SİYASİ VİZYON
KEMAL KÖPRÜLÜ

ARI HAREKETİ Genel Koordinatörü



ON YILIN ARDINDAN ARI HAREKETİ


Ülkemiz siyasi sistemindeki tıkanıklığa çözüm üretmek üzere yola çıkan ve 1994 yılında temelleri atılan ARI Hareketi, bu sene onuncu yaşını dolduruyor. On yıl kurumların gelişiminde çok uzun bir süre değilse de kurum kimliğinin ve kültürünün yerleşmesi vizyonun netleşmesi ve kadrolarının oluşması bakımından kritik bir döneme işaret ediyor. ARI Hareketi için de böyle oldu, bu on senede ARI Hareketi önemli kırılma noktaları yaşadı.

Bu kırılma noktalarından en önemlisi 1997 yılında o zamanki adıyla ARI Grubu'nun temel amacını 'Temsili Demokrasiden Katılımcı Demokrasiye geçiş sürecinde bilgi üreterek fikirsel değişimin sağlanması, yeni kurumsal mekanizmaların tasarlanması ve yerleşmesine Türkiye'de ve dünyada katkıda bulunmak ve toplum liderleri yetiştirmek' olarak yeniden tanımlayarak bir bağımsız toplumsal harekete, ARI Hareketi'ne dönüşmesiydi.

Katılımcı Demokrasi

1997'ye kadar ülkemizdeki temsili demokrasinin daha iyi işlemesine yönelik çalışan ARI Hareketi'nin 1997'den sonra katılımcı demokrasiye geçiş hedefi doğrultusunda çalışmaya başlaması temsili demokrasinin sadece ülkemizde değil bütün dünyada girdiği çıkmazın bir sonucuydu. Katılımcı Demokrasi, temsili demokrasinin sorunları çözmede ve yurttaşların beklentilerini karşılamada yetersiz ve çaresiz kalması sonucu ortaya çıkmış bir arayışın adı. Tüm dünyada siyasal partilere olan güvenin ve seçimlere katılım oranlarının erimesinin de gösterdiği gibi artık temsili demokrasinin temsil etme özelliğini bile kaybetmekte oluşu bu çaresizliğin göstergesi.

Temsili Demokrasinin içine düştüğü bunalıma yönelik bir çözüm arayışı olarak ortaya çıkan Katılımcı Demokrasi, yurttaşların sisteme sadece temsilcilerini seçerek dolaylı katkıda bulunmalarını değil, dernekler, vakıflar, enstitüler, bazen tüzel kişiliği dahi olmayan platformlar, kısacası sivil toplum yoluyla sistemli katılmalarını öngörüyor.

ARI Hareketi'nin çalışma alanlarına baktığımız zaman Türk Gençliği'ne yeni bir gönüllülük anlayışı yerleştirmek ve katılımcı demokrasiye teşvik etmek, geleceğin toplum liderlerini yetiştirmek, konu bazında enstitü anlayışını yerleştirmek ve enstitüleşmeyi ulusal ve yerel bazda yaygınlaştırmak, sosyal ve siyasi alanlarda yapısal ve zihinsel dönüşümü teşvik etmek ve uluslararası ilişkiler ön plana çıkıyor.

Gençlik ve Katılımcılık

Temsili Demokrasi'den katılımcı demokrasiye geçişin en önemli unsurlarından birisi katılımcı bireyler. Oysa gerek yaptırdığımız 'kantitatif' araştırmalar, gerekse yıllardır Türkiye'nin bir çok ilinde düzenlediğimiz toplantılar Türkiye'de insanların yeterince katılımcı olmadığını gösteriyor.

Biz, bu konuda geleceğe yani gençliğe yatırım yapmaya karar verdik ve gençlik nezdinde katılımcılığı teşvik edici faaliyetlere ağırlık verdik. 1999 yılından beri ülkemizi il il gezerek gençlerle yaptığımız toplantılarda gençleri biraraya gelip kendi sorunlarını saptamaya, çözümler geliştirmeye ve bu sorunları çözmeye yönlendirdik. Bu çalışmalarda çok önemli başarı hikayeleri elde ettik. Her sene 'Katıl ve Geleceğini Yarat!' sloganıyla bir araya getirdiğimiz Türkiye'nin dört bir yanından gence katılımcılık konusundaki başarı hikayelerini paylaşabilecekleri bir ortam yarattık. Bugün toplumsal duyarlılık, gönüllülük ve özgüven gibi duygularla donanarak yerel sorunları çözebilen gençlerin gelecekte Türkiye'ye hakettiği atılımı yaptıracak gücü kendilerinde bulacaklarına inanıyoruz.

