RECEP TAYYİP ERDOĞAN
T.C. Başbakanı
Prime Minister of the Republic of Turkey


NATO'NUN AÇIK KAPI POLİTİKASI DEVAM ETMELİDİR


Yeni üyeler, ortaklar ve üstlendiği misyonlar sayesinde farklı coğrafyalara uzanmakta olan ittifakın yeni niteliğini, iki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul kadar güzel sembolize eden bir başka şehir olabilir mi? İttifakımız, 21. yüzyılı güçlü ve özgüvenli bir şekilde karşılamaktadır.

İstanbulda 28-29 Haziran 2004 tarihleri arasında yapılan NATO (North Atlantic Treaty Organisation / Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı) Zirvesi bu gerçeği ortaya koyan tarihi bir vesile olmuştur. İstanbul'da biraraya gelen müttefikler, ittifakın oluşmakta olan yeni içeriğine yön vermişlerdir. Konferansın gündem maddelerine göz atıldığında, ittifakın geçirmekte olduğu dönüşüm anlaşılmaktadır.

Bugün sadece Avrupa demokrasilerini korumuş, savunmayı müşterek bir çaba haline getirmiş bir ittifaktan bahsetmiyoruz. Aynı zamanda Avrupa bütünleşmesinin yolunu açmış, Balkanlara istikrar getirmiş, farklı bir kıtadaki Afganistan'ın istikrar ve güvenliğine destek olan bir NATO'dan söz etmekteyiz. Bugün Kuzey Afrika'dan Avrasya'ya kadar geniş bir otaklık ağına sahip, tüm ortakları meyanında Akdenizli ortaklarıyla kurduğu diyaloğu güçlendirmek isteyen, Ortadoğu ülkelerine işbirliği elini uzatan, Rusya ve Ukrayna ile özel ilişkiler geliştiren bir ittifaktan bahsetmekteyiz. Diğer bir deyişle, hür Avrupa'yı topyekun bir askeri saldırıya karşı savunmak amacıyla kurulan ittifakımız, stratejik bakışını temelde Avrasya ve Ortadoğu'nun tümüne genişleten bir ortak güvenlik örgütü haline gelmektedir.

NATO artık kendini yenilemiş bir örgüttür. Bu haliyle NATO, Transatlantik camianın 21. yüzyılın getirdiği yenilik ve fırsatların karşısına birlikte çıkma iradesini de ortaya koymaktadır. Eğer önceki kuşağın değerleri tarihteki bu en başarılı ittifakı kurmamış olsalardı, hepimizin yakın tarihi farklı bir şekilde yazılırdı. Bugün elimizde bir NATO ittifakı olmasaydı, şimdi bunu kurmak öncelikli bir iştigal alanımız olurdu. Türkiye'nin jeostratejik konumu ve bakış açısı geçirmekte olduğu evrimin NATO'nun dönüşüm süreciyle aynı çizgide ilerlemektedirÓ Soğuk savaş döneminin kanat ülkesi Türkiye bugün Avrasya'nın merkezinde, Balkanlar'dan Karadeniz ve Kafkaslar'a, Orta Asya'dan Akdeniz'e uzanan farklı bölgelerin kesişme noktasındadır. Bu geniş coğrafyaya sadece yeni ve asimetrik güvenlik riskleri açısından bakılmamalıdır.

Söz konusu bölgeler, siyasi ihtilaflar bertaraf edilebildiği ve istikrar güçlendirilebildiği ölçüde küresel refah ve esenliğe büyük katkı sağlayabilecek bir potansiyele sahip olacaktır. Türkiye bunun bilinciyle bu coğrafyada istikrar yayıcı bir misyon üstlenmekte ve bu misyonunun gereği ikili ve bölgesel sorunların çözümlenmesini teşvik ederek, yerine getirmektedir.

Çatışma ve savaşlardan harap olmuş ülkelere uzattığımız yardım eli, üstlenilen misyonun diğer bir ayağını teşkil etmektedir. Türkiye'nin içeride çağdaş değerler temelinde gerçekleştirdiği olumlu yönde değişim süreci başarılı oldukça, bu değerlerin sınırların ötesinde benimsenebilmesinin de önü açılmaktadır. Gerek AB üyesi olan bir Türkiye, gerekse Türkiye'nin üye olduğu bir AB, Transatlantik camianın ortak değerlerinin Avrasya coğrafyasına yayılması noktasında daha kuvvetli bir konumda olacaklardır. Bundan da Atlantik İttifakı'nın tümü yarar görecektir. Türkiye ayrıca tarih, coğrafi konum ve kültürel bağların kendisine bahşettiği kültürel ve medeniyetler arası buluşma noktası rolünü de doğallıkla üstlenmiş durumdadır.

