MAVİYOL
DR. CAN FUAT GÜRLESEL

Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
The President of the Institute For Strategic Studies


Global Yapılanma, Büyük Ortadoğu Projesi ve Çok Taraflı Türkiye


Global Yeniden Yapılanma Yirmibirinci yüzyılın başında global alanda bir yeniden yapılanma yaşanmaktadır. 19. ve 20. yüzyıllarda da yaşanan bu yeniden yapılanma muhtemelen iki on yıl sürecektir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yapılan Yalta Konferansı ile savaşın galipleri belirli bir uzlaşma içinde dünyadaki yeniden yapılanmayı tasarlamışlar ve uygulamışlardı. Global denge iki kutupluluk üzerine kurulmuş, siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlarda karşılıklı dengeler oluşturulmuştu.

1989 yılında iki kutupluluğa ve karşıtlığa dayalı denge bozulunca yeni denge arayışları başlamış, ancak bir türlü kurulamamıştır. Tek kutuplu dünya gibi kavramlar yeni kurulmak istenen dengeyi tarif edememiştir.

Yeni denge arayışları sürerken iki önemli gelişme ABD’ni global yapılanmanın tek başına mimarisine adeta zorlamıştır. Bunlardan ilki Asya-Pasifik ekonomi krizi, ikincisi ise 11 Eylül saldırılarıdır.

Bu çerçevede ABD’ni global mimariye iten iki temel gerekçe bulunmaktadır. Ekonomik ve güvenlik gerekçeleri.

Ekonomik Gerekçe: 20 yıllık küreselleşme sürecinde hızla büyüyen global talep ve dünya ekonomisi ile ticareti Asya-Pasifik krizi ile süratle daralmaya başlamıştır. 1997 yılından sonra kapitalist sistemin karşılaştığı bu tehdit karşısında sadece ABD global talep yaratabilmiştir. Ancak ABD açısından artık bu sürdürülebilir değildir. Çünkü ABD kapitalist sistemi ayakta tutacak global talep yaratırken her yıl 500 milyar dolar cari işlemler açığı vermekte ve yine bunu her yıl 250 milyar dolar dış borç alarak karşılamaktadır. ABD 2007 – 8 yılında bu dış borç yükünü sürdürebilir olmaktan çıkacaktır.

Güvenlik Gerekçesi: 11 Eylül saldırıları ile birlikte ABD’nin güvenlik anlayışı değişmiş, yeni global tehditler ortaya çıkmış, uluslararası terörizm ve kitle imha silahları en önemli tehditler olarak belirlenmiştir. ABD artık dünyaya güvenlik gözlüğü ile bakar hale gelmiştir.

ABD bu iki ana gerekçeden hareketle global yeniden yapılanmanın mimarisine başlamıştır. Ve 21. yüzyılda yeniden yapılanma bir Yalta Konferansı ile uzlaşmaya dayalı değil, güce dayalı gerçekleşecektir. Global yapılanma yeni bir denge arayışıdır ve muhtemelen önümüzdeki 20 yıl içerisinde kurulacaktır. Global denge arayışının alanı ise geniş Avrasya coğrafyasıdır. Avrasya coğrafyası Cebelitarık Boğazı ve Kuzey Afrika dahil Atlantik kıyısından başlayıp, Bering ve Malaga boğazına kadar Pasifik’e dek uzanmaktadır.

Global denge arayışında alanın Avrasya coğrafyası olmasının en önemli nedeni 21. yüzyılda Avrasya coğrafyasının sahip olacağı niteliklerdir. Buna göre özellikle merkezi Asya ve doğusu olmak üzere bu coğrafyada 2050 yılına kadar dünya nüfusunun üçte ikisi yaşayacak, dünya ekonomisi ve ticaretinin önemli bir bölümü bu alanda gerçekleşecek ve yine enerji ihtiyacının önemli bir bölümü bu coğrafyadan karşılanacaktır. ABD’nin Avrasya coğrafyası üzerindeki global yapılanması iki ana eksenin oluşmasına yol açmaktadır. 20. yüzyılın klasik Kuzey-Güney, Batı-Doğu karşıtlığı ile fakir Güney ve Doğudan zengin Kuzey ve Batıya kaynak aktarımı dönemi sona ermektedir. İki yeni eksen ABD’nin önderliğindeki Güney-Doğu ekseni ile Kuzey-Batı eksenidir. Her iki eksen de Avrasya coğrafyası üzerinde oluşmaktadır. ABD Güney-Doğu ekseninde yeniden yapılanmayı siyaset, güvenlik, ekonomi, ticaret ve enerji başlıkları altında yürütmeyi planlamaktadır.

