FÜSUN SARP NEBİL
turk.internet.com Genel Müdürü
General Manager of turk.internet.com


GLOBALLEŞMENİN MOTORU TELEKOM SEKTÖRÜ


Dünya’nın en büyük sektörü hangisidir? Konumuz olduğu için tahmin etmiş olmalısınız. 2002 sonuçlarına göre üretim-hizmet-pazarlama anlamında 2 trilyon $’lık hacmiyle, Dünya’nın en büyük ve daha önemlisi hala hızla gelişmekte olan sektörü telekomünikasyon.

Bugünün küreselleşme çağı ise telekomünikasyon maliyetlerindeki düşüşe dayanıyor –bunu mikroişlemcilere, uydu antenlere, fiber-optik teknolojisine ve internete borçluyuz.

Bu yeni teknolojiler, dünyayı daha da sıkı biçimde biribirne kenetleyebiliyor. Gelişmekte olan ülkelerin Batı’ya sadece hammadde satıp, karşılığında bitmiş ürünler almaya mahkum olmadığını, büyük üreticiler haline gelebileceğini ifade ediyor...Bilgisayarlar ve ucuz telekomünikasyon, önceden alınıp, satılması mümkün olmayan hizmetlerin küresel düzeyde alınıp satılmasını mümkün kılıyor” şeklinde ifade ediyor. Ama bence, bu yazımda anlatacağım şey, Friedman’nın vurguladığı konu yani küreselleşmenin - telekom kanalıyla - iş dünyasına sunduğu fırsatlar olmayacak. Bu belki başka bir yazının ya da birçok yazının konusu olabilir. Ama öncelikle telekom sektörünün kendisi başlı başına bir değer.. Anlatmaya da buradan başlamak lazım..

Dünyanın En Büyük Sektörü

Dünya’nın en büyük sektörü hangisidir? Konumuz olduğu için tahmin etmiş olmalısınız. 2002 sonuçlarına göre üretim-hizmet-pazarlama anlamında 2 Trilyon $’lık hacmiyle, Dünya’nın en büyük ve daha önemlisi hala hızla gelişmekte olan sektörü telekomünikasyon. Bahsettiğimiz hacmin içinde, telekomünikasyon araçları kullanılarak yaratılan iş hacmi (örneğin ne kadar tekstil ihracatı yapıldığı gibi) yok. Bu sadece telekomünikasyon alanındaki üretim, satış ve servis faaliyetlerinin oluşturduğu rakam. Peki, böylesine büyük bir sektörde Türk iş dünyasının payı nedir? Türkiye, telekom sektörünün farkında mı? Ya da gereken önemi veriyor mu. Hemen cevap verelim, Türkiye’de üretilen telekom iş hacminin daha gelişmesi gerekiyor. Türk Telekom, Turkcell, Telsim, Aria, Karel, Netaş, Alcatel gibi firmalarla ve çeşitli ISS’lerin faaliyetleri ile oluşan Türk Telekom sektörü hacmi kabaca 10 milyar $. Yani Dünya telekom iş hacminin binde 5’i.

OECD ülkelerinde telekomünikasyon sektörü, GSMH’nın %5’i oranında yer alıyor. 2002 verileri ile bakarsak, Türkiye rakamı 273 milyar $’a karşı 10 milyar $ yani %3.6. 2003’te GSMH için tahmin edilen 357 milyar $ karşılığında ise telekom sektöründeki büyüme 13-15 milyar $ arası tahmin ediliyor. Yani aynı seviyeyi sürdürüyor. Gelişmiş ülkelere bakarsanız  telekomünikasyon sektörüne giren özel teşebbüs büyük çoğunlukla yeni kurulan ve çabuk büyüyen şirketler.  Cisco üretimde,  America OnLine internette, MCI telefonda özel teşebbüsün kurduğu ve henüz yeni şirketler. 

Türkiye’de telekom endüstrisine, özel sektörün ilgisi henüz az. Neden derseniz, cevabı basit. Sektörün devlete ait ve tekel olmasının yıllar boyu yarattığı önyargı ve etki. Ama zaten dünyanın pek çok ülkesinde de benzer bir çizgi izlendi. Telekom sektörü, telefonun keşfedilmesiyle 1800’lerin sonu, 1900’lerin başından bu yana devlet tekelinde oluştu, büyüdü. ABD’de hükümet şirketi olmayan AT&T vardı ama o da 1980’lerin ortasına kadar tekel şeklinde büyüdü (1980’lerde dünya’nın en büyük şirketiydi).

Telekom Sektörü Dünya’da Nasıl Özelleşti / Serbestleşti – Rekabete Nasıl Açıldı?

