DR BİROL KOVANCILAR
Celal Bayar Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü


İnovasyon Odaklı İhracat-Yönelimli Yatırım Hedefleme Modeli


TÜGİAD’ın 2000 yılından itibaren geleneksel hale gelen "TÜGİAD Ekonomi Ödülleri Bilimsel Eser Yarışması" birincilik ödülü sahibi Dr. Birol KOVANCILAR, ödülünü kazandığı "İnovasyon Odaklı İhracat-Yönelimli, Yatırım Hedefleme Modeli" adlı eserini bizlere kısaca tanıttı.

İnovasyon Odaklı İhracat-Yönelimli, Yatırım Hedefleme Modeli" adlı çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümü Türkiye’nin yatırım potansiyelinin ve performansının analiz edildiği, güçlü ve zayıf taraflarının araştırıldığı, uluslararası veri ve endekslerden yararlanılarak Türkiye’deki yatırım ortamının analiz edilmeye ve düşük performansın nedenlerinin teşhis edilmeye çalışıldığı bölümdür. Bu bölümde ülkemizin doğrudan yabancı yatırımlar açısından performansı ve potansiyeli değerlendiriliyorken bu alandaki rakipleri tesbit edilerek güçlü ve zayıf yönleri ortaya konulmaktadır. Bunu takiben Türkiye’de mevcut yatırım ikliminin pek uygun gözükmeyen yapısının temelinde yatan siyasi, ekonomik, yasal ve sosyo-kültürel engel ve sorunlar ortaya konulmaktadır. Bu bağlamda gerek işgücü maliyetleri ve finansman maliyetleri gerekse, hammadde enerji, ulaşım ve haberleşme maliyetleri oldukça yüksek, yolsuzluk ve rüşvetin yaygın olduğu, opaklığın yatırımcılar için % 36 ek vergi yarattığı, bürokratik hantallığın hakim olduğu, fikri mülkiyet hakları alanında ciddi sorunların yaşandığı, geriye dönük vergi gibi sürpriz vergi uygulamalarının ve yüksek vergi oranlarının hakim olduğu, kamu hizmet kalitesi oldukça düşük, büyük bir kayıt dışı ekonominin mevcut olduğu, nitelikli insan sayısı yetersiz düzeyde olan bir Türkiye, hiç de uygun bir yatırım ortamına işaret etmemektedir. Yabancı sermayeyi ürkütüp kapıdan döndüren bu ögeler yerli yatırımcıyı da kayıtlı sistemin dışına veya başka ülkelere kaçırmaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümünde yeni dönemin yatırımlar bağlamında küresel düzeyde neler getirdiği analiz edilmeye çalışılmış, doğrudan yabancı yatırımlardaki gelişmeler incelenmiş, bu gelişmelerin pratik ve teorik düzeyde ortaya çıkardığı yeni yapılar araştırılmıştır. 2000 yılında 1,3 trilyon $’lık rekor seviyesine ulaşan doğrudan yabancı yatırım düzeyi, ulusal ve alt-ulusal düzeylerde hükümetlerin doğrudan yabancı yatırımları kendi bölgelerine çekmek için önemli çabalar içerisine girmelerine neden olmuştur. Bu çabaların uzantısı olan politikaların belki de en önemli araçları durumundaki teşviklerin yatırımlara yönelik olarak kullanılması giderek yaygınlaşmış, uluslararası ve alt-ulusal düzeylerde yaşanan "teşvik rekabeti" dünya gündeminin üst sıralarındaki yerini almıştır. ASEAN ülkelerinden NAFTA ülkelerine, AB ülkelerinden dünyanın diğer ülkelerine kadar genişleyen bu rekabet ve savaşlar sadece ulusal düzeyde değil özellikle Brezilya, ABD ve Çin gibi ülkelerde bölgeler ya da devletler arası düzeye kadar inmiş ve giderek şiddetini arttırmıştır.

Dünyanın bir çok ülkesi yatırım cazibelerini arttırıcı politikalarının kalitesini gün geçtikçe arttırmakta, cazibelerine yönelik reformlar uygulamakta, en etkili enstrümanları geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bir çok hükümetin doğrudan yabancı yatırımlara yönelik olarak, ulusal açıdan rasyonel cazibe politikaları benimsemesi küresel refah üzerine farklı sonuçları ortaya çıkarmaktadır. Uluslararası bağlamda, hükümetler artık sadece iç hedefler bakış açısıyla değil bununla birlikte yatırım faydaları için diğer ülkelerle rekabet içinde bulunacağı realitesi ile hareket ederek yeni bir yatırım teşvik politikası tasarlamak ihtiyacındadırlar.