Güney-Doğu ekseninin yapılanması üç ana eklemden oluşmaktadır. Bunların ilki Cebelitarık’tan başlayıp Kuzey Afrika, Orta Doğu, Arap Yarımadası ve Körfezi kapsayan Büyük Orta Doğu eklemidir. İkincisi Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Orta Asya ülkelerinin bulunduğu Güney-Batı Asya eklemi, üçüncüsü ise Pasifik eklemidir. Yeniden yapılanma Büyük Orta Doğu ve Güney Batı Asya ekleminde 2010’a kadar sürecektir. Pasifik ekleminde yapılanma ise bu tarihten itibaren başlayıp 2020’ye kadar sürecektir. Yeniden yapılanmanın temel amacı, bu bölgeleri uluslararası sistem ile bütünleştirmektir.

Yönetimlerin daha demokratik ve çoğulcu olması, uluslararası hukuk normlarının yerleştirilmesi, ekonomide piyasa ekonomisinin kurum ve kuralları ile kurulması, sosyal hayatta kadın-erkek eşitliği başta olmak üzere insani gelişmenin sağlanması ve refahın arttırılması ve yaygınlaştırılmasıdır. Siyasi yapılanmanın temel itici gücü ise güvenlik anlayışı olmaktadır. ABD yeni güvenlik anlayışı ile birlikte Güney-Doğu ekseninde güvenliğin sağlanmasını temel önceliklerinden biri haline getirmiştir. Bu geniş coğrafya, hem belirtilen tehditlerin ana kaynağı, hem enerji güvenliğine azami ihtiyaç duyulan alan, hem de geniş bir islam coğrafyasıdır. ABD Güney-Doğu ekseninde siyasi yapılanmaya paralel olarak her biri bir eklemde olmak üzere üç güvenlik mimarisi kurmaktadır. Bunlar Kıbrıs merkezli Güney Doğu Akdeniz Güvenlik Mimarisi, Afganistan merkezli Güney Batı Güvenlik Mimarisi ile Pasifik Güvenlik mimarisidir. ABD silahlı kuvvetlerinde yeni güvenlik anlayışı olan önleyici vuruş (preemptive strike) konseptine uygun uzay ve istihbarat yeteneklerinin de kullanıldığı bir yapılanma içindedir. ABD dünyayı 7 ayrı alana ayırarak her bir bölge için komuta merkezleri (centcom) oluşturmuştur. Askeri kapasitesini de küçük, ateş gücü yüksek, yüksek teknolojili, esnek, kolay taşınabilir birliklerden oluşturmaktadır. Tüm bu yapılanma Global Defence Posture programı içinde yürütülmektedir. Global yapılanma içinde ABD için önemli ve geçerli kavram "partnerships" , ortaklıklar ve "partnership initiative" ortaklık girişimleri haline gelmiştir. ABD, Güney Doğu eksenini oluştururken İngiltere, Avustralya, Japonya ile global siyasi ortaklıklar ile İsrail, Hindistan, Endonezya, G.Kore ile bölgesel siyasi ortaklıklar kurmaktadır.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)

ABD’nin yakın dönemde gündeme taşımış olduğu Büyük Orta Doğu Projesi global yeniden yapılanmanın ilk ve en önemli aşamasını oluşturmaktadır. Sanıldığının aksine bu projenin içeriği önemli ölçüde hazır olup, belirli programların uygulanmasına başlanmıştır.

BOP siyasi, güvenlik, ekonomik, ticari ve enerji başlıkları altında hazırlanan programları içermektedir.

Siyaset: (Middle East Partnership Initiative, MEPI) Orta Doğu ortaklık girişimi siyasi ve sosyal alandaki girişimdir. Daha demokratik yönetimler, din ve devlet işleri arasında ayrışma, kadın-erkek eşitliği, insani ve sosyal gelişme, eğitimin geliştirilmesi, bilgi teknolojilerinin yaygınlaştırılması (internet vb), uluslararası hukuk normlarının yerleştirilmesi temel hedeflerdir.