Geçtiğimiz haftalarda İstanbul'da yapılan İKÖ Dışişleri Bakanları Toplantısı bunun en somut göstergesidir; toplantının en önemli sonuçlarından biri de örgütün genel sekreterliğine bir Türk'ün seçilmesidir. İslam Konferansı Örgütü'nün, yeni Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU'nun rehberliğinde ve Türkiye'nin desteğiyle uluslararası platformda olumlu bir güç olma yolunda ilerleyeceğine inanıyorum, ayrıca ikisinin de doğal üyesi olduğumuz İslam dünyası ve Avrupa camiasını biraraya getiren İKÖ AB Ortak Forumu'nun ikincisi, bu yıl Ekim ayında yine İstanbul'da yapılacaktır. Türkiye, G-8'den D-8'e uzanan küresel kurumlar hattında katkısı önemsenen hatta elzem ülkelerden biridir. Yeni uluslararası konjonktürde Türk dış politikasının temel bir eksenini Transatlantik bağları oluşturmaktadır. Türkiye'nin, Atlantik İttifakının üstlendiği ve ileride üstlenebileceği misyonlarda başarılı olması için her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz. NATO'nun açık kapı politikası devam etmelidir. Bu, bir tercihten ziyade zorunluluktur. Dolayısıyla, üyeliği arzu eden Arnavutluk, Makedonya, Hırvatistan'a İstanbul'da verilen mesaj, açık ve teşvik edicidir. İttifakın bugüne kadarki genişleme politikasının başarısı, esasen ortaklık ilişkilerinin başarısına dayanmaktadır. Ortaklık ilişkileri, aynı zamanda

NATO'nun Avrasya coğrafyasına açılımının da anahtarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, önümüzdeki yenidönemde bu politikanın güçlendirilmesine ve genişletilmesine önem vermekteyiz. Bölgeye komşu bir müttefik ve demokratik ortak olarak Ortadoğu'nun istikrarına ve refahına katkıda bulunacak girişimlerin içinde ve arkasında olacağız. Terörizmle mücadeleye yönelik transatlantik camianın taahhütünün ve kararlılığının devam etmesi de büyük önem taşımaktadır. Terörizm belasıyla ve terörizmi ortaya çıkaran koşullarla mücadelenin zaman içinde gündemimizden düşmesine izin vermemeliyiz. Terörizmin adedi yoktur, çeşidi sınırsızdır. Terör nereden, ne zaman, kimi, nasıl, niçin vuracağı belli olmayan bir fenomendir.

Bizler, uluslararası teröre karşı uluslararası ortak mücadele platformu oluşturmaya mecburuz. Afganistan, bu bağlamda ittifakın önündeki en önemli sınavdır. Afganistan'da uluslararası toplumun ve özellikle NATO'nun başarılı olmaktan başka seçeneği yoktur. NATO ve Afgan halkı bu süreçte Türkiye'yi her zaman yanlarında bulmuşlar ve bulacaklardır. İttifak güneye ve doğuya açılırken Avrupa'da güvenlik ve istikrarın korunmasına verdiği önem devam etmektedir, bu noktada NATO-AB stratejik ortaklığı büyük bir potansiyele sahiptir. İki örgüt arasında etkin bir işbirliğine ve iş bölümüne ihtiyaç vardır.

Bosna-Hersek'teki NATO misyonu SFOR'un sona ermesini takiben AB'nin bir operasyon başlatacak olması, bunun en güzel örneğini teşkil etmiştir, AB'nin ve NATO'nun genişlemesiyle beraber Karadeniz havzasının Transatlantik coğrafyada önemi artacaktır. Irak konusu ise; bu bölgeden kaynaklanabilecek olası güvenlik riskleri öncelikle bölgesel işbirliği yoluyla bertaraf edilebilir, esasen bunun için gerekli zemin ve mekanizmalar mevcuttur. Tabiatıyla risk ve tehditler bölgesel imkanların seferber edilmesinin yeterli olmayacağı boyutlara vardığında, başta NATO olmak üzere başka imkanların yardımına başvurulması gerekecektir. Geçtiğimiz yıl Transatlantik bağları ciddi bir sınava tabi tutan Irak'ın artık bu bağları güçlendiren bir işlev görmesinin zamanı gelmiştir. Bugün geldiğimiz aşamada ortak noktamız, Irak'ta barışı ve istikrarı birlikte kazanmak zorunda olduğumuz gerçeğidir.

