetim Kurulu Üyesi
Member of Board of Directors, Der-Tur Tourism and Travel


MUSTAFA KARTOPU
Der-Tur Turizm & Seyahat Genel Koordinatörü
Profesyonel Kongre Organizatörü
General Coordinator / Professional Congress Organizer
Der-Tur Tourism and Travel


HERKES KENDİ KABUĞU İÇİNDE YAŞADIĞI SÜRECE BİRBİRİNİ ANLAMASI MÜMKÜN DEĞİL


1993 yılında kurularak bugüne kadar yükselen bir başarı grafiği sergileyen Der-Tur Turizm & Seyahat Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep FEYZİOĞLU ve Koordinatör / Profesyonel Kongre Organizatörü Mustafa KARTOPU kongre turizmi ve genel olarak Türkiye turizmi ile ilgili görüşlerini aktarırken, yaşanan son terör olaylarının ve Türkiye ve dünya turizmine etkilerini değerlendirdiler.

Der-Tur’u bize kısaca anlatır mısınız?

Zeynep Feyzioğlu - 1993 yılında Galatasaray Holding bünyesinde A Acentası olarak kurulan DER-TUR, ağırlıklı olarak ticketing, kongre, seminer ve toplantı organizasyonları ile incoming ve outgoing turizm faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Daha sonra IATA alarak yeniden organize olduk ve 1997 yılında kendimizi yeniledik. Bilet bölümümüzü oturttuk, müşteri kapasitemizi çoğalttık ondan sonra da kongre ve toplantı organizasyonu departmanımızı kurduk ve bu branşta da yaklaşık 1,5 yıldır başarıyla ilerlemekteyiz.

Yaşanan son olaylar turizm dünyasını, özellikle de kongre dünyasını nasıl etkiledi? Der-Tur bu gelişmelerden nasıl etkilendi?

ZF - Biz DER-TUR turizm acentasını kurmayı düşündüğümüz zamanlar bu sektörün gelişmekte olan bir sektör olduğunu gördüğümüz için bu konuya girdik. Fakat son olaylar; gerek Irak savaşı gerek terör olayları korkunç bir şekilde, özellikle kongre organizasyonlarına sekte vurdu. Düzeleceğini ümit ediyorum.

Mustafa Kartopu - Özellikle bu son bombalama olayı çok olumsuz etkiledi tabi. Hemen ertesi günü büyük bir işimizi kaybettik. 2004 Ağustos sonunda yapılacak olan 1.200 kişilik katılım beklenen bir uluslararası kongre iptal oldu. Daha doğrusu 3,5 yıl sonra İstanbul’da yapılmak üzere ertelendi. 2,5 milyon dolarlık cirosu olan ve turizm sektöründe büyük işlerden biriydi, çok emek vermiştik ama maalesef bir bombalama olayı bu işe sekte vurdu. Geçmişteki terör olayları, sonra 1999 depremi, 11 Eylül olayı, Irak savaşı ve devam eden terör olayları, yani kesintiye uğraması için hep bir sebep var. Bir ülkede turizmin gelişebilmesinin birinci şartı, o ülkenin istikrarlı ve güvenli olmasıdır. Güvenli olmayan bir yere kimse gitmek istemiyor. Şu anda Amerika’nın Türkiye’ye koyduğu seyahat uyarısı hala devam ediyor, dolayısıyla Amerika ile yapılan işler kesintiye uğradı ve bunun düzelmesi aylar alacaktır.

Bu sadece Türkiye için mi böyle yoksa diğer ülkelerde de böyle olaylar karşısında aynı reaksiyonlar mı gösteriliyor?

MK - Türkiye’nin konumu itibarıyla özel bir durumu var. Komşularımızda da hep bir olumsuzluk yaşanıyor. İsrail-Filistin olayları mesela... İsrail, özellikle Kudüs 2-3 yıl öncesine kadar Avrupa’daki birçok şehri bile sollamıştı. Ama şu anda hiçbir toplantı İsrail’de yapılmıyor.