Dolayısıyla bu bölüm içinde teşvik rekabetinin teorik analizi ile maliyet ve faydalarının incelenmesinin ardından ülkemiz açısından bir takım sonuçlara ulaşabilmek için AB bağlamında teşvik rekabeti konusu incelenmektedir.

Çalışmanın üçüncü bölümü AB üyesi ülkelerden İrlanda, İsveç, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin yatırım ortamını iyileştirmeye ve yatırımların teşvikine yönelik olarak takip ettikleri modeller ortaya konulmaktadır. Bunlar arasında özellikle tüm dünyada "İrlanda Mucizesi" olarak anılan İrlanda modeli en ilgi çekici model durumundadır. Temelde bu ülkelerin benimsediği yabancı yatırım modelleri ulusal kalkınma planlarının temel bir parçası durumundadır. Ülke içi kümeleşmelerin teşvik edilmesi, endüstri ve bilim parklarının oluşturulması, kaliteli insan kaynağı ve girişim ruhu yaratılması, yüksek beceri düzeyine sahip yabancı uzmanların ülkeye gelişinin olabildiğince özendirilmesi, oldukça gelişmiş bilgi ağları oluşturulması ve bilgi ve iletişim altyapılarının olabildiğince geliştirilmesi, üniversiteler ile iş dünyası arasında çok sıkı ilişkilerin kurulması, eğitim sisteminin kalitesinin arttırılması, mümkün olduğunca cazip yatırım teşvikleri sunulması ve ulusal promosyon ajansları kurarak proaktif bir şekilde hedefli yatırım promosyonuna yönelinmesi bu ülkelerin temel başarı faktörleri olmuştur. Ülkemize yönelik bir model oluşturabilmek için rakip durumda olduğumuz Orta ve Doğu Avrupa’daki başarılı AB adayı ülkelerin izlediği politikalar da genel olarak incelenmiş ve özellikle ihracata yönelik yabancı yatırım politikalarıyla ihracatını hem ciddi miktarlarda arttırmış hem de 10-15 yıl içinde ihracat yapısını çok iyi yönde değiştirebilmiş bir ülke olan Macaristan örneği ayrıca gözden geçirilmiştir. Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımların arttırılması açısından anahtar konumdaki politikalar ve uygulamalar başarılı ülke örneklerinden hareketle tesbit edilerek, bu bölümde ortaya konmuştur.

Dördüncü ve son bölüm Türkiye için geliştirdiğimiz "İnovasyon-Odaklı, İhracat-Yönelimli Yatırım Hedefleme Modeli"nin ortaya konulduğu bölümdür. Bölüm içinde modelin içeriği belirtilmiş ve model dahilinde atılması gereken adımlar açıklanmıştır. Ülke deneyimleri hedefi belirsiz genel politikalardan ziyade ihracat-yönelimli doğrudan yabancı yatırımların arttırılmasına yönelik çabaları destekleyecek çok daha hedefine kilitlenmiş stratejilerin başarısını kanıtlamaktadır.

Bu doğrultuda ülkemizin bu alanda daha hedef temelli bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir. Bilindiği üzere yatırım ortamının iyileştirilmesi, ulusal bir kalkınma stratejisinin en önemli parçalarındandır. Bu nedenle ülkemiz yatırım ortamının iyileştirilmesi temelde ülkemizin "inovasyon-sürüşlü" bir ekonomik aşamaya ulaştırılmasını hedefleyen bir kalkınma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olmalı, sunacağımız model bu temel hedefe yönelik öneri ve düzenlemeleri içermelidir. Ülkemiz için oluşturacağımız stratejimizin temelinde ihracat-yönelimli yatırımların hedeflenmesi en uygun çözüm olarak gözükmektedir.

Sözkonusu model içinde bir veya iki araca dayanan dar bir yapıdan ziyade oldukça holistik bir bakış açısı yansıtılmaya çalışılmıştır. Ekonomik istikrarın sağlanmasından- başarılı bir özelleştirmeye, gümrük idaresinin ve serbest bölgelerin etkinleştirilmesinden - proaktif bir hedefli yatırım promosyonuna geçişe, kümeleşmelerin teşvikinden-yerel tedarikçilerin uluslaştırılmasına, fikri mülkiyet haklarının korunmasından - girişimciliğin teşvikine kadar uzanan geniş bir yelpazede önerilerde bulunulmaktadır.



# # # # # # # #