Gençlik ve Liderlik

Biz gençlerin Türkiye'nin toplumsal gelişim ve dönüşümüne sadece katılmalarını değil liderlik yapmalarını istiyoruz. Yalnızca bunu yapabileceklerine değil, bunu yapmalarının gerekliliğine inanıyoruz. Türkiye'nin bilgiye, uzmanlığa, takım çalışmasına, toplumsal değerlere dayanan yeni bir liderlik anlayışına ve bu anlayışı taşıyan yeni toplum liderlerine ihtiyacı var, sadece siyasette değil, toplumsal hayatın her alanında. Baş döndürücü bir hızda değişen dünyamızda, bu ihtiyacı karşılamanın en iyi yolu gençlerin arasından liderler çıkartmaktır, yeter ki onlara güvenelim, inanalım ve yatırım yapalım. Biz gençlere güveniyoruz, inanıyoruz ve yatırım yapıyoruz. Kendi kurumumuzda bir çok alanda liderliğimizi gençlerimiz yürütüyor, Washington Ofisimizi, Brüksel Ofisimizi, Ankara Ofisimizi ve İstanbul ofisimizin büyük bir bölümünü 25 yaşın altında arkadaşlar yürütüyor, yönetim ve üretim süreçlerimize gençler öncülük ediyor. Katılımcı Demokrasi'nin toplum liderlerinin gençlerin arasında çıkacağına inanıyor ve genç liderlerimizi hem ARI Hareketi'nin hem Türkiye'nin geleceğinin sigortası ve daha güzel günlerin müjdeleyicisi olarak görüyoruz.

Yeni Kurumsal Mekanizmalar

Katılımcı Demokrasi'ye geçiş sürecinde bireylerin katılımcılıklarının artırılmasının yanı sıra yeni katılım kanallarına ihtiyaç bulunuyor. Nasıl ki temsili demokrasinin altyapısını siyasi partiler oluşturuyorsa, katılımcı demokrasinin altyapısını da sivil toplum kuruluşları oluşturur ve bu bağlamda Katılımcı Demokrasi'nin gereği bireylerin sivil topluma katılımı olarak ortaya çıkar (siyasi partilere katılım da bundan bağımsız olarak önemlidir ama bu konu katılımcı demokrasi dışında, temsili sistemin daha sağlıklı işlemesi bağlamında değerlendirilmelidir).

ARI Hareketi olarak ülkemizdeki sivil toplum anlayışını yeterli görmeyerek yeni bir sivil toplum anlayışının gelişimine katkıda bulunmak için çaba gösteriyoruz. Bu doğrultuda özellikle konu bazında ulusal enstitüleri ve yerel kalkınma enstitülerini teşvik ediyoruz. Konu bazında ulusal enstitüler entelektüel kaynaklarımızın, yerel kalkınma enstitüleri ise yerel kaynaklarımızın toplumsal kalkınmamız doğrultusunda harekete geçirilmesinde rol oynayacak iki önemli model olarak görüyoruz.

Yapısal ve Zihinsel Dönüşüm

Temsili Demokrasi'den Katılımcı Demokrasi'ye geçiş sürecinde bireylerin katılımcılıklarının artırılması ve katılabilecekleri yeni kurumsal mekanizmaların tasarlanmasından daha az önemli olmayan bir diğer konu da 'paradigma değişikliği'. Biz söz konusu dönüşümü yapısal ve zihinsel dönüşüm olarak ikiye ayırıyoruz.

Yapısal dönüşüm, yasal ve idari çerçevenin ve kurumların dönüşümüne işaret ediyor. Ancak aynı zamanda zihinsel dönüşümü de içermeyen bir yapısal dönüşümün sağlıklı bir biçimde uygulanması mümkün değil. ARI Hareketi olarak hukuk devleti, haklar ve sorumluluklar, saydamlık, etik ve hesap verme sorumluluğundan oluşan bir değerler bütünü etrafında zihinsel dönüşüm sağlamayı hedefliyoruz.

Uluslararası İlişkiler

ARI Hareketi'nin en güçlü olduğu alanlardan birisi de uluslararası ilişkiler. Türkiye'nin bulunduğu coğrafyadan kaynaklanan jeopolitik ve jeostratejik konumundan, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda en müspet kazanımları sağlamak, küresel konularda bilincin artması, Türkiye'nin yurtdışı tanıtımı, ülkemizin küresel bilgi üretimi ve paylaşımından en üst seviyede yararlandırmak amacıyla uluslararası ilişkiler alanında çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımızı İstanbul, Ankara, Washington ve Brüksel'deki ofislerimiz ve çeşitli ülkelerdeki temsilciliklerimiz aracılığıyla sürdürüyoruz.

Türkiye'nin Avrupa Birliği Üyeliği'ni sadece bir ekonomik kazanım aracı ve ya dış politika başarısı olarak değil aynı zamanda Cumhuriyet'in kurulmasıyla başlayan çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi doğrultusunda kaydedilen gelişmeleri geri dönülemez biçimde bütünleştirecek bir araç olarak da görüyoruz.

Her konuda olduğu gibi uluslararası ilişkiler alanında da gençlerin liderliğine önem veriyor yatırım yaptığımız genç liderlerin dünyayı tanıyan ve uluslararası düzeyde rekabet gücüne sahip olarak yetişmelerine önem veriyoruz.

Bundan on yıl sonra?

On yıl, göz açıp kapayıncaya kadar geçti. On yıl önce 'ülkemiz için bir şeyler yapalım' diyerek temelleri atılan ARI Grubu bugün ARI Hareketi olarak İstanbul, Ankara, Washington ve Brüksel'deki ofisleri, artık gelenek haline gelmiş faaliyetleri, süreli ve süresiz yayınları, kurum kimliği ve kültürü ve hepsinden önemlisi genç liderleriyle gözünü önündeki on yıla dikti. Ben on yıl sonrasına baktığım zaman tamamen genç liderlerimizin omuzladığı bir ARI Hareketi görüyorum.






# # # # # # # #