BAŞKANDAN
HAYATİ KAYA

TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of the Board of TUGIAD


AB Müzakereleri Yabancı Yatırımların Girişini Hızlandıracaktır


Türkiye’nin başarılı bir büyümeyi gerçekleştirmesinin en sağlıklı yollarından biri kalıcı, üretime yönelik yabancı yatırımların ülkeye çekilmesinde yatmaktadır.

Günümüz dünyasında yabancı yatırımlar açısından son derece ilginç gelişmeler yaşanmaktadır. Ülkeler, dünya üzerinde dolanıp kendine yatırım alanı arayan 1 trilyon $’dan fazla yabancı yatırım potansiyelinden pay almak için kıyasıya bir mücadele içindeler. Pek çok ülke yatırım cazibelerini artırmakta, bunun için en etkili enstrümanları geliştirmeye çalışmaktadır.

Ülkeler arasında özellikle ileri teknoloji şirketlerinin yatırımı için yaşanan rekabette, son derece cömert ve parlak teşvik paketleri ilgi çekmektedir.

Bu yarışta başarılı olan ülkeler, yabancı yatırımları çekebilmekte, istihdam sorunlarını çözebilmekte, kalkınmayı sağlayarak vatandaşlarına daha yüksek yaşam standartlarını sunabilmektedir. Türkiye’de ise finansman, hammadde ve enerji gibi girdi maliyetlerinin yüksek olduğu bütün kesimler tarafından kabul edilmektedir. Bürokratik engeller ve büyük bir kayıt dışı ekonominin olduğu Türkiye, hiç de uygun bir yatırım ortamına işaret etmemektedir.

Türkiye, Doğu Avrupa, Balkanlar, Karadeniz ve Ortadoğu havzasının en büyük ekonomisine sahip ülkedir. AB’nin altıncı en büyük ortağı, dünyanın yedinci en büyük yükselen ekonomisi ve 2002 yılı itibariyle 426 milyar $’lık satın alma gücü paritesiyle 19. büyük ekonomisi durumundadır. Bu duruma rağmen Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım akışı nadiren yılda 1 milyar $’a ulaşmıştır. Oysa geçmişte Doğu Bloku olarak adlandırılan ve bugün rakip durumda olduğumuz Macaristan, Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler bizden daha fazla yabancı sermaye çekebilmektedir. Vergi, arazi tahsisi, bürokrasi gibi konularda gösterilen kolaylıklar yabancı yatırımları cezbeden noktalardır.

Örneğin şirket kurma işlemi Romanya’da 15 günde tamamlanırken Türkiye’de 75 gün sürmektedir. Fabrika kurmak için alınması gereken arazi iskan belgesi Romanya ve Bulgaristan’da en fazla 90 günde alınırken, Türkiye’de aylarca beklemek gerekmektedir. Bu ülkeler yabancı yatırımcılara bedelsiz arsa tahsis edip, 10 yıl hiç vergi almayabiliyor.

İrlanda, İsveç, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi AB üyesi ülkelerde ise yabancı yatırım modelleri ulusal kalkınma planlarının temel bir parçası durumundadır. Nitelikli işgücü ve girişim ruhu yaratılması, endüstri ve bilim parklarının oluşturulması, bilgi ve iletişim altyapılarının olabildiğince geliştirilmesi, üniversiteler ve iş dünyası arasında çok sıkı ilişkilerin kurulması bu modellerin başlıca unsurlarını oluşturmaktadır.

Yine eğitim sisteminin kalitesinin artırılması, mümkün olduğunca cazip yatırım teşviklerinin sunulması ve ulusal promosyon ajansları kurarak proaktif yatırım çalışmalarının yapılması bu ülkelerin başarılarının nedenleri olmuştur. AB müzakerelerini başlatabilmiş bir Türkiye, öncelikle yabancı yatırımların girişini ciddi şekilde hızlandıracaktır. Türkiye’nin 1 milyar dolarlık potansiyelini 4-5 milyar dolar seviyesine çekmesi gerekmektedir. Müzakerelerle birlikte elektrik, elektronik, otomotiv, metal, kimya, gıda,finans gibi sektörlerde yabancı sermayenin ülkemize gelmesi muhtemeldir.

Geçtiğimiz günlerde bilindiği gibi 150 milyon dolar ve üzerindeki yabancı yatırımlara, 10 yıla yayılan vergi teşviği gündeme geldi. Eğer bir yabancı yatırımcı bu kadar kaynağı ve teknolojisini Türkiye’ye getirir, istihdam yaratırsa mutlaka buradan ihracat yapmayı hedefliyordur. Bu durum destek olunması gereken bir gelişmedir. Sermayenin Anadolu’ya yayılması için 5084 sayılı yasa ile 36 il öncelikli iller statüsüne alındı. Bunun sonucunda bazı illerde hareketlenme gözlemlenmektedir. Ancak yasaya ilişkin bazı endişelerimiz vardır. Örneğin 1500$’ın tespitinde kriterlerin eksik dikkate alındığı kanısındayız. Yasanın 31.12.2008’e kadar geçerli olması da sorun teşkil etmektedir çünkü, dünyanın her yerinde yatırımcıyı destekleyici yasaların uzun vadeli ve kalıcı olması istenir. Aksi güvensizlik doğurur. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde 5 yıl çok kısa bir süredir. Ayrıca teşvik kapsamına giren illerdeki 1.10.2003 tarihinden önce mevcut olan firmaların, tanınan teşviklerden yararlanamaması da haksız rekabeti doğuracaktır.

Sonuç olarak Türkiye, uluslararası alandaki böylesi bir rekabet ortamında artıları ve eksilerini çok iyi düşünerek olanakları doğrultusunda bir yatırım stratejisi oluşturmalıdır. Bu strateji mümkün olduğunca çok yatırım çekmek ve bu yatırımlardan azami düzeyde yararlanmak amacını taşımalıdır. Bürokrasinin azaltılması, nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi, başarılı bir özelleştirme politikası oluşturma üzerinde önemle durulmalıdır. Fikri mülkiyet haklarının korunması, hedefli bir yatırım promosyonu uygulaması, girişimciliğin geliştirilmesi, yatırımcı dostu bir teşvik sistemi, siyasi ve ekonomik istikrar da bu stratejinin temel taşlarını oluşturacaktır.



# # # # # # # #