DOÇ. DR. BENGİ SEMERCİ
Psikiyatr
Psychiatrist



BELİRSİZLİKLER, ÜLKELER VE GELECEK: UMUTLARIMIZI KİMLER ÇALIYOR?


Son zamanlarda ülke gündemine baktığımızda öncelikle ekonomiyle başlayıp, siyasetle süren olumsuz haberler ve yorumlar gözümüze çarpıyor.Yaşama ilişkin haberlerde cinayetler, intiharlar, kapkaç olayları onları izliyor. Sağımızda solumuzda savaşlar, dış düşmanlar diğer haberler. Belki de hepsinden önemlisi gazete ve televizyonlarda yorum yapanların “herşeyin ne kadar kötü” olduğuna ilişkin söylemleri, devamlı olumsuzluğu güçlendiren teoriler, geleceğin karanlığı ve belirsizliğine ilişkin beklentileri ekleniyor duyduklarımıza.

Ezilmişliğin ve umutsuzluğun simgeleri şarkıcılar, diziler konuyor önümüze izlemek için.Ve son darbe bir ülkenin geleceğini temsil eden gençliğin “ne kadar yanlış, olumsuz ve güvenilmez” olduğunun devamlı dile getirilmesiyle vuruluyor. Evet birileri bizim umutlarımızı çalıyor ve bizde izin veriyoruz galiba.

Gittikçe içimize kapanıyor, ekonominin asla düzelmeyeceğine, biz ne dersek diyelim Kıbrıs adasının bizden alınabileceğine, Avrupa Birliği’nin en önemli çare olduğuna ve bizi asla almayacaklarına, gençliğin kötüye gittiğine ve bu ülkeyi korumayacaklarına, hatta topraklarımızın bölünebileceğine inanıyor, yakınıyor ve umutlarımızdan vazgeçiyoruz. Oysa ülkelerin en kötü durumlarında bile geleceğe ilişkin umutları, beklentileri olmasının mucizeler yaratabildiğini en iyi bilen ülkelerden biriyiz. Tüm ülkemizi yitirdiğimiz düşünüldüğü bir dönemde Kurtuluş Savaş’ını verip, belirsizlikleri yeni bir devlete döndüren bir geçmişe sahibiz.

İnsanlar bedensel ve ruhsal olarak değişen koşullara uyum sağlayabilirler. Yeni düzenlerini ona göre kurabilir ve önemli sorunlar yaşamadan bu süreci geçirebilirler. Ancak bu sürecin ne kadar sürebileceğini ve sonrası için beklentileri olması gerekir. Kazanabileceklerini ve yitirebileceklerini, neler yapabileceklerini bildikleri zaman ruhsal sıkıntılara ve umutsuzluğa kapılmadan direnebilirler, aynı kurtuluş savaşında olduğu gibi.

Sabah belirsizliğe uyanmak, üstelik belirsizliği gidermek için kendisinin ne yapabileceğini bilememek, söylenenlerin tutarsız olması, umutları yitirmek insanların ruh sağlığının bozulmasına, bireysel olarak bozulan ruh sağlıklarının birleşerek toplum ruh sağlığının bozulmasına neden olur. İnsanların genel olarak gergin olmaları, en ufak şeylerden büyük tartışmaların çıkması, sevinçleri ve üzüntüleri en uç noktalarda yaşamak, kendine, çevreye ve kurumlara güven kaybı gibi belirtiler toplumun her kesiminde görülmeye başlar. Kendine güven kaybı, ağır depresyon ve intihar gibi sonuçlara yol açarken, çevreye güvensizlik insan ilişkilerinde bozulma ve yatkınlık varsa daha ağır ruhsal bozukluklarla sonuçlanır. Kurumlara olan güvensizlikler ise, insanların bireysel çözümler aramasına, endişeler nedeniyle suç oranlarında artma ve toplumsal karmaşalara yol açar. Bireysel çözümler peşindeyken ülke için gerekli çözümleri unutmak yeni bir sorun olarak önümüzde belirir.