Uzaktaki insanlar, mesela Amerikalılar her ülkeyi aynı kefeye koyuyorlar. Kudüs ile İstanbul’un uzaklığını, olayların ne kadar genişlikte bir çevreyi etkileyeceğini bilemiyorlar. Avrupalı ile Amerikalıyı birbirinden ayırmak lazım. Avrupalı bu konuda daha bilinçli, daha dengeli, onun için Avrupa ile iş yapmak daha rahat ama Amerika’da turizmde dünyanın en büyük pazarlarından birisi. Zaten Amerikan, Japon ve Alman pazarı dünyadaki turizm pazarının 3 temel direği.

Öteki ülkelerde de önemli hareketler var ama genel istatistiklere bakıldığında bu 3 ülke dünya turizmini etkiliyor. Ülkeler bu 3 büyük pazardan pay almaya çalışıyorlar. Japon pazarı da çok hassas, arada kültürel değişiklikler var. Burayı takip ediyorlar ve bütün olumsuzluklar bir kalemde işlerin iptaliyle sonuçlanıyor. Sonra yine başa dönüp aynı işi almak için aylarca uğraşmak gerekiyor.

Türkiye’nin kongre turizmi ile ilgili geleceğini nasıl görüyorsunuz? Stratejisini nasıl buluyorsunuz ve sizce yeterli mi?

MK - Kongre , başlı başına bir endüstri, bir sektör ve getirisi çok fazla. Normal bir turistle karşılaştırıldığı zaman kongre katılımcısının ülkeye bıraktığı para 1’e 10. Bir de kongre katılımcıları belli bir meslek grubuna bağlı insanlar oldukları için, bilinçli insanlar ve çevrelerini de olumlu veya olumsuz etkileme güçleri fazla. Onun için kongreciliğe çok önem verilmesi lazım. Dünya ülkeleri ile kıyasladığımızda Türkiye’nin pastadan aldığı pay çok küçük. Türkiye’de bir de şöyle bir farklılık var: Türkiye ve İstanbul iki ayrı konsept olarak görülüyor. İstanbul Türkiye’ye nazaran daha yukarılarda yer alıyor.

Son yıllarda arka arkaya açılan kongre salonları ile İstanbul kongre turizminin parlayan yıldızı oldu. Tesislerimiz Avrupa ve dünyadaki benzerlerinden aşağı değil, hatta daha yüksek standartlara sahip. Ama bu özellikleri satma, doldurma 365 güne yayma çabaları hala yetersiz. Yapılacak çok iş var.

ZF - Türkiye’nin bu konuda gelişmekte ve hatta çok iyi yerlere gelmekte olduğunu görüyorum ama benim düşüncem bu terör olayları yüzünden ne kadar ilerleyebilecek, o şüpheli? Bu şekilde gittiği taktirde bana zor gibi geliyor. Mustafa Bey’in dediği gibi çok yol katettik, çok da iyi bir yere geldik. Ama sürekli maniler çıkıyor karşımıza. Bu konuda açıkçası biraz karamsarım.

Kongre turizmine yönelik çalışmalarınız ve yakındaki projelerinizden bahseder misiniz?

MK - Bu bombalama olayları sırasında üzerinde çalıştığımız başka projeler de vardı. Onları kaybetmedik. Kararın tek bir yerden verildiği işlerde kaybetmek daha kolay, ama değişik ülkelerden katılımcısı olan işlerde, en azından katılımcı sayısında azalma olsa bile realize etme şansınız devam ediyor. İptal olan kongre bir bilimsel Amerikan derneğinin kararıyla Türkiye’ye gelmişti.

