SİVRİSİNEKSAZ
AV. TALAT METE




Anlayana Toplumsal Ders ve Fikir Fukarası "CHP"


28 Mart "yerel yönetim" seçimlerinin, hem belediye başkanlığı, hem de il genel meclisi açısından kesin kazananı "AKP" ve kaybedeni de "CHP"dır. Meclis dışındaki diğer partilerden ikisi, (DYP ve MHP) oy oranlarını, 2002 yılı genel seçimlerine göre arttırdığından, Büyük Millet Meclisi dışındaki diğerlerine nazaran başarılıdırlar. İster genel, ister yerel olsun seçimlerden sonra, sonuçlarına göre seçime katılan partilerin ve yönetim kadrolarının başarı veya başarısızlığa dönük olarak sorgulama yapmaları kaçınılmaz, doğal bir davranıştır. Bu davranış, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki siyasal partilerce derhal yapılır ve sonuca göre de yöneticiler ne gerekiyorsa onu yaparlar. Ancak, bu biçim bizim siyasal demokratik geleneğimizde henüz yerleşmiş değil.

Aslında seçim kaybeden partilerin genel başkan ve yönetim kadroları bu gerekliliği buz gibi biliyorlar da, pişkinlik örneği, parti örgütünü ve halkı aptal yerine koyup, "oligarşik" isteklerinin tatminini yeğliyorlar. Ta ki oturdukları koltuklardan ya halk, ya da örgüt tarafından kaldırılıncaya kadar. Yazık değil mi, bunca örgüt mensubunun ve umut bağlamış toplum emeğine. Yerel yönetim seçimlerinden başarısız çıkan "CHP" nin, genel başkan ve yardımcıları, genel sekreteri ve yardımcıları ile başta İstanbul olmak üzere, başarısız olan il başkanlarına ve ilçe başkanlarına şaşırıyorum. Neyi bekliyorlar acaba? Başarısız olmanın sonucunda istifa edip, koltuklarını daha başarılı olabilecek partili arkadaşlarına bırakmayı içlerine mi sindiremiyorlar veya başka çıkar beklentileri mi var acaba? Tüm gelişmiş dünyada, gelişmiş değerlere sahip yöneticilerin başarısızlık sonrasında, istifadan başka yapmaları gerekli diğer bir çağdaş siyasal davranış, üyesi oldukları partinin tüm üyelerinden özür dilemektir. Hele kendisini aydınlığın temsilcisi sayan bir siyasal ekolun yöneticileri bu davranışa uygun hareket etmezse topluma karşı nasıl inandırıcılık sergileyecek ve toplumları arkasından nasıl sürükleyecektir? "CHP" de, yerel yönetim seçimlerinde başarı gösterememiş hiçbir yöneticinin, iç sorgulama sonrası kendiliğinden koltuğundan kalkacağını zannetmiyorum. Binbir bahane uydurmaya çalışacaklardır başarısızlıklarına.

Gelin biz, toplumsal görevimizi yapalım ve sorumluluk nedeniyle sahip çıkılması gerekli "CHP" nin başarısız olmuş, aymaz yöneticilerinin, başarısızlık nedenlerini sorgulayalım. Çünkü bu gidişin ülkemiz için son derece tehlikeli bir noktaya ulaşmakta olduğunu görmekteyiz.

Toplumsal açıdan:

Kendisini ısrarla toplumun dışında tutan ve sadece, Ülkemizin ve partinin kurucusu ulu önderin ve Cumhuriyetimizin gölgesine sığınan, "CHP" yönetimi, toplumu kucaklayamamaktadır. Gerek dünyanın, gerekse ülkemizin değişen değerlerini algılayamayan ve bunları sosyal demokrat değer yargılarıyla 21.yy la taşıyamayan, böylece gölgesine sığındığı Atatürk’ün sürekli değişim ve gelişim ilkesinden bi haber yönetimlerin başarılı olması beklenemez. Bunun en önemli göstergesi ülkemizde, neredeyse nüfusun yarısına varan her kesimdeki dar gelirlinin oyunu alamamadır. Fakire dahi umut olamayan"CHP" nin ülke genelinde batı yakasından aldığı oy, "CHP"nin söylemlerinden değil, oy verenlerin gelecek korkusundandır.

Fikir fukaralığıyla, eskimiş klişe sol söylemlerle 21.yüzyılı yakalamak hayal olsa gerek. Sokakdaki en sade vatandaşın ekonomi profesörü olduğu bir dünyada, gelecekle ilgili projelerin, topluma açıklanıp onunla paylaşılmadan, "iktidar olayım o zaman yaparım mantığıyla" daha çok uzun seneler beklemek gerekir. Ama gene de iktidar olunamaz. "CHP"nin görevi sadece muhalefettir deniyorsa, o başka. Ama, o görevi de meclis dışına, yani halka anlatamazsan, bir gün başka partiler bu görevi üstlenir.