Çözüm

En önemli çözüm belirsizliklerin kaldırılmasıdır. İnsanlar sabah uyandıklarında ne yapabileceklerini, ekonomik durumlarının ne olacağını, bu durumun ne kadar süreceğini bildikleri zaman geçici sıkıntıları, ağır ruhsal sorunlara dönüşmeden atlatabilirler. Bireysel olarak da, belirsizlikleri giderebilmek için atılacak küçük adımlar bile önemsenmelidir.

Çünkü başkalarının yapacaklarını beklerken, kendi yapabileceklerinize sahip çıkmak ve onlar için zaman ve güç harcamak geleceğe yönelik umutları tazeler, kişinin kendine güvenini arttırır. Tüm bu süreçler içinde basit, ama yapmaktan mutlu olduğunuz aktiviteleri yapmaya devam etmek, kendinize küçük armağanlar vermek ruh sağlığınızı koruyucu olacaktır.

Evet, bazı küçük ve hoş sürprizler insanları mutlu eder.

Ama büyük, beklenmedik, geniş kitleleri etkileyen kötü sürprizler ve her an bu sürprizlerin olma olasılığı insanların ruh sağlığını olumsuz etkiler. Oysa bunları engellemek bizim elimizdedir. Olumsuzluklar ve karamsarlıklar üzerine yaşamlarını kurmuş, kendi yaşam stratejilerini düzgün yapamadığı için bunu genelleyenlerin, bireysel çıkarları ve çözümleri öncelik kazandığı için ülke çıkarlarını göz ardı edenlerin, kendi ülkelerinin çıkarlarını bizimkinde önde tutan ve bu nedenle geleceğimizi belirsizleştirmeye çalışanların; yazarların, yorumcuların, komplo teorisyenlerinin, yabancı ülke temsilcilerinin umutlarımızı çalmalarına izin vermeyerek başlayabiliriz. Her ülkede olduğu gibi olumsuzluklara bulaşan genç nesilin yanı sıra ülkesi için çok şey yapabilecek, eğitimli, bilinçli bir gençliğin geldiğini görebiliriz. Onları yetiştiren biz büyükler, başka büyüklerin! “Ey Türk gençliği!Birinci görevin ne olursa olsun kendi çıkarlarını korumaktır.

Bu yolda kimi kullandığın ve ne adla bunu yaptığın ve karşılığında ülken dahil ne bedel verdiğin önemli değildir” şekline getirip,öğrettiği ve yanlış yönlendirdiği çocuklarımıza doğruları yeniden öğretip ve onlarla birlikte tekrar anımsayıp, geleceğimizi güvenle teslim edebiliriz. Diretilenin aksine geleceği umutlandıracak yeni kuralları kendimiz koyup, en basitinden dizilerimizi, filmlerimizi hatta şarkılarımızı kendimiz yaratabiliriz.

Ülke olarak uzun zamandır belirsizliğe uyanıyoruz, umutsuzluğa uyandırılıyoruz. Koruyucu ruh sağlığı açısından olduğu kadar ülkemizin geleceği için de bir an önce bu belirsizliklerin giderilmesi, insanların yeniden güven duygularını, umutlarını, mücadele güçlerini kazanması şarttır.


UNCERTAINTIES, COUNTRIES AND FUTURE
WHO IS STEALING OUR HOPES?


We live in a country invaded by negative and pessimistic thoughts. Every day, we read and watch news on bad politics, economic dire straits, murders, suicides, snatching on the streets, etc. Hopeless and ruined singers and TV series full of such characters are displayed on the media all the time. At times, we even lose hopes about the future of our country and seem to have no faith in the coming generations believing that they are irresponsible and indifferent. Every morning, we wake up into a world of stress and personal and national lack of hope. However, a solution to such a collective mindset is to get rid of uncertainties. Once individuals can have an idea about the kind of future they will have, at least in the short run, they can embrace life with more enthusiasm. We should not be tempted by the imposed negativities of certain writers, conspiracy theorists or some representative of foreign countries in Turkey. And, of course there may be an irresponsible and indifferent group amongst the young, but we should always remember the majority of our youth, who will definitely bring our country successfully into the future. All we need to do is avoid getting lost in uncertainties and regain our self-confidence.



# # # # # # # #