1970’lerin öncesinde, telekom sektörü, tüm ülkelerde ancak devletlerin yatırım yapacakları kadar büyük ve masraflı alanlar olarak görülüyordu. Ancak, 70’lerin sonlarında, 80’lerin başlarında telex-fax hizmetleri ile birlikte telekom sektöründe sadece ses değil artık veri (data) taşınmaya başlayınca, bu hizmetleri vermek isteyen özel şirketler de ortaya çıkmaya başladı. Katma değerli hizmetlerin, büyük-yerel-tekel (incumbent) ve hantal telekom şirketlerince verilmesinde ortaya çıkan aksaklıklar, telekom sektörünün gelişememesi ve pahalı kalması gibi nedenlerle, pek çok ülke hükümetleri telekom sektöründe, özel şirketlere izin vermeye başladılar. Bu şirketler, doğal olarak yeniden telekom omurga yatırımı yapmak yerine, zaten varolan omurgaları yani yıllardan bu yana yatırım yapmakta olan tekel telekom şirketlerinin omurgalarını kullanarak, servis vermeyi tercih ettiler. Bu noktada ilginçtir, tüm ülkelerde dev-yerel-tekel şirket, yeni oluşan küçük şirketlerin hareket alanını kısıtlamaya çalıştı. Mümkün olduğunda onları engelledi. Buna karşılık, hükümetler serbest piyasa ekonomisini desteklemek, telekomünikasyon hizmetlerinin ucuzlaması, çeşitlenmesi ve gelişmesini sağlamak için piyasada rekabeti sağlamaya karar verdiler. Bu çerçevede, tüm ülkelerde Telekomünikasyon Kurumu olarak adlandırılan düzenleyici-bağımsız kurumlar kuruldu. Telekomünikasyon Kurumu aslında bir nevi Rekabet Kurumu’dur. Ancak konunun teknik oluşu, telekomünikasyon sektörünün stratejik ve önemli bir sektör oluşu, konunun acilliyeti gibi nedenlerle Telekomünikasyon Kurumları ayrı bağımsız kurullar olarak oluşturuldu.

Türkiye’deki Durum – 1/1/2004’te Liberalleşme Başladı mı?

Telekomünikasyon Kurumu şeklindeki bir yapı, Türkiye’de 1990’ların başında konuşuldu. Türk Telekom’un özelleşmesi de. Ancak her ikisi de, devletin ağır işleyişi ile maalesef bugünlere kadar çözülemedi. Telekomünikasyon Kurumu 2000’de kurulabildi ama kurul üyeleri çeşitli toplantılarda “Biz seçilmişlerin atadıklarıyız” diyerek açıkça bu konuda bağımsız davranamadıkları mesajını veriyor.

Bu nedenle de henüz değişen fazlaca birşey yok. Çünkü liberalleşme tarihi 1996’lardan bu yana bilindiği ve Telekomünikasyon Kurumu 2000’de kurulduğu halde, pek çok yönetmelik-düzenleme ve lisans yönetmelikleri henüz yayınlanmadı. Bu nedenle de, Mart başında olmamıza karşın, henüz pek bir değişiklik yok.

Ancak, telekom sektöründe değişimin ö-nünde durmak da mümkün değil. Bu nedenle, liberalleşmenin 1-2 yıl içinde tamamlanacağı ve bu sektöre erken girenlerin, aynen cep telefonları sektöründe olduğu gibi hızlıca büyüyen bir sektörde yer kapmış olacaklarını belirtelim.


TELECOMMUNICATION: THE ENGINE OF GLOBALIZATION


According to the results for 2002, telecommunication is the largest and fastest growing sector in the world with a volume of $2 trillion. This figure includes production, sales and services and does not include the business volume generated through the use of telecommunication tools. The Turkish telecom sector is composed of companies such as Türk Telekom, Turkcell, Telsim, Aria, Karel, Netaş, Alcatel and various ISSs. Its volume is roughly $10 billion which is 0.5% of the global telecom volume. The telecom sector makes up 5% of the gross national income in OECD countries. In Turkey, its ratio is $10 billion out of $273 billion, i.e. 3.6%.

The private sector is not yet very interested in the telecom sector due to the prejudice and impact created by the fact that it has belonged to the state and been a monopoly for years. Before the 1970s, the telecom sector was so large and expensive that only states would invest in it. In the 1980s, it started to offer not only voice but also data services, thanks to the introduction of telex and fax services; such services started to attract the attention of private companies. Later, states decided to create competition in the market in order to decrease the price of, diversify and develop the telecommunication services and to support the free market economy. The United Kingdom was the first country to set up a Telecommunication Board as an independent regulatory body for the telecom sector. Other countries followed it. Establishing a Telecommunication Board and privatizing Türk Telekom have been on the agenda of Turkey since the 1990s. However, neither of the issues has been solved due to the slow mechanism of the state. Although the board was established in 2000, many of its regulations have not been adopted yet. If the telecom market were to be liberalized, telecom prices would decrease, thus creating significant savings (of 5% or higher) in the communication expenses of especially foreign trade and export and import companies.



# # # # # # # #