Transatlantik bağlar bugüne kadar sadece güvenliğimiz açısından değil, ekonomik refahımız ve gelişmemizde de vazgeçilmez bir rol oynamıştır. ABD eski başkanlarından Harry TRUMAN, en çok gurur duyduğu başarının Atlantik ittifakının kurulması ve eski hasımların müttefiklere dönüşmesi olduğunu söylemişti. Transatlantik camia şimdi çok farklı bir konjonktürde, ancak önem bakımından aynı ağırlıkta bir başarıya imza atmak durumundadır. Şimdi başlıca misyonumuz, aramızdaki bağların temelini oluşturan Avrupa-Atlantik coğrafyasını bir barış ve refah alanına dönüştüren ortak değerleri işbirliği ve ortaklık ruhu içinde Avrasya'nın geneline yayabilmektir.




NATO'S "OPEN DOOR" POLICY IS MORE THAN JUST A CHOICE


'One of the new characteristics of the alliance is its expansion in membership, broadening the region of its influence. Istanbul is the best location for symbolizing the intentions of NATO, as it is a geographical bridge between two continents. What better location could there be to reflect the growing intentions of the alliance as it reflects upon the developments of the 21st Century?Ó The NATO Summit held in Istanbul during June 28-29, 2004 has provided the historic opportunity of reflecting its new mission. By coming together in Istanbul, the allies have played a historic role in shaping the new direction the organization is now taking.

Today we are not only just talking about an alliance that protects European democracies, regarding defense to be the common cause, rather we are referring also to NATO as an alliance playing an important role in the unification of Europe, in the growing stability of the Balkans and insuring the growth of stability and security in Afganistan. Today, NATO has a broad partnership network reaching from North Africa to Eurasia, opting to strengthen its dialogue throughout the Mediterranean region, while offering cooperation to Middle Eastern countries, establishing special status relations with Russia and Ukraine. In other words, an alliance that was initially established for the collective defense of Europe, is now strategically growing to establish common security throughout the Eurasian and Middle Eastern regions. The new intentions of NATO reflects upon the reforms and opportunities of the 21st Century.

If the historical values of our ancestors had not established this successful alliance, recent history would have no doubt been very different. If there was no NATO today, no doubt our mission would have been to establish such an alliance. Turkey's current geostrategic position, intention and evolution is parallel to the changes that are taking place in NATO. While Turkey played an important role during the Cold War period, today it plays a vital role being located in the heart of Eurasia, supporting the relations and growth of the alliance in the region, while helping other countries suffering conflict and war. Be it as a member of the EU, or be it an EU with Turkey as a member, the common values of the transatlantic community will have a stronger position in expanding throughout the Eurasian region, while benefitting the Atlantic alliance. Turkey's natural role of acting as the meeting point between different cultural civilizations due to its geographic positioning and historic background.    

NATO's open door policy should continue, as it is now crucial and necessary and not only just an option. Consequently, the message given in Istanbul to Albania, Macedonia and Serbia is very direct and motivating. The success of the alliance in its expansion policy, is a mere reflection of the success in its member relations, also being the key to the broadening of NATO throughout the Eurasian region. The transatlantic community's determination and obligation against terrorism is also of growing importance, where the fight against its source should also be our priority as the issue of terrorism has no limitations on variations and repetitions. It is our duty to form an international alliance for a common fight against international terrorism.

In that regard, the international community and particularly NATO has no other alternative than to conclude its mission in Afganistan successfully, to which Turkey has always been in favor. As alliance expands towards the north and the south, the issues of security and stability in Europe continues, where at this point the strategic partnership of NATO and the EU has great potential. With the ending of NATO's mission in Bosnia and EU'ws initiation of a follow up operation to SFOR is a primary example of the latter. In the case of Iraq, security risks anticipated in the region could initially be determined collectively and eliminated accordingly as the necessary infrastructure and mechanism is already available.  

Naturally, if necessary NATO could support this cause, as the current circumstances of Iraq require collective measures to be taken amongst the transatlantic community making it necessary to establish regional peace and stability collectively. Our primary goal today, is to transform the European Ğ Atlantic region to an area representing peace and welfare, spreading the common values of cooperation and partnership throughout Eurasia.



# # # # # # # #