Güvenlik: Global savunma yapılanması

(Global Defence Posture) içinde bölge güvenliğinin azami olarak sağlanması hedeflenmektedir. Bölgedeki tehdit unsurları ile mücadele ve yok edilmesi ile enerji güvenliği önceliklerdir. ABD bu amaçla Avrupa’daki güçlerini doğuya kaydırmaktadır. Polonya, Romanya, Bulgaristan, Fas, Katar, Bahreyn, Azerbaycan, Irak, Gürcistan, Kırgızistan ve Afganistan yeni birliklerin yer alacağı muhtemel ülkeler olacaktır.

Ekonomi: Bölge ülkelerinin ekonomik kapasitelerinin geliştirilmesi, özel sektör ve girişimciliğin özendirilmesi, piyasa ekonomisi kurum ve kurallarının yerleştirilmesi, yabancı sermaye girişi, refahın arttırılması, yaygınlaştırılması, ekonomilerin dışa açılması ve uluslararası sistem ile bütünleşme ve böylece ilave global talep yaratılması önceliklerdir. ABD bu ülkelerde ekonomik reformlarını desteklemek üzere Millenium Challenge Account isimli kapsamlı bir fon oluşturmuştur.

Ticaret: ABD bölge ülkeleri ile arasında bir ticaret insiyatifi başlatmayı ve bir serbest ticaret alanı oluşturmayı planlamaktadır. Middle East Free Trade Initiative (MEFTI) ve Middle East Free Trade Area (MEFTA) ticari girişimin iki ana programıdır. Fas ve Bahreyn ile imzalanan serbest ticaret anlaşmalarına diğer ülkeler de eklenerek 2010 yılına kadar ABD ile 21 ülke arasında bir serbest ticaret alanı kurulması öngörülmektedir. Bu ülkelerin DTÖ üyeliği özendirilmekte ve desteklenmektedir.

Enerji: National Energy Strategy (Ulusal Enerji Stratejisi) belgesinde ortaya konulduğu gibi ABD enerjide Büyük Orta Doğu petrollerine olan bağımlılığını 2020 yılına kadar en aza indirmeyi öngörmektedir. ABD için Orta Doğu’da enerji güvenliğinin sağlanması ilk önceliktir. Orta Asya enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara çıkması ile Avrupa’nın enerjide Rusya’ya alternatif olarak K.Afrika ve Orta Doğu’dan daha çok enerji alması öngörülmektedir. Doğu Batı enerji koridoru desteklenmektedir. Enerji kaynakları ve yolları ile taşımasının güvenliği sağlanacaktır.

ABD, BOP çerçevesinde Fas, Tunus, Katar, Bahreyn, Ürdün, Mısır, BAE, Afganistan, Azerbaycan ve S. Arabistan ile programların uygulamasına başlamıştır.

ABD, BOP ile ilgili temel açılımını Türkiye’de 28-29 Haziran tarihlerinde düzenlenecek NATO zirvesinde yapacaktır. Daha önce ABD BOP’u G-8 zirvesinde ve AB zirvesinde (İrlanda) diğer ülkeler ile paylaşacak ve onların desteğini almaya çalışacaktır. Alınacak destek her ne olursa olsun ABD Güney-Doğu ekseninin ilk eklemi olan Büyük Orta Doğu Projesini 30 Haziran’dan itibaren uygulamaya koyacaktır.

Türkiye’nin Konumu; Çok Taraflı Türkiye

Türkiye global yeniden yapılanma ve BOP içinde çok önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Türkiye oluşan iki eksen arasında bir denge unsurudur ve politika geliştirme konusunda iki eksen arasında sıkışmaktadır. Türkiye’nin iki eksenden biri ile tam bir siyasi ortaklığa yönelmesi ve diğer eksenden kopması halinde global denge bozulabilecektir. Türkiye hem yeni oluşan eksenler hem de bölgesel ilişkileri arasında denge gözetecek bir konumda bulunmalıdır. Global yeniden yapılanma içinde Türkiye’nin bu ihtiyaçlarını karşılayacak model Çok Taraflı Türkiye’dir.

