ÇUVALDIZ
CELAL BEYSEL

TÜGİAD Üyesi ve BUSİAD Başkanı
Member of TUGİAD and Chairman of the Board of BUSİAD


Az Şekerli Demokrasimiz


"Her ekonomik sistem, kendi yönetim tarzını doğurup yaşatacaktır." / Karl Marx

Bir zamanlar bazı sosyal bilimciler demokrasinin gelişebilmesinin şartı olarak ülkenin zengin olması gerektiğini ileri sürmüşler. Diğer faktörleri unutursanız istatistikler bu düşüncede olanları destekler gibi görünüyor. Araştırmalara göre kişi başı GSMH’sı 1500 doların (*) altındaki ülkelerde demokrasinin ortalama yaşam süresi 8 yıl. 3000 dolara kadar olan ülkelerde ise demokrasi kesintisiz olarak en fazla 18 yıl civarında sürdürülebiliyor. Kişi başı GSMH’ları 6000 doları aşan ülkelerdeyse demokrasinin sürekli olabildiği görülüyor.

Bu istatistklere bakıp, Batı’da demokrasinin sürekli olmasının tek izahının zenginlik olduğunu ileri sürmek doğru olmaz. Son yıllarda yapılan incelemelere göre zengin ülke olmak, demokrasinin olmazsa olmaz şartı gibi görünmüyor. Mesela fakir bir ülke olmasına rağmen demokrasi Hindistan’da 50 yıldır kesintisiz yaşayabiliyor. Aynı şekilde Suudi Arabistan, Kuveyt gibi zengin ülkelere demokrasinin girememesi de istatistik sonuçlarının "demokrasi zengin ülkelere mahsus" şeklinde yorumlanmasının yanlış olduğunu gösteriyor.

Sosyal bilimcilerin son dönemde demokrasinin "olmazsa olmaz" şartı olarak gösterdikleri konu, GSMH yaklaşımından daha inandırıcı: Bir ülkede demokrasinin yaşayabilmesi için ülkede öncelikle insan haklarına saygılı, özgürlükçü bir anayasa bulunması gerekiyor. Özgürlükçü anayasası olmayan, insan haklarına saygılı kanunları bulunmayan, Montesquieu’nün daha 18. yüzyılda vurguladığı "güçlerin ayrılığı" prensibini özümsememiş ülkeler demokrasi ilan etmiş olsalar da, GSMH’ları ne olursa olsun kısa sürede demokrasiyi yok edecek güçlerin pençesine düşüyorlar. Hem de demokratik seçimler sayesinde! İran örneği ortada. Hitler, Almanya’yı faşizmin pençesine demokratik seçimler sayesinde düşürmedi mi?

Peki, bir ülkede özgürlükçü anayasal ortam, insan haklarına saygılı yönetim nasıl peydahlanıyor?

Sosyal bilimcilere göre Batı’da demokrasinin yerleşmesinin en önemli nedeni, burjuva sınıfının başarılı olmasıdır. Özellikle sanayileşme döneminde oluşan girişimci kitle, işlerini yürütebilmek için kısıtlamalara başkaldırmış ve bu yolda mücadele etmiştir. Bir süre sonra serbest hareket etme bir yaşam tarzı haline gelmiş, bu alışkanlık zamanla toplumun tüm kesimlerine yayılmıştır. Böylece sanayileşirken liberal ekonomi kurallarını uygulamaya başlayan, bu vesileyle özgürlükçü ortamı toplumun tüm kesimlerine, ülke sathına yayabilen toplumların "gerçek" demokrasiye kavuşmaları doğal yoldan, zorlamadan olmuştur.

Özetle kurallı liberal ekonomik sistemi uygulayan ülkelerde insan haklarına saygı lı, özgürlükçü anayasa ve demokrasi birlikte yaşamanın yolunu bulmuştur. Bir diğer yaklaşımla Marx’ın kehaneti doğru çıkmıştır. Batı tarzı serbest ekonomik sistem kendine uygun yönetim tarzı olan özgürlükçü demokrasiyi beslemiş, geliştirmiş, büyütmüş ve yaşatmıştır. Bizim demokrasimizse gerekli özgürlükçü ortam oluşturulamadan, tepeden inme, adeta topluma "emredilmiş" bir yönetim şekli olmuştur. Serbest piyasa ekonomisinin girişimci sınıfı oluşmadan, özgürlüğü için mücadele eden bu sınıf ülke sathına yayılmadan, halkta serbest düşünme ve düşüncelerini serbestçe açıklayabilme arzusu ve alışkanlığı oluşmadan.

Acaba demokrasimizin "kesintili" ve "az şekerli" olmasının nedeni bu mu ?

(*) Araştırmalar satın alma gücünü baz alınmaktadırlar.



# # # # # # # #