Bu nedenle "CHP", sür’atle genel yönetimini değiştirerek, oluşturacağı bilimsel kurullarla, gelecek düşüncelerini ve 21.yy Türkiye’sini her alanda "sosyal demokrat" bakış açısıyla biçimlendirmelidir. Bunu yaparken, işçi-işveren temsilcileri, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kitle iletişim araçları, üniversiteler ve nihayet kendi örgütü ve toplumuyla birlikte yapmalıdır. O zaman "katılımcı demokrasi" söylemi bir anlam ifade edecektir.

Örgüt yapısı açısından:

Tabii ki "CHP" nin seçimlerdeki başarısızlığı yukarıdaki anlatılanlardan ibaret değildir. "CHP" nin esas önemli açmazı, kendi iç sorunlarını çağdaş bir biçimde aşamamış ve çağdaş demokratik iç yönetimin uzağında olmasında yatmaktadır. Üye kayıt mekanizmasını, sürekli bir biçimde "oligarşik" yönetim yapısını muhafaza etmeye yönelik işletmekte ve örgütlenmeyi sadece genel yönetimde kalabilme hesapları üzerine bina etmektedir. "Ottan samandan olsun benim olsun" düşüncesiyle, düşünen ve üreten, vasıflı üyelerini delege ağaları vasıtasıyla sürekli yönetimler dışında tutmaktadır.

Böyle olunca da, bu parti düşünce üretmeyen, sadece çıkara dayalı, yönetim kavgaları içerisinde bocalayan, dolayısıyla feodal davranışları bünyesinde sürgit götüren bir yapıda kalmaktadır.

O zaman da örgüt denilen, belde, ilçe ve il oluşumları sadece göstermelik ve üye kaydı tutan, kongreler zamanında, kavgalara dönük hareketli birimler olarak kalmaktadır. Böylece, güçsüz bir örgüt birimi, bir üst birimce nazara alınmamakta, hatta il başkanı, ilçe için "boş ver ilçeyi" diyebilmekte, genel sekreter yardımcısı da, "biz ne il başkanları gördük" diyebilmektedir. Yapı bu tarz olmaya devam ettikçe, çalışkan, fikir üretip üst kademelere, toplum düşüncelerini aktaracak alt yönetimler oluşturulamaz. Olsa olsa tüzük gereği göstermelik örgüt birimleri olarak kalır.

Siyaset zor, zor olduğu kadar da, toplumsal sorumluluk isteyen keyifli bir uğraştır. Parti içi yarışmalarda, toplumumuzun her kademede gereksinme duyduğu vasıflı insanı ortaya çıkarma uğraşı yerine, çıkar hesaplarıyla ve yakınlık duygusuyla hareket edildiğinde, toplumsal destek alınamadığı gibi, parti içinde de sürekli didişmeyi gündemde tutma gibi bir durum yaratılmış olur.

Bu açıdan bakıldığında, toplumsal gelecekle ilgili düşünceler üretme yerine "temel reis-kabasakal" çizgi filimleriyle çocukları eğlendirme yeğlenmiş olur. Bu açıdan da "CHP" temel babanın çiftliğine benzer. Ancak çiftlik, huzursuzluğu sürekli olarak, bünyesinde taşır.

"CHP" bir an önce, üye kayıt düzeninden başlayarak, örgütlerini dolma, naylon tabir edilen, sanal üyelerden ve delegelerden arındırarak iç işleyişini çağdaş siyasi partiler düzeyine ulaştırmalıdır.

Aksi halde, 28 Mart yerel yönetim seçimleri öncesinde, aday tesbitlerinde yaşanan kargaşa ve tutarsızlıklar, dedikodular, ilkesizlikler, sosyal demokrasiye yakışmayan, memur atamasını çağrıştıran davranışlar, örgütün hiçe sayıldığı düşünceleri, "CHP" bünyesinde azımsanmayacak yetişmiş deneyimli üye varken, ahbap çavuş ilişkileriyle, parti dışındaki yakınlara adaylık sunmak en önemli sorgulanacak hususlar olarak kalmaya devam edecektir.

Bütün bu uyarı ve sorgulama ve önerilere rağmen. Görür gibiyim, "CHP" de her kademede başarısız olmuş hiçbir yönetici istifa etmeyecektir. Başarısızlığa kulp bulma uğraşısına girecek ve önümüzdeki genel seçimlere gözünü dikecektir. Bu gidişle, sanki orada başarı yakalayacakmış gibi!!!



# # # # # # # #