Türkiye global konumlanmasına paralel olarak kendine gelecek öngörüleri oluşturmalıdır. Stratejik Araştırmalar Enstitüsü olarak hazırladığımız ve 6-7 Mayıs tarihlerinde açıklanacak Türkiye’nin Temel Büyüklükleri ve Global Konumlanması 2023 çalışmamızda ortaya bazı gelecek öngörüleri konulmaktadır.

Buna göre; Türkiye bugün için 230 milyar dolar milli geliri ile dünyanın en büyük 17. ekonomisi, 70 milyon nüfusu ile dünya nüfusunun içinde yüzde 1.11 paya sahip, 46 milyar dolar ihracatı ile dünya mal ticaretinde yüzde 0.71 paya sahip ve insani gelişmişlikte 96. sırada bir ülkedir.

Türkiye’nin 2025 yılı öngörüsü öncelikle bu göstergeleri ve payları daha yukarı taşımak ve göstergeler arasında uyumu sağlamaktır. 2025 yılında dünya ekonomisinde yüzde 1 pay ve ilk yirmi büyük ekonomi içinde yer almak için 985 milyar dolar (bugünkü fiyatlarla) milli gelir öngörülmektedir. Türkiye’nin nüfusu 2025 yılında 90.2 milyon olacaktır. Böylece dünya nüfusu içindeki pay yüzde 1.05 olurken kişi başına milli gelir 10.600 dolara yükselmektedir. Dünya ticaretinden alınacak pay ise yine binde 70 ve 2025 yılında 280 milyar dolar ihracat öngörülmektedir. İnsani gelişmişlikte hedef ise ilk 30 ülke arasına girilmesidir. Türkiye’nin bu öngörülere ulaşabilmesi için global konumlanması büyük önem taşımaktadır. Çok taraflı Türkiye modeli Türkiye’yi uygun bir global konuma taşıyacaktır. Çok taraflı Türkiye’nin temel politikaları şunlardır;

Siyaset; Avrupa birliği ile entegrasyon ilişkisi gümrük birliği ile tam üyelik dahil, arasında bir ilişkidir. Türkiye’nin global konumlanması açısından tam üyelik yerine ekonomik ilişkiler ağırlıklı bir entegrasyon ilişkisi daha esnek olacaktır. ABD ile düşük yoğunluklu bir bölgesel siyasi işbirliği öngörülmelidir. Bölge ülkeleri için ise Türkiye bir model ülke değil bir referans kaynağı ülke olmalıdır. Türkiye taşıdığı değerleri bu ülkelere taşımakta daha aktif bir diplomasi, değerler diplomasisi uygulamalıdır. İslam veya din referansları bu değerler diplomasisi içinde yer almamalıdır.

Güvenlik; Türkiye yeni global yapılanmada ve yeni güvenlik mimarilerinde tarif edilen tüm tehditler karşısında bir ön cephe ülke haline gelmektedir. Bu nedenle bölgesel alanda ABD ile yüksek seviyeli güvenlik işbirliği yapılmalıdır. AB ile sınırlı güvenlik işbirliği olmalıdır. Müdahale güçlerinde değil, istikrar güçlerinde yer alınmalıdır. Silahlı Kuvvetler yeni bölgesel ve global tehditlere karşı yeniden yapılanırken caydırıcı güç olma unsuru ön planda olmalıdır.

Ticaret-Ekonomi; Türkiye giderek bölgeselleşen dünya ticareti ve ekonomik ilişkileri içinde Avrupa Birliği ile en üst düzeyde ilişki içinde olmalıdır. Hemen ardından bölgesinde kapsamlı bir ekonomi ve ticaret diplomasisine sahip olmalıdır.

Enerji; Türkiye global enerji arz ve talebinin buluştuğu alanda bir enerji köprüsü olmaktadır ve bunu daha da genişletmelidir. ABD desteği ile Doğu-Batı enerji koridoru geliştirilmeli, Kuzey-Güney işbirliği içinde özellikle yeni açılım Güney için sağlanmalıdır. AB’nin yeni enerji kaynağı ihtiyaçları buradan karşılanmalıdır.

Türkiye çok taraflılık modelinin tasarımı ve uygulaması konusunda başarılı olursa hem global dengenin istikrarına katkı sağlayacak hem de ortaya koyduğu öngörülere ulaşabilecektir.



# # # # # # # #