Dolayısıyla aynı dernek, katılımcıları da %70 Amerikalı olduğu için bir kalemde gitti. Buna karşılık 1-4 Temmuz ‘04’te yapılacak olan “Uluslararası Sanat Yoluyla Eğitim Kurumu” nun 7. Avrupa Konferansı’na 300 kişilik katılım bekleniyor. 2 günlük devamı da Kapadokya’da yapılacak. Bu projeyi Gazi Üniversitesi rektörlüğü destekliyor. 8-11 Nisan ‘04’te Antalya’da “1. Uluslararası Avrasya Ornitoloji Kongresi” (Kuşbilimi) var. İlk defa gerçekleştirilecek olan bir kongre olmasının sıkıntıları yaşanıyor. Ama şu anda bile 60 kişilik bir katılım oldu, yavaş olsa da sayı artıyor. Ondan sonra 13-16 Mayıs ’04’te Antalya’da 1.000 kişilik “Rotary” toplantısını yapacağız. 21-24 Haziran ‘04’te “9. Balkan Askeri Tıp Kongresi” 250-300 yabancı, bir o kadar da yerli katılımcının desteğiyle Antalya’da yapılacak. Ben burada kongre organizasyonunun ne kadar esnek olabileceğine dair bir örnek vermek istiyorum. Bu kongre İstanbul’da yapılmak üzere planlanmıştı. Fakat Başkan BUSH’un kızının mezuniyet töreni nedeniyle tarihi değiştirilen NATO Zirvesi ile çakıştı. O tarihte İstanbul’daki bütün oteller ve Orduevleri NATO Zirvesi için tahsis edilince öteki kongrenin İstanbul dışında yapılması tavsiye edildi.

Şimdi bu kongreyi Antalya’da düzenlemek için gerekli değişiklikler üzerinde çalışıyoruz. Kasım ayında “Ulusal Akustik Kongresi” yapılacak. Aynı kongrenin 2007 yılında İstanbul’da “Dünya Kongresi” yapılacak. Bu da onun küçük bir provası olacak. Kongrecilik diğer işler gibi 1 Ocak’ta başlayıp 31 Aralık’ta sona ermiyor, hep ileriye sarkan işler oluyor. 2005 yılının Mayıs ayında yine Türkiye’de yapılmasına karar verilen uluslararası bir kongre daha var, onun üstünde de çalışıyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

ZF - Türkiye’nin politikası değişmediği sürece nasıl ilerleyeceğiz, bunu kestirmek zor. Ama bütün bu zorluklara rağmen biz kendi branşımızda ilerlemek için bütün çabayı göstereceğiz ve devam edeceğiz.

MK - Ben Zeynep Hanım kadar kötümser değilim, ben iyimser bakıyorum. Geleceğin bugünden daha iyi olacağına inanıyorum, çünkü bugüne kadar öyle olduğunu görüyorum. Turizmin barışa büyük katkısı olacağına inanıyorum. Turizmin gelişmesiyle, dünya üstündeki insanların birbirleriyle daha çok kontak kurması sonucu birbirlerini daha iyi anlayacaklarını düşünüyorum. Herkes kendi kabuğu içinde yaşadığı sürece birbirini anlaması mümkün değil. Turizmin politikaya da olumlu katkısı var, bunun için bizde kendi payımıza düşeni yapıyoruz.


PEOPLE CANNOT UNDERSTAND ONE ANOTHER
BY LIVING IN THEIR SHELLS


Established by Galatasaray Holding in 1993, DER-TUR carries out activities in the areas of ticketing, congress, seminar and meeting organization and incoming/outgoing tourism. After receiving IATA, DER-TUR has re-organized accordingly and improved its ticketing operations. FEYZİOĞLU explains that they entered the market thinking that this was a developing sector. However, recent events, especially the Iraqi war and the terrorist attacks have had a toll on the sector, especially on the congress organizations. KARTOPU explains that an international congress organization for August 2004, where 1,200 participants were expected, was cancelled after the bombings. The travel warning issued by the US for Turkey is still active, which has led to a significant drop in business with the US. KARTOPU expects that it will take months for the situation to improve. KARTOPU adds that the American, Japanese and German markets are the 3 main pillars of the tourism market and that although there are significant movements in other countries, these three greatly influence the world tourism market. Congress is an industry in itself and is a significant source of revenue. This is why more importance must be attached to this field. Compared to other countries of the world, the share Turkey gets out of the congress market is very small. A unique situation about Turkey is that, as congress destinations, Turkey and İstanbul are regarded differently. İstanbul has a higher rank than Turkey in the world. According to KARTOPU, tourism can greatly contribute to peace. Increased contact among the peoples of the world leads to more understanding. If everyone lives in their own shell, it is not possible for people to understand one another.


# # # # # # # #